• bugün çanakkale'de gördüğüm vaziyet:

    pek çok yardımsever insan marketlere akın etmiş durumdaydı. herkes ama az ama çok, deprem bölgelerinde şiddetle ihtiyaç duyulan malzemeleri toparlayıp alışveriş arabalarına koyuyordu. kasiyerler sabahtan beri bu durumun yaşandığını söylediler. kızılay'a gittim. kan vermek için bekleyen insanlar sıra olmuştu.
    bağlısı olduğum mesleki örgüt hummalı bir şekilde yardım kolisi istifliyordu.
    sokaktaki insanların konuşmaları sadece deprem üzerineydi. derin keder içinde oldukları anlaşılıyordu.
    tüm türk bayrakları milli yas nedeniyle yarıya indirilmişti, özellikle bu bana çok dokundu.

    şehrin farklı farklı noktalarında organize olmuş insanlar elbirliğiyle yardım için hiç durmaksızın çabalıyorlar. resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları, mesleki örgütler ve sıradan spontane biçimde toplanan gruplar örgütlenmiş.

    çanakkale, kahraman atalarına yakışan bir şekilde davranıyor.
    hemşehrilerime naçizane teşekkür ederim.

    edit: deprem felaketinin yaraları henüz tam olarak sarılmamış olsa da entry'de rica üzerine paylaştığım yardım çağrılarını, söz konusu kişilerin kişisel verilerini daha fazla yaymamak ve gelecekte muhtemel sorunlarla karşılaşmamaları adına bugün sildim. umarım bu sürede birileri onlara ulaşabilmiştir. -t.
  • köprü açılışından sonra gestaş yüzünden yerli halkının büyük bir mağduriyet yaşadığı kent olmuştur.

    bu sabah kilitbahir'den çanakkale'ye geçmek için feribota bindim. sefer saatlerinde değişikliğe gidilmiş ve arada uzun boşluklar olacak şekilde çok seyrek bir feribot sefer tarifesi uygulamaya alınmış (linkini bırakacağım birazdan, kendiniz bakabilirsiniz).

    sabahki bindiğim kilitbahir feribot saati 9:15'te idi. peki kilitbahir'den sonraki sefer saati kaçta biliyor musunuz? öğleden sonra 15'te! yani sabah 9'dan öğleden sonra 15'e kadar feribot yok... önceden her saat için çeyrek geçe ve çeyrek kala feribot kaldırılıyordu, yani yarım saatte bir. artık köprümüz var ya, "6 saat beklemek istemeyen 40 km ötedeki köprüden 200 lira vererek geçebilir" diye düşündüler sanırım.

    peki esas sorun ne biliyor musunuz? bu kadar seyrek sefer aralığı olunca, insanlar sabah saatinde feribota aşırı derecede yığılmış... buz gibi ve sert havada feribotun dış kısmında titreye titreye gitmek zorunda kalanlar oldu (kışın çanakkale soğuğunu bilenler bilir). çünkü içerideki kapalı yolcu salonu hınca hınç dolu idi. ben de içeri kısma girer girmez, diğer 7-8 kişiyle birlikte ayakta seyir almak zorunda kaldım. omzum, yanımdaki adamın omzuna temas ederek gittik. içeride, bu kadar kalabalığın içinde öksüren, tıksıran, hapşıran da cabası...

    arkadaşlar, bir çanakkaleli olarak söylüyorum ki ben son yıllarda böyle bir mağduriyet ve rezillik yaşamadım (bu konu aslında ayrı bir başlık açmayı ve gündem oluşturmayı kesinlikle gerektiriyor.) insanlar feribot içinde homurdanıp durdu. kimisi "şikayet edelim, olan bize oldu, bu şekilde nasıl gidip geleceğiz merkeze" diye kendi arasında konuştu ve mütemadiyen söylendi ama korkudan kimse müşahhas bir şey yapamıyor.

    akşam dönüş için de kilitbahire en son 20, eceabat ilçesine ise 23'te son sefer var. 23'ten sonra gelirseniz, sabaha kadar beklemek zorundasınız... (önceden gece 00'dan sonra iki saatte bir de olsa sabaha kadar sefer vardı. 00'a kadar da her saat vardı.)

    yazık bunca insana. benim gibi öğrencisi var, memuru var, esnafı var her gün bu güzergahı kullanan ve gelip geçen... bu kadar insanı mağdur etmeye kimin hakkı var? arabalı vapur koymak zorunda değilsin, ama sadece yolcu vapuru koyulup bu sorun çok rahat çözülebilir. merkez ve ilçeler arası gidip gelen çok sayıda insan var zira.

    buyrun sefer saatleri için: https://www.gdu.com.tr/sefer-tarifeleri

    debe eklemesi: tarihi bölgede çekimler yaptığım kanalıma destek olmak isteyen varsa beklerim: https://youtube.com/c/enderözgün
  • 20 yıldır çanakkale ve ilçelerinde yaşıyorum. köprünün açılışında "1.5 saatlik mesafeyi 6 dakikaya indirdik" dediler. yahu çanakkale'de hangi feribot karşıya 1.5 saatte geçiyormuş bunu bi açıklasınlar hele. :) gelibolu'dan lapseki'ye 20-25 dakikada, kilitbahir'den çanakkale'ye 10 dakikada, eceabat'tan çanakkale'ye yine 20-25 dakikada geçiyoruz.

    yaz aylarında ve bayramlarda bilhassa gelibolu'da sıkıntılar oluyordu ama bence bunun çözümü 2 milyar euro'ya mal olan ve halkın 200 liracık ödeyeceği bir köprü yapmak değildi. hele hele günde 45 bin araç geçişi garantisiyle. neyse. hala okumaya devam edenler varsa birkaç küçük öneride bulunayım.

    sardalye'de mutlaka balık ekmek yiyin.
    merkezde kadir usta'da, gelibolu'da zafer çiftlik'te peynir helvasının tadına bakın.
    dondurma yemek isterseniz doğan pastanesi'ni ve bayır dondurmacısını tercih edin.
    simit alıp donanma'da ya da şakir'in yeri'nde boğaza karşı çayınızı için. :)

    bozcaada'da ise ada dondurmacısı'na uğramadan dönmeyin.

    nicki "çanakkale boğazı" anlamına gelen hellespontos'un tavsiyelerini dinleyin. *

    debe editi: teşekkürler. :) aklıma gelen yerler olursa editleyeceğim.

    edit 2: birkaç hatırlatma geldi, onları da eklemek istedim.

    boğaza karşı çay içmek için golf çay bahçesi de oldukça uygun. esenler'deki özgürlük parkı (aşıklar tepesi) çayınızı, kahvenizi, biranızı alıp çimlerde oturmak için ideal. yalnız rüzgarlı havada gitmemeye özen gösterin. çanakkale rüzgarı meşhurdur, hasta olmayın. hatırlatan basibozuk'a teşekkürler.

    simiti nar simit evinden ya da kervan unlu mamüllerden almanızı tavsiye ederim. kyknos bu bilgileri eklememi tavsiye etti. çok haklı.

    ev yemeği sevenler de cevahir ev yemeklerini denemeli. bütçe dostuydu ve doymazsanız ekstra ücret ödemeden tekrar yemek alabiliyorsunuz.
  • köprü bu şehirdeki huzuru kaçıracak sanırım.
    çünkü mevcut düzende araç geçişleri avrupa yakasından eceabat, kilitbahir, gelibolu üzerinden, anadolu yakasında da çanakkale merkez ve lapseki'ye üzerinden gerçekleşirdi.(şimdi ne olacak bilmiyorum, kaldırılan hatlar olabilir)
    dolayısı ile çanakkale şehir merkezinde transit yolcuların kendince bir turizmi olurdu.
    feribotların trafiğine göre şekillenmiş bir hayat vardı.
    büfeler, lokantalar, hediyelikçiler vesair.
    köprünün açılmasıyla beraber hemen feribot seferleri azaltılması baş göstermiş.
    bu siyasi baskı mı yoksa ekonomik gerekçe mi bilmiyorum.
    her ikisi de olası bir durum ve neticesi çanakkale halkına net olarak yansıyacaktır kesin.

    ama feribot seferlerinin azalması aslen sadece çanakkale halkının değil hepimizin bir sorunu.
    "özgürce" seyahat edebilme hakkımız aslen baskılanıyor burada.
    aynı diğer yerlerde olduğu gibi.
    bir ara yeni otoyollardaki tabelalarda kurnazlıklar yapılmıştı.
    örneğin kınalı'dan otoyola girdiğinizde tem yolundaki "istanbul" istikamet yazısı kaldırılmış, sadece kuzey otoyolu istikametine yazılmıştı gibi gibi...

    ben bir motosiklet sürücüsü olarak, çanakkale'ye gidip gelmek için 200 + 200 tl köprü ücreti ödemek zorundayım şuan ki durumda.
    oysa feribot kullanmak benim için hem maddi hem manevi anlamda faydalı.
    ve bu durumu bir sürücü olarak içinde olduğum duruma göre seçebilmek en doğal hakkım.
    lakin köprünün açılmasıyla beraber artık feribotla karşıdan karşıya geçmek çok daha zor.
    insan zaman / para denkleminde bırakılıyor.
    "devletin cebinden tek kuruş çıkmadan yapıldı bu köprü" demek, aslen dinleyenler için takdir edilecek bir cümleyken, gerçekte köprüyü yapanlara verilen geçiş garantisi altındaki teminatin, insanlar kullansın ya da kullanmasın onların vergileriyle ödenecek olması da ayrı bir mevzu.
    hem vergimle parasını ödüyorum hem de geçiş ücreti veriyorum.

    peki bu durumda eceabat'ta çalışan bir kamu görevlisi çanakkale şehir merkezinde yaşarken aracıyla ya da motoruyla işe gidip gelmek istediğinde ne yapacak?
    gidemeyecek.
    ya da 200+200 ödeyecek.
    tarlasına giden çiftçi ne yapacak?
    okula giden öğrenci ne yapacak?

    çanakkale belediyesi iki yer arasına köprüyü geçen belediye otobüsü mü koyacak?
    o otobüsten köprü parası alınacak mı?
    ya da oradaki bir yangına giden çanakkale itfaiyesi, orman itfaiyesi köprüden ücretsiz geçebilecek mi?

    bir sürü soru.
    ve kaybolan özgürlük...
    anayasal bir hakkın nasıl da gasp edildiğini görüyoruz.
    üzücü.

    ama çanakkale'de yaşanlar için bu durum büyük huzursuzluğun habercisi olacak gibi.
    artık feribot kullanmayacak firmalar şehir merkezinde durmayacak, beklemeyecek.
    sahildeki esnaf bundan nasıl etkilenecek.

    göreceğiz.

    hizmet dediğin şey ücretsiz olabildiği noktada sen o işi doğru yapıyorsundur, üzerine hem toplanan vergiden hem geçenden para aldığın için değil.
  • 5 yıl çanakkale'de yaşadım. bir kez olsun sokaklarında yürürken anason kokusu almadım. parfümcünün önünden geçerken parfüm kokuyor, balıkçının önünden geçerken balık kokuyor.
  • gestaş deniz ulaşım denen feribot iskelesinin kentin en merkezi noktasında yer alması sebebiyle her yaz berbat ve tiksindirici şekilde trafik sıkıntısı yaşayan kenttir. iskeleden kordon sonuna kadar yolu sadece feribotu kullanacaklara ayırıp bütün bir kent merkezini (ki çanakkale'nin en nadide yerleridir) trafik kaosuna sürüklemek nasıl bir aymazlıktır?

    olan, burada yaşayan yerel insanlara oluyor... trafik ve park bu kentte zaten başlı başına sıkıntı, işin içine böyle ucube feribot kuyruğu dahil olunca tam bir keşmekeş yaşanıyor. bildiğim kadarıyla belediye başkanı ülgür gökhan feribot iskelesini merkezden taşımaya çalışsa da bunu başaramadı, çünkü karşı çıkan ve engelleyenler oldu. karşı çıkanların makul bir sebepleri olsa da biz de aydınlansak bu saçmalığı yıllardır neden çekiyoruz diye...

    yerel halkı her dönem bu şekilde mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. ufacık şehir merkezinde araçla bir yerden bir yere gitmek resmen eziyet oluyor, ben neden bu rezilliği her defasında aylarca çekmek zorunda kalıyorum?

    debe eklemesi: arkadaşlar çok sayıda mesaj alıyorum, hepsine tek tek dönüş yapmam zor (vaktim olursa bakacağım yine). köprüyle ilgili genel olarak ''köprü yapılırsa bu trafik sıkıntısı ortadan kalkmaz mı'' şeklinde epeyce soranlar olmuş. sorduğunuz sorunun cevabı, köprünün fiyatına bağlı. yaklaşık 200 lirayı bulacak bir geçiş ücretinden söz ediliyor duyduğum kadarıyla, bu parayı kim neden versin? şahsen ben vermem. o parayla araca yakıt alır ve depoyu doldurur, gideceğim yere daha ekonomik giderim. diğer yandan, gestaş'ın bağlantılı olduğu siyasi yapılanmayla ilgili malumatım var. zaten ülgür gökhan bu yüzden iskeleyi taşıyamıyor, siyasi çekişmeden dolayı. olan buradaki halka oluyor dediğim gibi.

    destek olmak isteyenleri ayrıca beklerim: https://www.youtube.com/…l/ucrhm3qopdajf1bqrcrcm61g
  • bir kaç gün önce celal şengör asos fayının bin yıldır kırılmadığını ve büyük bir deprem yaratacak riski taşıdığını söyledi. böyle bir depremde bölgede etkilenecek en yüksek nüfuslu yerleşim yeri çanakkale ve benim gördüğüm kadarıyla şehir döküntü halinde, merkezdeki binaların çoğu üflesen yıkılacak durumda. şehrin geliştiği tekzen bölgesinde inşa edilen yeni yapılar nehir yatağının üzerine inşa edildiği yetmiyormuş gibi oldukça dandik inşa ediliyor. bu binalar en az 7 katlı ve çok daireli (7 katlı bir apartmanda 1+1'den 90 daire olabilir).

    dolayısıyla bir başka büyük tehlike de burada yatıyor. ama burada nüfus istanbul gibi çok fazla olmadığı için kimsenin s*kimde değil
  • çanakkale gibi güzide bir kente hiç yakışmayan ve yıllardır hem anadolu hem de avrupa yakasındaki insanları mağdur etmekle ünlü olan gestaş deniz ulaşım, bundan (sanırım) 5 sene kadar önce kilitbahir-çanakkale arası ulaşım faaliyetlerini gerçekleştiren alınteri feribotlarını kiralamış ve boğazda mutlak bir hakimiyetle tekel oluşturmuş, kafasına göre saat ve ücret tarifeleri ile vatandaşı mütemadiyen zor durumda bırakmıştı.

    dün önüme bir haber geldi, alınteri feribotlarının kiralama süresi dolmuş. yani gestaş bu feribotları çalıştırabilme, üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunma hakkına sahip değil. zaten sırf bu yüzden kilitbahir hattına köhnemiş eski vapurlar getirdi tekrar.

    esas sorun şu: kiralama hakları bittiği halde gestaş, çok ilginç bir şekilde alınteri feribotlarının faaliyet göstermesini engellemiş. "çanakkale halkının desteğini bekliyoruz" başlığıyla paylaşılan haber içeriği şu: https://canakkalegundem.net/…nteri-sizindir-238868/

    alınteri feribotları kilitbahir iskelesinde, atıl bir vaziyette öylece duruyor.

    ne güzel memleket demi? çanakkale-kilitbahir senin, çanakkale-eceabat senin, lapseki-gelibolu senin, adalar (bozcaada ve gökçeada) senin... imparatorluk kurdunuz, haberimiz mi yok?

    sonra gelsin 6 ayda bir fahiş zamlar. kafaya göre iptal seferler. alternatifiniz yok nasılsa, hesap sorabilen de yok. oyna devam.

    rekabetin olmadığı yerde tekelleşme olur. avrupa'nın en ücra köşesinde böyle bir iş yapılsa yer yerinden oynar, ama bizde yıllardır ses çıkarabilen yok. böyle bir rezilliğin üzerine gidebilecek hukuk var mı acaba?

    debe eklemesi: ağırlıklı olarak tarihi yarımada bölgesinde çekim yaptığım kanalıma destek olmak isteyen varsa beklerim, https://youtube.com/@enderozgun

    mutlu haftasonları.
  • ramazan ayı boyunca gezmek için gelmek isteyenlere bir takım uyarılarda bulunmak istediğim şehir.

    evet, caminin karşısına bar açmışlar. ve evet, ramazan'da insanlar orada burada, sokakta, sahilde içki içiyor, yemek yiyor olabilirler* ve hayır, bu sebeple kimseye saldıramazsınız! "burada herkes birbirine saygılıdır." diye büyük büyük konuşamam fakat burada kimse kimsenin umurunda değil açıkçası. kimseye karışamazsınız.

    şehrin sakinlerini sıkıştırıp "şehitler diyarında böylesi saygısızlık..." vb. bık bık bık ötemezsiniz. şehitlere saygıyı sizlerden öğrenecek değiller. herkes, bir başkasının özgürlük sınırlarını aşmadığı sürece dilediğini giymekte, yemekte ve içmekte özgürdür. müdahale edemezsiniz.

    çanakkale esnafı konusunda haklısınız fakat size has bir durum yok. çanakkale insanı genel olarak rahattır, hatta bazen sinir bozucu şekilde rahattır tepkisizdir. kavga ve gürültüye uzak olmaları, dilediğinizce at koşturup ona buna saldırma hakkınız olduğu anlamına gelmez.

    diyeceğim o ki isterseniz yine gelin tabii ama sıkılırsınız.
  • izmirle istanbul sevişmiş de izmir istanbul'un çocuğunu doğurmuş havasını yaratan şehirdir.

    bir boğazı var ki babasına çekmiş.
    güzel havası, güzel insanları ise annesine.
    allah analı babalı büyütsün yavrucağı. *
hesabın var mı? giriş yap