• (bkz: çok konuşup hiçbir şey anlatamamak)

    onu dinlemek televizyonda zap yapmaya benzer.
    haberleri dinlerken futbol maçına, dizi izlerken yarışma programına geçmek gibidir.
    televizyonda zap yapmak sadece elinizi yorarken burda ordan oraya zaplayan beyniniz yorgun düşer.
  • şahsın felsefi kudretinin büyüklüğünü umursamayan öğrencilerce olumsuz eleştirilen profesördür. bu hunharca eleştiri ise gayet haklı ve yerindedir. çünkü bu profesörün kudretinin boyutları ne olursa olsun öğretme yetisinden yoksun olduğu gerçeği değişmez. ek olarak derslerine gereken ilgiyi göstermekten acizdir ve aleni biçimde ayrımcılık yapar. kendisi belki gerçek bir filozof olabilir lakin düzgün bir akademisyen değildir; nitekim akademisyenlik kavramı eğitim-öğretim sorumlarını da içine alır. ve eğer bir dersten alınabilecek en yüksek not 60 civarı bir puan ise burada not bolluğundan bahsedenin alnı karışlanmalıdır.
  • uçuk kaçık bir logostur o. doksanlı yıllarda istanbul felsefe'nin en popüler öğretim üyelerindendir. herakleitos'u yoldaş ilan etmiş platon'u yemiş yutmuştur. 20.yüzyıl felsefesi ve wittgeinstein uzmanıdır. oxford'da felsefe çalışmaları yapıp daha sonra türkiye'ye dönmüştür. gün gelir adada ders yapar gün gelir asos'un gün batımında...antik yunan dönemini ve yunancayı çok iyi bilir. onun beyni benim daima kütüphanem olmuştur. tutkulu bir filozof, yürekli bir aşıktır. bende çok ayrı bir yeri vardır: hocamdır, dostumdur...
  • daha "arkhe nedir?" sorusunu çözmeye çalışan 1. sınıf öğrencisine wittgeinstein soran, derse parmak kuklasıyla gelip kant anlatmaya çalışan, zannederim eğitim hayatında platon'un "kendini bil!" sözünü es geçmiş ve teoman duralı'ya bile dil uzatabilecek kadar kendinden, yerinden bi' haber olan istanbul üniversitesi felsefe bölümü hocası.
  • kafam güzelken açık öğretim videolarını izliyorum, dana gibi eğleniyorum.

    biraz önce sakin sakin konuşurken "gerçekler acıdır!" diye bağırdı, hazırlıksız yakalandım yere yuvarlanıyordum. şimdi de şöyle şeyler anlatıyor: #46486999

    (bu arada vize üniteleriyle en az üç videosunun hiçbir alakası yok, metafiziğin hume felsefesinde nasıl değiştiği sorgulanacak yazan slaytın videosunda pis pis kış sabahları falan dinliyoruz, çok güzel.)
  • auzef sosyoloji kapsamında derslerini tebessümle bazen de kahkahayla dinlediğim hoca.

    şimdi malum sınavlar yaklaştı ben tabii sonuca odaklıydım. metinleri okuyup ezberlemeye vaktim yok, uyumadan ya da günlük boş anlarda kayıtları dinlerim diye düşünüyordum.

    felsefe ile başladım. 1 ve 2. dersleri bitirdim. tamam çok keyif alıyorum; ama ikinci ünitenin konusu komple metafizik olmasına rağmen cengiz hoca’nın ağzından bırakın konuyu metafizik kelimesi bile çıkmadı.

    neyse tatlı tatlı anlatıyordu dinlemeye devam ettim. böyle böyle 4. üniteyi bitirdiğimde sevgili hocam ağzından baklayı çıkarttı. “sınavlarda soruları bu anlattığım şeylerden sormayacağım sınavları dert etmeyin” sonra da devam etti “hayatı dert edin. ama dertlenmeyin”

    ama o kadar muhteşem şeyler anlatıyor ki konunun başını unutuyorum genelde; ama vardığımız bambaşka noktayı da severek dinliyorum. kendisini kötü rehber diye nitelendirmiş, bence bizim boktan ezberci eğitimimiz yüzünden kötü gibi gözükse de çok iyi bir rehber.

    video kaydı olmasına rağmen birebir anlatıyormuş gibi keyifli. sorular çıkmasa da dinlemeye devam edeceğim. felsefeden çakarım belki; ama bakış açısı kazandırıyor.

    zaten 7-8 senedir çalışıyorum, sosyoloji ile ilgili bir kariyer hedefim yok. amacım daha çok şey anlamak, özümsemek, bakış açısı kazanmak. keşke bütün dersleri cengiz hoca anlatsa...
  • "bir insan ya filozoftur ya salaktır." sözünün sahibi.
  • parmak kuklasının temsil ettiği göndermeyi anlatmasına rağmen belli ki anlaşılamamış insan.

    caravaggio'nun deli şaheserinde aziz tomas isa'nın bedenindeki yarayı merak eder, şüpheyle karşılar. "je doute" der, ki felsefenin en en en başlangıcıdır şüphe etmek. isa da alır tomas'ın parmağını, sağrısındaki yarığın içine sokar. "bak" der, "hakikat"...

    parmak kuklası "hakikati parmaklamak" içindir, düşünmeye davet etmek için bir oyuncaktır. "felsefe tarihi" değil, "felsefe" öğrencileri içindir. "parmağıma değil, parmağımı soktuğum uzva bakın" der.

    sultan palamut devrinde bir ders hatırlıyorum, daha ilk sene; sordu öğrenciler, "hocam hangi kitapları okumalıyız önce bu ders için, russell'ın batı felsefesi tarihi mi, mengüşoğlu'nun felsefeye giriş'ini mi, vesaire mi?"

    gülümseyerek cevap verdi cengiz çakmak, "önce bir don kişot okuyun, raskolnikov'u tanıyın, wagner dinleyin, resim sergilerine gidin de..."

    vayy ne elitist, ne faşist adammış değil mi çocuklar, aah aah...

    teoman duralı meselesine gelince... koskoca teoman hoca'ya yeri gelir dil uzatmak, yeri gelir dev gibi ordulara karşı savunmak da cengiz çakmak'a düşer, size bize değil canlar...
  • cengiz çakmak hocamızla felsefeye giriş mahiyetinde hazırladığımız programın "başlangıçlar ve kökenler: mitos, epos, logos" başlıklı 1. bölümünü aşağıdaki oynatma listesinden izleyebilirsiniz.

    https://t.co/ytdm4isejc
  • cengiz çakmak hocamızla felsefeye giriş kapsamında yaptığımız pythagoras, ksenophanes ve herakleitos konulu yayını aşağıdaki linkten 3 parça halinde izleyebilirsiniz. 3 saat süren dolu dolu bir ders oldu. ilgililere öneririm.

    https://t.co/larbx3pidz
hesabın var mı? giriş yap