çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
okulun ilk günü. gökçenur (g) anaokuluna başladı. abisiyle (m) aynı okulda. abisi 5'e gidiyor.
dayı: gönçenur ne yaptınız bugün okulda?
g: hiç bi şey yapmadık... müdür benimle konuştu.
şaşkınlık. acaba bi sorun mu var, kavga falan mı ettiler düşüncesiyle soruyoruz:
d: ne dedi müdür sana?
g: bilmem, bi şeyler dedi, hatırlamıyorum...
daha çok meraklandık
d: bi şey mi oldu?
g: ...ıııı...
herkes abisine döndü. mehmet, ne oldu? kardeşinle ilgilenmiyor musun?
m: yaa, müdür herkesi topladı, açılış konuşması yaptı. bu salak öndeydi, müdür kendisiyle konuştu zannediyor... -
patronun 3 yaşındaki yeğeni dalıp gidince:
- ne yapıyorsun?
+ düşünüyorum
- ne düşünüyorsun?
+ bilmiyorum, daha yeni başladım.
böyle bir cevabı yer yüzündeki hiçbir büyük akıl edemez. okul körleştiriyor sanırım. -
romica ile 4 yaşındaki oğlu, karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, bir arabanın hızla üzerlerine gelmesi sonucu yaşanan diyalog:
romica: allah kahretsin çocuk bile umurunda değil hayvanın.
ege: horoz bu çocuk!
romica: o ne demek ege?
ege: babam araba kullanırken horoz bu çocuğu diyor ya!
romica:!!! -
*-sen beni temizlerken iğrenmiyor musun? (tuvalet temizliği sırasında)
anne - hayır
* - tabi iğrenmezsin, ben senin içinden çıktım ondan değil mi? sürpriz yumurta gibi. sen çikolatasın, ben oyuncağı. -
7 yaşındaki kızımla alerji testi için hastanede sıranın bize gelmesi beklenmektedir:
- ne o kızım? mırıl mırıl ne konuşuyorsun?
- dua ediyorum baba?
- ne duası?
- alerji duası.
- nasılmış o dua?
- allaam n'olur brokoliye alerjim olsun, çikolotaya olmasın. -
freud'u mezarında ters çevirecek kadar baba düşkünü oğlumla oynarken, birden içimde aşkım kabarıyor, dağları denizleri aşıp coşuyor.
bitter: özgür ben bu hayatta en çok seni seviyorum biliyor musun?
özgür: teşekkür ederim anneciğim, çok iyisin. ben de en çok babamı seviyorum. -
bayılırım sokakta oynayan çocukların oyunlarına müdahil olmaya. bizim ofiste sigara içilmiyor, apartmanın bahçesine çıkıyorum sigara içmek için. hepi topu 3-4 çocuk kıç kadar bahçede oyun oynuyorlar, mecidiyeköy'de sokağa mı çıksın yavrular...
neyse, çocuklardan biri kapıcının oğlu. 7 yaşında ama üçüncü sınıfa geçmiş. babasını gaza getirmişler, erken başlatmış okula. geride kalmasın diye öğretmen çok üstüne gitmiş, çocuk da çarpım tablosu uzmanı olmuş.
diğer bir kız çocuğu 8 yaşında, o da 3. sınıfa geçmiş. başta hikayesini bilmiyordum. annesi apartmanda yaşayan bir kadına gündeliğe geliyormuş. kocasından şiddet görüyormuş. 1 yıl önce falan çocuğu bu aileye bırakıp gitmiş. onlar da nasıl altın kalpli insanlarsa çocuğa gözleri gibi bakıyorlar, hiçbir şeyi eksik değil sevgi de dahil olmak üzere... okula servisle gelip gidiyor, yüzme kursuna da öyle...
bir de 4. sınıfa geçmiş bir kız çocuğu var. onun annesi babası yanında, tek çocuk, hiçbir şeyi eksik değil. biraz tombik, belki ondan hafif bir özgüven sorunu var. patronluk taslamaya bayılıyor...
üçü öğretmencilik oynuyordu dün. ben de 10 metre uzaktan izleyip sigaramı içiyorum. 4. sınıfa giden kız öğretmen olmuş, diğerleri öğrenci... durmadan çarpım tablosundan soruyor, bizim oğlan çat diye veriyor cevabı. uyuz oldu her soruyu doğru cevaplamasına...
- peki... söyleyin bakalım çocuklar, 75 çarpı 80 kaç eder?
- ...
- ???
- bilemediniz değil mi? yeterince çalışkan değilsiniz çünkü... aklınızı derslerinize vereceğinize boş işler peşinde koşuyorsunuz... tembelsiniz ve kafanız çalışmıyor! söyleyin hemen! 75 kere 80 kaç eder?!?
ben: onlar tembel öğretmenim, sen söyle...
kızçe: efendim?
b: diyorum ki, onlar tembel, kafaları çalışmıyor, doğru cevabı sen ver. sorduğun sorunun cevabını biliyorsun herhalde?
k: tabii ki biliyorum!
b: süper! kaç eder o zaman söyle bakalım. yalnız cevabı biliyorum ben, sakın sallamaya kalkma.
k: pardon da, siz kim oluyorsunuz? ne hakla benim dersime müdahale ediyorsunuz? karışmayın lütfen!
b: müfettişim ben, dersi denetlemeye geldim.
k: ...
b: şimdi hocam, söyle allah aşkına, bu çocuklara tembel dediğine göre cevabı biliyor olmalısın, 75 kere seksen kaç yapar?
k: yalnız sınıftayız şu anda ve siz sigara içiyorsunuz. çocukların olduğu bir yerde sigara içmek iğrenç bir şey. hep beraber kusacağız birazdan.
b: haklısınız hocam, ben o zaman dışarı çıkıp şu 25 metre ötedeki çöpün yanına gideyim müsaadenizle...
k: evet gidin, hemen!
b: hocaaamm, buradan geliyor mu duman?
k: gelmiyooor! orada kaaal!
b: iyiiii! beniii duyabiliyorsuuun demek kiiii! 75 kere sekseeen kaç edeeeer?
k: o ders bittiii! şimdiii türkçe yapıyoruuuz! -
- bu resminde melege 3 tane kanat cizmissin kizim?
+ 3 kanatli melek bu.
- sen hic 3 kanatli melek gordun mu?
+ sen 2 kanatlisini gordun mu?
(bkz: ayar manyagi olmak) -
bazen çocukları çok da küçümsememiz gerektiğini gözümüze gözümüze sokan diyaloglardır.
5 yaşındaki yiğenim: 5yy
ihe sade: is
5yy:amca
is: söle canım
5yy: amca ben sana ottus ikki deditebiliğ miyim
is: dedirtebilirsin
5yy: hayıı , sen dediğtemezsin diyeceksin
is: iyi, dedirtemezsin
5yy: otus , dört daha kaç eder
is: otuz dört
5yy: oleyy , oleyy!! dedittim dedittim.
is: ne alakası var, sen 34 dedirtmicektin ki 32 dedirtecektin
5yy: ahahahha, bak 32 dedin
is:...!(vay şerefsiz) -
elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:
- baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
- tamam.
- pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
- tamam.
- pıst. geçmiş olsun.
- bu ne aşısıydı?
- bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap