• nefret edilen ifâdeler listemde şu an top 5'te bu ifâde ve haftalardır birinciliğini hiçbir şeylere kaptırmadı. birini kullanırken göreyim yemin ediyorum böyle bir limon ısırmış, sırtımda bir akrep dolaşıyormuş gibi hissediyorum okuyunca. farklı olduğunu düşündüğüm insanlar bile bunu yapınca tuvaletini yaparken görmüşçesine karizmaları gidiyor gözümde.

    türkçede "demek ki" bu şekilde kullanılmıyor. "mutluysam demek ki" denilmez. " x olunca y oldu. demek ki mutluyum" gibi bir şeyle bağlarsın. "demem o ki, denilen o ki, "şu anlama geliyor ki" gibi anlamlara gelir.

    cümle kuramıyorsan yazma. güzel cümle kurmak istiyorsan bol bol okuma yap. oradan buradan bulduğun gerizekâlı kalıpları "demek ki" varyasyonlarıyla türetip türetip yazma.

    ha bu anlattıklarımı dikkate alır mısın bilmem, cahilsen demek ki!
  • nasıl ortaya çıktığı kimse tarafından bilinmeyen,sosyal medyada "sıçtıysak demek ki", "özlediysek demek ki" şeklinde kullanılan,ortaçağ avrupasında vebanın yayılış hızından daha hızlı yayılan lanet olasıca kalıp.
  • kullanan kişiyi anında sevimsiz, berbat bişeye çeviren aq lanet bağlacı. hayır tatlı değilsiniz beyinsizsiniz.
    sosyal medyanın hayatımıza kattığı başka bir rezilliktir.
  • bir varsayım bağlacı*

    sevgili keri'nin bıraktığı yerden devamla, dışa dönük olanı nasıl ki bir dedikodu sisteminin başlangıç noktası olması itibariyle yıkıcı özellikler taşıyorsa, içe dönük olanı da bir o kadar yıkıcı olabiliyor.

    özdeğer, özgüven hatta özşefkat konularındaki eksikliklerinin farkında olmayan, bunun sonucu olarak da alınganlık müessesinin en önde gelen müşterisiyseniz, bu bağlaçla ilişkilendirdiğiniz ve çoğu gerçeklikten uzak varsayımlarınız hayatınızı cehenneme çevirmeye yetebilir ;

    telefonumu açmadı, demek ki sesimi duymak istemiyor,
    geri aramadı, demek ki bana o kadar da değer vermiyor
    mesajımı gördü ama yanıtlamadı, demek ki beni sevmiyor
    buluşmaya gecikti, demek ki gelmek istemiyor

    örnekler çoğaltılabilir. tabi bu bakış açısında kendini dünyanın merkezine koymak isteyen, ancak o derece özgüven sahibi olamadığı için çekinik duran bir narsizmden de söz edilebilir. sonuç itibariyle, bir defa çarpık bakış açısı türedimi, ilerleyen her adımda farklı türevlerinin, görüngülerinin oluşması tabiatın kanunu gibi.

    iflah olmaz bir alınganlıktan, nacizane bu cümleleri yazabilecek bir noktaya gelmiş bir insan olarak, bu bağlacın nasıl bir haleti ruhiyenin sonucu kullanılabileceğini az çok tahmin edebiliyorum. bir şekilde bu bağlaç içsel sesinizin ayrılmaz bir parçası olmuşsa, bundan kurtulup hayatınızdaki cehennemin ateşini bir nebze söndürmenizin yollarını aramaya başlamanın zamanı gelmiş de geçiyor olabilir.
  • "yani" kelimesi gibi son yıllarda anlam kaymasına uğramış zavallı kelime öbeğidir. gerekli gereksiz her cümlenin sonuna eklendiğinde bir şey ifade etmez, işin tuhafı, anlamı çözülmüşçesine son zamanlarda sosyal medyada kullanımı baya bir artmış.

    (ara: akıl fikir)
  • iticilikte buna rakip olabilecek diğer söz de : bilmem ne bilmem ne yaptığım doğrudur, bi şey bi şey olduğum doğrudur. çok esprili insanlarsınız gerçekten.
  • baba'nın kenarda köşede kalmış pek bilinmeyen mükemmel parçalarından biri. 1991 çıkışlı yüreğimden vurdun beni albümünde bulunur.

    sözlerini de yazayım tam olsun:

    sende bir güzellik var ki hiç sorma
    gönlüm sana ondan koşmuş demek ki
    seninle bir başka güzelmiş hayat
    sensiz geçen ömrüm boşmuş demek ki

    seneler hep sensiz gelip geçtiler
    beni yudum yudum içip gittiler
    nice yalvarsam da uçup gittiler
    umutlar daldaki kuşmuş demek ki

    bu aşkı vermesin tanrım bir gence
    ayrılık bin kere ölümmüş bence
    ne günüm gün artık ne gecem gece
    sevdalı ne belalı işmiş demek ki

    seneler hep sensiz gelip geçtiler
    beni yudum yudum içip gittiler
    nice yalvarsam da uçup gittiler
    umutlar daldaki kuşmuş demek ki
  • korku = korkan + korkutan. fobilerde korkan da korkutan da aynı kişi, demek ki benliğini yarmış, bir yarısı yarısını korkutuyor.

    dil dile değmeden dil öğrenilmez. sevgisiz dil öğrenilmez demek ki.

    şu şeyimden rahatsız olup kovmayı başaramadığıma göre ben buyum demek. ama yine de değilim. bu değiştiremeyişim de değişiyor, aynı kalamıyor.

    iki kez covid geçirenlerin sayısı artıyor. demek ki ikinci kez yaşama olasılığımız güçlü, aksiliklerden, göçüklerden yeniden doğarak çıkmaya bakalım..

    demek ki usluluk azgınlık içinmiş. sessizlik, bağırmak için, çömmek ayağa fırlamak için. aileler çocuklarını, zincir kırsınlar diye sıkıştırıyormuş. onlar her şeyi ya çok biliyor, ya hiç bilmiyorlarmış.

    demek ki ben de o saldırgan, huzursuz ırkın bir ahfadıyım.

    dil dindir. dilini değiştir; dinin inancın değişir. inancın değişirse yaşamın değişir. demek ki dil havadan geldiği halde bedava değil emek ve enerji isteyen bir şeydir. gücü potansiyeli üstünden akıl yürütürsek, bu böyledir.

    laz fıkralarından sonra şimdi arap fıkralarına hazır olmamız gerekiyorsa, bu ne anlama gelir?
    demek ki, bizi aşanları fıkralarla yeniyormuşuz. rüya gibi, arzu doyurumu, telafi. tarih bu dönemi de "arap akınları" olarak anıp, kavimler göçü benzeri biçimde ele alacak. araplar orta çağda da istanbul'un fethi için ter dökmüşlerdi.

    "demek ki duygular, şu karşımdaki ışıl ışıl parıltılı gök gibi aslında birer resimdiler." orhan pamuk - kırmızı saçlı kadın

    (ilk giri tarihi: 26.9.2016)

    (bkz: demek ki neymiş)
    (bkz: öyleyse/@ibisile), o halde
  • yıldız tilbe'de seslendirmiştir. .

    sözü halil soyuer'e, müziği vedat yıldırımbora'ya aittir.
hesabın var mı? giriş yap