• inanılmaz mantık hatası barındıran film.

    --- spoiler ---

    şeytan; bir kaç hırsızı, uğursuzu, dolandırıcıyı bi asansörde toplayıp öldürüyor. iyi de bizim bildiğimiz şeytan, insanı bu tür gayriahlaki durumlara sokmak için çalışmaz mı? e bu adamlar sendeen; sen niye öldürüyorsun onları e be şeytan...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    iyi bir film değil ama berbat demek de haksızlık olur. en azından senaryoda bir istikrar ve mantıksız da gelse bir mantık var. şeytanlı, hortlaklı korku filmlerinin bir klişesi olarak şeytan insanlara zarar veriyor. burada bir sorun yok. şimdi diyorlar ki "e şeytan niye kendinden olanı öldürsün?". eh bunun cevabını da filmde kadının bedenindeyken söylüyor: "kendime en çok katmak istediğim ruhlardan biriydin" (ya da buna benzer bir cevap). ha neymiş filmin mantığına göre şeytan açısından olay yaptıklarını başkalarından saklayan kötü insanları varlığına katmak. bu şekilde daha da güçlendiğini düşünebiliriz. buna karşın da itiraf eden kurtuluyor. bu finaldeki itiraf da hristiyanlıktaki "günah çıkarma" hadisesine bir gönderme. filmin başında tanrıya inanmayan kahramanımız da babaannesinin (bir akrabası işte) söylediği sözü hatırlıyor. "şeytan varsa tanrı da vardır.". imana geliyor. ve bir papaz edasıyla "seni affediyorum" diyor. ha buna din propagandası da diyebilirsiniz -ki öyle- ama film her türlü kendi içerisinde tutarlıdır. bunun bize bir faydası yok yani filmi vasatın üzerine çıkaramıyor ama mantık ve tutarlılık açısından bir sorun olmadığını düşünüyorum.

    işe tür yönünden bakarsak bence de korkutucu ya da gerilim yaratan bir atmosfere sahip değil. zaten 80 dakika gibi bir yerli dizi süresine sahip. bu süreyi öncesinden öğrenmişseniz nasıl bir filmle karşılaşacağınızı biliyor olmanız gerekir. bu 80 dakikada sıkılmayı başarmak da zor bana kalırsa..
    --- spoiler ---
  • m. night shyamalan'ın imana geldiği ve stv dizilerine göz kırptığı filmdir.
  • 80'li yıllarda konserleri için sokaklara afiş yapıştıran grupların yaşadığı ilginç olaylardan birisini yaşamış olan gruptur.

    devil yine bir gece konser öncesi afişlerini yapıştırmaya çıktığında, etrafını saran polislerce yakalanmış, ekip otosuna doldurulmuş ve merkeze götürülmüştü… tabi suç aletleri olan afişlerle birlikte. merkeze ulaştıklarında ekip şefi nöbetçi amire vukuat raporunu şöyle verir; amirim, dev – il adlı bir örgütün elemanlarını afişlerini yapıştırırken yakaladık.

    işte o afiş
    http://muzik.ekolay.net/…detail.asp?kid=15&id=11497
  • akbaba'ya ait olan şarkının sözleri:

    last night, someone rang up my door
    last night, i had to taste the fear
    last night, someone rang up my door

    i saw his sabbath of the night
    he was runnin for the fight
    i had to raise my head

    his eyes were just like
    the fire on the hell! shone like the sun,
    oh god! it was devil

    devil, touches me in the night,
    i had to fight
    devil, touched me in the night
    he was so strong!..
  • bu ayki dergiyi tam bitirirken devil'in gitaristi ercan birol'u kaybettigimiz haberini aldik... kemancizine'de kendisine ayrilan sayfada bir baktik ki 80 kusagi topluluklardan bir sürü arkadas bir araya gelmis.. whisky, ra, danger, asim can gündüz, aqua, akbaba, atmosfer, kronik ve digerleri... bu isimleri bir yerlerden hatirlayanlar varsa, ercan için yazdiklarini onlara sunuyorum...

    elinde les poul kasa pearl marka vişne çürüğü rengi gitarı, asi bakışlı, bol saçlı, karizmatik duruşuyla 80 yılında tanımıştım.. gitarından çıkan duygu yüklü bir o kadar da asi melodileri duyduğumda tanışmamak gibi bir şansım kalmamıştı…ve tam 22 senedir de bu şansımı kullandım.. ta ki üzerine 3 kürek toprak atıncaya kadar. dün gece bir mum da onun için yakıp elimde ne kadar o’na ait beste ve gitar soloları varsa dinledim, dinledim ağladım.. sıranın kimde olduğunu bilmiyorum ve düşünmekte istemiyorum ama bildiğim tek şey gidişinin çok erken olduğu…yeni jenerasyon gitaristler pek tanımaz bilmezler. her şeyin tekniğe döküldüğü bu yıllarda ruhdan hissederek çalmanın ne demek olduğunu o’nu tanımadıkları için.. gidenlerin ardından methiyede bulunmak sevapmış derler ama ben sevap falan istemiyorum.bu yüzden o’ na övgüler yağdırmayacağım. eminim ki onun besteleri ve gitar nağmeleri o hayattayken nasıl aklımdaysa bundan sonra da aklımda. güle güle sonra görüşürüz ercan...

    serdar çokuslu (whisky)

    türk rock müziği büyük bir gitaristini daha kaybetti... ercan çok sevgili dostumdu... son derece saygılı sakin, mütevazı ve asil bir insandı... şan şöhret değil, onun için hayattaki gerçek şeyler önemliydi.... sadık bir grup elemanı, yılmayan bir rock savaşçısı ve türkiye’nin en sağlam gitarcıların biriydi. 80’lerde onunla çok sahne paylaştım.... aslanlar gibi gitaristti ercan.... ve beyefendiliği ile herkesin sevgisini kazanmış bir "baba rockçı”ydı... türkiye kendi rock tarihinde çok önemli bir emektar kaybettiğini bilsin.... ercan’ı anlamak isteyen gözünün önünde bunu canlandırsın... sabah 4'de kalkar ekmek fırınında öğlen saat 3'e kadar çalışır, sonra sakat ayağına rağmen bir kamyon dolusu ağır müzik cihazını yükler ve sahneyi kendi kurardı... sonra tüm sorunları teker teker yılmadan çözerdi ve herkese örnek olurdu. tüm bunlardan sonra konser zamanında sahnede nefis bir solo atardı herkes şaşırıp derdi ki; "vay be herif ne biçim çalıyormuş!"... konserden sonra herkes röportaj verirken o yine aletleri kamyona taşırdı ..... onun yanına gelen "helal olsun" diyenlere "ilerde daha iyi olacak" derdi.. ve tüm aletlerin kamyondan indirdikten sonra yine sabah saat 4'de fırında iş başındayı. elvada ercan dostum... artık senin kıymetini bildikleri bir yere gidiyorsun, şimdi orada bol bol jimi ile gitar çalarsın dostum. senin buradaki verdiğin sonsuz emeklerle rock cennetini hak ettin ercan'cım... elveda dostum.

    asım can gündüz

    sevgili ercan, keşke bunları şimdi değil de, 50 yıl sonra gerçekten zamanı gelince yazsaydım. şu anda yazmak çok zor geliyor. gerçek bir rock gitaristi, bir müzik adamı ve her şeyden önce bir arkadaş olarak senin gibisi acaba ne zaman tekrar gelecek? senin gibi ruhunu gerçekten bir enstrümana verebilen, onunla bütünleşebilen dünyada kaç kişi var? şu anda bulunduğun yerde buralardan çok daha fazla değerinin bilineceğinden emin ol! "rahat uyu" demek içimden gelmiyor. "oralarda rahat rahat ve bol bol gitar çal!" benim gibi çok hayranın olacak. şimdilik hoşçakal. ailene dayanma gücü diliyorum. eskiden beri hayranın olan; sabih

    sabih cangil (ra)

    yaklaşık 20 yıl önce aynı sahneyi paylaştık... o devil’da ben aqua’da... 20 yıl boyunca bu ülkedeki iyi gitaristleri düşündüğümde hep ismi aklıma geldi... bundan sonra da hep öyle olacak. hoşça kal ercan.

    cem berksoy (aqua)

    bir zamanlar çok çok azdık... dünyayı müzikle değiştirilebileceğimize inanırdık. herkesin rock dinlediği günleri hayal ederdik... şimdi herkes rock dinliyor ve herkesin saçı uzun ama dünyayı değiştirebilecek cesaretleri yok. ercan hiçbir zaman bu umudunu kaybetmeyenlerden biriydi. devil’in şarkıları başladığında heyecanla onun sololarını bekler, solo başladığında çığlık çığlığa bağırmaya başlardık. tepebaşı rock festivalinde danger’ın ilk konseriydi ve sahneden indiğimde bana ilk sarılan o oldu. iyi tatiller ercan.

    ali rıza tarım (danger)

    ilk izlediğim rock gitaristlerinden biriydi ercan. tanıştıktan sonra ayrıca sevdim ve saygı duydum. her karşılaşmamızda farkında olmadan bana gaz veren nadir insanlardan biriydi. çok üzüldüm.

    özer sarısakal (kronik)

    benim için çok üzücü bir haber... aynı dönemlerden geldiğimiz devil topluluğunun gitaristi ercan’ın kaybı müzik dünyamız için büyük kayıptır... yakınlarına ve tüm müzik severlere başsağlığı dilerim.

    nejat yavaşoğulları (bulutsuzluk özlemi)

    ercan gibi sanatçılar ölmez... o şimdi bize yukarılardan el sallıyor ve halimize bakıp gülümsüyordur. uğurlar olsun ercan hoca

    kudret kurtcebe

    kendisini yakınen tanımıyordum, fakat müzik camiasında o dönemin grupları olarak birbirimizi bilirdik. ercan kendi kuşağının en başarılı gitaristlerinden biriydi ve çok iyi bir insan olduğunu her zaman hissettim. çok sıcak bir gitar tonu; anlamlı, duygu yüklü soloları vardı. büyük bir kayıp, ailesine ve müzik dünyasına başsağlığı diliyorum.çok üzgünüz...

    mustafa dönmez (atmosfer)

    ercan kardeşime, allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

    murat çelik

    devil'in gitaristi ercan abinin oyunu bitirip istirahate çekildiğini öğrendim. aklıma beraber gidilen yalova konseri geldi. bizim ilk konserimizdi ve devil'e ön grup olarak çıkmıştık. tatlı tatlı sohbet etmiştik. sahnedeyken de gitar sololarında pür dikkat parmaklara odaklanırdık. yeni nesil için bile örnek alınacak abilerdi onlar. ve aslında yürüyecek uzuuun bir yol vardı... biraz erken olmadı mı be ercan abi ?

    can orkan özülkü (akbaba)

    1980 lerin ilk yarısı, istanbul un en gri ve en çamurlu benim de en süründüğüm yıllar, gitarımın markası sakai, ampli sonakord. yüksek kaldırım, güney pasajı, arslan han. müzik aletleri merkezleri. gözlerimiz özlemle les paul taklitlerinde, (ki onlarda birkaç adet) devil müzik mağazası’nda. onlarla ilk tanışma gri duvarlarda asılı devil konseri afişleriyle oldu. zaten kaç tanelerdi ki, biz yeni yetmeler dışında abilerimiz... biz öğrenci kesimiydik onlar ise işin içinde. varoşlardan gelirdi fanlar. özenle torbalarda getirilmiş metalci giysileri fitaş sineması’nın wc lerinde giyilir, ve en sıkı pogolarla kafa göz yarılırdı. devil sahne de. gıptayla bakardım; aletler, giysiler, sahne şovu ve dekor. hep emek vardı konserlerinde, emek ve sevgi. herkes katılmayabilir ama onlar da yol açanlardı uğraşlarıyla. yazık oluyor. insanın yitirmeye başlaması çok hüzünlü. ne denir?

    kaan altan (mavi sakal)

    öğrendim ve şok oldum. hep konserlerde (15 yıldır) neler oluyor diye seyirciye sorardım. şimdi bunu kimlere sorarım diye düşünürken eski arkadaşlarım geldi gözümün önüne. kamil özaydın, yavuz çetin, şimdi de sevgili ercan. yavuz için hendrix'le düet yapmaya gitti demiştim. kadro geniş herhalde! baksanıza ercanı'da çağırdılar....

    vecdi yücalan (objektif)
  • eski bir turk rock grubu akbabanin bir sarkisi. 1990 tarihli moonlight albumunde a yuzu 1.sarki
  • 1980’de istanbul’da kuruldu. 80 kuşağının ilk türkçe sözlü heavy metal yapan topluluklarındandır.

    1987’de yayınlanan ve kendi adlarını taşıyan ilk albümlerinde, pop - rock ve heavy metal çalışmaları yer almıştır.

    konserlerinde görsel şovlara’da ağırlık veren devil, 80’li yıllarda gerçekleşen ve bir çok topluluğun da yer aldığı konserler organize etmiştir.

    topluluğun kurucusu sabahattin taşdöğen yaşadıkça her an ortaya çıkma ihtimalleri vardır.

    bu ihtimalin nedeni de ebedi rekabet yaşadıkları whisky olabilir bence.
  • asansorden gerilim mi olur teheeyyy diye on yargili yaklasilmasin. ben yaklastim. olmadi. daha girislerinde yedim yuttum o on yargiyi. kameranin tepetaklak cekimleri beni direkt mest etti.
    gerilim filmleri severleri seyrederlerse filmi olumlu karsilayacaklardir. bence bismis* velhasil. ha ben bu filme oturdugumda m. night shyamalan filmi falan filan diye bilmiyordum, "aha gerilim, puani da fena degil; otur" diye oturduydum basina. onu goz onunde bulundurarak degerlendirmek hele ki gerilim filmi severi degilseniz olumlu sonuc hala dogurur mu bilemem.
  • dikkat cekilmesi gereken nokta sudur ki, filmin yonetmeni shyamalan degil, john erick dowdledir.
hesabın var mı? giriş yap