90 entry daha
  • bu entirim bir corrigenda niteliği taşımaktadır; zira ilk entirilerimin üslubundan son entirilerimin üslubuna dek, birçok sözlük yazarı tuttu, özü, sözü bıraktı üslubumla uğraşmaya girişti; "orada bunu demişsin, şurada şunu demişsin." oysa tekrar etmemde fayda var diyorum; ben aslında biraz da böylesine sert bir üslup kullanmış olmaktan hiç pişman değilim; murat belge'ye murat dediğim zaman tepki çekeceğini biliyordum, zira ortaya koyacağım sebep benim için çok geçerliydi; diyecektim ki savunma olarak; "yahu o halikarnas balıkçısı'na aşırı milliyetçilik dozuyla yazı yazıyor dediği zaman, ben de ona murat derim, sanane?" veya "halikarnas balıkçısı 'nın izinden gidenlere ırkçı diyebilen birine ismiyle -hem de bir insana ismiyle hitap etmenin nesi kusurlu bir davranışsa- hitap etmiş olmam bile yeteri kadar büyüklüğümdür." gibisinden bol demagoji soslu bir saldırı gerçekleştirecektim. kısmen bunu dile de getirmişliğim var; başta dedim ya bu entiri bir corrigenda niteliği taşımaktadır diye, işte efendim benim düzeltmem gereken, altını kırmızı kalemle çizgiyi atmam gereken bir entiriye ihtiyaç vardı. işte bu odur.

    murat belge, hakkında görüştüğüm bir çok ilim adamından hiç iyi şeyler duymamışsam da (özellikle halil berktay da aynı kaderi paylaştı bu sorgularımda. yani insanlar belli kişileri sevmek zorunda değillerdir, o yüzden ilgili hocalar kendileri yazarlarsa ben o yazıları burada paylaşırım, eğer yazmazlarsa kayıtdışı niteliğinde bu bahislerden söz açmam.) çok eminim ki; kendince belli bir birikimi mutlaka vardır, biri (jimi the kewl) çıkıp da ona soyadından yola çıkarak, tıpkı bir çocuğun burada "sen yıllar önce beğenilmeyen entirilerini siliyordun.." altta kalmışlığını göstermesi gibi, tutup da "murat belge(siz)" demesi ne kadar da saçmadır! düzeltiyorum bunu, hatta mevcut entirilerimde o ibareleri düzelttim, niye mi, çünkü amacıma ulaştım bu kadar yazı yazıldı, havada kalmadı konu, tartışmada kimsenin özden haberinin olmadığı da ortaya çıktı. asc ısrarla birikim dergisi'ndeki makaleyi okumadığımı düşünerek, benim eleştirdiğim konuyla üslubum arasındaki kopukluk ve manasızlık üzerinde durdu. oysa asc entirilerinde (sanırım iki adet entirisi var bu konuda), murat belge 'ye getirdiğim eleştirilerde kullandığım kaynaklarıma ve dayanaklarıma bakmadan, ya da daha değişik bir şekilde söylemem gerekirse; benim ne üzerine konuştuğumu anlamadan, -hatta kaynak aldığım tansu açık 'ın bizzat makalesinin başlığı "türkiye'de hümanizma tartışmaları" idi- beni salt üslubumla eleştirdi. asc dedi ki mesela; "..akademik tartışmaları, sokak kavgaları ve şövalye hikâyeleri gibi "birbirinin canına okuma" olarak görmek ancak basiretsizliğin işareti olabilir. bir kavram kargaşası yaratarak, "eleştiriye tahammülsüzsünüz", "kamplaşma yaratıyorsunuz", "bana karşı çıkamadınız" vs demek de garip bir duygu olsa gerek. oysa biz yöntemi eleştirdik, ne karşımızdakini ad hominemsel suçladık, ne de saf olarak "belge haklı", "sen tamamen haksızsın" dedik. ama hâlen daha -kimi entari kötülemeleri de üzerinden- "akademi" soslu şövalyelik pek şık durmuyor." her ne kadar gerçekleri yansıtmayan (quid est veritas sorusunun manasızlığına hala inanıyorum.), bana ait olmayan, örneğin "kamplaşma yaratıyorsunuz" ifadesini hiç kullanmadığım halde bana yamamış olmasına rağmen, haklılık payı muhakkak vardır onun. örneğin akademik soslu şövalyelik girişimim başarılı olmuştur, olmamıştır demeyin sakın, bakın oturmuş uzun uzun yazılmış entirileri okuyorsunuz, okumalısınız da, okudukça açılacak, bilmediklerinizi anlayacaksınız. uzun uzun yazılıyor ki, çünkü tahrik ediciliği sağladım; bunun adı "akademik soslu şövalyelik" olabilir, bunun adı başkasının elinde "sokak kabadayılığı" olabilir, başka birinin elinde "bu yolla kız götürme" de olabilir, hepsi olabilir, önemli olan bu değil, önemli olan şu; murat belge'nin , makalesinde savunduğu görüşleri buraya kopyalayınca, çok büyük bir fikir paylaşımında bulunduğunu sanan bir çocuğun, hayatı boyunca halikarnas balıkçısı okumamış olmasıdır. okumadığını itiraf ettiği halde, bir insan bilmediği bir kişiyle ilgili yazılmış bir makalede nasıl olur da taraf kesilir ve ahkam keser, sonra rezil olduğu zaman yok jimi begenilmeyen entirilerini silmiş, yok bilmemkimle konuştum haberler iyi, yok o yok bu, tamam altta kalmışlığın su yüzüne çıktığında geri dönüşün olmayabilir ama bunu git başka başlıkta yap, başka bir ortamda yap, burada halikarnas balıkçısı 'nın hakikaten de murat belge 'nin dediği gibi, aşırı milliyetçilik dozuyla yazıp yazmadığını tartışmaya çalışıyoruz. yoksa otur sözlükte karma puanını bile tartış, bize ne bundan, okuyucuya ne..

    murat belge sonuç itibariyle mühim bir kişiliktir. bu entirim corrigenda niteliğinde olduğundan, çeşitli noktaları düzeltmek için yazılmıştır, bu "murat belge sonuç itibariyle mühim bir kişiliktir. " cümlesi de bu yüzden buraya yazılmıştır.
906 entry daha
hesabın var mı? giriş yap