2 entry daha
  • kendisi anayasal diktatörlük ve anayasal olmayan diktatörlük ayrımını getirerek doğrudan (bkz: giorgio agamben)' i de etkilemiştir. demokrasinin, hukukun yürütme tarafından ya da kuşatılmışlık halini, kriz halini anlatan kurum-lar tarafından askıya alınması anayasal diktatörlüğü anlatırken, bu durumun sürekliliği ve yasasızlık halinin hep yürürlükte olması, kuvvetler ayrılığı yerine doğa haline dönüş, bir' in aklına bakma tam olarak anayasal olmayan diktatörlüğü anlatır. aslında ikisi arasındaki ayrım o kadar bulanıktır ki, birbirlerine dönüşüp dururlar. ve schmitt işte bu dönüşümü, kriz halini ve sürekliliğini, demokrasinin zayıf noktalarını, özellikle dünya savaşları arasında cereyan eden olaylar düşünüldüğünde başarıyla göstermiştir. - malum demokrasinin olağanüstü hal ya da kriz hali içerisinde askıya alınmasını yani bu askıya almanın şiddetini ya da sınırlarını, gücün sorgulanamazlığını hukuk' un kendi içerisinde açıklama gibi bir durumu olamaz, yani hukuk bir hukuksuzluğu, yasama, yürütme ve yargı' nın birbirine bulanmasını, birleşik olmasını, tek elde olmasını kaldıramaz ve bu çelişki hukukun kendi imkanları içinde aşılamaz. hukuk hukuksuzluğun sınırını kuramaz, belirleyemez ve kriz durumunun kabulüyle ortaya çıkan müdahalede hukuk yerini şiddete bırakır, şiddet kendi hukuksuzluğunu temellendirir. demokrasinin kendisi içerisinde işte böyle bir potansiyel tehdit, şiddet nüvesi vardır.
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap