1 entry daha
  • bugün itibariyle ülkemizde gösterime girmiş filmdir. jane austen'in yaşadığı aşkı ve bunun kitaplarına -özellikle de pride and prejudice 'a- nasıl ilham verdiğini anlatan bir filmmiş rivayetlere göre. anne hathaway'e temkinli yaklaşsam da pride and prejudice-sever bir insan olarak gidip izlemek farz oldu.

    edit: gidip izlemiş bir insan olarak diyebilirim ki özellikle ikinci yarısı itibariyle tam bir kırık aşk hikayesi. pride and prejudice’tan aşina olduğumuz herşey bu filmde de vardı. yine aynı ingiliz kırsalı, yine benzer karakterler –kızlarını evlendirmeye çalışan sıradan anne, iyi huylu ve akıllı kızlar, kendini beğenmiş ve alternatif olarak boş kafalı damat adayları- , balolar, dans sahneleri vs... pride and prejudice’i jane austen’ın kendi hayatından yola çıkarak yazdığı söylenmek isteniyor tamam da gerçekten bu kadar benzerlik var mıydı, yoksa bu benzerlik romanın popülaritesinden yararlanmak için özellikle mi abartıldı bilemiyoruz. herşeye rağmen sevmediğimizi, ikinci yarıda gözlerimizin sulanmadığını söylersek yalan atmış oluruz. şurası kesin ki uyanık hollywood yapımcıları bizim gibi seyirciler oldukça jane austen’ın kendi hayatından da romanlarından da daha çok ekmek yiyecek. romans sevenlere, şöyle güzel bir aşk filim olsa da izlesek diyenlere tavsiye ediyorum. anne hathaway’i de beğendim, the princess diaries gibi filmlerden buralara terfi etmiş olması takdir edilesi, ayrıca ingiliz aksanı da yakışmış (zaten kime yakışmaz ki?!)
67 entry daha
hesabın var mı? giriş yap