126 entry daha
  • okuduğunu, dinlediğini anlamadan, at gözlüğüyle bakan insanlarla dolmuş burası.

    bahsi geçen videoda sadece annelikten söz edilmemiş, aile de denmiş, babalık sorumluluğu da denmiş. hayata bakış açınızla örtüşmeyebilir söylenenler fakat burada feminist görünümlü, özünde kadınları, anneliği aşağılayan, adamın mevki ve kılığına bakarak belirli bir zümreyi aşağılayan cümleler kurarak daha duyarlı, daha modern, daha çağdaş görüşlü olmuyorsunuz.

    sadece başlıktaki cümleyi ele aldığınızda, cümlenin kendisi bir kere tartışmaya her açıdan müsait. annelik bir meslek midir, bir mesleğe sahip olunduğunda yaşanan içsel doygunlukla, annelik hazzı bir midir. meslek sahibi olmak ya da hayatta meşgul olmaktan zevk alınan, üretmekten haz duyulan şeyler kişinin doğrudan kendine yatırımı, egosu, beyin gelişimi, ruhsal sağlığı ile ilgiliyken annelik temelde çocuğuna yapılan yatırımla ilgilidir. sadece doğurganlık açısından bakmak isterseniz de o bambaşka bir alt tartışmayı doğurur.

    annelik sorumluluk açısından bence de diğer şeylerden daha ağır basar. ben iyi bir meslek sahibiysem, yaptığım işte iyiysem ve mutluysam; bu, evime, ruh halime ve dolayısıyla çocuğuma da yansıyacağı için kendimi geliştirmem, bireysel gelişimim için olduğu kadar aile içindeki huzur için de önemlidir. mesleki bir hata yaptığımda, işime karşı sorumluluklarımı yerine getirmediğinde ya da sıkıldığında işimden ayrılabilir, başka sektöre geçebilir, kovulabilirim. ben olmadan da aynı iş, başka kişiyle devam eder. anneliğin sorumluluğu bu noktada elzemdir işte. annelikten sıkıldığında, yapamadığında, yapmadığında senin yerine geçebilecek başka bir anne kolay bulunmuyor. bir çocuğun birincil ihtiyacı anne-baba tarafından kabul edilmek, korunmak, kollanmak. bir çocuk hayattaki bütün varlığını anne-babasından bilir. onlara bir şey olsa, kendisinin yapayalnız ne yapacağını bilemez. en kötü anne-baba bile çocuk için değerlidir. kendine yapılan kötülük ya da ihmalleri büyüdükçe anlar bir çocuk ve belli bir olgunluktan sonra anne-babaya ihtiyaç duymamaya, kızmaya, uzaklaşmaya başlar. o zamana gelinceye dek, hayattaki en önemli varlık anne-babadır onun için. ilk öğretmenleri onlardır.

    anne olarak çocuğu dünyaya getirmek değil, sonrasında onun hayatına kattıklarınla sorumluluğun azalmadan, günden güne daha da artarak devam eder. insanoğlu ve onun beyin yapısı, gelişim süreci, bilinçaltı hepsi karmaşık bir şekilde hayatın ilk yıllarında kodlanır. ilk üç yıl, ilk yedi yıl gibi önemli süreçler vardır ve siz anne-baba olarak o aralarda mesleki bir hata yapmak gibi lükse sahip değilsinizdir. travma denen şey, meslekte yaptığınız bir eksiklik, yanlışlık, ihmalin size ger dönüşünden daha ağır bedellerle gelir hayatınızın orta yerine. kendi elinizle iyi ya da kötü çocuk yetiştirir, sonra suçu onun sırtına, kendi kötü arkadaş seçimlerine, okuduğu, okumadığı şeylere yükler sıyrılırım diyorsanız; o iş öyle kolay değil işte. defolu, kusurlu, hatalı ürün kenara ayrılır, bir iki hatanın lafı bile edilmez çoğu mesleklerde ama annelikte yaptığın bir tek hata, 40 sene sonra gelir kapını çalar.

    anneliği bu kadar da basite indirmeyin.

    hayatta travmaların tek sebebi aile midir yani. freud’a sorarsak öyledir muhtemelen ama diğer bütün travmaları atlatabilmenin en kolay yolunun iyi bir aileye sahip olmak olduğuna eminim. sizi yetiştiren anne-baba, sizi hayat karşısında bir yerde konumlandır, gördüğünüz, duyduğunuz, öğrendiğiniz, hissettiğiniz, taklit ettiklerinizle iyi bir vatandaş, iyi bir yurttaş, erdemli bir insan, kendine sadık, kendini bilen bir birey olursunuz.

    bir hedefiniz var siz o yolda başarısız olursanız veya mesleğinizin en güzel döneminde bir sebeple yarı yolda kalırsanız kolektif bilinç sayesinde, sizden sonra birileri muhakkak sizin yapamadığınızı yapacaktır. kişisel olarak başarı tatmini yaşayamasanız bile, insanlık için, toplum için bir amaca sahipseniz, bu yerine gelecektir şüpheniz olmasın. anne olarak ise başarısız olduğunuzu düşündüğünüz an, toparlanmak ve doğruları yapabilmek için tonlarca kaynağa, imkana sahipsiniz. annelikten istifa ettiğiniz an, sizden daha iyisini yapabilecek başka bir anne olmayacak. sizden daha iyi bakım veren bir ablası olabilir, ona eğitimsel açıdan en iyisini verebilecek bir öğretmeni olabilir, beklediği şefkati ona sunan bir teyzesi, büyükannesi olabilir ama hiçbirdiğer seçenek sizden beklediği annelik ihtiyacını gideremeyecektir. iyi anne tamlaması da tartışılabilir elbet; kime göre, neye göre, hangi imkan ve şartlara göre.

    yani demem o ki hiçbir meslek anne olmaktan daha önemli değildir cümlesi sorumluluk bakımından doğrudur. birinde kendinize, diğerinde evladınıza karşı sorumlusunuzdur. kendine olan sorumluluklarınızda sanık da, hakim de savcı da avukat da kendiniz olursunuz ama, evladınıza olan sorumluluklarınızda onun hayatına sadece tanık olursunuz. onun kendi vicdan muhasebesinde, yıllar içinde, sizi oturtacağı yeri kendi seçer; iş işten geçtikten sonra isteseniz de fazla mesaiyle açığı kapatamazsınız.

    anneyseniz, sizi mutlu eden, size içsel doyum yaşatan şeyleri yapın ki çocuğunuz da sizin neşenizden faydalansın. zaten halihazırda mutlu olduğunuz bir işiniz varken, çocuk sahibi olmayı buna engel görüyorsanız, çocuk yapmayın, sevdiğiniz işle hayata vereceğiniz daha güzel tohumlar, filizler olacaktır. sadece anne olmaktan mutluysanız, başka bir hayaliniz, amacınız yoksa da bundan da gocunmayın, utanmayın, iyi bir evlat yetiştirmek hayattaki en zor mücadeledir. yıllar sonra, özellikle ergenlik zamanında, ne yaparsanız yapın kötü anne olarak suçlanacağınızı bilerek, anneliği çocuğunuza karşı koz kullanmayacaksınız bu yükü sırtlanın. çok ilgiliyseniz ilginizden, değilseniz ilgisizliğinizden vurulacak, en yumuşak karnınızdan en değer verdiğinizle sınanacaksınız. bu da geçecek, hormonlar, gelişim, psikoloji vs. kendinizi geliştirin, annelik başarınızı başkalarının elinde oyuncak etmeyin.

    edip cansever'in de dediği gibi:
    "sarılıp gövdesine sımsıkı, bir kadın kendini doğurabilir isterse."

    sevgili kadınlar, anne olun ya da olmayın, bunun kararını kendiniz verecek kadar kendiniz olun yeter.
    kendinizi doğurun, kendinizi büyütün, kendi hayatınızı başkalarının (ön)yargılarına teslim etmeyin.
319 entry daha
hesabın var mı? giriş yap