8 entry daha
  • üst edit: robert ara ara sözlüğe dair ümitleniyor, derken bir anda kapkara bulutlar çöküyordu. ulan eşeği sevimli bulamam mı? zamanında çekmişim köyün birinde gezerken...bak bak mesaja bak: “keşke o çuvalları sen taşısaydın.” “eşekle dalga geçme” ulan ne malsınız ya, gereksiz duyarınızı da sizi de...köyde dolaşırken gördüğüm eşeğin sahibine, “ımhhhh böyle olmaz, çuvalları indirin, hatta durun, durun...bu eşeği sahiplenmek istiyorum, evet evet bunu istiyorum.” mu diyeyim? (“ödeme olarak ne kabul edersiniz, sırt çantalarımızda kuru yemiş var, termos var bakın, bence işinize yarar.”) o zaman şimdi burdan yola çık, tüm köyleri bir dolaş; sonra at çiftlikleri, oralara bir hönkür, sonra faytoncular... uzar gider bu. kim bilir faytona binerken, instagram'a fotoğraf atan andavallar burada hayatımın en gereksiz duyarını kasıyor. vallahi, kin dolu, üzgün, hayata dair kırgınlıkları olan, sevimsiz insanlarsınız.
    benim eşeğim hepimizden sevimli. :) şimdi şu çuvalları size taşıtacağım. hemen gidin burdan.
    takmayayım, umursamayayım mesajları da, bu ağzının tadı bozuk ruhla hayat geçmez güzel dostum, bak gerçekten bir toparlan. eşeğin yük taşımasın, üzücü elbette, ama senin halin daha acınası. benim fotoğrafımda gülüyor lan :) poz verir en azından :) neşe dolu anladın. hadi sende şimdi sıra.

    değişkendir. benimkisi, kapıdan her girdiğimde tüm yorgunluğumu alan sevimli bir çift bakış içerir. kakasını yaptırmaya bahçeye çıkardığım o güzel pazar gününden bir kare

    edit: çuvalları soran olmuş, yaradılıştan gelen fiziksel özelliklerini kullanması ve kaslarının bu anlamda gelişmesi için arada sırada böyle yapay yükler koyuyorum. yarın bir gün bana bir şey olursa, minik kuşumun tek başına hayatta kalabilmesi gerekiyor. bunu sağlamak için de arada böyle küçük antrenmanlar yapıyoruz. eşek babası olmak bambaşka...
2724 entry daha
hesabın var mı? giriş yap