2 entry daha
  • 19. asra kadar osmanlıların avrupa ile temasları daha çok savaş teknik ve teknolojisinin transferi temelinde gelişir. osmanlı, ganimet ve satın alma yoluyla aşinalaştığı silahları bir müddet sonra kendi üretecek, bunun için de ejnebi klavuzların yardımına ihtiyaç duyacaktır. mesela comte de bonneval, ki daha sonra ihtida ederek zihnimize humbaracı ahmet paşa namıyla kazınmıştır. mühtedi olmadan istihdam edilen ilk insan ise kahramanımız baron de tott’tur.

    1755’te, yani osman 3’ün saltanatında payitahta avdet eden baron, sultanın dikkatini çekmek için çok takla atmıştır. aceleciliği ve muhterisliği ile ona bu hususta yardım etmek isteyenleri dahi ürkütmüştür. topçubaşı’ndan döktürülen topları görmek için izin ister, topçubaşı hiddetle redd ve bu haddini aşan teklifi üst makamlara ibraz eder. ancak şans tott’a gülecek ve sultan, -ki artık mustafa 3’tür- kellesi yerine harp teknikleri konusunda yazdığı 3 ciltlik kitabını isteyecektir. kitaptaki obüs çizimlerinden etkilenen mustafa, baron’dan yeni çizimler talep eder. böylece padişahın iltifatına mazhar olan baron, kısa zamanda küçük bir topçuluk mektebi, yani mühendishane-i bahr-i hümayun’u kurar. tarihler 1770’i göstermektedir. baron, mektebi kadar çanakkale savunmasında gösterdiği faydalarla da anılmaktadır.

    yeni teknolojilerin tanınması ve geliştirilmesi adına osmanlı’ya yarar sağladığı su götürmez. ancak bilhassa hatırarında osmanlıları cahil, hakir gördüğü aşikardır. ki bu tutumu kendi yurttaşı olan diplomatlar tarafından bile eleştirilmiş, daha sonra istanbul sefiri olan bir fransız tarafından eserine uzunca bir tenkit yazısı neşredilmiştir.
    kitap hakkında teferruat için (bkz: onsekizinci yüzyılda türkler)
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap