4 entry daha
  • büyük ihtimalle bruce springsteen bu film için yazdığı aynı isimli parçayla oscar'a aday gösterilecektir. ve yine büyük ihtimalle, bu "performans"ı televizyondan da olsa canlı izlemek için, içinde bir ateş yanmaya başlayan şahsım, ertesi gün işe gitmeyecek ve despot german patrondan disiplin kelimesinin karşıt anlamları ile yücelen topal bir süvarinin tırnakları sis dolu hiyayesini dinleyecektir. kelimeler, telefonlar ve dosyalar zamana sürttükçe aklıma mickey'nin rüzgarda savrulan saçları, sönmekte olan sigarası ve boşalmış içki bardağı gelecek. ve benim şansız olduğum bu iki/üç günlük dönemde, eğer o şanslıysa, yani gerçekten şanslıysa-la'de pek te tanımadığı birinin evinde, üzerine doğru koşmakta olan kedinin dökülen tüylerine takılmış düşüncesi ile güreşen yanı pes edecek, bardak yeniden dolacak ve duvarda ki dart aniden takılı olduğu çividen açılıp düşecektir. ve mickey; benim ofiste, yüzümde aptal bir gülümsemeyle sabit bir noktaya baktığım o andan çok ta uzak olmayan bir anda; sırtında bir oscar heykeliyle titreyen telefona uzanıp; "alo" demeden, sadece sessizliği dinleyecektir.

    edit: bruce, into the wild karartmalı eddie vedder'ın kaderini paylaşmış ve bizlere, beklenti ile yıkım arasında ki cinsiyetsiz ilişkiyi yeniden tanımlamıştır. ama ümit dediğin birazda böyledir işte, rumble fish misali, ömrünü tanımlamak için geriye kalan yazlarını sayarsın...
179 entry daha
hesabın var mı? giriş yap