86 entry daha
  • --- spoiler ---

    spoiler
    --- spoiler ---dilim döndüğünce analizini yapmaya çalışacağım.
    ilk olarak aristo'dan başlayalım. içerik-mekan uyuşması ve ilerleyen sahnelere de aristo'nun felsefesi serpiştirilmiş. aristonun varlık anlayışı, platonun varlık görüşünü eleştirerek ve düal varlık anlayışını, yani idea ve madde, maddelerin varlığını açıklamada eksik kaldığını söylemiş ve duyusal ögelerin yokluğuna vurgu yaparken 4 elementten de söz etmiştir: hava, su, toprak, ateş. maddenin bu 4 elementine de filmin sahnelerinde rastlıyoruz. örneğin şömine, cesetleri ve paraları toprağa gömmesi, öldürdüğü 3. adamı su kuyusuna atması vb. erich fromm'un "sahip olmak ya da olmak" kitabında söylediği gibi; aile yapısına da değinerek bunun ataerkil sisteme eleştiri seline tuttuğu, filmde de ataerkil düzene karşı göndermeler vardı. mülkiyet kavramından söz edildiği zaman insan da metalaşır. iktidar-erkek ilişkisi açısından baktığımızda; erklik iktidar ilişkisini (bkz: monarchy)(mona tek anlamında ve arc ise erkekliği niteliyor) görüyoruz bu bağlamda karısına söylemiyordu. karar alıcı, sön sözü söyleyen kişi erkekler olmalı der gibi karısına: "bana güvenmiyor musun sen?"sorusunu yöneltmişti. bunu söylemesi ise erich fromm'un "sevme sanatı" kitabındaki sevme ve güven ilişkisini düşündürttü. iktidar-devlet -erkek çerçevesinden baktığımızda foucault'nun biyoiktidarinda kapitalizmin insanlara özgürlük vaad ederek onları oznelestirdigini(boyun egen) savunduğunu görürüz. devlette bunu görmek kacinilmaz, yalin ise karısını ona boyun egmedigi, oznelesmedigi için ona ihanet ettiğini foucault'nun görüşünü destekler nitelikte bir tutum sergileyerek karısını öldürürken söylüyor. aristo'nun secilmesi ise varlık ve devlet açısından önemli bir role sahip. aristo heykelini izlerken ben anladım ama anlmayanlar için anlasilmasini saglamasi ve ekonomiye göndermelerde bulunulmasi hem senaryonun hem yönetmenin toplumsal gerçekçi bir çizgide emek sarf ettiklerini görüyoruz. aristonun gercikciligi de bu bağlamda çok önemli. karısının son konuşmasındaki bizim değil o para demesinden ve kocasının yaptığı haksızlığa sessiz kalmamasından erich fromm'un deyimiyle beyza karakterine olmuş diyebiliriz o yüzden de ne parayı ne yalını ne sevgilerini sahipleniyor. çünkü sahip olmak ortadan kalktığında olmak gerçekleşiyor. paranoyaklaşma sahnelerinde hem kubrick'in the shining'ine hem de scorssese'nin taxi driver'ına atıflarda bulunulmuş. bu atıflar kimi için filmin özgüllüğünü sorgulatmıştır. toplumsal gerçekçilikten uzaklaştıran mitolojik vb. metaforların sıklığı bu çizgiden uzaklaştırsa da filmin geneli sinematik tabirle yeni gerçekçilik ve yeni dalga akımları gözlemlemek mümkün. ikisini harmanlanmış bir şekilde seyirciye sunulmuş. bazı metaformarın açıl seçik seyirciye verilmesinin yanında tamamen kapalı, anlaşılması güç olan metaforlar da vardı seyircinin bunu bir seferde izleyip tüm metaforları anlayıp yorumlaması epey güç ama bu metaforlar sahnelerin ve alt metnin anlaşılmasına bir engel oluşturmuyor. gayet onlarsız da anlaşılabiliyor, ha bu metaforlarla beraber anlamaksa ayrı bir tatmin duygusu yaratıyor. filmi yalın karakterinin psikolojisi açısından 4 evreye ayırabiliriz:
    yeniden başlamak için sahip olduğu umut
    sahip olduğu umudu yitirmesi
    umudun korkuyla birlikte saldırganlığa dönüşümü
    kabullenişle beraber gelen unutma
    insan kaçakçılığı yapan çocuk yine onur saylak'ın daha filmindeki kaçakçılık yapan karakterdi ona da bir atıfta bulunmuş ikisini bağlayıp farklı karakterlerini bir potada erittiği düşündüm ilk lakin bunu destekler ikinci bir kanıt daha bulamadım açıkçası. son sahnede jandarmanın yalına kaybolan herkes kaçmıştır önermesi de hem faili meçhullerde hem yargı sistemine bir gönderme niteliğinde olmuş hatta bunu jandarmanın dile getirmesi dolaylı olarak devleti kapsar nitelikte. çözümleyemediğim, kaçırdığım noktalar illaki olmuştur bunu da belirteyim.
    edit:archy yönetim anlamına gelir erkek değil diye düzeltme geldi.
    kaynakça
    •bayır, m. (2020). michel foucault'da biyoiktidar ve benlik teknikleri. nosyon: uluslararası toplum ve kültür çalışmalaeı dergisidergisi, 6, 1-13.
    •beauvoir, s. (1993). ikinci cins (8.basım). (b, onaran, çev.). istanbul: payel yayınevi.(1969)
    •fromm, e. (1985). sevmek sanatı. (ı. gündüz, çev.). istanbul: say kitap pazarlama (1967)
    • fromm, e. (2003). sahip olmak ya da olmak. (a. arıtan, çev.). istanbul: arıtan yayınevi (1976)
    https://www.etymonline.com/word/monarchy
488 entry daha
hesabın var mı? giriş yap