9 entry daha
  • lairocse nickli yazarın debe'ye giren entry'si (#151902105) sonrası izledim. enrty'nin ikna kabiliyeti bence çok kuvvetliydi. ekstra olarak verilen bilgiler de seyir zevki açısından faydalıydı. övgü faslı bu kadar efenim. şimdi kendi görüşlerimi belirtmek isterim.

    bir hikaye ne kadar bizden izler taşırsa o kadar etkileyici olur. yaşadıklarımıza veya şahit olduklarımıza yakın olan hikayeler empati kurmamızı kolaylaştırır. ne kadar bizdense o kadar içimize işler. bence bu belgeseli bu kadar etkileyici kılan en önemli etmenlerden biri bu. izlerken kendimizi ve çevremizi görüyoruz ve farkına bile varmadan taraf tutmaya başlıyoruz. şempanzeler adına üzülüyoruz.

    --- spoiler ---

    gus karakterine kendimi yakın hissettim mesela. ondaki dışlanmışlık kendiminkine benziyordu. christine ile olan bir sahnelerinde, christine yanından ayrıldığında yüzünde oluşan ifade bana çok tanıdık geldi. onun adına üzüldüm.

    diğer şempanzelerle de belli başlı durumlarda yakınlık hissettiğim oldu. jackson'ın korkusu mesela çok tanıdıktı. rollins ve damiens'ın kardeşlik bağı da bildiğim bir yerden geliyordu. belgesel bu karakterleriyle beni iyice içine aldı. normalde bahsettiğim entry'yi gayet yeterli bulduğum için yazmayı düşünmemiştim ama hikayelere o kadar yakın bir bağ kurdum ki yazmazsam içimde kalacakmış gibi hissettim.

    önceden yazdıklarıma bakacak olursanız, hikayelere büyük bir bağım olduğunu görürsünüz. bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum. çünkü hikayelerle bağı olmayan tek bir insan olduğunu düşünmüyorum. belgeselin bana en büyük faydası: iyi bir hikayenin nereden çıkacağının bilinemeyeceğini daha iyi fark etmemi ve çoğu iyi hikayenin açlık üzerine olduğunu anlamamı, sağlaması.

    yıllardır hareketlerimize açlığımız yön veriyor. sadece yemek anlamında değil, sevgi, aşk, makam, mevkii vb. açlıklarımız. belgeselde bu daha çok somut olan açlık ve soyut olan makam açlığı üzerinden gösteriliyor. bir de genlerini devam ettirme açlığı var tabii. bu hikayenin seviyesini başka bir noktaya getiriyor.

    belgeselde takip ettiğimiz hikayeler bence çok basit ama etkileyiciliğinin bir sınırı var mı, emin değilim. evet, bazen daha komplike hikayelere denk geliyoruz ama genel hikayenin basitliğinin hakim olduğunu düşünüyorum. bu da beni hayatın basitliğine doğru götürüyor ve bu basitliği çözmek için sorular soruyorum. açlık için yapacaklarımızın bir sınır var mı? neden doymak bilmiyoruz? neden genlerimiz dünyada gezinmeye devam etmeli? neden ölüyor ve öldürüyoruz? bu soruların cevabı mı yoksa sorunun kendisi mi daha değerli, inanın bilmiyorum. bu sebeple hayal kırıklığına uğramamak adına cevaplarının peşine büyük bir hırsla düşmüyorum.

    belgeseli, türkiye'nin büyük iktidar savaşı dönemlerinden izlediğime son derece memnunum. çünkü yaşadığımız olayları afrika'daki bir ormanda şempanzelerin de bizzat yaşadığını görmek, müthiş bir deneyim. muharrem ince'nin seçimden çekilmesine benzer bir olay bile yaşanıyor. gerçekten bu dünyada yaşanan hikayelerin hastasıyız.

    yazımı belgeselin sonundaki sözleri alıntılayarak bitirmek istiyorum:

    "şempanzeler ve ataları milyonlarca yıldır afrika ormanlarında yaşıyor ve tüm o süre boyunca bunun gibi pek çok hikaye yaşandı. aralıksız her yıl, nesilden nesle devam etti. arkadaşlıklar, rekabetler, umutlar ve korkular... en yakın akrabaları olan bizler için bu ne anlama geliyor? kimiz biz? nasıl bu hale geldik? şempanzeler bize ipucu verebilir. çoğu zaman en iyi ve en kötü yanlarımızı onlarda görebiliriz. onların dünyasını tam olarak anlayabilirsek, belki kendimizinkini de anlarız. görünüşe göre bize sürekli yeni ve harika şeyler gösteriyorlar. serüvenleri hep daim olsun."

    --- spoiler ---
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap