5 entry daha
  • “din, her şeyden önce bizi aşan şeylerin sembolüdür ve önemsizliğimizi anlamanın yararlarını açığa çıkaran bir eğitimin kaynağıdır. bizim merkezinde olmadığımız bütün o varlık biçimleriyle doğal ve sevecen bir ilişki kurar: buzullar, okyanuslar, çok küçük organizmalar, yeni doğmuş bebekler ya da milton’un kayıp cenneti’nin çınlayan sesi. bizden daha büyük, daha yaşlı ve daha önemli bir şeyin, beğenmeyip çıktığımız asıl yerimize bizi geri koyması bir aşağılanma olarak görülmemeli, tam tersine hayatlarımızla ilgili beslediğimiz çılgınca yüksek umutlardan kurtulmamızı sağlayan olumlu bir gelişme olarak kabul edilmelidir.

    bu tür düşünceleri kitaplarda açıklamanın yeterli olmadığını felsefe değil de din çok iyi bilir. hepimiz -inançlılar ve inançsızlar- olayları her zaman sub specie aeternitatis (sonsuzlık açısından)’te görebilsek tabii ki harika olurdu; ancak kesin bir dille ve düzenli aralıklarla bize anımsatıldığı sürece bu alışkanlığı benimsemeyi beceremiyoruz.

    dinin akıllı girişimleri arasında, insanlara olağan sınırların ötesinde yaşayanların varlığını sürekli anımsatmak vardır. sabah duasında, pazar ayininde, hasat bayramında, yom kippur’da, paskalya’dan önceki pazar gününde hep bu varlıklar anımsatılır. seküler dünyada, hayal gücümüz sayesinde dünyevi varlığımızın dışına çıkmamızı ve hayatlarımızı daha büyük ve daha kozmik ölçülere göre ayarlamamızı teşvik eden, tarihlerin böyle birbirini takip ettiği düzenli döngünün bir eşdeğeri yoktur.

    bu tür yeniden değerleme sürecinin hem ateistlere hem de inananlara seslenen ortak noktası eyüp’ün kitabı’nda ve spinoza’nın törebilim’inde sözü edilen bir doğa varlığıdır: yıldızlar. sekülerliği benimsemiş insanlar için pişmanlık dolu kutsal bir saygı duygusunu yaşamanın en iyi yolu yıldızlara bakmaktır.

    yıldızları bizim için yorumlamakla görevli bilim otoriteleri, miyop bir bakış açısı benimse ve konularının ruhsal terapi için ne kadar önemli olduğunu genellikle görmezler. uzay araştırma birimleri, gökyüzündeki varlıkların özellikleri ve izledikleri yörüngeler hakkınsa bizi sıkıcı bir bilimsel dille bilgilendirmekle yetinirler; astronomiyi bir bilgelik kaynağı ya da bu dünyadaki acıyı gideren farklı bir dünya olarak ele almazlar.

    bilim, yalnızca gezegenimizin farklı bölgelerini denetim altına almamıza yardımcı olduğu için değil, aynı zamanda hiçbir zaman denetleyemeyeceğimiz şeyleri bize gösterdiği için de önemlidir. bu nedenle dindarların her gün tanrı’yı düşünmesi gibi biz de 9.5 trilyon kilometreden oluşan bir ışık yolunu ya da 7.500 ışık yolu uzaktaki, güneşin 400 katı büyüklükte ve ondan 4 milyon kere daha parlak olan galaksimizin en büyük yıldızı eta carinae’yi düşünürsek kendimize iyilik etmiş oluruz. takvimlerimizde büyükköpek takımyıldızında yer alan, güneşten 2.100 kere daha büyük olan, dünyamızın 5.000 ışık yolu uzağındaki kırmızı hiperyıldız vy için bir anma günü belirlemeliyiz. her gece -belki ana haber bültenlerinden sonra, magazin programlarından önce- galaksimizde sayısı 200 ile 400 milyar arası değişen yıldızı, uzaydaki 100 milyar galaksiyi, evrendeki üç septilyon yıldızı düşünmek için bir sessizlik anı yaşayabiliriz. yıldızlar bilim için ne anlam ifade ederse etsinler, bizler için megolamaniyi, kendine acımayı ve endişeyi iyileştiren varlıklar olarak son derece değerliler.

    olağan sınırların ötesindeki varlıklarla ilgili düşüncelere kapılma gereksinimimizi karşılamak için, kent meydanlarının uygun yerlerine konulmuş televizyon ekranlarının bir kısmının, gezegenimizin ötesini gözlemleyen teleskopların vericilerinden yapılan canlı yayına bağlanmasını ısrarla istemeliyiz.

    ancak o zaman başarısızlıklarımızın, kırık kalplerimizin, bizi aramayanlara duyduğumuz nefretin ve kaçırdığımız fırsatlar yüzünden kapıldığımız pişmanlığın birleşimiyle oluşan o mutsuz ruh halimiz, galaksi görüntülerinin karşısında değişerek huzura doğru yol alacaktır. büyükayı takımyıldızının sol köşesinin altında bulunan, dünyamızdan 23 milyon ışık yılı uzakta olan, spiral yapısıyla göze çarpan, kendi azameti içinde bizim durumumuzdan tamamen habersiz olan ve içimizi kavuran gözyaşlarından hiç etkilenmeyen messier 101 galaksisini görmek ruhumuzu teselli edecek, bize çok iyi gelecektir. “

    * * *

    teselli etmesi dileğiyle.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap