47 entry daha
  • evrenin "kalbine" ya da "beynine" bakabilmek için nasa'nın 20 yıl üzerinde çalışıp ürettiği 10 milyar dolara malolan yeni teknoloji harikası: james webb kızılötesi uzay teleskobu. büyük oranda hubble teleskobunun yerini alacak olan bu cihazın 2018 yılında (edit: ne yazık ki 2019 yılına ertelendi) (edit 2: sürekli erteleniyor efendim, durduramıyoruz! 2021 yılına ertelendi) yörüngeye yerleştirilmesi bekleniyor.

    - teleskop, dünyadan 1.5 milyon kilometre uzağa, uzaya yollanacak.

    - james webb, hubble teleskobunun aksine normal ışıklara duyarlı değil. ınfrared yani kızılötesi ışınları algılayacak. kızılötesi ışınların toz ve gaz bulutlarından çok daha rahat geçtiği biliniyor. dolayısıyla infrared teleskoplar, normal ışıklara duyarlı hubble gibi teleskoplara kıyasla çok daha uzaktaki ve çok daha az parlak olan cisimleri algılayabiliyorlar. sanılanın aksine kızılötesi ışınlarla çalışan teleskopların aldıkları görüntüler "daha az etkileyici" değil tam aksi. örneğin şu fotoğraf, benzer kapasiteye sahip normal ve infrared iki teleskobun (james webb teleskobundan gelme değil tabi bu görüntü) gösterdiği görüntünün kıyaslaması. fotoğraftan görüleceği gibi infrared teleskobu çok daha fazla ışık/ yıldız yakalamış.

    - hubble'ın 2.4 metrelik algılayıcı aynasına kıyasla james webb 18 aynacıktan oluşan toplamda 6.5 metrelik, 24 ayar altınla kaplı aynaya sahip. altınla kaplı olmasının sebebi, altının infrared ışınları çok daha iyi yansıtabilmesi. hubble'ın aynaları maksimum %85 verimle ışığı yansıtabilirken james webb uzay teleskobu bu sayede infrared ışınları %98 verimle yansıtabilecek.

    -cihazın infrared ışınlarıyla sağlıklı çalışabilmesi için mutlak sıfıra (-273 santigrat derece) yakın sıcaklıklarda olması gerekiyor. bunun için de güneş ışınlarını ve ısısını engelleyen dev bir koruması var. bu koruma, cihazın eksi 220 santigrat derecenin altında çalışmasını sağlayacak.

    peki bu harikanın görevi nedir? evrende en gerilere, "zamanda en geriye" gideceğiz bu teleskop sayesinde. ilk galaksilerin, ilk yıldızların, ilk gezegenlerin nasıl oluşmaya başladığını anlayabileceğiz. çok çok uzaklarda dünyaya benzer gezegenleri gözlemleyebileceğiz. bütün bunlar belki de astrofizik ve astronomi bilgilerimizi baştan aşağı değiştirecek. belki big bang teorisi güncellenecek, belki başka teoriler oluşturulacak, belki de her şeyi çöpe atacağız bambaşka bir model oluşturacağız. belki evrenin dokusuna yönelik farklı teoriler geliştirilecek. bütün bunlar da yaşadığımız evrendeki / hayattaki yerimizle ilgili anlayışımızı hatta hayatımızdaki manaya kadar olan geniş bir alanda anlayışımızı kökten değiştirebilir.

    (bkz: biz kozmosun kendisini bilme yollarından biriyiz)
2042 entry daha
hesabın var mı? giriş yap