75 entry daha
  • cennetde tüm nimetler vardır. bunlardan biri de sözü edilen yasak ağaçtır ki, tabiat zulmetini(karanlığını) taşır. cennetteki başka hiçbir ağaçta bu karanlık yoktur.

    dünya hayatından gelip cennete girmeye hak kazananlar için yasak ağaç(artık yasak değil gerçi) muazzam bir lezzettir. o meyveyi yemekle şuurda dalgalanma meydana gelir ve diğer tüm nimetlerin lezzetleri çok daha hissedilir olur. ancak dünya hayatından geçmemiş ve henüz çok zayıf olan âdem ve eşi için bu karanlık meyve hazmedilebilir değildir. onu yemekle şuurları dalgalanmaz; bilakis kurşun gibi dibe çakılır ve tabiat yani hayvani seviyeye düşerler.

    tabiat seviyesine düştükleri anda artık zorunlu olarak tabiatın kuralları onlarda açığa çıkar. bunlar yeme, içme, üreme ve en kötüsü tevhid ilkesinin yitirilmesi sonucu varlığı bütünsel değil parçalı olarak algılama ve egonun zuhurudur. ego ise mücadele, kan dökmek ve ölüm demektir.

    bu ağacın bilgeliğin kökeni olması ise, sözü edilen kavganın yani zıtların varlığı olmadan gelişimin mümkün olmamasıdır. diyalektiğin işlemesi zıt prensibin varlığına bağlıdır. diyalektiğin işlemediği yerde kesinlikle bir ilerleme olmaz ve herkes bulunduğu şuur seviyesinde çakılı kalır. dolayısıyla cennette sonsuz bir barış, huzur, daimi bir güzellik vardır ama şuurda zerre kadar bir yükseliş söz konusu değildir.

    kader, âdem ve eşinin yasak meyveyi yemesine hükmetti ve bu durum bizlerin dünyaya sürgün olarak gönderilmemize yol açtı. olması gereken de tam olarak buydu; zira allah'ın bilinmesi ve kemalatının açığa çıkması ancak bu şekilde mümkün idi. günah işlenmese allah'ın tevvab(tevbeleri kabul eden), gaffar(çok affedici) özelliği nasıl ortaya çıkacaktı? bunun gibi allah'ın binlerce özelliğini ortaya koyan isimlerin her birinin bilinmesi için bu dünya hayatı oluşturuldu ve içine de süper bilinçli bir varlık olan insan denen canlı yerleştirildi.

    (bkz: kader ve tevhid/#68353197)
125 entry daha
hesabın var mı? giriş yap