49 entry daha
  • hatalı düşünen öğretmendir.

    bu tip konularda kişisel düşünceler/tahminler/komplo teorileri/what-if fikirler yerine maddi gerçekler üzerinden konuşmak daha doğru olur.

    berlin'i sıkıştıran ve almanya'ya son darbeyi vuran 2 büyük olay vardır:

    - batı'da ren nehri'nin batısında bekleşen müttefik kuvvetlerinin şansa bala ludendorff köprüsü (ya da bilinen adıyla remagen köprüsü)'nü ele geçirip bir anda berlin hattına ilerlemesi,
    - rusların ocak 1945'de doğu'dan vistül-oder taarruzu adıyla başlattığı ve hedefi berlin olan saldırı.

    alman genelkurmay'ı ardenler saldırısı başarısız olunca hitler'den batıdan mümkün olduğunca birlik çekip doğu'yu takviye etmesine yönelik müsaade istedi çünkü doğu'daki alman birliklerinin cephe genişliği ve savaş yetenekleri gözönüne alınınca ciddi bir sovyet saldırısına kesinlike dayanamayacaklarını öngörmüşlerdi. ama hitler kimseyi dinlemedi ve neticede sovyetler doğudan gelerek berlin'e girdi. batı'dan da müttefikler ilerliyordu.

    hitler'in kaçması için en azından nisan ortasına kadar havayolunun açık olduğu kesinlikle biliniyor. bu dönemde müttefikler sabah ve akşam olarak 2 defa bombardıman sortisi yapıyordu ve bu yöne gidilse eskort avcılara yakalanma riski vardı. doğu'da ise sovyet hava kuvvetleri'nin ezici bir üstünlüğü vardı ve bu yönde gidilecek bir yer zaten yoktu. bununla birlikte kuzeye veya güneye kaçmak için berlin'de neredeyse son güne kadar elde tutulabilen tempelhof havaalanından hitler'in gece karanlığından faydalanıp bir storch'a atlaması ve kayıplara karışması mümkündü. kaldı ki kendisine sürekli bu yönde telkinlerde bulunulduğu ama hitler'in bunu sürekli reddettiği biliniyor.

    elde olan verilere bakmaya devam edelim.

    - hitler'in 20 nisan'da doğumgünü kutlandı ve tüm nazi efradı buradaydı. zaten bu günden itibaren herkesin bir tarafa kaçışması başladı. doğumgününe hitler'in dublörü filan katılamaz elbette, hem bu kolayca anlaşılır ve ifadelere girer hem de son ana dek savaşmayı emreden ve bu fikirde olan bir adamın kaçması mantığa ters.

    - berlin sovyet topçusu menziline girince, ki bu 20 nisan'dan hemen sonra olmuştur, hitler'in sığınağa indiği ve berlin savaşını oradan yönetmeye başladığı biliniyor. sığınakta sabah ve akşam iki toplantı oluyordu. bu toplantılarda sovyet ilerleyişi ve alman direnişi görüşülmekteydi. bu toplantılara hitler'in dublörü katıldıysa bu da savaş sonrası ifadelerde kesinlikle anlatılırdı.

    - sığınağa giren, çıkan ve sığınakta olanların kesin ifadeleri mevcut. son günlerinden önce sığınağa gelen albert speer'in hitler'e berlin'den kaçması için baskı yaptığı biliniyor. ayrıca hitler'in sekreterine siyasi vasiyetnamem dediği bir evrakı yazdırdığını da biliyoruz.

    - 20 nisan'dan sonra hızla ilerleyen ve berlin'e giren sovyetlerin ciddi bir uçaksavar gücünü de hemen berlin civarına kurduğu biliniyor. bu süreçte berlin'deki uçaksavar kulelerinin havada uçan neredeyse herkese ateş açtığı, bazı alman uçaklarının bile dost ateşiyle vurulup düşürüldüğünü biliyoruz. ayrıca tempelhof havaalanı da 28-29 nisanda sovyetlerce ele geçirildi. buna göre hitler kaçmışsa 28-29 nisandan önce kaçmalıydı ve pratikte gideceği nispeten güvenli tek bir yer vardı; güney.

    - havayolu ile kaçma en azından 20 nisandan sonra çok riskli çünkü ortalık karmaşık, hitler gibi bir adam eskort avcılar olmadan kesinlikle uçurulmaz ama o anda ne elde eskort avcı var ne de en az 3-4 uçaklık bir filonun tespit edilmeden rahatça uçması mantıklı.

    - karayolu ile kaçmak derseniz o iş sakat çünkü doğu'dan gelen mülteciler, güney'e, kuzey'e ve batı'ya kaçmaya çalışanlar nedeniyle alman yollarının feci şekilde tıkandığı, bu nedenle berlin savunması için çağırılan birliklerin bile savaşa yetişemediği, herşeyin birbirine girdiği bir ortamdan bahsediyoruz. kalabalık arasına karışıp kaçmak mantıklı gibi dursa da o kalabalık içinde zayıf koruma desteği ile girmek zorunda olan führer sizce ne kadar ilerleyebilir? bu noktada unutmayın himmler, göring gibi üst düzey naziler bu yolu denedi ama kısa sürede yakalandılar. hitler gibi birinin farkedilmemesi mucizeden de öte bir durum.

    - hitler'e önce kuzeye kaçıp orada bir savunma örgütlemesi tavsiye edildi ama kaçıp fareler gibi saklanarak savaşa devam etme fikri hitler tarafından kesinlikle reddedildi. bu konuda tutanaklar var. diğer bir fikir ise nispeten sabit ve doğal engeller nedeniyle korunaklı olan güneydeki cepheye gidilmesi idi ama burada da almanların çok fazla dayanacağının bir garantisi yoktu.

    - hitler'in intiharına doğrudan tanık olan yok ama cesetleri taşınırken gören o anda sığınak içindeki bazı görevlilerin sovyetlerce sorgulandığını biliyoruz. sovyet sorgu yöntemlerine girmek elbette çoğumuzun midesini kaldıracaktır ancak sorguların doğrudan nkvd tarafından yapıldığını söyleyeyim, o yetsin. isteyen açar bakar nkvd isminin ne anlama geldiğini. ve o sorgularda verilen ifadelerde hitler'in ve eşi eva braun'un (metres değil eş, neden metres dendiğini şurada (bkz: #68233872) yazdım.) başbakanlığın garajından temin edilen yaklaşık 200 litre benzin ile yakıldığını, geride kalan kalıntıların toplanamadan ağır bir sovyet topçu saldırısının başlaması nedeniyle ceset yakmada görevlilerin sığınağa geri kaçmak zorunda kaldıklarını ve bu topçu saldırısı bitince yakma işinin yapıldığı bahçeye çıkılınca ortalığın hallaç pamuğu gibi atılmış olduğunun görüldüğü sabit bir şekilde ifade ediliyor. bu durum cesedin bulunamaması hikayesinin güzel bir açıklaması.

    - hadi diyelim hitler kaçtı ve bir şekilde x güney amerika ülkesine gitti. bu durumda gidiş nasıl oldu?
    a. denizaltı ile kaçtı. (yukarıda yazılmış güney amerika'ya ulaşan 2 denizaltıdan bahsediliyor)
    b. ortalık sakinleşinceye kadar bekledi (ki en az 2-3 yıl demek bu) ve daha sonra sahte kimlikle ticari yollarla kaçtı.

    #75846303 numaralı entry'de link verilen #69080904 numaralı entry'de adı geçen u997 denizaltısı güney amerika'ya filan gitmedi. 9 mayıs 1945'de teslim oldu ve 13 aralık 1945'de operation deadlight kapsamında batırıldı. u530 ise 3 mart 1945'de horten'den ayrıldı ve 10 temmuz 1945'de güney amerika'ya vardı. hitler'in u530'da olması neredeyse imkansız çünkü o tarihte henüz almanya dayanıyordu ve hitler fiilen savunmanın merkezindeydi. eğer 3 martta kaçtıysa çeşitli faaliyetlerde hitler'i görenlerin hepsinin yanılması, kandırılması, yalan ifade vermiş olması lazım.

    denizaltı kayıtlarına bakarsanız teslim olan uboot'lardan yalnızca u530'un güney amerika'ya ulaşıp teslim olduğunu görürsünüz. hadi akıbeti tespit edilmeyen ama güney amerika'ya ulaşan ve kendini batıran bir uboot oldu diyelim bu defa da bunun hem kaydı olur, akıbeti sorgulanır hem de gittiği yerde bir şekilde insanlar tarafından görülür içinden inenler.

    - josef mengele plajda yüzerken öldü, hitler neden kaçamasın denmiş. bu yanlış bir yaklaşım. israil'in mengele'nin peşini bırakmasının asıl nedeni araplarla olan çatışmaların ciddi noktaya gelmesi ve israil'in nazi artıkları için gücünü ve maddi olanaklarını bölmek istememesidir. yoksa adolf eichmann gibi mengele'nin yeri de saptandı ve neredeyse ele geçirilecekti. bu iki sıradan nazi bile bir şekilde bulunduysa hitler gibi bir figürün güney amerika'ya kaçtıysa tespit edilememesi sizce ne kadar mantıklı?

    - hitler gibi bir adamın x gizli örgütçe korunması, saklanması ve onlarla bir anlaşma yapıp postu kurtarmak için son derece sessiz bir yaşam sürmesi pratik zorlukları bir yana hitler'in karakterine aykırı. eğer adamın yaşantısını ve fikirlerini iyice okursanız bu gibi bir olaya girmektense ölmeyi yeğleyecek biri olduğunu anlarsınız. kesinlikle böyle bir mevzuya girmeyecek bir tip. ayrıca hitler yaşasaydı ve güney amerika'da tavuk yetiştirmeye başlasaydı o yöredeki eski naziler bir şekilde yaşadığı yeri öğrenir ve orasını bir çeşit nazi merkezi haline sokardı. bu da feci dikkat çeken bir durum olurdu ve hitler'in yaşadığı zaten anlaşılırdı. ayrıca konuşmayı çok seven ama ileri derecede parkinson bir adamdan bahsediyoruz. bu iki belirleyici özellik o dönemde bir kaçış veya saklanma sürecinde çok ciddi dikkat çekerdi.

    netice itibariyle hitler yaşıyordu, postu kurtardı keyif çattı filan bunlar boş beleş lakırdılar. milleti avutmak için çıkarılan boş dedikodular. hazırlanan belgeseller, ortaya çıkan "uyduruk" ve "zorlama" kanıtımsılar filan hepsi boş şeyler. history channel'de şimdilerde çıkan "hunting hitler" diye saçma sapan bir belgesel var, aynı burada yazılan bazı saçma laflar gibi orada da abuk sabuk şeyleri çekiyorlar ve kanıt diye gösterip "gelmiş olabilir, gitmiş olabilir" diye sözde hitler'i buluyorlar! geçiniz efendiler... hikaye bunlar.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap