empati
-
bayanlar ve baylar! yine eğitici bir entry ile karşınızdayız... bu entryde hepimizimizin ihtiyacı olduğu, hatta doğuştan sahip olduğu fakat yeterince kullanmadığı, empatiyi sosyolojik, biyolojik evrimsel ve hormonel olarak inceleceğiz. dünyanın empatiye ihtiyacı var. başlayalım...
empati kelimesi m.ö. 6. yüzyılda antik yunancadan türetilmiştir. sözlük anlamı olarak içinde acı duyma anlamında türkçeye çevirebiliriz.
empati basit olarak doğuştan gelen ama çoğumuzda yeteri kadar gelişmeyen bir anlama biçimidir. bir kişi karşınızda kendine iğne batırırsa, beyninizdeki acı matrisi aktif olur ve o kişinin acısını istemeseniz de hissedersiniz.
empatiye en açık ve en basit örneklerden birine helen riess şahit olmuş; uçakta herkesin rahatsız olduğu ağlayan bir bebeğe 3 yaşındaki bir erkek cocuk yaklaşıp kendi emziğini vermiş. aslında hepimizin istediği bir bakıma bu değil mi? anlaşılmak...
genel olarak iki çeşit empati oldugu düşünülüyor. duygusal empati ve bilişsel empati duygusal empati, kullanan kişi yardıma ihtiyacı olan kişilerin acısını daha fazla hissettikleri için yardımcı olmakta zorlanır, bilişsel empati yapanlar ise yardım ederken daha rahat davranır. bilişsel empati zihin teorisi ile eşanlamlı olarak kullanılır.
ayna nöronlar ise somatik empatiye giriyor. daha çok hareket eden birini gördüğümüzde hareket etmesek bile beynimizde o bölgenin aktif olması hali.
duygusal empatiyi sokakta buldugu hayvanı veterinere getiren kişi olarak düşünelim, bilişsel empatiyi de o hayvanı iyileştirmeye çalışan veteriner olarak düşünebiliriz.
duygusal ve bilişsel empati insanlarda farklı dağılım gösterebiliyor. narsist ve psikopatlarda duygusal empati sorunlu, border line ve bipolar hastalarında ise bilişsel empati eksik bulunmuş. otizm hastalarında ise her iki empati çeşitinde de eksikler bulunmuş.
simon baron cohen 'in empathizing systemizing teorisine göre; insanlar testlerden aldıgı puanlara göre empatik ve sistemik olarak ayrılıyor. empatik bireyler kişileri anlama yeteneği yüksek olanlar, sistemik olanlar ise sistemleri anlamaya yeteneği olanlar olarak ayrılır. empatik profil kadınlarda daha yoğun, sistemik profil ise erkeklerde daha yoğun gözlemlenmektedir. bunu sebebi muhtemelen kadının bebekle ilgilenirken empati kurmak zorunda olması ve bu şekilde evrilmesi.
sistemik profilli bireylerin ise empati yapmada daha başarısız olmasının yanı sıra otizm ve asperger sendromu görülme riskleri daha fazla. iki sistemik beyine sahip bireyin evlenmesiyle olusacak cocukta da otizm görülme riski daha fazla tabii ki. oksitosin hormununun empatiyi olumlu etkilediğine ve göz teması kurmayı teşvik ettiğine dair bulgular var.
simon baron cohen e göre "erkek olmak bir tür orta düzey otizme sahip olmaktır" erkek beyninin daha az empatik olmasının sebebi testosteron oldugu düşünülüyor. testosteron hesap yapma, avlanma ve hayatta kalmaya yaradığını düşünürsek av hayvanıyla empati yapmanın cok mantıklı olmadıgı sonucuna ulaşabiliriz. dünyanın başına ne geldiyse testosterondan geldi belki de...
insanın aptallığı kadar bencilliği de sonsuzdur o yüzden sadece empatiyi bizim sahip oldugumuz bir yetenek oldugunu düşünebilirz ama öyle degil. köpek balığı tarafından saldırıya uğrayan insanları kurtaran yunuslarda da bu yetenek var. ayrıca bonobolar, kemirgenlerde ve köpeklerde de çeşitli empatik davranışlar gözlemlenmiş. tabii empatiyi egoizmin bir tık ilerisi oldugunu düşünürsek bir canlıda empati oluşması için o canlının ayna testinden geçmiş olması gerektiğini düşünebiliriz...
neredeyse her gün gördüğümüz arap kökenli turistleri düşünelim. arap turistleri seven neredeyse bir kişiye bile rastlamadım. bu kişilerin şikayetleri genel olarak birbirinin aynıydı; arapların yüksek sesle konuşmaları, kaba olmaları, uygunsuz ve garip hareket etmeleri gibi bir çok neden var. fakat bu tek taraflı bir bakış açısı. arapların, avrupalı ve amerikalılara göre farklı hareket etmesinin sebebi kültürel farklılıklardır. araplar, geçmiş dönemlerde izole bir şekilde yaşadıkları için, dünyada hakim olan avrupa kültürüne entegre sorunu yaşıyorlar. o yüzden hareketleri bize garip geliyor. fakat bize garip gelen farklılıklar onlara kendi coğrafyalarında avantaj sağlıyor olmalı. yüksek sesle konuşmak güç göstergesi, alçak sesle konuşan ya da daha kibar olan biri zayıf olarak görülüyor olabilir.
fakat araplar veya yabancılara yeteri kadar empati yapamamızın bir sebebi var. etnik olarak başka bir gruptan olmaları. bunu yapılan bir deneyle daha rahat anlayabiliriz;
kontrol deneyinde denekler mr makinesinde izlenirken onlara altı el gösteriliyor. bir el rastgele seçildikten sonra bu ele bir iğne batırılıyor. bu iğne batırıldıktan sonra deneklerin beynindeki acı matrisi harekete geçiyor. bilindiği üzere bu tür eylemleri izledigimizde acı hissederiz bu doğuştan gelen bir özellik.
asıl deneyde bu ellerin üzerine yazılar kondu. hıristiyan, yahudi, ateist, müslüman, hindu ve scientolojiyine aynı şekilde deney tekrarlanıyor ve ellere iğne batırılıyor. kendileriyle aynı gruptan olan ellere, farklı gruptan olan ellere göre daha fazla acı hissediyorlar. iç grup, dış grup olayı. benzer mantıkla yapılan evsiz insanlara karşı da empatimiz zayıf kalıyor. evsizlere karşı beynimiz neredeyse bir nesne kadar tepki veriyor. onları insandışılaştırıyoruz.
bu insandışılaştırma çok tehlikeli, dış gruplara karşı empati yeteneğimizin zayıf olması karşı gruba cok daha kolay zarar vermemize sebep oluyor. nazilerin, yahudileri bu kadar acımasızca soykırıma uğratmasını empati eksikliğine bağlıyorlar.
yine empati eksikliği ırkçılığa da sebep olmaktadır. empati deyince akla gelen en popüler deney bir öğretmene aittir;
murtin luther king'in suikaste kurban gidişinin ertesi günü amerika'da kücük bir kasabada öğretmenlik yapan jane elliot öğrencilerine deri rengine göre insanları yargılamanın nasıl bir şey oldugunu anlatmak amacıyla bir deney tasarladı. mavi gözlü öğrencilerin diğerlerinden üstün olduğunu açıkladı. ve kahverengi gözlü öğrencilere musluklardan direkt değil, ancak kağıt bardaklarla su içebileceklerini, mavi gözlülerle oynayamayacaklarını çünkü onlar kadar iyi olmadıklarını söyledi. ve yaka takmalarını istedi. böylelikle uzaktan göz renginizi görebileceğiz diyerek.
o andan itibaren mavi gözlü çocuklar kahverengi gözlülere kötü davranmaya onları hor görmeye başladı. o gün deneye tabi tutulan mavi gözlü cocuklardan şu an yetişkin olan bir kişi; "arkadaşlarımıza inanılmaz ölçüde kötü davranmıştık sırf alkış almak için mavi gözlü cocuklara yapmadıgımızı bırakmadık" dedi.
jane ertesi günü deneyi tersine çevirdi; "yakalıklarınızı mavi gözlü arkadaşlarınıza takın, kahverengi gözlü öğrencilerin teneffüs sürelileri, bugün beş dakika uzamıştır. mavi gözlü öğrenciler oyun parkından yararlanamayacaksınız. kahverengi gözlüler mavi gözlülerden üstündür."
bu sefer mavi gözlü cocukların dünyası tersine dönmüştü. ve davranışlarının ne kadar kötü acımasız olduğunu cok iyi şekilde anladılar. aşağılanmaya maruz kalan kahverengi çocuklar mavi gözlü cocuklar gibi davranmamıştı çünkü bunu yaşadıkları için empati yapabilmişlerdi.
insanlar kırılganlıkları yüzünden daha agresif davranıyor. çünkü yeteri kadar iyi anlaşılmadıklarını düşünüyorlar. kırılmaktan korktukları için kendilerini savunmak adına saldırganlaşıyorlar. sosyal medyada insanların daha agresif olmasının sebebi de insanların birbirlerini görmediği için empati yapamaması ve daha kolay saldırgınlaşması.
çevrenize dikkatlice baktığınızda herhangi bir konuda kendini haklı gören yığınla insan görürsünüz. kendinizi onların yerine koyduğunuzda aslında gerçekten haklılık paylarının oldugunu göreceksiniz. onları daha iyi anladığınızda yargılamadan yaklaşıp şiddetsiz iletişim kurabiliceksiniz. bu şekilde farklı bakış açıları kazanıp insanları, doğayı, belki kendinizi bile daha iyi tanıyabilieceksiniz.
empati ile başlayacak her şey, kurtulun benliğinizden ve hayal edin, derinizden soyunun bir kereliğine, gözlerinizi kapatın bencilliğe, aksın içinizdeki ruh güllerden şelalelerle, bir kereliğine ölümsüz olun, başka biri olun...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap