6118 entry daha
  • açıklanan orta vadeli programla beraber iyice diken üstünde olacağımız krizdir.

    programın adı güzel olmuş, sorunları kısmen ortaya koyabilmiş fakat çözüm namına hiçbir şey ortaya konulmamış, gerçi konulamaz da zaten. cari fazla vererek büyüme sağlayacak bir ekonomik model mevcut iktidarın kendi kendini imha süreci demektir. cari denge rakamlarında da, cari açıkla mücadele değil cari açığı yönetme çabası göze çarpıyor.

    1) dolar kuru/büyüme rakamları/milli gelir

    programın en büyük çelişkisi burada görünüyor. 2018-2021 arası için ortalama dolar kuru sırasıyla

    4.90/5.60/6.01/6.20 olarak alınmış. 21 eylül 2018 tarihi itibariyle ise kur 6.29 olarak görünüyor.

    2018 yılına ait verilerin yarısı açıklandığı için bu yıldan devam edelim. bu yıla ait ortalama dolar kurunun 4.90 olabilmesi için, 258 gününü geride bıraktığımız 2018 yılının kalan 107 günü için ortalama dolar kurunun 5.85 olması lazım.

    başka bir deyişle kur yarın 50 kuruş düşecek sonra yıl sonuna kadar sabit kalacak. tabii brunson serbest kalır, suriye’de pyd’nin devlet kurması kabul edilir, yeni bir çözüm süreci başlatılır, s-400’ler iptal edilirse neden olmasın. aksi takdirde atın bunu çöpe geçin. diğer yıllara ait ortalama kur tahminleri de bunun üzerine inşa edilmiş.

    2019 yıl sonu enflasyonu %16 olacak, 26 milyar dolar cari açık verilecek ve ortalama dolar kuru 5.60 olacak. fed 2019 yılında muhtemelen 4 faiz artırımı daha yapacak ve dahası bu ekim ayından itibaren bilanço küçültme aylık 50 milyar dolara yükseltilecek. bizse %16 yıllık enflasyon verip, ortalama 5.60’lık dolar kuruna ulaşacağız.

    bu kadar net konuşmayı gerçekten sevmiyorum ama bu programdaki dolar bazlı milli gelir rakamları tamamen çöpten ibarettir.

    2) büyümenin kompozisyonu/büyüme rakamları

    2019 yılında %2.3’lük büyüme hedeflenmemeliydi. gene de ben daha karamsardım, tutup da %4 falan da hedeflemelerinden korkuyordum. bana kalırsa 2 üzeri imkansız 1.5 üzeri başarıdır. 2018 yılında 236 milyar dolar civarında beklenen ithalat, 2019 yılında artışla 244 milyar dolara yükselecek denmiş.

    bunu net yurt iç talep kafa üstü çakılırken nasıl yapacağımız ise bir muamma. işin tuhafı 2018/2019 arası dış ticaret açığı hemen hemen aynı kalarak 66 milyar dolardan 62 milyar dolara düşüyor ama cari açıkta 11 milyar dolarlık düşüş var. yani kabaca turizm gelirlerimizde %20’lik bir artış öngörüsü var. burası tutarsız değil ama dediğim gibi iç talep çakılmış, tüketici güveni yerlerde sürünüyor ve biz ithalatta 8 milyar dolar artış hedefliyoruz. bunun imkanı yok. 2019 yılı ithalatı her şekilde 2018’in altında kalacak gibi görünüyor. turizm ve diğer hizmet gelirleri de tl ucuzlamadıkça yakalanamaz ama 2019 yılı ortalama dolar kuru 5.60 alınmış.

    birincisi ortalama kur önümüzdeki yıl bu risklerle 5.60’a inmez, ikincisi hadi indi diyelim o durumda da ithalat artışı %3’te kalmaz. dolayısıyla ortalama dolar kuru ile cari açık arasında uyumsuzluk var.

    3) enflasyon hedeflemeleri/işsizlik rakamları

    programın kalanındaki belki de gerçeğe en yakın olan nokta 2018/2019 enflasyon hedefleri gibi görünüyor. bu yıl hedef %20.8 sonraki yıl %15.9 olarak belirlenmiş. mantıklı görünüyorlar ama özellikle eylül/ekim aylarında açıklanacak enflasyona dikkat etmek gerekiyor. bu aylardaki enflasyon tekrar faiz artışı beklentilerine yol açar da tcmb pas geçerse, yılbaşına kalmadan yeni bir kur şoku daha yeriz. eylül ayı tüfe için %4 bekleyenlerin olduğunu duyuyorum.

    işsizlik artışı ise sınırlı tutulmuş ve geçmişteki büyüme/işsizlik oranlarıyla paralel ilerlemiyor. şu an 10.9 olan işsizlik oranı yıl sonu 11.3’te nasıl tutulacak izahata muhtaç. 2019 büyümesi ise iddia edildiği gibi %2.3 bile olsa isşizlik %12.1’de kalmaz ki o kadar bile büyüyemeyeceğimiz bir yılda bu oran umarım uçup gitmez. ha belki umudu kesenlerin iş aramayı bırakacağını düşünüyor olabilirler tabii.

    özet: orta vadeli program, ya da yeni adıyla yeni ekonomik program içinde bir miktar ciddiyet barındırmakla beraber yine de ulaşılamaz hedefler manzumesinden ibaret görünüyor. özellikle ortalama kur ile ilgili beklentiler önceki ovp’lerde de olduğu gibi baştan aşağıya çöpten ibaret. dış ticaret açığının yıldan yıla aynen korunmasına rağmen, iç talepteki yavaşlama ile uyumsuzluğu zaten apayrı bir konu hiç girmiyorum. işsizlik ise artış öngörmekle birlikte ılımlı artış öngörülmüş. hedeflenen büyüme rakamının tutturulacağına inanmıyorum, tutturulsa bile işsizliğin 12.1’de kalması ise kendi içinde çelişkili.

    piyasanın merak ettiği, şirket ve banka mali bilançolarındaki devlet yardımının teferruatı ile ilgili bir paragraf dışında hiçbir şey yok. bunun temel nedeni ise, muhtemelen kendilerinin bile henüz ne yapacaklarını bilmiyor oluşlarıdır.

    özetle bu ovp de diğerleri gibi tutturulması imkansız ve birbiriyle çelişkili hedeflerle dolu ve diğerleri gibi çöp olmaya mahkumdur. tek iyi yanı, öncekilere nazaran hedeflerin biraz daha aşağı yönlü revize edilmiş olması nedeniyle kurda şimdilik yukarı yönlü bir atağı tetiklememiş olmasıdır. 3 ekimde açıklanacak enflasyon rakamlarından sonra 12 ekim brunson davası var. bunlara ek olarak ekim/kasım aylarında özel sektörün yüklü dış borç ödemeleri olacak.

    bu arada 625 puanlık artış fonlama faizi artışı değil haftalık repo faiz artışıydı. net fonlama artışı 475 puandı. eğer eylül ayı enflasyonu %4’e yakın gelirse bu artışın 300 puanlık kısmını alıp götürür. bu da reel faizi yeniden %2’lere indirir. piyasa yeniden faiz artışı bekler de tcmb izin alamayıp pas geçerse, yeni bir kur atağına maruz kalırız ki bunun yüklü ödemelerin olduğu ekim/kasım aylarına denk gelmesi daha da berbat olur.

    aslında yabancı yatırımcı için önemli olan reel faiz değil, vadesi gelip gideceği zaman parasını çevireceği dolar kurudur. öte yandan, ülkenin verimsiz ekonomik yapısı nedeniyle reel faiz düştükçe cari açığın yükselmesi sonucu borç verecek olanlar bu kararlarından cayabilirler. çünkü yükselen dolar talebi karşısında yükselmeyen tl talebi kurun yukarı gitmesine ve bu da yabancının yatırımcının gelmemesine neden olur.
1895 entry daha
hesabın var mı? giriş yap