326 entry daha
  • ekonomik kriz dolayısıyla zor günler geçiren ülke. doğal olarak ekonomik kriz politikayı da etkiliyor. geçen pazar yapılan önseçimlerde iktidardaki mauricio macri yüzde 30'larda kaldı (bkz: 11 ağustos 2019 arjantin seçimleri/@eachart muller) ve hemen akabinde arjantin pesosu yeni bir devalüasyon dalgasına yakalandı (1 usd= 60 ars). borsa çakıldı ve faizler tavan yaptı. son iki yılda yaklaşık yüzde 400 oranında devalüasyona uğrayan yerel para çok istikrarsız bir grafik çiziyor. uluslararası para fonu (bkz: imf) ile daha yeni 50 milyar dolarlık destek anlaşması (bkz: stand-by) imzalayan ülke için bu bir ilaç olmamış gibi gözüküyor. yalnız burada kritik olan reform yapılması gerekliliği ama sistemin reform hareketlerini sistematik olarak tıkaması.

    bunu biraz açmakta fayda var: ülke demokrasisi genel olarak iyi durumda olsa ve freedom house başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu tarafında özgür ülke kategorisinde gösterilse de bazı geleneksel yapısal problemler var ki aşmak epey güç. bir kere başkanlık sistemi çalışmıyor. başkan çok güçlü oluyor ve parlamento ile senato işlevsizleşiyor. yargı başta olmak üzere pek çok alanda başkan atama yapıyor ve yargı üzerinden gidecek olursak, arjantin'de yüksek yargıçların ortalama görev süresi 4-5 yıl kadar. çünkü başkanlar kendilerine engel çıkardıklarını düşündükleri zaman mevcut hakimi değiştirip yerine yenisini atayabiliyor. bu hem yargının özgürce çalışmasını engelliyor hem de parlamentoyu baltalıyor.

    bir diğer sorun ise yerel yönetimler. taşrada ciddi hanedanlık egemenliği var. eyaletleri geleneksel muhafazakar tarım sanayiine mensup (latifundistas) aileler yönetiyorlar (bkz: latifundiya/@eachart muller) ve bu ailelerin merkezde (buenos aires) de temsilcileri var (parlamentoda milletvekilliği, senatoda senatörlük gibi). hal böyle olunca merkez reformları taşraya taşıyamıyor. böyle durumlarda başkanlar başkanlık emri yetkilerini kullanıyorlar ama bu seferde işler müzakere olmadan yürümüş oluyor ve kaos çıkıyor. yani yeniden parlamento pas geçilmiş ve tekrardan işlevsizleştirilmiş oluyor.

    her şeye başkanlık emri kullanmaya başlayan başkan (ne kadar idealist olursa olsun) buna alışıyor ve bir süre sonra her işini kimseye danışmadan yapmaya başlıyor (arjantin tarihi idealist söylemlerle iş başı yapıp sonradan büyük hayal kırıklıkları yaşatan başkanlarla dolu). bu sistem (ya da sistemsizlik) bir kısır döngü doğuruyor. başkan sorumluluğu paylaşamıyor ve olası bir başarısızlık ve (ekonomik veya politik) kriz anlarında tek sorumlu oluyor. bütün fatura başkana kesiliyor, seçimlerde cezalandırılıyor ama yapı baştan bozuk olduğu için yeni gelen kişi de pek bir şey yapamıyor ve aynı hikaye farklı aktörlerle yeniden yazılıyor/oynanıyor (aslında bu bütün latin amerika'nın problemi. neredeyse bütün bölge ülkelerinde başkanlık sistemi var ve hepsi aynı dertlerden muzdarip).

    bütün bu sistem problemleri, ülkenin upf (imf) ile yapılan destek anlaşmasının şartlarını yerine getirmesine engel oluyor. sistem aynı arızalara sahip olduğu için hep aynı hataları veriyor ve ülke atılım yapamıyor. aslında ülkenin potansiyeli çok güçlü (zaten bu potansiyel sayesinde borç bulabiliyorlar) ama radikal bir değişime ihtiyaçları var zira bu para ilelebet akmaz. başkanlık sistemi kafadan kötüdür demiyorum ama dünyada çalışan/işleyen başkanlık sistemi pek yok (abd demeyin rica ederim, istisnalar kaideyi bozmaz). hele latin amerika'daki gibi güçlü başkanlık sistemleri aslında başkanlara da haksızlık yapan sistemler (bkz: kaş yapayım derken göz çıkarmak).

    not: arjantin demokrasisinin bir de azınlıklar/yerliler sorunu var ama konuyla doğrudan ilgili olmadığı için bu yazıya dahil etmedim (yine de dolaylı olarak etkiliyor). başka bir zaman mapucheler özelinde konuyu ele almayı düşünüyorum.

    tema: latin amerika tarihi
291 entry daha
hesabın var mı? giriş yap