26286 entry daha
  • bilinenin aksine istanbul, roma imparatorluğunun doğudaki ilk başkenti değildir ve başkentliği roma'dan değil, nicomedia'dan, modern adıyla izmit'ten almıştır. 285-330 yılları arasında izmit, roma imparatorluğunun en kıdemli başkentiydi. bu yıllar aynı zamanda roma imparatorluğunun parçalanmadan önceki en karışık dönemlerinden olan tetrarşi dönemine denk geliyor.

    bu dönemin impratoru diocletianus, imparatorluğun çok genişlediğini fark edince " bu iş böyle tek yerden olmaz, en iyisi ben başta kalayım ama imparatorluğu doğu ve batı olarak iki idari yönetime böleyim, başlarına da birer yönetici (agustus), işi sağlama alıp onların altlarına da birer junior yönetici koyayım (sezar)" şeklinde bir aydınlanma yaşar. sistemin adını da tetrarşi koyar. böylece imparatorluk çok daha rahat yönetilecek, kendisi de köyüne dönüp rahat rahat lahana yetiştirebilecekti. (şaka yapmıyorum). belki sırf tarzından dolayı diocletianus'u biraz thanos'a benzetiyorum. adam koskoca roma imparatoru. ama ideasını yerine getirdikten sonra gerçekten de bir şeyin yarısını yok etmenin fitilini ateşledikten sonra "istifa" edip lahana yetiştirmek için köyüne dönüyor. romalılar etme eyleme geri gel diye sürekli kapısını çalıyorlar ama onlara cevabı tam olarak şu oluyor: "ben lahana yetiştirmeye ayırdığım zamanımı imparatorluğu yönetmek için israf edemem" bunu söylerken muhtemelen ideasını tamamlamanın özgüvenini yaşıyordu. çünkü sistemi kurup istifa ettiğinde her şey tıkır tıkır çalışıyordu. ne bilsin hemen ardından agustus ve sezarların taht için birbirlerini yiyeceğini. çünkü esasen soylu değil, soylu düşünemiyor. öngörüsüz işte. yine de bu sistemin bir artı yanı var. o da artık yok olması an meselesi olan roma imparatorluğunu en azından bizans imparatorluğuna dönüştürecek kilometrenin ilk taşı olması. çünkü bu sırada hun saldırılarının etkisiyle, asya'daki birtakım kavim birbirlerini ittirmek suretiyle batıya doğru ilerlemekteydi. batı roma imparatorluğu en batıdaydı ve kaçacak yeri olmayacaktı. 200 yıllık ömrü kalmıştı. izmit'e dönelim.

    285'ten sonra roma imparatorluğu doğu ve batı olarak tek çatı altında iki yönetime ayrıldıysa ve doğunun başkenti izmit ise nasıl oluyor da izmit yüzyılların roma'sından daha kıdemli olabiliyor? bir kişinin ikamet tercihi yüzünden. bilin bakalım kim? tabi ki diocletianus. çünkü tetrarşiyi kurduğunda kendisi doğu tarafını yönetmeyi tercih ediyor, imparator izmit'te olduğu için izmit; başkentlikte batıdaki roma'dan daha kıdemli hale geliyor. bu dönemi anlatan kaynaklarda izmit "most senior capital" olarak geçiyor. çünkü bu dönemde batının başkenti de roma değil, milano. roma sadece klasik başkent diyebileceğimiz bir konumda. günümüz istanbul'u gibi her şey orada ama başkent değil.

    diocletianus gittikten sonra arpaları fazla gelen batıdaki ve doğudaki agustus ve sezarlar itlik serserilik yapmaya başlıyor. hepsi imparatorluğun asıl yöneticisi olma peşinde. ta ki 324 yılında batının agustusu 1. konstantin, doğunun agustusu licinius'u üsküdar'da vuku bulan savaşta yenene kadar. (bkz: khrysopolis savaşı) (bu başlık boşmuş ama içinizi rahatlatacak bir şey söyleyeyim: zamanla dolar)

    1. konstantin hemen doğu ve batı roma imparatorluklarını geri birleştirmek için işe koyuluyor. kendisi batının agustusuydu ama licinius'u yendikten sonra doğunun başkentine yerleşiyor, izmit'e. adam aynı zamanda batının da imparatoru. roma'ya başkentliği geri vermiyor, izmit'i de geçici başkent statüsüne düşürüyor. yani izmit halen most senior capital konumunda. izmit'i seviyor, havası suyu hoş geliyor ama işte bir istanbul değil demiş olacak ki yönünü batıya çeviriyor.

    istanbul o zamanlar sıradan bir şehir. keşfedilmeyi bekleyen bir cevher. büyük ihtimalle batı romalılar izmit'e giderken birkaç saniyeliğine kafalarını döndürüp "nehre bak ha amma büyükmüş" deyip tekrar önlerine bakıp izmit yönünde devam ettiler. bi albenisi var ama yatırım yok. istanbul, m.ö 7. yüzyılda sömürgeci bir yunan kolonisinin yerleştiği, sömürgecilerin başındaki kral byzas'ın buranın adı "bizans" olmalı dediği (kesin olmamakla birlikte) ve o günden beri adı bizans olan, bizanslıların yaşadığı büyük bir köy.

    1. konstantin stratejik olarak güzel bir konumda olduğu için başkenti 330'da istanbul'a taşıyor. buraya da klasik roma'nın yozlaşmışlığını getirmek istemiyor. roma'dan daha ihtişamlı olsun ama benzesin de kafasında. birazda dini bütün bir insan kendisi. o yüzden roma'daki gladyatör arenaları gibi şeyleri istanbul'a yaptırmıyor. sadece istisna olarak hipodrom yaptırıyor. istanbul'u romavari (doğru kelimemi acaba) mimarilerle donatıyor. onu da haçlılar yıkıyor, üstünü de 1. ahmet molozla kaplıyor zaten.

    izmit, istanbul başkent olduktan sonra da roma imparatorluğu için çok önemli bir şehir olmaya devam ediyor. ancak çok fazla deprem olduğu için bir süre sonra burayı tekrar tekrar inşa etmekten bıkıyorlar ve zamanla değeri düşüyor. izmit'te arta kalan roma eserlerinin birçoğunun üstünü de sonradan molozla kaplıyorlar zaten. moloz önemli.

    edit: bizans ismini kral byzas'ın koyduğu kesin değil. @61harman
15361 entry daha
hesabın var mı? giriş yap