• şu görüntüyle mutlu olan erkektir.

    not : 3 senede ancak bu hale getirebildim
    https://i.hizliresim.com/n1wzpa.jpg
  • en sevdiğim işlerden biri. hele ki tohumdan yahut fidan yetiştirilen çiçeklerin ekimi, dikimi, bakımı, verdiği keyif bambaşka. hafta sonları onlarla uğraşırken bütün sinirden, stresten uzaklaşmış hissediyorum kendimi.

    insanların modern hapishanelerde tutsak edildiği, ellerin toprağa değmediği, ayakların toprağa basmadığı bu modern çöplükte yapılabilecek en güzel şeyler: bitki yetiştirmek, evcil hayvan beslemek. hâlâ bu doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor bizlere.
  • babam.
    facebook'unda "emekli olunca yerleşebileceğiniz 14 sahil kasabası" postları paylaşmaktan artakalan zamanlarda çiçekleriyle konuşur, sular, sabahın köründe coşkuyla odama girip "bak bak limonlar nasıl coştu bak" diye naralar atar. sağdan soldan duyduğu antin kuntin bilgilerle bakımlarını yapar.
    gerçek bir emekli kendisi.
  • ben de yetiştirdim bir dönem. çok da güzel büyüdü, dişi olanlar çok güzel çiçekler vermeye başladı, sonra yakalandım.
  • ben de o erkeklerden biriyim.
    ama başlığa yazma nedenim uzun zaman sonra sözlüğün beni şaşırtmış olması. başlığı görünce yine saçma sapan etiketler göreceğimi düşünmüştüm.

    ılıktır, vurduruyordur, kız düşürmek için neler yazmışsınız amk, inanma seni sikecek vs vs. yazan sığırları görmediğimize göre hâlâ bi umut var mı yoksa?

    kadın erkek ayırmaksızın doğaya dair bi şey yapan herkesin ellerine sağlık.
  • bu adamdan iyi baba olur demedi demeyin.
  • o bir muhsin beydir kıymetini bilmediğiniz.
  • özellikle menekşe ve bu tarzda çiçek yetiştiren arkadaşlara tavsiyemdir. 2-3 adet doğum kontrol hapını ½ litre suda eritip, önce diplerine döküp sonrasında da sprey ile üzerine püskürtünce; menekşeler tam anlamıyla coşmaktadır. önceleri efsane sanıyordum bu yöntemi fakat denedim, %100 çalışıyor. hatta birisi bu yöntemi aslanağzı bitkisinde deneyimleyip hakkında rapor dahi yazmış.
  • benim olm, n'avar?

    her şey, günün birinde yan dairenin azgın kedisini evin balkonunda görmemle başladı. kısırlaştırılmamış ve kızgınlık döneminde çiftleşememiş davetsiz hayvan yirmi santim genişliğindeki iki daire arasındaki arayı üçüncü kat yüksekliğine aldırmadan geçip soluğu kısırlaştırma sonrası huzuru aseksüellikte bulan kedim kısmet'in dibinde alıyor, kısmet ortalıkta olmadığında evi paranoyaya boğuyordu. kovaladım olmadı, yan tarafı uyardım olmadı, yapılacak tek şey kedinin yürüyüş yolunu bloke etmekti artık.

    bu amaçla önce bir adet süs biberi fidesi edindim. hem kızardıkça biberleri yiyor hem de kafam rahat ediyordu. ne de güzel çiçek açıp meyveye dönüşüyorlardı! her şey yolundaydı.

    sonra bir gün yolda yürürken el arabasında fesleğen satan seyyar satıcıya denk geldim; "mis gibi kokuturlar ortalığı" diye iç geçirip iki saksı fesleğeni yan yana dikdörtgen saksıya ektim, hatta birine kendi adımı ötekine sevdiceğin adını verdim.
    balkon duvarını bloke ettikçe yan dairenin kedisine karşı büyük bir zafer elde ettiğime emin oluyor, pireli ve azgın tüy yumağına fesleğen gibi oturtuyordum.

    kısa süre sonra, gün boyu deli gibi güneş alan balkonda ideal olacağını düşünerek kiraz domates yetiştirmek istedim. en sevdiğim sebzeyi yetiştirmek en doğal hakkımdı sonuçta!
    eminönü'nden iki saksı oturak cinsi kiraz domates aldım, yine büyük dikdörtgen saksıya yan yana ektim.
    saksılardan topladığım fesleğen ve domatesten salata, acı biberlerden de yemeğin yanına çeşni yapmaya başlamıştım artık. daha ne olsundu?

    üstünden çok geçmeden, balkondaki üç saksıyı da güzelce idare ediyor olmanın özgüveniyle, en sevdiğim baharatı kendim yetiştirmeye karar verdim ; kekik. yine eminönü, bu defa üç saksı dağ kekiği fidesi ki biri sevdiceğe hediye, yine yan yana ekim ancak bu defa yuvarlak saksı. canım çektikçe 5-10 santim kesip minik yapraklarını yemeğime serpiyordum, sofra da buram buram kekik kokuyordu.

    balkon kenarlarını yeterince doldurmuş olmanın verdiği gururla artık tamam demiştim, "eldekilere iyi baksam yeter." büyük konuşmuşum.

    marketten ya da pazardan aldığım maydanozlar samandan hallice oldukça içim rahat etmemeye başladı. balkon kenarları iyice dolmuştu dolmasına ama, böyle berbat maydanozlar yemek allah'tan reva mıydı bana? değildi be..
    yine eminönü, bu defa elli gram tohum. bekliyorum ki çimlensinler. iki üç haftaya boy verirler diye umuyorum.

    sözün özü, içinizde ufacık bir heves varsa benimkiler gibi bahanelerle başlanıp tutkuya dönüşecek şeydir bu balkon yetiştiriciliği. ister çiçek yetiştirin ister sebze; toprağından dalına, vitamininden suyuna derken bir bakmışsınız nurtopu gibi hobiniz olmuş.

    tanım: en asil duygunun insanıdır.
  • ev ne ki, adam bizim ofise botanik bahcesi kurdu. benim feslegen cok bi gariban kaldi
hesabın var mı? giriş yap