• önsöz
    yazar kardeşim başlığa takılma... başlık biraz nesnel olsa bile yazacaklarım şahsi düşüncelerimdir. kesinlikle özneldir.

    bugün şantiyede kendi kendime düşündüm. yanımda çalışan ekibime baktım. biraz dertleştim. 2-3 çocuklu orta yaşlı insanlar... hayatlarını, eşi ve çocuğu için yaşayan insanlar.

    kendisininden rütbe olarak üstün, ama insan olarak eşit olduğu kişiler tarafından azarlanan ve hakaret uğrayan, yeri gelince mobbinge maruz kalan bir sürü insan var iş hayatında. kendisine edilen hakaretlere sessiz kalıyorlar. çünkü işten atılma korkusu var içlerinde.. çünkü "işşiz kalırsam çocuklarım ne yapar? " düşüncesi var içlerinde...

    bu insanlar sabah 6-7 arası kalkıp 8'de işbaşı yapıyorlar. çıkışta evlerine, akşam 7-8 arası dönüyorlar. ev hayatına geçmeleri akşam 9'u buluyor. sabah okula gideceği için, çoktan uyumuş olan çocuklarının yatak odasına girip, sessizce bir öpücük konduruyor yanaklarına...sonra oturuyor biraz -eğer çok yorgun değil ise- hayat arkadaşı ile biraz konuşuyor. eften püften tv programları izleyip biraz normal hayata kanalize oluyor ki bir bakmış saat akşam 11'i gelmiş... yataydan uykuya dalıyor. kendine vakit dahi ayıramıyor. eğer işten gelmeden önce dişçi, kuaför vs. uğradıysa -ki insani ve normal şeyler bunlar, hobi falan değil- evde ailesi ile geçireceği süre 1-2 saati bile bulmuyor. yarın sabah aynı süreç tekrarlanıyor ve tekrarlanıyor.

    hafta sonu bir pazar günü var. ülkede, kamu kurumları dahil çoğu yerin kapalı olduğu, "en azından bir gece uykumu alayım" diyerek, öğlen 11'de kalktığı bir pazarı.. ailesine ve kendine ayırabildiği bir 10 saati kalıyor. bir yılda 15 güncük de izni var bu insanın. eşinin tatiline de denk getirip belki biraz kafa dinleyebiliyor ki bir yıl çalışma karşılığı için gerçekten çok yetersiz bir süre bu..

    bu kişi işsiz kalma lüksüne sahip değil. işsiz kalısa perişan olacak olan sadece kendisi değil. sadece kendisi yanacak olsa, kendisine hakaret eden kişiye -gözünü karartıp- cevap verecek belki: "sen kimsin aq" diyecek.

    çocukları ve hayat arkadaşı için yaşayan bir insan oluyor bir süre sonra. egosu ve hobileri yok olan, tek gayesi: "çocuklarım aç kalmasın, çocuklarım sosyal hayattan geri kalmasın" diyen bir insana dönüşecek ve birey bu varolma/neslini devam ettirme kavgasında "benliğini" yitirecek. gerçekten çok acı bir durum.

    biraz uzun oldu belki ama ilk defa bugün, bu kadar net farkına vardım bu durumun. neslimi devam ettirmem için kendim... yok olmam gerekiyormuş.

    not:evlenip 800k ev kredisine girdikten sonra köle oluyor insan. asıl anlatmak istediğim şey, eş ve çocuğun buna neden olması değil. kapitalizmin dayattığı modern kölelik mekanizmasının, temelde dayatılan aile sahibi/çocuk sahibi olma normları ile birlikte bu durumu hepten içinden çıkılamaz bir duruma sokmasıdır.

    not2: arkadaşlar ben "aile kurmak salaklıktır yeaa" ya da "abi bu devirde çocuk yapmak akıl işi değil" falan gibi cümleler mi kurdum? aile kurmak, çocuk sahibi olmak isteyen yine istediğini yapmakta özgür.

    edit: imla

    bir sene sonra gelen edit: bu başlık niye hortladı lan?
  • ne güzel söylemiş nejat amca

    "neslimi devam ettirmem için kendim yok olmam gerekiyormuş"

    maalesef maalesef maalesef......
  • bilakis hayatı çoğaltır. hayattan bişiy anlamayan yazar beyanıdır
  • bazen ben de öyle düşünüyorum ama dört yaşındaki kızım kucağıma oturup sohbet etmeye, bana sarılıp öpmeye başlayınca kendimi inanılmaz huzurlu hissediyorum. özellikle yaş ilerledikçe çocuklarımın yanında olmak psikolojimi düzeltiyor. iş stresinden kurtuluyorum ve eğer çocuklarımla yeteri kadar zaman geçirmişsem daha huzurlu ve derin bir uyku uyuyorum. kısacası çocuklarla zaman geçirmek, onlara sarılıp onlarla ten teması kurmak sanırım mutluluk hormonu salgılıyor ve psikolojime inanılmaz iyi geliyor. yaz tatillerinde eşim ailesinin yanına çocuklarla tatile gittiğinde bazen ben işlerden dolayı gidemiyorum. böyle zamanlarda daha özgür olsam da, daha az yorulsam da resmen depresyona giriyorum.

    edit:
    tanım: olmayan durum. bazı şeyler değişiyor sadece ve çocuklar mutluluk kaynağıdır.

    edit 2: bugün gördüğüm bir paylaşım tam da benim söylediğimi doğruluyor
    https://twitter.com/…tatus/1324413337497706503?s=21
  • bir miktar doğruluk payı olandır.ama hayattan ne beklediğinize bağlı biraz da.eskisi gibi istediğin saatte dışarı çıkamazsın, istediğin zaman yemek yiyemezsin,çok afedersiniz ama istediğiniz zaman s.camazsınız bile. ama bir bebek büyütmenin verdiği o yetebilirlik duygusu,onun her şeyi olduğunu bilmek dünyalara bedel.
  • biten hayat denilen şeyin anlamını henüz sorgulama ihtiyacı duymadan önceki evresinde bulunan bireyin düşünüş şeklidir.

    amaçların tükenmesi ile başlayan bir süreçtir. her alternatif amaç diğerinden daha uzak değildir ölüme.

    sezgin bugün 40'ına girdi, her gün gittiği cafeden başka cafeye gitti kendince kutlamaya, arkadaşları uzak geliyordu artık, sevgilinin bir öncekinden farkı yoktu, sonra evine dönüp yalnız başına uyudu. yapabileceği çılgınlıklar bir öncekinden daha ilginç gelmiyordu hiç. ben ne yapıyorum? yaşamaya değecek ne var ki bu dünyada diye düşündü.
  • suserin haklı olduğu konular var ama öyle hayat hemen bitmiyor canlar korkmayın. sadece yaşamak için sebeplerin değişiyor. bekarken kazandığın parayı ezdiginde amacın ne ise evliyken o paranın kullanım yeri değişiyor. kendini geliştiremeyen pısırık olan insan bekar olsada evli olsada ezilmeye mahkumdur. onurlu olan korkmayan her insanda medeni hali farketmeksizin ezilmez.
  • bireyin hayatının bitmesi çocuk ve evlilikle ilgili değil insanı köleleştiren sistemle ilgili bu ülkede insandan başka her şey çok değerli..
  • insan sahip olmadığı şeyleri arar. işsiz,bekar,çocuksuz birine bu adamla yer degistir desen hiç düşünmeden kabul eder.
  • neslimi devam ettirmem için kendim yok olmam gerekiyormuş. orjinal mi bu ?
hesabın var mı? giriş yap