• fatih altaylı'ya açmış olduğumuz davayı(istanbul 5. asliye hukuk mahkemesi 2010/331e.) dün itibariyle kazandık, ekşimiş ruhların buluşma yeri başlıklı yazısı nedeniyle 7500.-tl, tekzibimizin yayınlandığı günkü yazısı nedeniyle 2000.-tl tazminata hükmedildi. karar henüz kesinleşmedi, temyiz edilmesi halinde süreç bir yıl kadar daha sürebilir.

    sosyal sorumluluk projelerimizden bağımsız olarak, bu davadan elde edilecek tazminatı bir hayır kurumuna bağışlayacağız ancak hangisine bağış yapacağımız konusunda henüz karar vermiş değiliz, yasal süreç sonunda bu konuda ayrıca açıklama yapacağız.
  • sırada ne var? çocuk istismarına dikkat çekmek için çocuk pornosu yayınlamak mı?

    11 yaşındaki çocuğu da görsün istemiş. alkış. çocukların vahşetle yetişkinler kadar iyi başa çıkamadığı söylenirdi ama fatih altaylı sorun yok diyorsa sorun yoktur. tüm türkiye'nin çocukları: vahşetle tanışın. kaldırın tv'deki +18'leri vesaireleri. sabah erkenden kişilik gelişminizi alt üst edin, giyinin en güzel travmalarınızı. fatih babanız sizi yeni bir dünyayla tanıştıracak.

    kadına şiddete tepki çekiyormuş. ama bir kadının makyajsız resmini izinsiz yayınlamanın bile illa ki ahlaki ve hak tabanlı açılımları olan bir dünyada ölmüş, vahşete uğramış çıplak bedeninin resminin yayınlanmasının istemeyebileceği gözardı edilmiş. çünkü bir erkek kendi gerekçelerini o kadının hak ve isteklerinden üstün görmüş. tam erkeklik iş: bir kadının en özel haklarını hoyratça gaspederek kadın şiddetine dikkat çekmek.
  • fatih altaylı hakkında yazılmış olan entrylerden 476 tanesinin silinmesi talebiyle bize avukatı aracılığıyla başvurdu. bu entrylerden 50 tanesi ya yazarları tarafından düzeltildi, ya tarafımızdan ya da yazarı tarafından silindi. kalan 426 entryde bir sakınca görmediğimizden kaldırmayı reddettik. geri kalan entrylerin tamamının silinmesi talebiyle mahkemeye başvurdular, mahkeme bu entrylerden 97 tanesinin silinmesine karar verdi. toplamda silinmesini talep ettikleri 329 entry mahkeme tarafından da sakıncasız bulunduğundan yayında kaldı.

    kararın içeriği söz konusu entrylerin yayından kaldırılmasından ibaret, başkaca bir husus yok.

    şahsi fikrim, mahkemenin silinmesine karar verdiği entrylerin sakıncalı olmadığı yönünde, sakıncalı olduğunu düşünsek ilk başvuru sonrası zaten silerdik. yani kararın tümden yanlış olduğunu düşünüyorum ancak bu süreç de bizim tekzibimiz kadar doğal bir hukuki süreçtir ve önceki örneklerlerimizle karşılaştırıldığında, talebi incelemeden, doğrudan ve tümden kabul eden hakimlerden sonra, tüm içeriği inceleyen, doğru ya da yanlış şahsi görüşü doğrultusunda karar veren bir hakim söz konusu.(bunun bir meziyet olduğunu anlayacak kadar işin içinde olmayanlar için garip geliyor olabilir.) karar, internet medyasına bakışta başlayan değişikliği göstermesi açısından gayet güzel. kararın yazımında yapılmış gözardı edilemeyecek hatalar var, en önemlisi güncel durumu göstermeyen entry sıra no.ları üzerinden yayından çıkarma kararı verilmesi nedeniyle oluşan belirsizlik. bunlar da umarım zamanla düzelecektir.

    bu süreçten yapılacak çıkarım, türk yargısının eleştiri algısının ekşi sözlük'ün yürürlükteki eşiğinden yani benim ve diğer praetorların eşiğinden daha düşük, kısıtlı olduğu.
  • gazeteci!.

    aynı ülkede uğur mumcu gibi gazeteciler de yetişmiştir, fatih altaylı gibi de... birileri öldürülmüştür, diğerleri zengin olmuştur.
  • buna bir cesaret gelmiş hayret.

    güzel saydırdı akp ye...corona sürecindeki beceriksizliği ve bakanın yalanlarından bahsetti, açıklanmayan gerçek sayılardan bahsetti. aferin fatih cesur ol böyle. yalancıları ifşa et. bu yalan, devletin söylediği ilk yalan değil son da olmayacak malesef. masum bile kalır diğer yalanların yanında.

    vitesi fazlasıyla yükseltmeye başladı.akp ye gidici gözüyle bakmaya başladı belli ki.

    edit : bugün cesur bir gazeteci davranışı sergilemiştir.umuyoruz böyle devam eder. iktidardan,güçlüden yana değil halktan ve haklıdan yana olur. bu milletin sesini duyuracak aydınlara, sanatçılara, gazetecilere fazlasıyla ihtiyacı olduğu zamanlardan geçiyoruz.
  • oğluma hiç doğrudan öğüt vermişliğim yoktur, zaten o da anne baba laflarının bünyede alerji yarattığı yaşlara girmekte, konuşmanın bir faydası da yok. hepsini biliyorum, ama dayanamadım, dün akşam youtube'daki ses kayıtlarını açtım, gel bakayım yanıma dedim, kayıtları dinlettim. bitince, "oğlum" dedim, "bak bu adam ülkenin en tanınmış, yükselmiş, para kazanmış gazetecilerinden biri. sen büyüyünce ne iş yaparsın, neye inanırsın, kiminle evlenirsin, nerede yaşarsın, kaç para kazanırsın, ben bilemem. ama lütfen bu sözümü unutma, ne olursa olsun utanma duygunu koru". gözlerime baktı, "peki baba", dedi.
  • bugun beyoglu 1. sulh ceza mahkemesinde yanyana duruyorduk. insan bi selam verir.
  • fatih altaylı: "türkiye’ye bir takım sporunda en başarılı günlerini yaşatan voleybolcu kadınlarımıza artık açıktan saldırıya geçtiler.

    ne federasyon ne de bir başkası bu kızlarımızı savunmuyor.
    hadsizlere karşı kendini siper etmiyor.

    ingiltere’de iken grup seks partileri ve uyuşturucu partilerinden fotoğrafları ile gündeme gelen, türkiye’ye gelince cami fotoğrafları ile gündem olmaya çalışan mesut özil isimli kişi kadar bile değer görmüyor türkiye’nin gururu olan bu çocuklar".
  • 10 şubat 2014 cnn türk 5n 1k yayınında söylediği sözlerin doğruluğunu, aradan 9 yıl geçmiş olmasına rağmen şu günlerde yaptığı işlerle gerçek anlamda kanıtlamış olan gazetecidir.

    bu yayında cüneyt özdemir habertürk'te sağlık sistemini eleştirdiği için gazeteden atılan 3 kişi için fatih altaylı'nın ne yaptığını sorar. sonrasında şu tarihi diyalog kayda geçer:

    c.ö: şimdi bu 3 kişi tespit edildi ve onların işten atılması istendi, sen de attın öyle mi?
    f.a: ben atmadım.
    c.ö: ama bunlar işten atıldı sonuçta.
    f.a: benim dışımdaki daha üst otoriteler tarafından işten atıldı.
    c.ö: sen ne yaptın?
    f.a: isyan etmek dışında ne yapabilirsin?
    c.ö: istifa edebilirdin. lanet olsun kardeşim böyle şeye diyebilirdin.
    f.a: (cevap vermeden bir süre boşluğa baktıktan sonra derin bir iç çeker) bunu bana ilk defa sen söylemiyorsun. kimse içerde ne olduğunu bilemez. benim orda niye durduğumu da bilemez.
    c.ö: niye duruyorsun? sen paraya pula ihtiyacı olmayan bir adamsın. istesen bırakıp gidebilirsin. durmanın sebebi ne?
    f.a: şimdi ben istifa edeyim, sen istifa et, o istifa etsin, bu istifa etsin, sonra ne olsun abi? bütün medyanın sahibi havuzcular mı olsun? tamamen havuz medyası mı olsun? en azından belli bir direniş gösterebilen, belli habercilik yapmaya çalışan ve tarafsız bir grup olarak ben olmayayım mı orada? bütün arkadaşlarım şahittir ki ben bu baskılara çok da kolay boyun eğmiyorum, gırtlağına kadar savaşıyorum. ben kimseyi kovmadım, sonuna kadar savundum o arkadaşları. ha ben istifa edersem ne olur? iki olasılık var. birincisi gazete kapanır ve yarın 800 kişi işsiz kalır. ikinci olasılıkta benim yerime kendi görüşlerinden bir adam getirirler. ayrıca benim bırakmak istemediğimi kim, nereden biliyor?
  • "... doğrudur. levent kırca'nın katıldığı teke tek'te son derece kötü bir duruma düştüm. çünkü benim derdim levent kırca'yı konuk alıp rezil etmeye çalışmak, bitirmek değildi" demiş, alenen yalan söylemiş. levent kırca'yı çağırırken tek derdi, onu yumuşak karnından vurup, rezil edip itibarsızlaştırmaktı.

    niyetini programın hemen başında, levent kırca "hayatımın son perdesini oynuyorum" diye girizgah yaptığı anda araya dalıp, "o perdede rezil olmak da var" demekle açık etti (http://www.youtube.com/…lpage&v=dmplmy8lmhe#t=195). film de ondan sonra koptu zaten. levent kırca aptal değil, bir umut "belki konuşturmak üzere çağırmıştır" diye geldiği programda ne yapılmak istendiğini anladı, "haa. öyle mi, buyur o zaman" diye şovuna girişti, ağzından girdi, burnundan çıktı, ava giden kifayetsizi ininde avladı. hiç boşuna kıvırmasın, millet salak değil, ne olduğu ayan beyan ortada.
hesabın var mı? giriş yap