• kanka bir film var adamlar böyle dövüşüyor falan hatta birbirlerini dövmek için kulüp falan kuruyorlar kanka sonra 2 adam var filmde ama aslında bir adam kanka izle bak manyak olursun.
  • bugün filmin *vizyona girişinin 23. yıldönümü ve yarın da sözlükte başlığının açılışının 23. yıldönümü olacak. açıkçası 23 yıl boyunca bu başlık altında filmin neleri eleştirdiğine dair epeyce kafa patlatılmış ve çok sayıda ufuk açıcı entry girilmiş ama tespitler genelde kapitalizmden, tüketim toplumundan ya da popüler kültürden öteye nadiren geçmiş. bu sebeple (tabii bir de 23. yıldönümü şerefine) yıllar sonra filmi yeniden izlerken kalemi kâğıdı elime aldım ve filmin neleri eleştirdiğini* tek tek not alıp 67 maddede* kronolojik olarak listeledim. eğer listeye eklenmesi gerektiğini düşündüğünüz bir şeyler varsa lütfen mesaj atıp bildirin.

    1) toksik maskülinite / “yine de erkeğiz.”
    2) kapitalizm / ibm yıldız küresi. microsoft galaksisi. starbucks gezegeni.
    3) tüketim toplumu / “birçok kişi gibi ben de ikea yuva kurma içgüdüsünün bir kölesi olmuştum.”
    4) ihtiyaç algısı ve tüketici davranışları / sürekli yenilenen mobilyaların yanında tamtakır kuru bakır buzdolapları.
    5) hedonik tüketim / “okuduğumuz porno dergilerin yerini horchow koleksiyonu almıştı.”
    6) sağlık sistemi* / - bana bir şeyler veremez misin, lütfen? + hayır, sadece sağlıklı ve doğal bir uykuya ihtiyacın var, hepsi bu.
    7) benmerkezcilik / - hadi ama! acı çekiyorum! + acı mı görmek istiyorsun? salı akşamları metodist kilisesine uğra ve testis kanseri olan insanları gör. işte acı orada.
    8) steroid kullanımı / bob
    9) modern insan telaşları / “tüm umudunu yitirmek özgürlüktü.”
    10) akrasya etkisi / “bir tümörüm olsa adını marla koyardım. marla. tıpkı bir yara gibiydi. hani damağınızda çıkar ve dilinizle oynamazsanız iyileşecek gibidir. ama oynamadan duramazsınız.”
    11) hayat pahalılığı / “destek grupları sinemadan daha ucuz ve bedava kahve veriyorlar.”
    12) insan ilişkileri / “insanlar öleceğini düşününce konuşmak için sıralarını beklemek yerine seni gerçekten dinliyorlar.”
    13) başkaları için yaşamak / “bu senin hayatın ve anbean sona eriyor.”
    14) modern zamanlar / "tek kullanımlık şeker. tek kullanımlık krema. tek kullanımlık tereyağı. mikrodalgada ısıtılan cordon bleu. şampuan-krem karışımları. tek kullanımlık gargara. minik sabun kalıpları. her uçuşta tanıştığım insanlar. tek kullanımlık arkadaşlar."
    15) materyalist değerler / “zaman aralığını yeterince uzun tutarsanız, herkesin hayatta kalma şansı sıfıra düşer.”
    16) kapitalist ahlak / "piyasadaki satılmış araba sayısına a diyelim. bunu arıza yapma oranı dediğimiz b ile çarpalım. çıkan sonucu da c ile yani ortalama tazminat tutarıyla çarpalım. a x b x c = x… eğer x, geri çekme maliyetinden düşükse, geri çekmeyiz.”
    17) yansıtılan sahte gerçeklik / “bu broşürde hepsi görülüyor. 1000 kilometre hızla suya acil iniş. ifadesiz suratlar. hint inekleri gibi sakin.”
    18) samimiyetsizlik / - ne iş yapıyorsun? + neden sordun? ilgileniyormuş gibi mi yapacaksın?
    19) kendini ispatlama çabası / “akıllı olmak ne kadar işine yarıyor? o zaman aynen devam et.”
    20) medeniyetsizlik / “evim dullar ve genç çalışanların yaşadığı bir binanın 15. katındaydı. kalın, beton duvarları vardı. yan komşunuz yüksek sesle yarışma programları seyrederken 30 santimetrelik duvar kalınlığı bir hayli önemli oluyor.
    21) alışveriş bağımlılığı / “mobilya alırken kendine şöyle diyorsun: bu ihtiyacım olan son kanepe. ne olursa olsun şu kanepe işini artık hallettim.”
    22) kitle iletişim araçları / “evet, bizler tüketiciyiz. saplantılı bir yaşam tarzının yan ürünleriyiz. cinayet, suç, fakirlik... bunlar beni ilgilendirmiyor. beni ilgilendiren şey şöhret dergileri, 500 kanallı bir televizyon ve iç çamaşırımda yazan bir adamın ismi.”
    23) kişisel gelişim zırvaları / “asla tam olmaya çalışma. mükemmel olmayı bırak. evrim geçirme zamanımız geldi. ne olacaksa olsun!”
    24) teknoloji bağımlılığı / “çağdaş yaşamın sorunlarına çözüm getiren birçok eşyanı kaybettin, değil mi? sahip olduklarının gün gelir kölesi olursun.”
    25) oblomovluk / “kavga etmediysen kendini tanıyamazsın.”
    26) toplumsal cinsiyet ve erkeğe biçilen roller / “evlenmek kolay değil. ben 30 yaşında bir çocuğum.”
    27) ailesini terk eden baba / “biz kadınlar tarafından büyütülmüş bir erkek nesliyiz.”
    28) uçuruma uzun süre bakmış bir anarşizm / “dövüş kulübünün ilk kuralı, dövüş kulübü hakkında konuşmak yok!”
    29) biat kültürü / “calvin klein ve tommy hilfiger’ın söylediği gibi olmak için spor salonlarına tıkılıp kalan adamlara acıyordum.”
    30) onaylanma ihtiyacı / “kendini geliştirmek bir mastürbasyondur, kendini yok etmek ise cevap olabilir.”
    31) dogmatik plasebo etkisi / "dövüş kulübü kazanmak veya kaybetmekle ilgili değildi. kelimelerin önemi yoktu. pentekostal kiliselerin ayinlerinde bağırırken kendinden geçenlerden farkımız yoktu. dövüş bittiğinde hiçbir sorun çözülmüş olmuyordu. ama hiçbir şeyin de önemi kalmıyordu. sonrasında günahlarımızdan arınmış hissediyorduk.”
    32) gündelik telaştaki anlamsızlık / “dövüş kulübü saçımızı ve tırnaklarımızı kesmek için bir bahane olmaya başladı.”
    33) pasifizm / “gandhi’yle dövüşmek isterdim.”
    34) statükocu yaklaşım / “bak hele, demek mona lisa bile dökülüyor.”
    35) ilgi budalalığı / “bu sahici bir intihar değil. daha çok bir yardım çağrısı.”
    36) pedofili / “ilkokuldan beri beni böyle siken olmamıştı.”
    37) mülkiyet / “medeniyeti reddediyorum. özellikle de mal-mülk edinmeyi.”
    38) zehirli ebeveyn / “düzüştükleri zamanlar hariç tyler ve marla hiç aynı odada durmuyorlardı. annemle babam yıllarca aynı numarayı çekmişti.”
    39) materyalizm / “bizim kuşağın cam ayakkabısı da prezervatif. yabancı biriyle tanıştığında takıveriyorsun, bütün gece dans edip sabah bir kenara atıyorsun.”
    40) özentilik / “kıçına bir avuç tüy sokmak seni tavuk yapmaz.”
    41) konfor alanı / “acıyı hisset. ilk sabun kahramanların küllerinden yapıldı. uzaya fırlatılan ilk maymun gibi. acı ve fedakârlık olmadan bir yerlere gelemezdik.”
    42) dogmatizm / “tanrının seni sevmiyor olduğu ihtimalini göz önünde bulundurman lazım.”
    43) gelenekselcilik / “önce ölümden korkmayı bırakıp sadece bir gün öleceğini idrak etmen gerekiyor. anca her şeyimizi kaybettikten sonra istediğimiz ne varsa yapmakta özgür oluruz.”
    44) atalet / “potansiyelinizi görüyorum. ama kendinizi harcamışsınız.”
    45) eğitim sistemi / “lanet olası koca bir nesil pompacı, garson ya da beyaz yakalı köle olmuş.”
    46) kültür endüstrisi / “ihtiyacımız olmayan şeyleri alabilmek için nefret ettiğimiz işler yapıyoruz.”
    47) modern çağdaki kimlik bunalımı / “tarihin ortanca çocuklarıyız biz. ne bir amacımız ne de yerimiz var. ne büyük bir savaş yaşadık ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş. en büyük buhranımızsa hayatlarımız.
    48) amerikan rüyası / “günün birinde milyoner, film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımızı vadeden televizyona inanarak büyüdük. ama olmayacağız. bu gerçeği yavaşça öğreniyoruz ve bu yüzden çok ama çok kızgınız.”
    49) sosyal statü çabası / “işin değilsin. bankadaki paran değilsin. kullandığın araba değilsin. cüzdanının içeriği değilsin. üzerindeki haki pantolon hiç değilsin. bu dünyanın şarkı söyleyen ve dans eden boklarısınız.”
    50) sömürü düzeni / “daha zayıf bir insan neden güçlü bir insana tutunmaya ihtiyaç duyar?”
    51) narsisizm / “kulaklarınızı açın pislikler. özel falan değilsiniz. güzel ve benzersiz bir kar tanesi değilsiniz. dünyadaki her şey gibi siz de çürüyen organik maddelersiniz.
    52) sorgusuz itaat / “efendim, kaos projesi’nin ilk kuralına göre soru sormak yok.”
    53) sermaye sınıfı / “peşinde olduğun insanlar olmadan yaşaman mümkün değil. yemeklerinizi pişiriyoruz. çöplerinizi topluyoruz. telefonlarınızı bağlıyoruz. ambulanslarınızı sürüyoruz. uyurken sizi koruyoruz. bize bulaşma!”
    54) utilitaryanizm kaynaklı bireysel kısıtlanma / “türlerinin yok olmaması adına düzüşmeyen bütün pandaları öldürmek istedim. petrol tankerlerinin boşaltma vanalarını açıp o hiç görmeyeceğim fransız sahillerini zifte boğmak istedim. güzel bir şeyi yok etmek istedim.”
    55) mükemmeliyetçilik / “dibe vurmak hafta sonu tatili ya da bir seminer değildir. her şeyi kontrol etmekten vazgeç ve kendini bırak!”
    56) kapitalist uygarlık / “benim gördüğüm dünyada, rockefeller merkezi’nin kalıntıları civarındaki büyük kanyon ormanlarında geyik avlıyorsun. ömrünün sonuna kadar üzerinden çıkarmayacağın deri kıyafetler giyiyorsun. sears kulesi’ni saran kalın sarmaşıklara tırmanıyorsun. kafayı çevirip aşağıya baktığından terkedilmiş bir otoyolun en sol şeridinde tahıl ezen ve yerlere geyik etleri seren minik insanlar görüyorsun.”
    57) konformist bireyler / “ama efendim, kaos projesi’nde kimsenin ismi yoktur.”
    58) kendisini non-konformist zannedenler / “onun adı robert paulson. onun adı robert paulson. onun adı robert paulson. onun adı robert paulson.”
    59) mürit sapkınlığı / “hikâyeyi duyduk. neye benzediğimi kimse bilmiyor. üç yılda bir estetik ameliyat yaptırıyormuş.”
    60) toksik ilişki / “önce düzüyorsun, sonra tersliyorsun. bir seviyorsun, bir nefret ediyorsun. bir naziksin, bir pisliksin. bunlar ilişkimizi tanımlamaya yeter mi, tyler?”
    61) benlik algısı yanılgısı / “hayatını değiştirmek istiyordun. kendi başına yapacak gücün yoktu. olmak istediğin her şey bende vücut buldu. görünmek istediğin gibiyim, düzüşmek istediğin gibi düzüşüyorum, zekiyim, kabiliyetliyim ve en önemlisi senin olmadığın kadar özgürüm.”
    62) neoliberalizm / “çünkü borç kayıtları silinirse her şey sıfırdan başlar.”
    63) makyavelizm / “omlet yapacaksan birkaç yumurta kırman gerek.”
    64) frankenstein sendromu / “tyler, benim için yaptığın her şey sebebiyle müteşekkirim. ama bu kadarı çok fazla. böyle olsun istemiyorum.”
    65) tepkisiz çoğunluk / “ne istiyorsun? eski boktan işini mi? evinde oturup komedi dizileri seyretmek mi?”
    66) özfarkındalık eksikliği / “gözlerim açık!”
    67) godot'yu bekleyenler / “beni hayatımın çok garip bir döneminde tanıdın.”
  • öss'ye hazırlandığımız zamanlarda her cuma ders bitimi yaptığımız şeydi. hoca sınıftan çıkınca sınıf ikiye bölünür, fight club kurallarına uyarak "fight!" komutu ile kavga başlardı. sadece popo ve bacaklara vururdu herkes. bu bizim stres atma seansımız olmuştu.
  • efsaneyi yadetmek amacıyla uzun yıllar sonra tekrar izledim.

    yorum yaparak saygısızlık yapmak istemiyorum.

    brad pitt tarafından yapılan, bizler tarihin ortanca çocuklarıyız temalı konuşma , bence gelmiş geçmiş en gaza getirici hitabetlerden biridir. sırf o sahne bile bu filmi efsane haline getirebilir.

    bu film bir haykırıştır. ezilenler, arka planda kalanlar, sadece kalacak yer için ve yemek için çalışmak zorunda olanlar, eğer korkusuz ve tek vücut olursanız; dünyanın düzenini tamamen değiştirebilirsiniz diye resmen bağırmaktadır.

    ama biz hiçbir zaman yumruk yemeyi göze alamayacağız. en büyük gerçekte budur.

    dipnot: bu filme değerlendirme yapmam. şu kadarını söyleyeyim, bu filmi izlemeyen adamı muhatap bile almam.
  • bu filmi az önce bitirdim anlamam gereken bir şeyi anlamadım galiba ben ya da film cidden abartılmış bir balon.
  • lise ve üniversite yıllarımda defalarca bayıla bayıla izlediğim filmdir. hatta vcd kiralayan bir abi vardı ne zaman gitsem "olum filmlere bakiyon bakiyon fight club'i alıp gidiyon hiç boşuna bakma al git hadi" derdi. neyse aradan yıllar geçti geçen chuck palahniuk'un asıl romanını okudum eskisi gibi heyecan duymadım ya ergenliktenmiş ya da içimiz geçmiş artık çoluk çocuğa karışınca bilemedim.
  • bu filmi bir kere izleyerek filmin anlatmak istediğini tamamıyla anlamak mümkün değil. yıllar içinde izleyerek hayat tecrübenizin de artmasıyla birlikte taşlar yerine oturacak. babasından aldığı parayla yaşamaya çalışanların bu filmle ilgili anlatılarından uzak durun çünkü filmi götüyle izleyip, 2 gramlık tecrübeleriyle filmi yorumlamaya çalışıyorlar.
  • filmin bana hatırlattığı isim (bkz: john nash) (bkz: a beautiful mind)

    ama burda ana karakterimiz bu durumun üstesinden yeterince gelememiş. bence piskopat bir terörist olmuş çıkmış.

    film güzel izlemeye değer bir film olsa da bence bir tık overrated puanım 4/5
  • '' umudun kaybolması özgürlük demektir. ''
hesabın var mı? giriş yap