geceye bir şiir bırak
-
saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün zulüm biter.
menekşeler de açılır üstümüzde,
leylaklar da güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır,
bir de yarınlar için direnenler...
şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! -
-
ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar.
ne de şeytan, bir günahı,
seni beklediğim kadar.
geçti istemem gelmeni,
yokluğunda buldum seni;
bırak vehmimde gölgeni
gelme, artık neye yarar?
(bkz: necip fazıl kısakürek) -
" ey artık ölmüş olan at! -dediler-
en güzeli oydu işte, yüzünün
savaşla ilişkisi.
boydanboya bir karşıkoyma, denge
ve istekli bir azalma. onu bilirdik.
o ağaç senin kanınla beslenirdi,
hepimizi besleyen.
bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
senin karşında,
alışverişin, alfabenin,
iplik döküntülerinin ve
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği..."
turgut uyar/ terziler geldi -
defalarca aynı yeri bıçakladın,ne tuhaf hala kalbim yerinde
aynı yerden acıyabiliyor
değersizlik uyuşmayan bir yara
yoksunluk,yoksulluk
denize bakmak gibi sözlerin, kış gününde
güzel ama, sahip olunamaz
içine girince saran bir girdap gibi
aklımda manzaralar
sahip olduğum bir fotoğraf
oyalanıp dururum,bir gün içinde olma dileğiyle
bir gün günsüzlük kavramını yaşarım diye
ihtimaller yetmez oldu seninleyken sensizliğe
sen yokken düşlemek daha iyidir belki, beni sevdiğini
sen varken sahip olduğum tek şey elimde bir fotoğraf -
"daha bir müddet eminim ki hayatın yükünü;
dizlerim titreyerek çekmeye mahkumum ben.
çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş bağını,
bana çok görme, ilâhi, bir avuç toprağını..."* -
öyle bir yazdı ki
sanki gökyüzünde oturuyorduk
seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
mavi bir şeydi
gençlik öyle bir yazdır ki
ne yurt ne ev ne oda
yalnızca gökyüzü
yeter insana
biz seninle gökyüzünde
çok oturduk
gençliğimiz
çok mavi geçti… çok!” -
gittikçe yalnızlaşıyorum bir sen varsın
karşılığı olmayan sorular düşüyor aklıma
ve kuşların intihar tasarısından söz ediliyor kentte
soğuyan ellerinde kalıyorum bir kırlangıç gibi
ellerin bir mecnun yurdu, upuzun bir sessizlik
birlikte okuduğumuz kitaplar kadar sımsıcak
biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin
her satırını çizip notlar düştük kıyılarına
dünya upuzun bir çöl sanki, bir buzul kütlesi
karşılık bulamıyorsun aklıma düşen sorulara
ve düşüp duruyor kırlangıçlar, üşüyorum
bir yolcu hüznüyle geçip gidiyor ömrümüz
sesine bir esmerlik düşüyor parçalanıyor yüzün
kayıp gidiyor parmaklarımın arasından
bir aşkı anlatmak için seçtiğim sözcükler
hep yanlış numaralar düşüyor telefonlarda
kaçırıyor korku bakışlarını eski tanıdıklar
bir sen varsın kurtulursam bu aşkla kurtulurum
gülüşü süt mavisi insanlar vardı/ nerede şimdi
çoğunun adını unuttum çoğunun kimliğinde kazınmış adresler
nevin canına kıydı geçen gün, şiir gibi bir kızdı bilirsin
öner enfaktüs geçirmiş içerde, kesik kesik öksürürdü eskiden
ayşe ise acemi bir sokak yosması artık
üşüyorum, ama sen anılarla sarma beni ve anlat yanlızlığımızı
(bkz: ahmet telli) (bkz: kuş ölümleri) -
sarhoşum
gece yıldızlarla süslenirken,
ruhumda kaybolan bir melodi çalar.
içimde bir şehvet, bir sarhoşluk,
düşlerde kaybolan bir hikaye başlar.
kadehlerin dansı, içimin alevi,
dudaklardan dökülen sözcüklerle dans eder.
bir hüzün, bir coşku, bir özlem,
sarhoş gibi dolaşır ruhumun derinliklerinde.
gözlerdeki parıltı, umut ışığı,
kalplerdeki özlem, dudaklarda bir nefes.
hayatın kadehine tutuluruz,
sarhoş oluruz yaşama sevinciyle.
sessizlik derinleşir, zaman durur,
bir anı, bir hissiyatı yakalarım.
kelimeler aşka sarhoş olur,
dizelerde bir coşku, bir aşk hikayesi yazılır.
sarhoşluğun hazzıyla kaybolurum,
duyguların sınırlarında özgürce dolaşırım.
bir şiir gibi akar, kelimelerin çağlayanı,
sarhoşlukla sarhoşlukla içimde bir aşk alevlenir.
-u -
uçurumun kenarındayım hızır
ulu dilber kalesinin burcunda
muhteşem belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
kaldım parmaklarımın ucunda
bir gamzelik rüzgâr yetecek
ha itti beni, ha itecek
…
(bkz: gülce şiiri)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap