• çanakkale boğazı ve gelibolu'nun önemi özellikle istanbul için oldukça fazladır. buna bağlı olarak osmanlılar olabildiğince çanakkale boğazında üsleşmeye yönelik hareketlerde bulunmuşlardır. çanakkale'nin kontrol altına alınması, istanbul'un kontrol altına alınmasında büyük rol oynadığı osmanlılarca gayet net şekilde bilinmekteydi. gelibolu tersanesi de bu üsleşmenin bir sonucu olarak uzun yıllar boyunca osmanlı donanmasına hizmet etmiş olan güzide bir parçasıdır.

    yıldırım bayezid çanakkale boğazı'nın askerî ve ticarî önem sebebiyle 1390'da boğaz muhafızlığı olarak kabul edilebilecek bir görevle saruca paşa'yı gelibolu'ya göndermişti. saruca paşa idaresinde gelibolu kale ve limanı güçlendirildi ve burada bir tersane inşasına başlandı. önce harap durumdaki dış kale yıkıldı ve şehre ve limana hâkim noktadaki bir tepe üzerinde iç kale yeniden yaptırılarak şehir ve liman tahkim edildi.

    gemileri düşman donanmalarının hücumundan ve fırtınalı havalardan koruyan ve iç içe iki buyuk havuzdan oluşan yapay liman temizlendi ve bu limanı muhafaza etmek üzere limanın ağzına iki kule yapıldı. bu kuleler arasında gerektiğinde limanı kapatmak uzere uç katlı zincir çekilirdi. gelibolu'nun deniz üssü olarak yeniden tahkim edilmesinden sonra izmit, karamürsel ve edincik gibi beylikler döneminden kalma tersanelerdeki harp gemileri buraya getirilerek tamir edildi ve yeni gemiler inşa edildi.

    şehrin ve limanın tahkim edilmesinden sonra inşa edilen gemi inşa tezgâhları, malzeme muhafaza depoları, gemilerin su ihtiyacını temin için sahile yakın inşa edilen çeşmeler, peksimet fırınları ve baruthaneleri ile gelibolu tersanesi osmanlı devletinin tam teşekküllü ilk devlet tersanesi olmuştur.

    gelibolu'nun tahkim edilmesi ve bir tersane kurulmasından sonra çanakkale boğazı'nın turk hâkimiyetinde olduğu ilan edilerek boğazdan geçecek gemilerin kontrol edilmesi, geçiş için ücret tahsil edilmesi uygulamasına başlanmıştır.

    osmanlı deniz üssü bizans imparatorluğu'nun akdeniz'le bağlantısına da önemli bir darbe vurmuştur. aslında bizans'a yönelik bu ablukanın bir sebebi de yıldırım bayezid'in istanbul'u hedeflemesiydi, nitekim sultan 1391 yılında osmanlı donanmasının da katıldığı bir ordu ile istanbul'u kuşatacaktı.

    ankara savaşı (1402)'nda osmanlı sultanı yıldırım bayezid'in timur'a esir düşmesi ve ardından ölümü üzerine osmanlı tarihinde fetret dönemi olarak bilinen şehzadeleri arasında taht kavgaları ortaya çıkmıştır. siyasi birliğin ortadan kalktığı bu dönemde şehzadeler arasında ciddi mücadeleler yaşanmasına rağmen gelibolu'daki tersane teşkilatı ve donanmanın bu mücadelelerden herhangi bir zarar görmediği anlaşılmaktadır.

    bu dönemde aragon kralı tarafından elçi olarak timur'a gönderilen ve 1403 yılında gelibolu'dan geçen clavijo isimli diplomat seyyah, gelibolu'daki tersaneyi de görmüş ve liman ile büyük bir havuz bulunduğunu, gemilerin her an harekete hazır beklediğini ve sayılarının kırk kadar olduğunu kaydetmiştir.

    ı. (çelebi) mehmed şehzadeler arasındaki tahtı mücadelesinden galip çıkarak osmanlı tahtına geçmesinden sonra donanmaya yeniden önem vermiş ve gelibolu kalesini tekrar tahkim edilerek boğaz muhafızlığını yeniden faaliyete geçirmiştir.

    ı. mehmed döneminde venedik'e karşı boğazda ve ege denizi'ndeki savaşlarda başarılı olması üzerine venedik, 1414'te barış ve ticaret imtiyazını yenilemek istemiştir. 1419'da venedik'in ticaret imtiyazı yenilenmiş ve bu anlaşma ile osmanlı gemilerinin silahlı olarak boğazdan çıkmaları engellenmiştir.

    istanbul'un fethine kadar donanmanın en önemli üssü olan gelibolu, fatih'in ilk saltanat yıllarında yeniden tahkim edilir.
    kaptanıderya baltaoğlu süleyman bey komutasında istanbul'un fethine katılan osmanlı donanması da gelibolu'da hazırlanmıştır.

    gelibolu'nun yeniden donanma merkezi haline getirilmesinden sonra şehir ve etrafına göçürülen nüfus ile şehrin gelişimi ve imarı desteklenmiştir. böylece zaman içinde gelibolu denizcilik ve gemi inşa alanında yetişmiş insan gücüne sahip bir şehir haline getirilmiştir.

    ıı. bayezid devrinin ünlü korsan denizcilerinden kemal reis bunların en önde gelenlerindendir. tarihçi kemalpaşazâde, kemal reis'in doğum yeri gelibolu şehrini şöyle anlatır:

    “mevlidi dâru'l-guzât (doğum yeri gaziler şehri) geliboliydi ki, ol diyârun oğlanları timsah gibi su içinde büyürler. beşikleri ecel tekneleriduir. sabahda ve akşamda gemicilerin silsiresi âvâzesiyle uyurlar”. bundan çıkarabileceğimiz sonuç denizcilik kültürünün türkler için geç kalınmış olsa da yavaş yavaş sağlamlaştığıdır.

    kemal reis'in yeğeni, unlu denizci ve kartograf, akdeniz ve dünya haritalarını çizen ve akdeniz sahillerinin ile adalarının portolanı olan kitâb-ı bahriye'yi kaleme alan piri reis de, gelibolu'da yetişmiş denizcilerimizdendir.
hesabın var mı? giriş yap