• son zamanların en ses getiren hatta hadi elimi korkak alıştırmayayım ortalığı sallayan k-dramalarından. bölüm sürelerinin uzunluğu biraz göz korkutmuyor değil. ek olarak bazı flashback sahnelerinin fazla tekrarlanması da verilebilecek tek eksiler. bunun dışında final dahil gayet güzel kotarılmış son derece keyifli 16 bölümden oluşmakta. zaten senarist kim eun sook yani k-dramaseverler için ötesini söylemeye gerek yok.

    güney koreliler efsanelerini, halk hikayelerini vs. ne güzel anlatıyorlar yav. özel bölümde yararlandıkları kaynaklardan bahsettiler de mis gibi kendi kültürlerinden besleniyorlar. yani efsanevi bir imgeyi, ülke tarihinde gerçek bir döneme yerleştirip, günümüz dünyasına kadar getirerek sonuçta goblin gibi ürkütücü bir varlıkla aynı eve azraili kiraya ortak yapmak nedir yaa.

    dizi komedisi ağırlıklı romantik türde olmasına rağmen en az iki yerde güzelce ağlattı yani. olmazsa olmaz tabi. yine de dramı sündürmemeleri, kalp acısını dozunda tutmaları, hatta eun tak’ın iç paralayan hatıralarının çoğunda goblin’in senin hayatın niye bu kadar hüzünlü yaa şeklinde çıkışlarla ortamı sulandırmalarıyla dengeyi korumuşlar.

    dizide goblin (gong yoo) ve gelini (kim go eun), azrail (lee dong wook) ve sunny (yoo in na) çiftleri hem hikaye olarak çok güzeldiler hem de oyuncuların kimyası güzel tutmuştu. fakat en iyi çift goblin ve azraildi kesinlikle. sherlockvari bir dinamizm içeren sahneleri yarım yarım yardırırken, bıçak sırtındaki dostlukları da çok güzel işlendi. özellikle k-dramalar arasında efsane sahneler arasına giren eun tak’ı kurtarmaya gittikleri otoyoldaki yürüyüş sahnesini kendi içlerinde tiye alarak ellerinde soğan poşetiyle taklit edişlerine sağlam kahkaha attım. iki manyağın da gaza gelme konusunda üstlerine yoktu.

    dizinin görselliği de müthişti. mekanlar, renkler harikaydı. hani goblin’in (esasında gong yoo’nun, kıps) quebec’te parkta kitap okuduğu sahne var ya işte bu sanattır arkadaşlar. ost’de keza nefisti. i miss you ve round and round ayrı bir nefisti.

    romantizmi, eğlencesi, hüznü olduğu kadar anın kıymetini bilmekle ilgili güzel sahneleri de vardı. özellikle çay odasındakiler. fakat dizinin tamamı dahil en çok aklımda kalan, iç çektiğim şey ise (evet gong yoo dahil) “akçaağaç ülkesine” açılan kapıları oldu. sırf bunun için goblin olunur diyeceğim de zor iş esasında bitmek bilmeyen o bekleyiş, sevdiklerinin gerisinde kalış falan. ama kapının arkasında dilediğin yer, en çok da kanada olmasına içim gitti mi? gitti.
  • yeppudaa çevirmenlerinin hazırladığı türkçe altyazıyla izlemek bana ayrı bir keyif verdi gerçekten tebrik ediyorum hiç falsosuz, hem flashback sahneleri olsun, günümüz sahneleri olsun beni dizi için en çok yakalayan an hazırlanan altyazıydı ne kadar övsem o kadar az.
    kendimi k-dramalara verdiğim anda karşıma çıkan en bir nefis, en en kalitelisinden bir dizi, özgün konusu ki senaristi gerçekten bomba bir kadın yanlızca yazdığı feriha konulu the heirs'i beğenmedim diğer yazdığı tüm diziler çok güzeldi. çok güzel referasanları var. *
    --- spoiler --- feci spoiler.

    ji eun tak yaya geçidinde beyaz çizgilere her bastığında kırmızı halıdan geçer gibi renk değiştiriyor.
    ji eun tak: mister!
    goblin: "mass is not proportional to volume.
    a girl as small as a violet. a girl who moves like a flower petal
    is pulling me toward her with more force than her mass
    just then,
    like newton's apple,
    ı rolled toward her without stopping
    until ı fell on her
    with a thump. with a thump."
    ji eun tak: that was an awesome red carpet. was that you? ıt was amazing. mister.
    goblin: "my heart
    keeps bouncing between the sky and the ground
    ıt was my first love."
    *
    ji eun tak, kulağında kulaklık yürüyor.
    goblin: life is walking up to me. death is walking up to me. from life to death. you walk up to me tirelessly. then ı say something like this. "ı'm not in sorrow." "this is good enough." "ıt has to be."

    kısa kısa en güldüğüm, tatlış anlar.
    - goblin kanadaya kapıdan girdiğinde ji eun tak'a sen nasıl geldin diye sormasıyla kapının kolunu tutup itiverdim demesi.
    -ji eun tak'ın kanada da deli danalar gibi ordan oraya koşması, goblininde peşinden gitmesi.
    -ji eun tak'ın kanada da bile hayalet bulup korkup kanadalı hayalet diyip kaçması. .
    -deok-hwa evi ölüm meleğine kiralarken amcasına beyfendinin çay evleri varmış diye açıklamasına.
    - ölüm meleğinin devamlı seni öte tarafa götürürüm diye herkesi tehdit etmesi.
    - deok-hwa'nun önünde zaten birbirlerine ölüm meleği, goblin diye seslenirlerken sen nasıl bizim gerçekte kim olduğumuzu biliyosun diye çıkışıyolar çocuk zaten hep önümde konuşuyosunuz azcık dikkat edin demesi.
    -kanada suyla şakalar yaparlarken sudan kılıç çıkartan goblin ji eun tak'ın aman ne havalasın ne yaptın öyle sen diyince şapşik şapşik kılıçla utanması. .
    - yaran play store'a gitme sahnesi. .
    - amcan gitti dendiğinde. .
    ölüm meleği özel;
    - garibimin kartviziti yok diye sunny'i arayamazken herkes birer birer kartvizitlerini gösterip yarasına tuz bastılar hep.
    ji eun tak'a gidip isim diye tutturması.
    -sunny nelerden hoşlanırsın diye sorduğunda ''sen.'' yanıtını vermesi, hobilerini falan sorduğunda aynı yanıtı vermesi. .
    aklıma gelenler için editlenecek. herkesler izlemeli.
    ost'de en beğendiğim için .
    how can ı get over you
    why do we have to be apart
    --- spoiler ---
  • bir dizide görebileceğiniz en güzel repliklerden birine sahip kore dizisidir.

    bir anne ve oğul azrail'in masasında oturup azrail'in gelmesini beklerler. anne öldüklerinin farkındadır ama oğlu kafeye geldiklerini sanar. çocuk annesine ' ne sipariş ettin' diye sorar anne de oğluna ;
    -annen cennet sipariş etti, sana vermek için .

    der. bu konuşmayı duyan azrail de anıları unutturan çayı "cennetiniz geldi" diye servis eder. kadın da azrail'e gözleriyle teşekkür eder. izlerken " vay be şu naiflige bak" demiştim.
  • --- spoiler ---

    13. ve 16. bölümde içli içli, kalp acıta acıta ağlatmıştır.

    dizide azrail, ölenlerin ruhlarına eşlik ediyor. ruhları, diğer tarafa geçmeden evvel bir çay evine götürüyor ve orada onlara, dünyadaki anılarını silecek bir çay teklif ediyor. tabi bu çay evinde geçen sahnelerde bir geçmişe bakma, hayata dair hataları hatırlama şeklinde iç hesaplaşmalar vardı. ben bu sahnelerden gerçekten çok şey öğrendim, hayata dair. (zaten sırf bu sahneler için bile diziyi izlemelisiniz) örneğin, ölen kör adamı karşılamaya ve diğer tarafa giden merdivenlerde ona yol göstermek için gelen yıllar önce ölmüş köpeği beni içli içli ağlattı. yeni doktor olup ölen adamın "bilsem eğlenmeye daha fazla zaman ayırırdım" demesi mesela.

    hayatın her anı o kadar kıymetli ki. her günü, son günmüş gibi yaşamak lazım gerçekten de. ölümün ne zaman geleceğini bilmiyoruz. ve aslında hayatı bu denli güzel kılan da ölümün varlığı aslında.

    iyi yaşayın hayatınızı. mutlu olun. eğlenin, keyif alın. her şeye rağmen iyi bir hayat yaşamaya çalışın.

    dizi bana bunu anlattı en azından.
    --- spoiler ---

    10 üzerinden 10 vermeme tek engel, aşırı flashback kullanımı oldu. goblin için puanım 9.5.

    ayrıca, oyunculukları aşırı iyi olan dizidir. gong yoo, gerçekten döktürüyor.
  • --- spoiler ---

    “menekşe kadar küçük olan bir kız,
    çiçek yaprakları gibi oradan oraya giden bir kız...
    dünyanın kütlesinden daha büyük bir güçle beni kendine doğru çekiyor.
    tam o esnada, tıpkı newton'un elması gibi onun üzerine durmaksızın ona rastlayana dek yuvarlanıp durdum.
    küt sesiyle...
    küt küt sesiyle...
    yüreğim yer ile gök arasında baş döndürücü bir sarkaç gibi gidip geliyordu.
    ilk aşktı o. “
    --- spoiler ---
  • bu sabah göz yaşlarıyla veda ettiğim caaanım dizim..seni tekrar tekrar izleyeceğim..

    dizide herkes ayrı tatlıydı, her ikilinin sahnesini ayrı bekledim/k..
    eun tak-goblin,
    ölüm meleği-sunny,
    favori çiftimizin önüne geçen goblin-ölüm meleği,
    deok hwa-ölüm meleği-goblin,
    goblin-sunny..

    kısacası hepsinin birbiri ile olan diyaloglarıyla, aşmış esprileriyle, hayat dersleriyle sizi kendisine bağlayan, masum sevgileriyle içine çeken, gerçekten kore'de fantastik-romantik komedi alanında yapılmış en başarılı dizi oldu -bana göre-

    diğerleri için: (bkz: secret garden)
    (bkz: you who came from the stars)
    fantastik değil ama komedi-romantik olarak
    (bkz: a gentlemen's dignity)..

    favori dizim bunca yıldır secret garden idi ama tahtını kaptırdı..aynı senaristin kim eun sook elinden çıkması şaşırtıcı değil aslında..çok başarılılar farklı konular üretmekte..

    diziyi izlerken bir an hüzünden çatlarken, diğer sahnede gülmekten çatlıyorsunuz..mükemmel harmanlanmış iki duygu da..

    --- spoiler ---

    seninle geçirdiğim her bir an göz kamaştırıcıydı..
    hava güzel olduğu için..
    hava güzel olmadığı için..
    hava yeterince güzel olmadığı için..
    her bir günü ayrı sevdim..

    gong yoo uzun zamandır ağlamayan beni sabahın köründe o hıçkıra hıçkıra ağlama sahnesinde nasıl ağlatırsın? o nasıl mutsuzluk, nasıl içlenmek, nasıl bir başarı? ergen duygularım döndü yine..kalpkalpkalp..

    peki sen lee dang wook? o şapkanın altından süzülen gözyaşların içime işledi..-ki seni çok sevmezdim izlediğim dizilerine rağmen..sonunda seni de seviyorum..ideal rolün azrail olmalı..kalp..

    --- spoiler ---

    kolay kolay online takip etmiyorum ama bu diziyi online takip ettiğim için kısa süre sonra baştan sona tekrar izleyeceğim..keşke bitmeseydi..16 bölümle kalması çok üzücü..çok mutsuzum.. :(

    oyunculuklar hakkında söze dahi gerek yok aslında..o gamzelerine bayıldığım gong yoo'dan tutun da, başka dizilerinde ayıla-bayıla izlemediğim, ama burada hastası olduğum lee dang wook'a, tatlı mı tatlı gülümsemesiyle kim go eun'a, samcun samcun diye dolaşan sempatiklik abidesi delikanlımız yook sung jae'ye, çok çok sevmesem de yoo in na'ya kadar herkes ayrı başarılıydı..o kırmızılı kadındaki karizmatik tavrı da pek sevdim..

    aslında dizi anlat anlat bitmez ama diyebileceğim tek şey kesinlikle k-drama sevenlerin izlemesi gerektiği..sevmeyenler de izlesin..bu kadar güzel bir diziden mahrum kalmayın..

    teşekkürler tvn10. yılına özel dizimiz ve tüm oyuncuları..ve elbette ki günü gününe çeviri yapan koreanturk ekibi.. bu konuda yeppudaa daha başarılı çeviri yapıyor olsa da, sizler hızlı çeviri konusunda onları geçtiniz..tebrikler..

    edit: imla..
  • uzakdoğulu insanların yüzüne sevimlilik katan o çekik gözler, gong yoo'nun uykudan henüz uyanmış ve hâlâ o mahmurluğu üzerinden atamamış bir yakışıklı görüntüsü çizmesine neden oluyor.

    hele gamzeleri, bakışı, mahcup gülümseyişi de üzerine eklenince...

    ...

    goblin güzel bir dizi. saçma, ama güzel. klişelerle dolu, ama güzel. bazı sahneleri gereksiz uzun, ama güzel. kore dizilerinde aradığınız ne varsa bu dizide de var, ama güzel.

    evet doğru bildiniz, kendisini goblin'de ki rolü ile tanıdım. kore dizilerini sevmem, izlemem, o da neymiş dedikçe hikmetinden sual olunmaz rabbül alemin hep karşıma böyle fantastik dizileri çıkartıyor.

    kısacası bu dizi, ne izlemek istediğinizi biliyorsanız güzel.

    (ayrıca gong yoo'ya uzun saç ayrı yakışıyor, söylemesem çatlardım)
  • gong yoo'nun uzun aradan sonra geri dönüş yaptığı 16 bölümlük fantastik bir kore dizisi. ölümsüzlüğünün anahtarı için goblin gelinine ihtiyacı olan bir goblin ve beraber yaşadığı azraili konu alıyor. yalnız her bölüm 1 buçuk saat bunda biraz uzun ama konu akıyor şimdilik.
  • yine yeniden harika bir kore dizisi. yıllardır favori dizim olan secret garden son olarak izlediğim a gentleman's dignity sonrası, senaristin diğer dizilerini araştırıp bulduğum, fantastik hikayeleri sevdiğim için hemen başladığım ve uzun bölümlerine rağmen 3-4 günde bitirdiğim, benim gong yoo yu tanımama vesile olan güzelim dizidir. yıllardır methini duyduğum ama eski olduğu için izlememekte inat ettiğim coffee prince dizisine de hemen başlıyorum. bu adam mükemmel oynuyor.
    --- spoiler ---

    dizide goblin ve ölüm meleği arasında ki arkadaşlık, yer yer aşk hikayesinin bile önüne geçiyor. iki oyuncunun uyumu inanılmaz. hele ilk bölümlerde ki tatlı atışmalarına bayıldım. çok etkileyici bir sahne olan, kızı kurtarmak için sislerin arasından geldikler bir sahne var ki, bunu ellerinde soğan poşetleri ile tekrarlıyorlar, birde yolun ortasında en son korna sesi ile kendilerine geldikleri anda uzunca bir süre güldüm.ölüm meleğinin goblin'in iç sesini duyup, kıza yetiştirmesine de.

    goblin'in her hareketi baştan sona etkileyiciydi. mimikleri,söylemleri, başlarda ki acımasızlığı, kız çağıracak diye duruşuna dikkat etmesi saymakla bitmez. kız ne zaman ateşe karşı üflese orada bitmesi en güzel kısımlarıydı dizinin. bu fikre bayıldım. canada sahneleri ayrı güzeldi. özellikle kız otoyalda hoplarken, goblin'in şiir okuduğu kısım en sevdiğim sahneydi diyebilirim. o şiir, müzikler, çekimler, renkler..

    dizinin sonunu sevip sevmediğimden emin değilim. herkesin sonsuzluğa erişip, reenkarne hayatlarda mutluluğu bulmaları, ne bileyim bence olmamış. herkes ölüp goblin'in hala yaşıyor oluşuda beni mutlu etmedi. dizi sonunda kızla beraber mutlu bir yaşam sürüp,o öldüğünde goblin de bir şekilde sonsuzluğa kavuşmuş olsa, daha mutlu bir son olabilirdi benim için.
    --- spoiler ---

    dizi senaryo ve oyunculuklar dışında çekimleriyle de göz kamaştırdı. bazı sahneler tablo gibi seyretmeye doyum olmayacak cinstendi. sahne geçişleri, müzikler, çekim mekanları, çekim tekniği herşeyi mükemmel olan bir dizidir efendim izleyiniz. ostlar da bir ayrı güzel.
    edit: düzeltme
  • ne diziymis anasini satiim, agla agla gozumu basimi cikardim resmen, ayiptir! sirf goblinle grim reaper'in sahneleri icin bile izlenir. cok mukemmelsiniz olm cok!!

    --- spoiler ---

    bu kore dizilerinde en hosuma giden sey butun detaylara dikkat etmeleri. mesela simdi goblin kapidan gecip canada'ya geldi di mi? eee bizim kiz ucakla geldi. tabi ben bi dizi izlerken gereksiz butun detaylara takildigim icin hemen hesap yaptim. simdi kiz ucakla geldi ama goblinle kapidan gecip koreye donerse, canada'dan resmi sekilde cikmis olmayacak, e tabi vize suresi dolunca bu farkedilecek kizin basina bela acilacak falan. amk sanki gercek hayat! mal mal boyle hesap yaptim. neyse sonra bunlarin donme vakitleri geldi. bi baktim kiz bavulu toplamis, goblinle vedalasiyo. cumle su: "simdi ben normal insanlar gibi havaalanina gidip immigrationa kayit yaptirmaliyim, yoksa tutuklanirim, 17 saat sona gorusuruz!" aha dedim demek ki koreliler de benim gibi ruh hastasiymislar! ne kadar mukemmel!

    peki ya 2. bolumun sonunda grim reaperla goblinin karanliklardan cikip gelme sahnesi? 10 kere falan izledim herhalde. efsane sahnelere girer kesin!

    https://www.youtube.com/watch?v=sajgkyxdzc0

    --- spoiler ---

    ozetle, izleyin cok iyi dizi!
hesabın var mı? giriş yap