• içinde en güzel aşk tanımlarından birini de barındıran kitap.
    "kendi olarak, sana gelen-
    sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-
    sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-
    kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan- -
    o, işte..." s 46
  • bir aşk'ı kitaplarla yaşamanın hayatın bir yerinde anlamlı olduğuna inanıyorsanız ve aşk'a inancınız sarsıldıysa tutunacak, tutacak kitaplardan biri, en önemlisi.. taa ki bir zaman sonra 'ile'yi okuduğunuzda sizi hani'den çok etkilediğini fark edeceğiniz günlere kadar. ve oruç aruoba'nın 'öyle ki artık yazmayabilirsin de' cümlesini anımsayarak yazarsınız belki de, belki de yazmayabilirsiniz bile. anlatılana yakın bir şeyleri yaşamayı göze almayı isteten bir kitap. 'bu yazılabildiyse kimbilir ne yaşanmıştır?' dedirtir başta, sonrasında ise yıllar sonra 'ile' verir cevabı.. "hani" kelimesi kadar önemli...
  • bugün milyonlarcasını duyduğum bağlaç. yani ben bağlaç olarak kullanılanından bahsediyorum. yani'nin üvey kızkardeşi. konuşurken miyavlayan kızlarla 'entel' ablalar çok kullanıyor; "patates püresi süt ve hani patatesle yapılır yani, patatesler hani haşlanır bir güzel, sonra hani püre haline getirilir hani sütle pişirmeden önce. ben püreyi sıcak severim hani soğuk seven de vardır hani damak zevki değişiyor ya biliyorsun..." diye gidiyor. kaçma hissi duyuyorum hanihani.
  • yurt genelinde genellikle kadınların diline pelesenk olmuş itici mi itici bir söz öbeğidir. 'hani' kelimesi güzeldir, kullanılabilir fakat her cümlede elli defa kullanınca da dinleyende dinleme isteği kalmıyor. misalen bir mimarlık öğrencisi için sunum yaparken: "hocam tasarımımda ışığı çatıya verdiğim bu eğimle alıyorum hani eğim sayesinde güneş ışığını hani dik açıyla almayı düşündüm. giriş kotunu da hani biraz yükselttim ki, yaya yolunda gelen aksı karşılayabileyim. hani rahat olsun geçiş diye düşündüm."

    hani kadar başınıza taş düşsün. kitap okuyun kitap.
  • "en iç, en içten, en içteki sesine bile aykiri düsebilir mi kisi? -
    düser." s.42
  • "güçlüdür, kendine yeterlidir - ama seni bilmiş seni seçmiş ve arzulamıştır ya işte: sana bağlı kalmayı istemiştir- senin kendini yok etmeye yönelik eğilimlerin bu yüzden kaygılandırır onu: kendisi değildir aslında, "sonra ben ne yaparım?" derken düşündüğü -sensindir."
    s.64.
  • eurovision maceramızın neco kulvarı;

    peşimden koşannar
    nerde hani
    sevgilim diyenner
    nerde hani
    beni bekleyenner
    nerde hani
    iiii
    hani
  • '' hani çiçekler vardır - sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverir ya - işte, öyle : birdenbire gelişiverir yaşamının anlamı. ''
    oruç aruoba
  • sadece kadınların değil konuşma özürlü kezban ve kezbaniyelerin ağzından düşmediği ve virgül ya da noktalı virgül yerine kullanıp berbat ettikleri sözcük.

    "yarın istanbul'a gidiyorum, hani ne diyorsun, yani gelmek istersin diye dedim hani, hani sen de gelmek istiyosun ya, hani ondan dedim yaani. hani ne diyosun? hani bayadır gitmedik istanbul'a hani..."

    artık bıktım herkes 1 cümlede 3 "hani" kullanıyor!
  • "onca yıldır onun da beklediği- beklenmeyi beklediği, istediği, arzuladığı- mısın diye...- bekliyorsun da, beklenilmeğe değer misin?!..." *
hesabın var mı? giriş yap