• günlük üst bilincin aptallaştırılması
    (bkz: yol hipnozu)
  • pokemon anime dizisinde alakazam adlı pokemonun yeteneğidir.
  • ''bilinçli bilinçsizlik''
  • ölmeden önce en az bir kez denemek istediklerimden. izmir'de hipnoz tekniğini iyi bilen varsa haber versin.
  • sene 2008. üniversite sınavına hazırlandığım 'yoğun' bir dönemdeyim. sınavı umursadığımdan değil de hani çevrenin bir baskısı oluyor ya, işte o stresli dönemi yaşıyorum. bir akşam vakti arkadaş grubumuzdan bir kişi tutturdu 'konferansa gideceğim beni yalnız bırakmayın' diye. olurdu, olmazdı derken daha konusunu bile bilmeden kendimizi konferans salonunda bulduk. konuşmacı herhalde bir saat kadar konuştu ama ben tek bir cümle duydum; "çin devlet başkanına 'beni televizyonlardan canlı yayınlayın tüm çin'i hipnotize edeyim' dedim" diyor konuşmacı. muhtemeldir ki o esnada içimden ağız dolusu güldüm.
    konferansın belli bir yerinden sonra ışıklar azaltıldı, loş bir ortam oluştu. alttan bir müzik verildi, hani 'rahatlatıcı müzik' dediklerimizden. gözlerimizi kapattık ve konuşmacı başladı anlatmaya; toprak bir yolda yürüyoruz, solumuzda deniz var, tuz kokusunu aldınız mı? sağımızda bir elma ağacı var hadi oradan bir elma koparalım, elma ağacının gölgesi ne kadar güzelmiş hadi biraz burada oturalım vs... konuşmacı, mikrofonu ağzına dayayıp bu konuşmaları yaparken insanların arasında da geziyor aynı zamanda. bir ara benim yanıma gelerek koltuğa dayadığım kolumu havaya kaldırdı, bıraktığında kolum havada asılı kalınca 'kendini bırakmıyorsun, kendini bırak' diye fısıldadı ve gitti. belli bir zaman sonra tekrardan yanıma gelerek kolumu kaldırıp bıraktığında artık kolum bana ait değilmiş gibi dizlerimin üzerine yığılıp kaldı. bunun üzerine konuşmacı bana 'hadi gidiyoruz' dedi. ayağa kalktığımda dizlerim yokmuş gibi hissettiğimden 'yürüyemiyorum' diyerek konuşmacının elini aradım boşlukta. gözlerim hala kapalı tabii ki. konuşmacı dizlerime dokunarak 'dizlerine güç verdim, korkma yürü' diyerek beni sahneye çıkardı.
    sahneye çıktıktan sonra olanların video kaydı mevcut ve defalarca izledim. içerisinde olduğum bir durumu dışarıdan da izleyebilmek çok garip. sahnedeyken tüm sesleri duyabiliyordum ama tepki verme gücünü kendimde bulamıyordum. hani bazen uyurken çevredeki sesleri duyarız da tepki veremeyiz ya, tıpkı onun gibi bir haldi işte.
    kayıtlardan izlediklerimle devam edeyim; konuşmacı benim gibi birkaç 'sazan' daha yakalayarak sahneyi doldurduktan sonra diğer izleyicileri 'uyandırıyor', ışıklar açılıyor sonra sahneye çıkardığı kişiler üzerinde farklı şeyler deniyor beynimizin bize oynadığı oyunları göstermek istercesine. mesela çikolatayı çok sevdiğini söyleyen birisine limon yediriyor çikolata diyerek, hani afiyetle de yiyor hipnoz etkisi altında kalan katılımcı. bir diğerine 'sen bir kalassın' diye telkinde bulunup iki sandalye arasına uzandırıyor ve üzerine iki kişi çıkarıyor. bir başkasının elinin derisini kaldırarak iğneyi geçiriyor ama mimiklerde en ufak bir kımıldama yok. bu esnada ben sahnenin en solunda bir başıma oturuyorum, tedirginlik duyan arkadaşlarım ön sıralara gelmiş bana sesleniyorlar. seslerini duyuyorum ama dediğim gibi beni bir güç tutuyor tepki veremiyorum. sanki bir çeşit uyku felci hali... zorluyorum kendimi, seslere doğru gitmek istiyorum ama olmuyor. bu esnada salonda bir uğultu kopuyor, konuşmacıya sesleniyorlar benim tarafı göstererek, bir anormallik var; el parmaklarım, boğazım morarmaya başlıyor (bunlar görünen yerler, sonradan bakınca dizimden aşağısının da morarmış göreceğim). konuşmacı yanıma geliyor beni 'uyandırmaya' çalışıyor, duyuyorum. bir terslik var biliyorum çünkü bizimkiler adamı fena sıkıştırıyor, hepsini duyuyorum ama 'uyanamıyorum'. konuşmacı adımı söyleyerek parmak şıklatıyor, olmuyor. tokat atmaya başlıyor belli bir zaman sonra. kendime 'uyan hadi seni bekliyorlar' diye telkinde bulunuyorum ama gözümü açmayı beceremiyorum. herkes bana sesleniyor, birileri ağlıyor, o esnada ben de kendimle kavga ediyorum kimse bilmiyor. psikolojik olarak aşırı yorulduğum, sanki ölmek üzereymişim de beni hayatta tutmaya çalışıyorlarmış gibi hissettiğim ve öyle tribe girdiğim üç dakikanın ardından 'uyandım'. benim için oldukça değişik bir deneyimdi. biraz kendimi toparladıktan sonra konuşmacı kitabını imzalayıp hediye etti. elim titreye titreye kitabın üzerinde aldığım nota bakın; görsel
  • bu aralar kardeşim ile ortak gundemimiz.

    kendisi bu konuda yetkin bir doktordan çocukluk travmaları için hipnoz alıyor.

    o anlattıkça çocukluğa dair o kadar çok sey hatirlamaya başladık ki özellikle ben araba sürerken hatirlayip, ona not ettiriyorum, o da doktoru ile konuşup, o, travma kaydi oluşturabilecek şeyleri maddeler halinde üzerinden geciyorlar.

    mesela bizde küçükken ağlamak yasakti, bir süre aglasak ya susturulurduk ya da dikkate alinmazdik ki öyle ziril ziril bebeler de degildik ve bugün kardesimde kronik göz kuruluğu var, doktor bunu not etmişti, sonra sebebinin bu olduğu ortaya çıktı çünkü ağlarsa azar isiticek gözler, gözyasini tamamen kesmisti.
    hipnoz esnasinda bir vucut ve organ taramasi yapılıyor çünkü travma sonucu organlar da etkileniyor ve her seferinde vücut ve organlar renk olarak degisim gösteriyor.
    aşırı detayli seanslar, burada fazla anlatabilecegim bir şey değil ama şu var zannediyorum bu topraklarda yaşayan hemen hemen her insanın almasi gerek.
    ha bir de hani derler ya, senin icin kararmış, seans esnasında cidden organlarin ve bedenin o icinideki ruh ifrazati yüzünden karardigini görüyor hasta.
    muhtemelen ben de baslayacagim, rozacea icin.
  • https://www.udemy.com/…elkin-oto-hipnoz-oto-telkin/

    bu şekilde bir sürü kurs var, herhangi birini satın almam yeterli olur mu bilemedim.

    tanım: güçlü bir tedavi yöntemi olabilir.

    kendi kendime yapabilir miyim bilmiyorum da, askerlikte yan ranzadaki arkadaşım gece yatmadan önce bunu yaptığını söylüyordu, lisede çok yaramazmış, bir psikolog bu hinoz yöntemini önermiş ve şimdi çok farklıyım diyor.
  • aga b'nin muamma albümünün üçüncücü parçasıdır. buradan dinlenirken izlenebiliyor.

    (bkz: sözlerini de yazayım tam olsun)

    hipnoz
    sol, sağ
    sol sağ
    hipnoz
    solu, üfle
    solu, üfle

    deste deste
    gani gani
    toz pembe sipali
    bi yüzü yunus emre misali
    ey gidi ey ahali!
    bi yanımız fani, bi yanımız ilahi
    ve buna yarımız dahil
    her saniyesi mühim
    her tavsiyesi zulüm
    kelam kalemle mühür
    dolaylı zuhur
    olaysız dağıl
    kendine huzur inşa edebilecekken kamil
    atar o tarafa suçu, sonucu;

    hipnoz
    sol, sağ
    sol sağ
    hipnoz
    solu, üfle
    solu, üfle

    katbekat
    misli misli
    hayat memat
    ne belli sis mi is mi
    soluma bi dur bi bi tur bekle
    ektiğim emekle ikidir aynı hikaye
    şayet şike varsa et şikayet
    hep terane hep ayaksın
    yok ol
    ukala
    kulaksız
    biz artık durduraksız
    hırçın denizde sırt üstüyüz kulaçsız, uğraşsız

    hipnoz
    sol, sağ
    sol sağ
    hipnoz
    solu, üfle
    solu, üfle

    doğruya doğru
    yanıp yanıp soğuduk
    kalıp kalıp insan görüp
    sanıp sanıp boğulduk
    noldu da doğduk?
    deneyimse bilmek her ilmek bi boğum mu?
    e boğulduk! abov
    her kapan her tuzak
    hep “aynı" ayrı macera
    ha plaza ha sokak
    ha gülveren ha bağcılar
    ha seyran ha esat
    ha beşiktaş ha dikmen
    ha çayyolu/mesa
    vesaire
    aynı hesap

    hipnoz!
  • önce biraz hipnoz ve tarihinden bahsedelim. sonra nerelerde kullanıldığını ve son olarak nasıl uygulandığını kabaca anlatalım. önce hipnoz nedir? beynin frontal korteksteki aktivitelerinin önemli ölçüde baskılanması ve bu, beynimizin içeriden ve dışarıdan gelen uyaranları filtreleme ve kaynaştırma yapan, yeni anı oluşturmaya yarayan bölümünün mola vermesidir. yeni anı oluşturmadığınız an hipnozdasınız. hipnotize olmak bilmediğimizi düşündüğümüz bilgilere ulaşmamızı sağlar. zihnimizle hiç olmadığı kadar yakın oluruz ve tüm hisleri yoğun şekilde hissederiz. bazı şeyleri de baskılarız.

    bildiğimiz gibi yeşil renk mavi ile sarının karışımıdır. hipnoz altındaki kişiye maviyi görme telkini verilirse gösterilen yeşil rengi sarı olarak görecektir. sarıyı görme telkini verildiğinde ise gösterilen yeşil rengi mavi olarak görecektir. yani olay bazı şeyleri baskılarken diğer ve dikkat etmediğimiz şeylere konsantre olmaktır.

    hipnoz kadar yanlış bilinen anlaşılamamış hakkında şehir efsaneleri üretilen bilimsel bir şey olmamıştır sanırım. bunun nedeni insanlık tarihi boyunca uygulanması, ancak bu uygulamaları yapanların pek çoğunun şarlatan olması nedeniyle güvenilmez olarak algılanmasıdır. ayrıca bu şarlatanların inandırdığı kişiler şehir efsanelerini yaymış korku gizem doğaüstü özellikleri eklemlemişler. tarihte bazı dönemler saçmalık olarak görülmüş sonradan tekrar hortlamıştır. ama gerek şarlatanlar gerek sinema filmlerindeki garip sahneler sayesinde yanlış algılanma devam etmiştir.

    aslında bilimin kafası da biraz karışık. bu hipnoz nasıl oluyor da etki ediyor. bugün hipnoz, çok çeşitli alanlarda kullanılıyor. ama kullanımı geçmişe oranla çok daha yaygın hale gelmiş olmasına rağmen, tıptaki kullanım alanı hala oldukça kısıtlı. bunun sebebi, hipnozun tam olarak ne olduğu konusunda bir karara varılamamış olmasıdır. birkaç araştırmacının fikirlerini birleştirirsek hipnotik trans, etrafında olanların farkındalığını yitirecek kadar odaklanmak, konsantre olmak ve içe dönmek olarak tanımlanabilir.

    hipnoz başlangıçta sol beyin üzerinden hareket ediyor ve trans ilerledikçe sağ beyin aktivitesi daha baskın hale geliyor. hipnozda beyin dalgalarının beta seviyesinde ki uyanıklık durumundan alfa dalga boyutuna geçişi seri bir şekilde olur. hipnozun ilk seviyesi olan letarjik aşamaya bedensel gevşemeyle geçilebilir. bu seviyede kişi sempatik sinir sisteminden parasempatik sinir sistemine geçiş yapmaya başlar. zihinsel rahatlama arttıkça beyin dalgalarının titreşimleri seyrelir ve buna bağlı olarak sağ beynin işlevi ya da aktivasyonu da o oranda artar.

    hipnozun en başarılı olduğu alan sanırım ağrı kesici etkisidir. bu yüzden beklenen bir ağrı olan doğumda sıklıkla kullanılır. anneler ağrısız doğum yapabilir. ayrıca huzursuz barsak sendromunda etkilidir. hipnoz semptomatik bir tedavi sağlar. yani bedendeki bir yarayı iyileştirmez sadece ağrısını hissetmemenizi sağlar. psikolojik hastalıklarda depresyon anksiyetede etkisi plasebo olabilir. ancak etki plasebo olsa da olmasa da psikolojik sorunlu birini rahatlatmanın tıbbi faydaları tartışılamaz. ama şöyle bir durum var hipnozla tedavi sağlnabildiği gibi hastalıklar da oluşturulabilir ya da hastalık benzeri durumlar yaratılabilir.

    hipnoz tarihi şamanizmle başlar. şamanlar bunu sıkça kullanmıştır. kötü ruhlara müdahale olarak tanımlamışlar. ayrıca yunan mitolojisindeki asklepios'un hipnozu kullandığını biliyoruz. ancak yazılı bilim tarihinde olay mesner ile başlamış. aslında hocası olan bir din adamıyla. mesmer’in hocası ve ilham kaynağı olan peder gassner, rahiplik yaparken kendisi şiddetli baş ağrılarından ve baş dönmelerinden ıstırap çekmeye başladı. içindeki şeytanın bu oyunu ona oynadığına inanarak, kilisede halkı toplumsal dua ve günah çıkartmaya davet etti. kısa zamanda kendi problemleri ortadan kalkınca, yavaş yavaş başkalarının problemlerini çözmeye başladı.sonradan sürekli gelişti.

    peki kişiler nasıl hipnoz oluyor. genel yaklaşım, sakinleştirici bir imge düşünmekle başlıyor. kendinizi huzurlu bir ortamda düşünmeden önce hipnozcu, bütün hislerinizi uyarıyor ve derine dalma prosedürleri ve uygun telkinlerle amacınıza ulaşmanızı sağlıyor. bu telkinler başkaları tarafından da uygulanabilir, kendi kendinize de uygulayabilirsiniz.

    hem amerikan psikoloji derneği hem de ingiliz ulusal sağlık enstitüsü hipnozu ağrının tedavisinde standart bir prosedür olarak tanımlıyor. yapılan sayısız çalışmalar hipnozun, sırt ve bel ağrıları ya da kanser tedavisinin yan etkileri sonucu oluşan ağrılar gibi çeşitli kronik ağrıları iyileştirdiğini gösterdi. genellikle fiziksel ve bilişsel davranış terapilerinden daha çok rahatlama sağlıyor. aslında tüm ağrılı olgularda belli derece fayda sağlar diyebiliriz.

    bazı ameliyatlarda anestezi yerine bile kullanılabiliyor. teknik, oldukça basit. hasta lokal anestezi oluyor ve ona hafif bir sakinleştirici veriliyor. hipnozcu yanlarında oturup, onlara iç dünyalarına konsantre olmaları, nefeslerini kontrol etmeleri ve güvenli bir zihinsel bölgeye ulaşmaları için rehberlik ediyor. geçmiş deneyimleri tekrar yaşamaları için yardımcı oluyor. beyinleri tamamen anılara odaklanıyor. en önemli avantajı, yan etkilerinin azlığı. genel anesteziden kaynaklı başınız dönmesi veya hasta hissetme durumları yaşanmıyor.

    kötü alışkanlıkları bırakma konusunda pek çok araştırma olsa da sonuçlar kafa karıştırıcı. kilo verme olayında ise hipnoz etkili gözüküyor. ancak dediğim gibi etkili olduğu konu ağrı ve anksiyete azalması.

    beyin görüntüleme deneylerinin gösterdiğine göre, hipnotik hareketlerin rahatlama bölümü beynin frontal korteksteki aktivitelerini önemli ölçüde baskılıyor. bu, beynimizin içeriden ve dışarıdan gelen uyaranları filtreleme ve kaynaştırma yapan, yeni anı oluşturmaya yarayan bölümünün mola vermesini sağlar.

    sonuç olarak hipnoz hakkında şunu söyleyebilirim. kendinizi çok farklı hissedersiniz. olaylara ve dünyaya farklı açılardan bakarsınız. daha önce algılayamadığınızı sandığınız şeyleri hissetmeye ya da algılamaya başlarsınız. bunlar derin bir şekilde hissedilirse büyük ihtimalle başka bir insana evrilirsiniz.
  • ali bicim'in hipnoz videosunu izledim az önce, bayagi enteresan bir olay. hipnoz olduguna inandim ama bir yandan da bir insani bu kadar kolay hipnotize etmek bana cok sasirtici geldi. bende ise yarayacagindan pek emin degilim. keske olabilsem ama bence herkes hipnoz olamiyor.
hesabın var mı? giriş yap