• eski yunan'da diskos, disco/discobolo( antik yunan'daki olimpiyatların ilk örneği), discos+ ballein yani disk atıcı)) yani disco için de denilen (yuvarlak, halka yassı plaka, plak..) , +theke (çanta, kutu, depozito, koleksiyon) latince discus tur bahsedilen diskotek' in evrilme hikayesi. evet sahiden yazılanların konuyla hiç alakası yok, bakın bu doğru.
  • kokpit / cockpit

    uçaktaki pilot kabini, yarış otomobilindeki sürücü bölmesi veya küçük bir yattaki dümenci alanı için kullanılan terim.

    ingilizce adından anlaşılacağı gibi horoz dövüşlerinin yapıldığı yer.

    horozlar için dövüş alanı genellikle bir çukur şeklindeydi. etrafında horozların kaçmaması için dairesel bir bariyer vardı ve seyircilerin aksiyona yukarıdan bakabilmeleri için küçük bir tiyatro gibi sıra sıra koltuklarla donatılırdı. bir anlamda kokpit; çok fazla stres dolu bir alan ve aynı zamanda muhafaza edilen bir yerdi.

    18. yy'da kokpit terimi, bir savaş gemisinin en alt güvertesinin arka kısmı için kullanılmaya başlandı. burası geminin hareketlerinden en az etkilenen ve güvenli bir bölümdü. revir olarak kullanıldığı gibi subaylar için karargah görevi de görüyordu. bugün bile bir yatın veya motorlu teknenin alt güvertesindeki bir odaya kokpit denir. terim, 19. yy'da yelkenlilerin dümen odası için kullanılmaya başlanınca günümüzdeki anlamına ilk adım atılır. 20. yy'da uçaklar hayatımıza girince pilotların görev yaptığı kabin için de kullanılır, yarış arabalarını kullanan pilotların oturdukları kontrol alanı için de kullanılır.
  • çaybahçesi, çay içilen bahçeden türetilmiştir. çay çince kökenli, bahçe de farsça bağ-ça.
  • hamal yük taşıyan kişi anlamına gelir ve hamal kelimesinin asli harfleri hml'dir. bu asli harflerden türeyen bir diğer kelime ise hamile'dir. hamile de bebek taşıyan kişidir. yani iki kelime de aynı asli harflerden türemiştir.
    (bkz: hamil)
  • türkçe'nin şubat, nisan, temmuz, ve eylül aylarını ibrani takvimi ile paylaşması.
  • hokus pokus ve abra kadabra gibi ifadeler arkasında hiçbir güç olmayan şakacı bir sihirbazın basit sözleri gibi görünebilir. ancak bu kelimeler son derece eskidir ve başlangıçta mistik güçlere sahip güçlü bir büyücülük sözleri olduğu gerçektir.

    ms. 2 yy'da romalı doktor serenus sammonicus, hasta bir kişinin iyileşmesi için boynuna bir muska takması gerektiğini söyler, abrakadabra kelimesinden türetilen üçgen bir formülle yazılmış bir parşömen parçasını, hastalığı vücuttan atması için muska niyetine kullanır.

    görsel

    abra kadabra ile ilgili başka bir teori; "konuşurken yaratacağım" anlamına gelen aramice "avra kehdabra" deyiminden geldiğidir. büyücülük, sihir bağlantısı yine var.

    hokus pokus'un, latince kutsal bir cümle olan "hoc est corpus meum" ifadesinin saptırılmış hâli olduğuna inanılır. (bu benim bedenim)

    şimdi bu kelimeleri kullanan kişilere bakıldığında ortada çok büyük bir saçmalık var.

    sihirbaz kelimesi ingilizce wizard. wys kökünden türemiş. bilge kişi demek.

    cadı kelimesi ingilizce witch. wicce kelimesinden türemiş. kadın sihirbaz, kadın büyücü demek.

    erkek olan sihirbazlar/büyücüler krallar dahil halkı eğlendiren kişiler iken kadın olan sihirbazları yakmıştır ortaçağ gerici zihniyeti. halbuki kelime kökenlerine bakılırsa iki taraf da aynı işi yapıyormuş. kadın olmak çok zor.
  • doğru başlıkta mıyım bilmiyorum peşinen söyleyeyim*

    evlilik kelimesinin köküne indiğimizde aslında ev'den türediğini hepimiz görebiliyoruz.

    ev ise insanoğlunun yaradılışından beri kendini başına gelebilecek kötülüklerden korumak, gün içindeki hayatta kalma mücadelesinden kurtulmak için oluşturduğu bir sığınaktır.

    evli kelimesi ise bu sığınağa sahip insandır.

    evlilik de sığınağa sahip insan olma durumudur.

    bence bu anlamla bakıldığında evlilik iki insanın birbiri için sığınacağı, huzurlu ve kendi olabildiği, tüm mücadelelerinden sıyrıldığı bir ilişkide olma halidir.

    günümüzdeki ilişkiler bu bilinçle yaşansa keşke…
  • " şüphe kelimesini gündelik dilde anlamak kolay iken, kelimeyi kavramsal bir yapı olarak ele almanın yönünde engeller vardır. kelimenin etimolojisine baktığımızda, arapça -şbh- kökünden gelmekte olan bir kelimedir ve hem emin olamama hem de kuşku duyma anlamını taşır. ancak aynı kelime kökü, benzerlik anlamını da taşır ve 'teşbih', 'müşebbeh' gibi aynı kökten türemektedir. şüphe kelimesinin diyalektik bir özü olduğunu öne sürebiliriz. kelime, emin olamamanın yanında bir benzetmeyi ifade ettiği için bir yandan yapılan tespite, söylenene, belirli olana bir kuşku duyma hakkı sunarken bir yandan da bir belirleme yapma hakkını saklı tutar. gündelik dilde bu kelimenin yakın anlamlılarından biri 'kuşku' kelimesidir. kelimenin halk ağzindan türediği ve 'kuş gibi ürkmek' anlamını taşıdığı birçok sözlükte aktarılmış olsa da güncel çağrışımlarından oldukça uzaktır. " ( psikeart/sayı 68/syf 30)
  • burhan isminin buda'dan gelebiliyor olma ihtimali. geçen yüzyılın başında altaylarda sovyet hegemonyasına tepki olarak doğan hafif şamanist-hafif budist bi inanç var. (bkz: burkhanism) üzerinde çalışırken burhan'ın etimolojisini merak edip baktım. kelimenin arapça kökenli olduğunu düşünürken şu sayfa çıktı karşıma.

    sadece burhan'ın buda'dan geldiğini iddia etmiyor, üzerine gelen han ekinin bildiğimiz hükümdar anlamına gelen han olduğuna da değiniyor. yani burhan bir nevi buda han'dan bozma bir isim. ama can alıcı nokta şu. aynı wiktionary sayfasında karahanlı dilinde kelimenin yazılışına da yer vermiş. dikkatli gözlerden kaçmayacaktır, örnekte burhan arap harfleriyle gırtlaktan gelen 'ha' sesiyle yazılmış. islami kaynaklarda geçen burhan ya da bürhan bildiğimiz ince 'he' ile yazılıyor.

    anlam olarak da arapça bürhan 'kanıt' anlamına gelirken sanskritçe buddha 'uyanmak' kökünden geliyor. muhtemelen arapça-sanskritçe kökler arasında bir bağ yok. ama türkçede burhan isminin telaffuzu arapça kökten ziyade yukarıda bahsettiğim karahanlıca 'buda han' manasına gelen burhan'a daha yakın. kalın bir ha ile telaffuz ediliyor.

    ismin türkler arasında islamiyetten önce kullanılıp islamiyetten sonra kuran'da da geçiyor ayağına aynı şekil kullanılmaya devam edilmiş olması muhtemel. çok uç bi benzetmeyse de emin olamadım şu an, baya uykusuzum. mantıksızsa özelden aşağılarsınız.
  • siren, "canavar düdüğü" anlamına gelen fransızca "sirene" kelimesinden alıntıdır.
    antik yunan'da sirenler, yarı kadın yarı kuş ya da yarı kadın yarı balık olarak tasvir edilen yaratıklardır.bu yaratıklar, şarkılar söyleyerek, korkunç sesler çıkararak gemilerin kaza yapmalarına neden olurlarmış.
hesabın var mı? giriş yap