• kanada yapımı, oscar adayı muhteşem film. vasiyetinde çocuklarına memleketi lübnan'a dönüp abileriyle babalarını bulmalarını isteyen bir kadının gençliğinde yaşadığı sancılı yıllar ve çocuklarının bu geçmişle yüzleşmelerini konu alıyor. başından sonuna kadar seyirciyi perdeye kitleyen, iliklere işleyen bir öykü..
  • 30. uluslararası istanbul film festivali kapsamında 14-15-16 nisan tarihlerinde gosterilecektir.
  • insanın psikolojisini bozan filmdir. yok ulan olmaz böyle şey, bi insana bu kadar acı fazla. izlemeyin filmi de, böyle üzülür, nefret edersiniz insanlardan. ne gerek var? çılgın dersane' yi izleyin.
  • festivalde bugün önce bu filmi ardından dardane biraderlerin ‘söz’ filmini izledikten sonra yansın bu dünya yok olalım hepimiz, başka türlü olmaz dedim kendi kendime. yahu insanın hayata uyanması öyle fena bir şey ki. yıllardır bu uyanıklığın ızdırabını çekiyorum oturduğum yerden. evet ya oturduğum yerden.
    bir kere film deyip geçemiyorsunuz çünkü gerçek hikayeler bunlar. böyle savaşlar, böyle korkular, böyle öfke, böyle vahşet, böyle insaniyetsizlik var da var. izledikçe duygular mı donuyor yoksa algılar açılıp da hareket mi artıyor bilemiyorum artık.

    --- spoiler ---

    diğer bazı filmler gibi bu film de iki tokat çaktı bugün. film izlerken çok ağlak olmayan beni bile garip bi şekilde hıçkırığa boğacak kadar etkiledi bazı sahneler. sanki elde düğme biri hüngürdetiyordu beni. kaçacak delik aradım bazı sahnelerde. bi utanç duydum hayattan, insanlardan, diktatörlerden, ırkçılardan, ev yakanlardan, tecavüz edenlerden, namus çığırtkanlarından, sadece kendi çocuğunu düşünenlerden, her türlü pisliği yapıp hiçbir şey olmamış gibi hayatına kaldığı yerden devam edenlerden…

    --- spoiler ---

    festival konuğu başrol oyuncusu film sonrası soruları yanıtlamak için oradaydı ama ben onu da bekleyemedim. böyle sanki bu kurmacaya kaynaklık etmiş gerçekten sıyrılıp entel bir muhabbetin içine girmek de ayıp geldi. ne pis dünya bu arkadaşım, nasıl temizleneceğiz bilmiyorum ki!
  • her sahnesinde "yok artık" dedirten, izleyiciyi duvardan duvara çarpan en sonunda da izlerken aklınızdan geçirmeye bile korktuğunuzla sizi karşı karşıya bırakan film. old boy ile yakın zamanlarda izlenildiğinde bünyenin kaldırmaması ihtimalini göz önüne almak gerekiyor.
  • içimdeki yangın diye türkçeleştirmişler. mein herz brennt takıntısına kapıldığımız gün bu yangını görmek ayrı bir ilginçlikti. hayat garip. *
  • çok etkileyici bir film olmuş, evet. daha çok insana ulaşsın daha çok kişi haberdar olsun istedim izlerken hep. ve dünyanın bir yerlerinde böyle yangınların durmaksızın devam ettiğini görsünler istedim.

    --- spoiler ---
    dönemin siyasi oluşumları hakkında daha çok bilgi verebilseymiş tam belgesel olurmuş.

    --- spoiler ---
  • lübnan asıllı kanadalı wajdi mouwad 'ın tiyatro oyunundan uyarlanan dokunaklı film. yönetmen koltuğundaki dennis villeneuve kanımca bir tiyatro oyununu uyarlarken bunu seyirciye hiç de çaktırmıyor. özellikle bazı sahneler epey de duygu sömürüsüne "gebeyken" bunları gayet uzaktan seyirciye göstermesi de yönetmenin bence başarısı. kurgusu, ışık kullanımı, yakın planlar gibi ayrıntılarla da yönetmenin diğer başarılarını sıralayabiliriz. müziklerde radiohead'den like spinning plates ve you and whose army seçimi nasıl da filme denk düşüyor, pek ala olmuş diyebilirim. bunu seven bunu da sever gibi olacak ama aynı dönemi anlatan 1998 yapımı west beyrouthfilmini de izlemeniz naçizane tavsiye edilir.

    maalesef geçmişin bugünden hiçbir farkı yok, her an her yürek bir yangın yeri, acılar gittikçe katmerleniyor.
  • tek kelimeyle süper film. söylenecek o kadar çok şey var ki sanırım bu yüzden 'susmak' en makbul olanı. ikinci defa bi filmden bu kadar etkileniyorum.
    (bkz: içimdeki deniz)
    edit: izleyeceklere bi tavsiye filme dair hiçbirşey okumadan gidip izleyin.
hesabın var mı? giriş yap