• öncelikle şunu dinliyoruz: http://www.youtube.com/watch?v=to-4eloynby

    temelinden sorunlu bir konu bu insan ilişkileri. insan gibi, kendini tüm hayvanlardan üstün gören kibirli bir hayvanın kendi ırkıyla ortaklık kurması bile hata. hani çocuk saflığı vardır ya, aslında bu çocuk saflığı kirleneli çok olmuş. siz kendi halinizde, toz pembe dünyanızda yaşarken, birileri ufaktan ufaktan götünüzü sikiyor, farkına bile varamıyorsunuz.

    mesela birisine güveniyorsunuz, belki de en değerli şeyiniz olan sevginizi veriyorsunuz. ama öyle bir seviyorsunuz ki, bu sevgi hakkıyla dağıtılsa dünyadaki sevgi açlığını sonlandıracak derecede büyük. sonra ne mi oluyor? sizin pembe dünyanız renklilerle birlikte yıkanmış gibi alaca bir hale bürünüyor. sonra siz o pembeliği geri kazanmaya çalışıyorsunuz. belki kazanıyorsunuz ya da tam kazandığınızı düşündüğünüzde aslında bu pembe dünyanın çok daha önceleri kirlendiğini görüyorsunuz.

    insan ilişkilerindeki temel sorun: net olamamak. net olacaksın şu amınakoduğumun dünyasında. arkadaşına da, sevgiline de, sevdiğin, sevmediğin her insana... sevmiyorsan sevmiyorum diyeceksin.

    bundan sonra hayatıma net olmayan insan sokarsam götümü siksinler.

    son olarak da bunu dinliyoruz: https://www.youtube.com/watch?v=bjmcw0kb9x4

    insanlar arasındaki temelsiz, güvensiz, zehirli tüm ilişkilerin amına koyayım.
  • arthur schopenhauer şöyle demiş; "soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. ısınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır."

    incinmeyecek ve incitmeyecek kadar uzak, üşümeyecek kadar yakın.
    keşke, doğru mesafeyi bulmak konusunda kirpiler kadar başarılı olabilsek..
    her yanımız ok yarası olduktan sonra bizim alternatiflerimiz, birlikte ama acı çekerek mi, yalnız ama üşüyerek mi? şeklindedir.
  • "adamın biri doktora gider ve 'doktor, kardeşim fıttırdı, kendini tavuk sanıyor' der. doktor da, 'getirseydiniz ya, tedavi ederdim' der. adam bunun üzerine şöyle der: 'evet ama doktor, yumurtaları çok işime yarıyor.'

    galiba ben de insan ilişkilerinde aynı şeyi hissediyorum. akıldışı, mantıksız hatta saçma olduklarını bilseniz de sürdürmeye çalışıyorsunuz. çünkü hepimizin yumurtalara ihtiyacı var."

    (bkz: woody allen)
    (bkz: annie hall)
  • insan ilişkilerindeki en büyük çelişkilerden biri anlamak ile sevmek arasındadır. sağlıklı ilişkiler anlamaya dayanır. ancak bazen sizi incitmiş birisi sizi anlasın diye ona öyle iyi bir ders verirsiniz ki, sizi çok iyi anlar, ama ders almış olmak gururunu incitir, acımasızlığınızdan iğrenir, korkar, artık sizi sevmiyordur. geçmişteki acınızı anlaması uğruna sevgi ilişkisini feda etmişsinizdir. bu yüzden de anlaşılmış olmak zevk ve rahatlamadan ziyade acı, buruk bir tat bırakır. hani filmlerde "tam ölürken yaptıklarının sebebini açıklayan katil" gibi zavallı hissedebilirsiniz.
  • hayattaki en buyuk korkunuz birilerinin kalbini kirmak ve uzmek ise kanser olup yavas yavas olmenize sebep olabilirler.

    (bkz: kendi olumunu gormek)
  • eğer insanlara uzak, onlarla kurduğunuz ilişkiler üzerine düşünmeyen biriyseniz çok kolay halledebileceğiniz bir mesele bu. ben böyle biriydim son bir kaç yıla kadar. ne zaman başka insanlarla mecburen yakın ilişkiler kurmak zoruda kaldım ev arkadaşlığı, iş ortamı gibi hayata küstüm yemin ederim. hiç mi düzgün gerçekten samimi bir insan yok şu dünyada? kendimden bile şüpheleniyorum acaba ben de kendimi iyi insan zannediyorum ama ben de onlar gibi miyim? zaten beğenmediğim bu insanlara göre ben gıcığım. ortak fikirleri bu üstelik. hayır bu yaşta ergen bunalımlarına gireceğim utanmasam. insan ilişkileri şu şekilde yürüyor yeni yeni öğrendiğim kadarıyla:

    kendini hep olduğundan farklı biri gibi göster. aynı evde yaşadığım insanların arkadaş ortamında hele ortamda karşı cins varsa kendilerini gösteriş biçimlerini gördükçe onlara acırdım eskiden.
    karşısındakini yererek, kendini üste çıkarma. bu da 2. aşama. kendini olduğundan farklı göstermek kişimize yetmez bir zamandan sonra, senin üzerine çalışmaya başlar.

    insanlardan uzak durmak lazım. bunları insanları sevdim değer verdim, beni sattılar düşüncesinde biri olarak yazmıyorum üstelik. ben insanları sevmem. gerçekten biri birini nasıl sever bilmiyorum bile. bak bir de bu var. bunu onlara söylediğinizde size bakışlarına baksanız gerçekten çok sevgi dolu olduklarını sanırsınız. güya ben sevmiyorum insanları, onlar seviyor. benim gösterdiğim hassasiyetin yarısını göstermezler eğer çıkarlarına uygun değilse. allah gerçekten bu insan türünün eline düşürmesin insanı.
  • yavşaklıktır kardeşim yavşaklık. insan ilişkilerinden anladığımız düpedüz yavşaklık. yüzüne gülümse, hoşuna gitmeyecek şeyler söyleme, suyuna git, tatlı şeyler söyle, arkasından ağzına sıç. sikerim insan ilişkilerini. insan ilişkilerini bırakın insan olun, dürüst olun da aklınızdan geçeni söyleyin, dürüst olun lan biraz yavşaklar!
  • bir türlü vakıf olamadığım ilişki türü. hayvanlarla iletişimim şahane. mesela kedileri fazla sıkıştırarak severim, kafaları bozulunca ısırıp tırmalayacaklarını bilirim. şaşırmam yani. köpekleri sevince genelde boş boş bakıp "daha çok sev" diye peşimden gelirler. buna da şaşırmam. hayvanlar stabil. vahşi değillerse sen onları sevince onlar da seni sever. insan ilişkileri hormonların azizliğine mi uğruyor bilmiyorum. pek dengesiz. biriyle aradaki diyalog kopunca asla eskisi gibi olmuyor. ve eskiden buna da üzülürdüm ama artık buna üzülmekten de sıkıldım.
  • önceden aman kimseyi kırmıyım aman kimse üzülmesin ben zaten bir şekilde mutlu olurum diyerek kendimden çok ödün verdim. bunu aman ben şöyle iyi bir insanım hep başkalırını düşünürüm diye söylemiyorum illa ki bencilliklerim olmuştur ama böyle davranmaya çok özen gösteriyordum cidden.

    sonra geç de olsa bunun çok boşuna bir uğraş olduğunu anladım. sen ne kadar insanların istediklerini yaparsan yap asla yetmiyor hep daha fazlasını istiyor. hepimiz için bu durum böyle. yani gördüm ki ben ne kadar uğraşırsam uğraşıyım karşımdakini asla memnun edemedim. ve deli gibi aşık olduğum sevgilim, en yakın arkadaşım dediğim insanlar.. hepsinden hiç beklemediğim davranışlar gördüm.

    1)en yakın arkadaşım; bir sene ona anlattım hoşlandığım adamı yeri geldi ağladım sızladım beni teselli etti. sonra bir gün hiç beklemediğim anda sevgili oldular. ve arkadaşımın bana yaptığı açıklama; venacavasuperior biliyorum artık eskisi gibi olamayız ben yasin'i seçiyorum lütfen beni anla vs vs... bir sürü saçma sapan açıklama. 5 yıldır en yakın arkadaşım dediğim insan bana böyle bir açıklamayla arkadaşlığımızın bitimini ilan etti. ben böyle bir konuda ona kendimden daha fazla güvenirdim ve bu gerçekten hayatta 19 yaşıma kadar aldığım en birinci dersti; kimseye güvenme.

    2)aşık olduğum adam; o her seferinde emin olamadığı için hayatıma bir kaç kere girip çıkma teşebbüsünde bulundu ve ben her seferinde ondan vazgeçemediğim için hayatımdaki çok değerli insanlardan vazgeçtim. onun için çok kişinin kalbini kırdım. çok kişinin ahını aldım. onu hayatımda ilk sıraya oturttum, kendimi asla önemsemedim. hep onun istekleri hep onun mutluluğu.. ve işin en acısı yine olsa yine yapardım. deli gibi mutluydum onunla o da bir gün elle tutulur hiç bir şey söylemeden terk etti beni. bu da 22 yaşımda aldığım ikinci dersti; kimseye kendinden fazla değer verme, kimseyi kendinden çok sevme.

    bir gün bir aydınlanma geldi ve hayatta herkesin kendi istekleri için yaşadığını farkettim. herkes bencildi ben de öyle. en yakın arkadaşımdan beni seçmesini bekledim, aşık olduğum adamın da bana benim ona olduğum kadar aşık olmasını bekledim. bu aydınlanmadan sonra insanların yaptıklarına veya yapmadıklarına kızmayı kırılmayı bıraktım. aynı zamanda insanları memnun etmeye çalışma gafletinden de kurtuldum.

    ve insanlardan tüm beklentilerimi aldım çöpe attım.beklentiler.. hepsi birer mutsuzluk sebebi.
hesabın var mı? giriş yap