• eğer karşıdaki insan ya da insanlar sizden kendilerine bir zarar gelmeyeceğini anlarsa yaprağı sapıyla beraber yediniz demektir.

    mutlaka bir azı dişiniz olmalı. bu zenginlik olur, kanunlara hâkim olmak olur, iri ve adaleli bir beden olur, akıcı ve ikna edici bir üslup olur, sosyal statü olur; muhakkak karşı tarafta "bana bir zarar verebilir" intibaı uyandırmanız gerekiyor.

    aksi takdirde ezerler..
  • kendinize saygı duymak istiyorsanız, size yapılan hiç bir saygısızlığı affetmeyin.. insanlar her saygısızlık sonrası daha da cesaretlenir size karşı, saygı sizin kişiliğinizdir, çizgilerinizdir. çizgileri olmayan insanlar saygı görmezler.
    ego hep bize kötü bir şey gibi sunuluyor, oysa ki kararında ve yönetilebilir bir ego her insan için olmalıdır.

    ayrıca, dozunda kötülük her insan için gereklidir..

    debe editi: çok fazla soru geldi, dozunda kötülük nasıl oluyor diye,
    bir insana kızmanız gerekiyorsa kızacaksınız, ayrılmanız gerekiyorsa ayrılacaksınız, siz bunları yapmazsanız bu enerji karşı tarafa geçer ve onlar hadsiz bir şekilde bunu yapar.

    zorunlu edit: bu entrynin debeye girmesi çok şaşırttı beni, çok fazla insan mesaj attı ve cevap veremedim.
    size zamanı olmayanın mutlaka başka birine zamanı vardır, size saygı duymayanın başka birine saygısı vardır.
    net olun ve size saygısı olmayan insanları şutlayın hayatınızdan, pollyanna olmayın.

    ve unutmayın herkes her şeyi bilerek ve isteyerek yapıyor, cezasız bırakırsanız yaptığının doğru olduğunu düşünür ve tekrar tekrar yapar..
  • kiminle dertleşirken eline koz vermiş gibi hissetmiyorsan, o kişi senin dostundur.
  • hayatımıza giren her insanın sonsuza dek bizimle olacağı yanılgısı.
    istiyoruz ki bizimle aynı otobüse binen herkes bizimle birlikte son durağa kadar gelsin ama insanların gidecekleri yer başka, bize bir müddet eşlik edecekler ve inmeleri gereken yerde inecekler.
    insan ilişkilerinden öğrendiğim bu oldu; herkes kendi durağına gidiyor ..
  • hayatı boyunca “köklerinizden kurtulun, kopun, her şeyi reddedin” diyen nietzsche‘nin doğduğu ile öldüğü yer arası mesafenin sadece 30 metre oluşu; “kötülük en büyük güçtür, merhamet büyük zayıflıktır” diyen nietzsche‘nin kırbaçlanan bir atı görüp merhametten hüngür hüngür ağlaması..

    demem odur ki; insan çelişik ve ironik bir varlıktır. insanların ne dediğinden çok ne yaptığına dikkat etmekte fayda vardır. iyi geceler..
  • elinden geleni yaptıktan sonra geriye çekilmeyi bilmek. kim sana ne kadar geldiyse o kadar gitmek. içinde "acaba" kuşkusu kalmayacak şekilde her şeyi yapmak ve kendine olan saygını yitirmeden uzaklaşmak.

    beklentilerini ne olursa olsun yüksek tutmak. beklentini az tutmak sadece sana zarar verecektir. istediğin şeylerden vazgeçmeden değecek insanları bulmaya çalışmak.

    insanlar salt iyi ya da salt kötü değillerdir. sana gökkuşağının bütün renklerini getiren bir insanın başkasının cehennemi olduğunu bilemezsin. senin cehennemin olan bir insan da aynı şekilde bir başkasının en güzel rüyası olabilir.

    insanlar değişmezler. bir insanın içinde olmayan bir şeyi dışarı çıkarma imkanın yoktur. bu yüzden insanların içini görmeye çalış ve orada bir kötülük varsa iyilik bulmak için uğraşma.

    herkes kendine yakışanı yapar. başına ne gelmiş olursa olsun bu senin değerini asla düşürmez. sadece o insanların ne olduğunu sana gösterir o kadar.

    ne olursa olsun umudunu kaybetme ve yüreğini boş yere tüketme. sen güzel kal ki aynaya her baktığında kendinle gurur duyacak yüzün olsun.

    debe editi: bu entriyi ilk yazdığım zaman ve debe'ye girdikten sonra gelen güzel mesajlar ve dilekleriniz için teşekkür ederim. bir yerlerde insanların biraz daha umutlu olmasını sağladıysam ne mutlu bana...
  • kendine yetmek, kaybetmekten korkmamak ve yalnız kalma ihtimaline hazırlıklı olmak.

    evliliğimde bile bir gün boşanıp yalnız kalsam ne yaparım diye arada senaryo yazıyorum. yaklaşık 2 sene önce bir yazar bana özgürlüğün formülünü sormuştu, şimdi cevaplıyorum. iş hayatımda da ilişkilerimde de aynı şeyi gördüm: kendime yetip kaybetmekten korkmuyorsam karşı taraf değer verip benim şartlarımı kabul ediyor. kaybetmekten korkuyorsam bu korkuyu mutlaka aleyhime kullanıyor. iş hayatında mesela “buradan gidersem daha iyi şartlarda bir işi kısa sürede bulurum.” duygusunu hissettirdiğimde en yüksek kademedeki kişiye (hastanedeyse başhekime, özeldeyse müdüre) bile rahatlıkla ters davranabiliyordum. ama ne zaman karşıdakine “bu işe ihtiyacım var.” diye hissettirsem hemen aleyhime kullanılıyordu. ilişkilerde de öyleydi. ne zaman “benim şartlarım bu, kabul etmiyorsan yolun açık olsun.” desem el üstünde tutuldum, ne zaman “ben bu ilişkiye değer veriyorum.” desem köpek çekildim.

    özetle: özgürlük istediğini yapmak değil istemediğini yapmamaksa hayır diyebilmenin yolu kendine yetmek ve o isteği yapanı kaybetmekten korkmamaktır
  • kimseye bir şey anlatmamak.

    en yakınınıza bile hayatınızda olan biteni ana başlıklarıyla anlatıp detay vermeyin. özet geçin. olanları anlatın, olmasını hayal ettiklerinizi veya planladıklarınızı asla. kimseye ama kimseye gereğinden fazla detay vermeyin. hayallerinizi anlatmayın. ya hevesinizi kaçırırlar, ya küçümserler, ya kıskanırlar, ya özenirler. zayıf noktalarınızdan bahsetmeyin, kimseye karşı öz eleştirinizi yapmayın. hiç ummadığınız anda hiç ummadığınız bir kişi pat diye önünüze çıkarır, kalakalırsınız. kendiniz bile unutmuşsunuzdur ona söylediğinizi. koz olarak kullanırlar. kim olursa olsun, ne kadar yakın olduğunuzun hiçbir önemi yok. insanlara mümkün olduğunca kendinizle ilgili az bilgi verin.
  • seni dinlemeyeni sen de dinleme.

    seni sevmeyeni sen de sevme.

    sana merhamet etmeyene sen de merhamet etme.

    kötüye karşı kötü olmak gerekiyor evet. biz acıyıp alttan aldıkça tepemize çıkıyorlar çünkü.
  • insanlarla iyi niyetli, anlayışlı ve uyumlu bir şekilde iletişim kurmaya çalışırsanız iyi niyetinizi suistimal etmeye çalışan birileri her zaman karşınıza çıkacak ve o kişiler tepenize çıkmayı kendine hak görecek o yüzden bazı insanlara ne iyi niyetli ne de kötü niyetli olun. mesafe koymayı bilin ve o insanlar size karşı kötü bir bildirimde bulunduğunda ağızlarının payını vermekten çekinmeyin. yoksa kaybeden hep siz olursunuz. gerçi kötü niyetli insanlar da hep kaybediyor ama onlarda fazla duygu ve empati olmadığı için bunun farkına varmıyorlar. oysa ki hassas, kırılgan ve iyi niyetli insanların kalbi çıt diye kırılıyor ve bunu kendilerinden başka kimse duymuyor.

    selam olsun iyi, anlayışlı, empati sahibi insanlara
hesabın var mı? giriş yap