• türk basın tarihinde haksızlığa uğramış kanaldır.

    efendim: 1994 ekonomik krizinde kurulmuştur. kurucusu kriz nedeniyle harekete geçirememiştir. önce kanala müşteri aranmıştır, bulunanamıştır. bunun üzerine tamamı gazeteci olan kişiler "yahu biz bu işi yaparız" deyip işe girişmişlerdir. sanıyorum 1995 sonu veya 1996 ortasında olmuştur bu hadise.. yani yayına başlama işi.

    gazeteciler bu işe soyunurken besim tibuk'un (net holding) desteğini almışlardır. besim tibuk, (yine bildiğim kadarıyla) hissedar olmadan parasal destek vermiştir. patronajının tamamı gazetecilerdir ve hisse sahibi gazetecilerin hepsi kanalın çalışanıdır aynı zamanda.

    -hiç şüpheye meydan vermeyecek biçimde türkiye'nin ilk haber kanalıdır.

    -hiç şüpheye meydan vermeyecek biçimde bugün türkiye haber televizyonculuğundaki temel formatın yaratıcısıdır.. bu format, saat başlarında haber, buçuklarda özet biçimindedir ve halen cnntürk ve ntv tarafından kullanılmaktadır.

    -türk tv'lerine hediye ettiği formatlardan biri de "üçlü tartışma programlarıdır".. bugün hala çeşitli şekillerde, sürekli aynı kişilerin olduğu tartışma formatını ilk yapan televizyondur. yıllardır gavur tv'lerini seyrederim böyle bir format yok. kanal-e'de bu üçlü formattaki yayını, besim tibuk, nahit duru ve cevher kantarcı yapıyordu. besim tibuk o dönem malum liberal demokrat parti'nin genel başkanıydı. nahit duru, bilenler bilir, ecevit'in hapis yattığı günlerde arayış dergisini kelle koltukta çıkaran, türkiye'nin sosyal demokrat kişiliklerinden biriydi. cevher kantarcı ise istanbul tipi gazetecilerin önde gelenlerinden biriydi. yani bugünkü "keller körler birbirini ağırlar" biçimde gitmiyordu program.. çatır çatır tartışılıyordu, hatta kavga ediliyordu. yani kanala destek veren besim tibuk, görüşlerini açıklayacağı bir medya bulmuştu ama hiç de iddia edildiği gibi "satılmışlık" olmadı hiçbir zaman.. biline..

    -kanal mali sorunlarını hiçbir zaman aşamamıştır. bu nedenle önce korkmaz yiğit tarafından yutulmuş, ardından tekrar denemiş ancak yine başarılı olamamıştır.

    doğuş holding tarafından ağır bir baskı uygulanarak satın alınmıştır. kanala doğuş holding iki kez talip olmasına rağmen bütün ortakları ve çalışanları tarafından doğuş holding'e satmama yönünde karar bildirilmiştir. ama doğuş holding rivayete göre reklamlarını dahi kestirerek ve başka olası taliplere, "ben ilgileniyorum almayın" diye mesaj göndererek engellemiştir. (kendileri neden kurmadılar, neden satın aldılar derseniz yayın lisansı ve frekansı için)

    yani bu ferit bey, bugünlerde daha iyi anlaşıldığı gibi hiç de öyle "sevimli" biri değildir.

    bu operasyonu saner ayar yürütmüştür. yaa.. bildiğiniz saner ayar.. bu çok yetenekli televizyon yöneticisi kanal e'nin kuruluşunda, bugün cnbc-e olarak yayınını sürdüren televizyon formatının geliştirilmesinde rol oynayan gazetecilerden biridir. aslında, bugünkü cnbc-e'nin yayın formatına kanal e döneminde başlanmış, ancak mali sorunlar nedeniyle başarılamamıştı. mali sorun çözülemeyince de doğuş holding "yutuvermişti" kanal-e'yi..

    gazetecilerin "yarattığı" ilk televizyondur. ikincisi ise habertürk.. ikisi de ne yazık ki büyükler tarafından "yutulmuştur"..

    haksızlık edilmemelidir bu kanala.. türk basın tarihi açısındaün "ilk" olma özelliği unutulmamalıdır.

    ne yazık ki gazeteciler ilk olarak unutmaktadır bu kanalın bu özelliğini.

    misal, radyo televizyon gazetecileri derneği hala ntv'ye "türkiye'nin ilk haber kanalı" diye ödül vermektedir.

    ntv'nin ödülü haketmediğinden değildir itiraz.. türkiyenin ilk haber kanalı kanal-e'dir.. basın tarihi açısından not düşülmelidir.
  • cnbc-e'nin öncülüdür.

    "dublajlı film izleyemiyorum hacı" kuşağının da -ki buna ben de dahilim- yaratıcılarındandır.

    halbuki biz, sezai aydın, ışık yenersu, sungun babacan ve alev sezer'in seslendirmeleri ile büyümüştük. bruce wills'in gerçek sesini duyduğumuz zaman büyük hayal kırıklığı yaşamıştık. yıllarca türkiye'de dublajın çok iyi yapıldığı bilgisi ile gurur duymuş, tüm karakterleri tek bir adamın seslendirdiği doğu avrupa televizyonları ile dalga geçmiştik.

    sonra kanalın başfinansörü besim tibuk televizyon yönetimine atarlandı. kanal yönetimini devlet dairesi gibi çalışmakla suçladı ve desteğini çekti. televizyon yönetiminin rating artırıcı yeni tedbirler alması gerekiyordu. bunların başında da ana haber bültenini ardından film gösterimleri yapmak geliyordu.

    ancak şöyle bir sorun vardı. kanalın film alacak parası yoktu. bu yüzden de kilo ile satılan belgeselleri ve arşiv filmleri satın aldılar. ve evet tahmin edeceğiniz gibi daha ucuz olduğu için filmler dublajsızdı.

    ancak bu filmler kanala daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir izleyici kitlesi kazandırdı. istanbul'da yaşayan yabancılar. sonra kanal e 'de yayınlanan filmlerin ünü dalga dalga yayıldı.

    bu sırada başka bir kanal show tv, yine kilo ile satılan ve berbat dublajları olan amerikan komando filmleri ile dolgu yayını yapmakta idi.

    bir tarafta alt yazılı sinema klasikleri, diğer tarafta berbat dublajlı üçüncü sınıf asker filmleri.

    işte bu iki kutup alt yazı severler kuşağını doğurdu.
  • yeni kesfettiim bi kanal...
    super filmler ve diziler cikio (bkz: married with children) hemde alt yazili olarak...
    birazdan da ac/dc konseri var...
  • haftanin gunlerini: aile filmleri, korku filmleri, western filmleri, cinayet filmleri vs vs die bolusturmus bir tv kanali..
    reklamlar minimum..
    tam battaniye alti cay kave sigara keyfi yapilcak gorsel malzemeler diyari..
    umariiim deismez..
  • parasiz cine5
  • birbirine paralel uzanmış alt alta üç çizgiyi kesen -ve hafif yan duran- tek çizgili logosuyla yad ettiğimiz eski kanal.

    ondan kısa bir süre sonra da bildiğimiz küçük e harfine dönmüştü logosu hatta. lise dönemlerime denk gelen o yıllar (1999-2000-2001) bayağı kaliteli yayın yapardı.

    gösterimlerde reklam yok denecek kadar azdı. öyle ki, amerikan televizyon tarihinin gelmiş geçmiş en muhteşem yapıtlarından biri olan married with children'ın bir saniyesini bile kaçırmamak uğruna, 1 dakika bile sürmeyen reklam aralarında tuvalete gitmeye çekinir olmuştuk.

    benim gibi 84'lüler gayet iyi hatırlayacaktır. yaklaşık yarım saat süren bu dizinin, sadece ortasında, bir dakikayı ancak bulan bir reklam arası olurdu.

    kaçıranlar için, aynı gece yarısı 02:00 civarında tekrarı olurdu. kaçırdığımızda, hiç üşenmeden onu izlerdik zaman zaman.

    news radio, just shoot me, dawson's creek, parker lewis, who is the boss, married with children, saturday night live ve daha nicelerini unutmak asla mümkün değil!

    ne güzel kanalımızdın sen kanal e.
  • efsanevi bir tv kanalıydı. perşembe günleri erotik film kuşağı vardı. orta çağda geçen bir film izlemiştim, adını hatırlamıyorum ama baya etkileyiciydi o zaman. nerede şimdi böyle kanallar, varsa yoksa muhafazakarlık. içine tüküreyim böyle işin.
  • sanirim ilk logosu olan buyuk e seklindeki olay, bir iki yil oncesine kadar kadikoy'de simdi hayvani turkcell reklami olan yer civarinda bir binanin ust katlarinda solgun bir bicimde hala gorulebiliyordu.
  • ilk kez santana'yı dinlediğim, konserini izlediğim kanal olmuştur. konseri izledikten 2 hafta sonra da supernatural müzik dükkanlarında yerini aldı. o gün bugündür hâlâ santana ile beraberiz.
  • müzikal anlamda kendimi tekrarlamaya başladığım (1999 temmuz?) bir dönemde (death metal ve power metalden başka bir şey dinlemiyordum, favori gitaristlerim van halen ve malmsteen, favori davulcum lombardo'ydu) beni bir gece john scofield quartet ile tanıştırarak şoka sokmuştur. işte bildiğiniz anlamda spacetimereality öyle ortaya çıktı.

    edit: verdikleri konser de buydu hatta. http://www.youtube.com/watch?v=lcsdbetltoc
hesabın var mı? giriş yap