• kara delik, en basit ifadesiyle, yakınındaki nesnelerin kendi çekim alanından kaçıp kurtulmasına izin vermeyecek kadar büyük bir kütlenin yoğunlaştığı uzay bölgesidir. çekim konusunda eldeki en iyi teori einstein'ın genel relativite teorisi (grt) olduğuna göre kara delikleri anlamak için bu teorinin bazı sonuçlarını incelememiz gerekir. bunun için çekimi oldukça basit bir durumda inceleyelim.

    bir gezegenin üzerinde durduğunuzu düşünün. düşey yukarıya doğru bir taş atıyorsunuz. çok hızlı atmadığınızı kabul edersek, taş bir süre yükselecek ve gezegenin çekimi nedeniyle oluşan zıt yönlü ivmenin etkisiyle yavaşlayıp duracak ve geriye düşmeye başlayacaktır. taşı yeterince hızlı atarsanız, taşın gezegenin çekim etkisinden tamamen kurtulmasını sağlayabilirsiniz. artık hep yükselir.

    taşın gezegenin çekim etkisinden kurtulmasına yetecek en küçük fırlatma hızına kaçış hızı denir. tahmin edeceğiniz gibi, kaçış hızı gezegenin kütlesine bağlıdır: gezegenin kütlesi çok büyükse, çekim çok kuvvetli ve kaçış hızı çok yüksektir. hafif bir gezegenden kaçış hızı da küçüktür.

    kaçış hızı gezegenin merkezinden ne kadar uzak olduğunuza da bağlıdır: merkeze ne kadar yakınsanız, kaçış hızı o kadar büyüktür. yeryüzünden kaçış hızı 11.2 km/s'dir (atmosfer sürtünmeleri hariç). yani, herhangi bir cismi yeryüzeyinden yukarıya doğru saniyede 11.2 km hızla atmayı başarabilirseniz, cisim size geri dönmez. ay'da kaçış hızı 2.4 km/s'dir.

    şimdi, yüzeyindeki kaçış hızının ışık hızından da (saniyede 300 000 km) büyük olduğu, küçük bir yarıçapa yığılmış muazzam bir kütle hayal edin. hiç bir şey ışıktan hızlı gidemeyeceğine göre, bu kütlenin çekim alanından hiç bir şey kaçamaz. bir ışık demeti bile çekim etkisiyle durdurulup geri çekileceğinden, bu kütleden ışığın kaçması mümkün olmaz.

    işığın bile kaçamayacağı kadar yoğun kütle yığını fikri 18. yüzyılda yaşamış olan laplace'a kadar uzanır. einstein'ın genel relativiteyi geliştirmesinden neredeyse hemen sonra karl schwarzschild bu teorinin matematik denklemlerinin böyle bir nesneyi tanımlayan çözümlerini keşfetti. çok daha sonraları, 1930'larda oppenheimer, volkoff ve snyder gibi kimselerin çalışmalarıyla insanlar evrende böyle nesnelerin gerçekten var olabileceği olasılığını ciddi ciddi düşünmeye başladı. bu araştırmacılar, yeterince büyük bir yıldızın yakıtı bitince, kendisini kendi çekim etkisine karşı destekleyemeyeceğini ve bir kara deliğe çökeceğini gösterdiler.

    genel relativitede çekim uzayzamanın eğriliğinin bir manifestasyonudur. büyük kütleli cisimler uzay ve zamanı çarpıtır, eğrileştirir ve büker; böylece geometrinin bildik kuralları oralara uygulanamaz olur. bir kara delik yakınlarında uzayın çarpıklığı aşırılaşır ve kara deliklerin bazı çok acayip davranışlar göstermelerine neden olur. örneğin bir kara deliğin olay ufku bulunur. bu, kara deliğin sınırlarını işaretleyen küresel bir yüzeydir. bu ufuktan içeriye geçebilir fakat dışarıya çıkamazsınız. aslında, ufku bir kez geçtiniz mi kaderiniz geri dönüşsüz bir şekilde kara deliğin merkezindeki tekillik (singularite) noktasına yaklaşmaktır.

    bu ufku kaçış hızının ışık hızına eşit olduğu yer olarak düşünebilirsiniz. ufkun dışında kaçış hızı ışık hızından küçüktür, dolayısıyla roketlerinizi yeterince güçlü çalıştırabilirseniz kaçma şansınız olabilir. fakat kendinizi olay ufkunun içinde bulursanız, geçmiş ola, roketleriniz ne kadar güçlü olursa olsun kaçamazsınız.

    bu ufkun acayip geometrik özellikleri vardır. kara delikten uzaklarda durmakta olan bir gözlemciye göre bu ufuk hoş, statik ve hareketsiz bir yüzey gibi görünür. ancak ona yaklaştığınızda onun çok büyük bir hızının olduğunu fark edersiniz. aslında o dışarı doğru ışık hızıyla hareket etmektedir! bu durum, ufku içeri doğru geçmenin niçin kolay fakat dışarı çıkmanın niçin imkansız olduğunu açıklar. ufuk dışarı doğru ışık hızıyla hareket ettiğinden onu dışarıya doğru geçmek için ışıktan hızlı hareket etmeniz gerekir. işıktan hızlı gidemezsiniz ve bu nedenle de kara delikten kaçamazsınız.

    bunlar size çok acayip gibi geliyorsa, endişelenmeyin: gerçekten acayiptir. ufuk bir anlamda sakin durmaktadır, fakat başka bir anlamda ışık hızıyla hareket etmektedir. birazcık "aynanın içinden"deki alice'in durumuna benzer: orada sadece aynı yerde kalmak için bile hızlı koşması gereken bir yerde bulur kendini alice.

    içeri girdiniz mi, uzayzaman, yarıçapsal uzaklığı ve zamanı tanımlayan koordinatların rollerini takas etmelerini gerektirecek kadar çarpıklaşır. yani, merkezden ne kadar uzak olduğunuzu tanımlayan r koordinatı zaman-gibi, zamanı gösteren t koordinatı uzay-gibi haline gelir. zamanı cetvelle, uzaklığı da saatle ölçmek zorunda kalırsınız.

    bu da şu demektir: şu anda bulunduğunuz yeri (uzaydaki yerinizi = mekan koordinatlarınızı) istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz ya da isterseniz aynı yerde durabilirsiniz; ama zamanı durduramaz, geri döndüremez veya zamanda yolculuk yapamazsınız. bir kara deliğin olay ufkunun içindeyse, bulunduğunuz yeri değiştirme imkanınız yoktur. oradaki mekan buradaki zaman gibi belli bir yönde akar. ancak zamanınızı istediğiniz gibi değiştirebilir, geçmişe veya geleceğe gidebilirsiniz. hatta zaman şimdiki mekan boyutları gibi üç boyutlu hale gelirse, zamanda yukarıya, aşağıya, sağa, sola, öne ve arkaya hareket etmeniz mümkün olur -- bütün bunlar zamansal olarak ne demekse!

    bunun sonucu olarak da, şu andaki normal şartlarda geleceğe gitmeyi, yaşlanmayı engelleyemediğiniz gibi, bir kara deliğin olay ufkunun içinde r'nin git gide küçük değerler almasının, yani merkeze doğru düşmenizin önüne geçemezsiniz. nihayet r = 0'daki tekillik noktasına ulaşırsınız. bu sondan kurtulmak için roketlerinizi ateşleyebilirsiniz, fakat yararsız: nereye dönerseniz dönün geleceğinizden kaçamazsınız -- burada yaşlanmaktan kaçamadığınız gibi. olay ufkunu geçtikten sonra bir kara deliğin merkezindeki tekillik noktasından kaçmaya çalışmak gelecek pazartesiden kaçmaya çalışmak gibidir.

    bu arada kara delik adı john archibald wheeler tarafında uyduruldu, daha cazip olması nedeniyle de önceki isimlerin (mesela, donmuş yıldızlar veya david finkelstein'ın tek yönlü zar) tahtına oturdu.
  • karadelikler gözükmeyen sönmüş yıldız kütleleridir. çevrelerindeki maddeyi çekim güclerinin sınırında etkiledikleri için bu bölgede çekim alanının etkisine giren maddenin atomik yapısı bozulur ve çeşitli partiküller yayılır. bu yayılma o kadar şiddetlidir ki milyonlarca ışık yılı ötede normalde sıcak yıldızlarda görünen x ışını yayılımı "karanlık" bir bölgeden geldiği görülür. işte karadelik teorisinin kökeni budur.
    atomun yapısını bozacak kadar güçlü ve "görünmeyen" bir kuvvet ne olabilir ? yüksek fizikte bir değerlendirme vardır ki bu evrende herşeyin mutlak görülebilir sınırlarının dışında olabileceği kavramına dayanır. örneğin bir cismin görünürlüğü onun illa ışık yansıtması ya da yayması ile ilgili olamaz. cismin görünürlüğü çevresine olan etkisiyle de anlaşılabilir. nitekim uzak mesafelerde bazı yıldızların hiç de "normal" fizik kurallarına uymayan hareketler yaptıkları gözlenmiştir. lavabonun tıpasını kaldırdığımızda nasıl su akıp gidiyorsa evrende de kara delikler çevrelerindeki maddeyi işte böyle toplarlar. ve bu bir görünürlüktür ancak karanlık bir görünürlük.
    ne yazık ki karadelikler bu kadar yavuz değiller. çünkü olay ufkundan geçen maddeler birbirlerine o kadar yaklaşırlar ki doğal bir x ışını yayılımıyla biz buradayız dercesine karadeliği son bir feda ile ispiyonlarlar.
    bir karadelikten kaçılamaz.
    karadeliklerin sıcak mı soğuk mu oldukları konusunda da bir bilgi söylenemez. ancak bu kadar yoğun kütlenin varlığı inanılmaz bir sıkışmayı akıllara getiriyor ki bunun sıcak ya da soğuk olmasından ziyade içerde ne olduğunun bilinmezliği sözkonusudur. işte fizikçiler bu bilinmezliğin kapalı bir evrende varolamayacağını düşünerek burayı bükülen evren modeli ile bir geçite çevirmişlerdir. çünkü klasik fizik c sabiti üzerinde dönüp duran bir spiral gibidir. karadelik te tam işte bu sabiti yıkan bir gerçektir.
    bükülebilen evren modelinde bir alan ancak iki türlü sonsuz olabilir. ya sonsuza kadar uzay düzleminde aşağıya doğru uzayacak ya da evrenin çok uzak boyutlu büklümlerinde başka bir uzay düzlemiyle "ters" olarak ortaya çıkacaktır. yani klasik fizik mantığı geometri ile birleştirilirse karadelik bu evrende sonsuz yutan birşeyse limit değer tek atom bile olsa bütün kuramlar bunun sıcak olacağını gösterir. ancak sıcak kavramı bile hareketliliği doğurduğu için. karadeliğin çekim gücü acaba yuttuğu maddelerin hareket etmesine olanak vermeyecek kadar yüksek midir? ve bundan dolayı "soğuk" mudur ? eğer bir karadelik soğuk ise hareketsiz bir gökcisminden farkı yoktur. eğer bir karedelik "sıcak" ise bu hareketin de limitleri olacağından başka bir uzay düzleminde "fıskiye" olarak işleyen bir mekanizma olabilir.
    akla gelen ilk soru neden bu evrende böyle fıskıyeler olmadığı.belki de bilinen evren modellerimiz içinde henüz böyle bir düzlemde değiliz. belki evren heterojik bir yapıdadır ve bu yapı sürekli değişim içindedir. ve karadelikler de bu saçma olan bükülebilen evren modeli ile heterojen evren modelinin arasında bir köprü görevindedirler. ancak büyük kuramın yıkılması sözkonusu olamaz. bu bizim algılarımızın dışında olduğundan sadece hayal ettiğimiz bir takım düşünceler olarak kalır. karadelikler ise bu düşüncenin dönüşü olmayan kapıları gibidirler ve gerçektirler.
  • her hangi bir yildizi dengede tutan iki kuvvet vardir. merkeze iceriye dogru olan kutle cekimi ile disariya dogru olan cekirdekteki fuzyon patlamalari. yildiz yakitini tukettiginde denge bozulur ve iceri dogru cokmeye baslar. coktukce sikisir ve kutle cekimi dahada artar. bu yuzden dahada coker. bu kisir dongu yildizin cekim kuvveti inanilmaz boyutlara varincaya kadar devam eder. oyleki artik isik bile kacamayacaktir. ve bir maddeyi gormemiz icin isigin o maddeden yansimasi gerektigi icin kara delikler gokyuzunde sadece kara bir delik olarak kendilerini belli ederler.
  • uzayzamani pek fazla egip buktugu icin zaman algisi ile oynayan, pek cok yerde kafa karisikligina yol acan astronomik nesne, yildiz eskisi.

    bu baslik da dahil, populer pek cok ortamda 'olay ufku' kavrami epey kotu, hatta bazen dupeduz yanlis anlatiliyor. sebebi de karadeligin uzayzamani fazla bukup, gorelilik teorisinin 'kime gore, neye gore' prensibini iyice ortaya dokmesi.

    diyelim ki bir karadeligi ziyaret edeceksiniz, tabii yalniz gitmiyor yaniniza amcaoglunu da aliyorsunuz. oncelikle kucuk bir karadelik (gunesin bes on kati kutleli) secmeyiniz, bu nesnenin cekim gucu olay ufkuna yaklastikca oyle bir gelgit kuvveti uygular, sizi spagetti gibi uzatmaya kalkar ki ortadan cart diye yirtilirsiniz. en iyisi bizim galaksinin merkezindeki hayvani karadelige gidelim, hem muhit merkezi, hem gelgit kuvveti az.

    simdi bu karadelikten belirli bir mesafe uzakta durdunuz, durmayin tabii yorungeye girin yoksa icine dusersiniz. siz yorungeden envai cesit gozlem yapadurun, amcaoglu 'dur ben bi icine bakip gelecegim' diyip olay ufkuna dogru ilerlemeye baslasin. bu durumdan sonra, olayi amcaoglunun ve sizin gozununuzden ayri ayri incelemek lazim, ayni uzayzaman noktalarinda degilsiniz artik.

    siz amcaoglunun giderek karadelige yaklastigini ama olay ufkuna yaklastikca yavasladigini goreceksiniz, bir turlu dusmeyecek icine. olay ufkuna yaklastikca size telsizden gelen sesi de yavaslayacak, hatta durma noktasina gelecek. niye? cunku size gore amcaoglunun referans sisteminde zaman yavasladi, hatta tam olay ufkunda zaman duracagi icin asla oraya ulasamayacak. 'forever falling into the black hole' durumunda amcaoglu.

    peki amcaoglu ne gorecek, buyuk ihtimalle garip bir durum hissetmeyecek, olay ufkunu gecerken bile. olay ufkunu gectikten sonra ise sizinle 'causal connection' kaybolacak, yani artik ne sizin yaptiginiz birsey onu etkileyebilir, ne onun yaptigi sizi. niye buyuk ihtimalle dedim, cunku 'gidip de goren mi var, gorup de donen mi var?', hah bir de bu olaya kuantum mekanigini ve hawking isimasini katmadik, olay ufkunda garip olaylar donuyor olabilir. peki amcaoglu gectikten sonra geri donebilecek mi, hayir, sonsuz enerjiye ihtiyaci var kacabilmek icin, bosuna kara delik demiyorlar.

    not: bu entri yazilirken hic bir amcaoglu zarar gormemistir.
  • denilen o dur ki bilinen evren zaten özkütlesinin çekim gücü ile ışığın kaçmasına izin vermeyen bir yapıya sahiptir. yani bir kara deliğin içinin nasıl olduğunu merka ediyorsanız çevrenize bakın diyor carl sagan.

    zencilerle alakalı da bir espri yapacaktım ama o kontenjan dolmuş. inşallah japon amında buluşuruz.
  • kara delik nedir, neye denir?

    kaçış hızı (her cismin belli bir kütlesi bulunduğundan kütle çekim alanı yaratır ve cisimleri kendine çeker. bu kütle çekim alanından kurtulmak için geçen süre de kaçış hızı ile ifade edilir.) ışık hızından fazla olan uzay cisimlerine kara delik denir. ışığı bile kendilerine çektiklerinden ve ışık yaymadıklarından "kara" olarak adlandırılırlar.

    kara delikler ilk ne zaman konuşulmaya başlanmıştır, kim ortaya atmıştır?

    1700'lerin sonuna doğru insanlar kurtulma hızı ışık hızından fazla olan cisimler var mıdır diye merak etmeye başlamıştı. ilk bahsi bu zamanlarda geçer. ciddi ciddi konuşulmaya başlanması ise 1900'lerde albert einstein ile başlar. kara delik kelimesi ise ilk defa kip thorne isimli fizikçi tarafından kullanılır. ondan önce kara deliklere "kapalı yıldız " ya da "schwarzschild cismi" denmektedir.

    kara delikler nasıl oluşur?

    yaşam süresini tamamlayan bir yıldız nötron yıldızına (protonlar elektron yakalayarak nötrona dönüşür, böylece yıldız dev bir atom çekirdeği halini alır) dönüşür. (kara delik öncesi dönem hakkında konuşuyorum, yaşam süresini tamamlayan bir yıldızın dönüşebileceği başka biçimler de vardır.) fakat büyüklüğüne bağlı olarak bu seviyede kalamaz. {schwarzschild yarıçapına göre;

    rs = 2gm / c2

    rs: sch. yarıçapı
    g: kütle çekim sabiti (6,67x10-11)
    m: cismin kütlesi
    c: ışık hızı

    eğer cismin kütlesi çıkan rs sonucuna kadar sıkıştırılabilirse kara delik olması kaçınılmazdır. buna göre güneşimizin rs yarıçapı 3km, dünyamızın ise 9mm idir.}

    kendi içine çöker ve kara delik halini alır. çok büyük kütleye sahip olduğundan güçlü bir kütle çekim alanı yaratır ve yaklaşan her şeyi içine çeker.

    kara deliklerin yoğunluğu?

    yoğunluk, "kütle/hacim" den hesaplandığından; kara delikler büyük bir kütleye sahiptir ve sıfır hacimli kabul edilir. bu yüzden yoğunlukları da sonsuz kabul edilir.

    kara delikler kaç boyutludur?

    hacimsiz kabul edildiklerinden üç boyutlu görülmezler. onun dışında kaç boyutlu olduğu hakkında farklı fikirler vardır.

    kara delikler gerçek midir?

    kara deliklerin varlığı hemen hemen tüm bilim insanları tarafından kabul edilmiştir ve doğrudan gözlenmese dahi çeşitli parametreler tarafından gerçekliği kanıtlanmıştır.

    saçsızlık kuramı nedir?

    werner ısrael'in ortaya attığı "saçsızlık kuramı"na göre kara delikler sadece açısal momentum, (dönüş hızı) yük ve kütleleri tarafından ayırt edilir. bu üç değişkeni aynı olan ve biri maddeden diğeri antimaddeden yapılma iki kara deliği izleyen bir dış gözlemci bu ikisinin ayrımına varamayacaktır.

    kara deliklerin içinde zaman nasıldır?

    kütle çekim zamanı yavaşlatır. büyük kütleli cisimlerin yakınında zaman daha yavaş geçer. bu sebeple kara deliklerin içinde zamanın durduğu yahut çok yavaş geçtiği kabul edilir.

    kara delikler gözlenebilir mi?

    kara deliklerin sadece saçsızlık kuramında bahsi geçen üç özelliği gözlenebilir. ve de bıraktığı etkiler. (yol açtığı yerçekimsel bükülmeler, içine çektiği cisimler ve benzeri.)
    tekillik sebebi ile kara deliklerin içinde dönen olayları gözlemlememiz şu an için mümkün değildir.

    tekillik nedir?

    olay ufkuna sahip kara deliklere verilen addır.

    olay ufku nedir?

    ışığın ve maddenin artık kaçamadığı bölge sınırına "olay ufku" denir. bu bölgeye yaklaşan bir gözlemci kara deliğe çekileceğinden artık kara deliği dışarıdan gözlemlemek mümkün değildir. bunu savunan görüşe de kozmik sansür hipotezi denir.

    olay ufku olmayan kara delikler var mıdır?

    kuramsal olarak vardırlar ve çıplak tekillik diye de bilinirler. henüz gerçeğine rastlanmamıştır.

    hawking ışınımı nedir?

    kara deliklerin yaydığı radyasyonun nasıl olup da kara deliğin kütle çekim alanından kaçabildiğinin formülalilete edilmesinden sonra bu radyasyonların aldığı isimdir.

    solucan deliği nedir?

    einstein rosen köprüsü olarak da bilinir. kuramsal olarak kara delikler, girişin mümkün olduğu ama çıkışın mümkün olmadığı kozmik cisimlerdir. beyaz delikler ise çıkışın mümkün, girişin mümkün olmadığı cisimlerdir. bu ikisi arasındaki köprüye de solucan deliği denir.

    beyaz delikler?

    "kara deliğe düşen bir maddenin evrenin başka bir yerinde yeniden ortaya çıktığı noktalardır. başka bir zamana veya başka bir evrene açılabilir."

    en büyük kara delik nerededir?

    en büyük kara delik dünyadan 220 milyon ışık yılı uzaklıktaki perseus takım yıldızı'nda bulunur.

    kara delikler hakkında bazı görüşler:
    *evrenimiz kendisi bir kara deliktir.
    *kozmik radyasyon big bang öncesi büyük kara deliklerin birbiri ile çarpışmasıyla oluşmuştur.
    *kara delikler zamanda yolculuğu sağlayabilir.
    *kara delikler uzayda yolculuğu sağlayabilir.
    *kara delikler evrenler arası yolculuğu sağlayabilir.
    *her kara delik yıldızsal kara delik değildir. (yıldızların kendi içine çökmesi ile oluşmaz, farklı maddelerin de kendi içine çökmesi ile oluşabilir.)
    *genişleyen big bang parçacığı bir kara deliktir.
    *kara delikler hawking ışıması ile çok yavaş da olsa enerjilerini kaybeder ve ölürler.

    bazı kara delik gifleri

    http://upload.wikimedia.org/…/blackhole_lensing.gif
    http://media.giphy.com/…dia/inavjrajcjeue/giphy.gif
    http://ircamera.as.arizona.edu/…s/stellaraccret.gif
  • gunesimiz yakiti bittiginde kara delige donusecek kadar madde miktarina sahip degil bu arada. o bir beyaz cuce olcek.
    bir beyaz cucede bile bi kup seker yaklasik 1 ton cekiyo
  • bir kara deliğin içine girip boyut değiştirmeyi hayal edenler için ek bilgi:

    bir kara deliğin şu ya da bu şekilde çekim alanına girer iseniz olacak şey şudur:

    insanın da belli bir hacmi, belli bir kütlesi vardır ve kara deliğin çekim alanına girdiğinde diğer maddelerle aynı tepkiyi verecek, kara deliğin içine çekilmeye başlayacaktır. farz edelim ki ayaklarınız kara deliğe doğru doğrulmuş durumda, vücudunuz dimdik bir şekilde çekilmektesiniz... önce ayaklarınızla kafanız arasındaki çekim miktarı birbirine çok yakın olacağından yaşayabileceğiniz en büyük zevklerden birini yaşayıp uzayı seyrederek "vay anasını" nidalarıyla kara deliğe doğru yol alırsınız. bir süre sonra (tabii ömrünüz yeterse. 'hızınız arttıkça ömrünüzün uzayacağını iddia eden teoriler de mevcuttur' ) çekim merkezine yaklaşırsınız ve ayaklarınıza etki eden çekim kuvveti ile kafanıza etki eden arasındaki fark gittikçe açılmaya başlar. sonunda öyle bir an gelir ki vücudunuzun kara deliğe en yakın noktasındaki atomlar vücudunuzun geri kalanından ayrılır. göz açıp kapayıncaya kadar bütün vücudunuz bu şekilde parçalanır ve tuz buz olursunuz.

    (bkz: kötü ölüm şekilleri)
  • dünyadan 2.7 milyar ışık yılı uzakta bir yıldızı yutuşu görüntülenmiş. haberi duyduğumdan beri kendimi düşünürken buluyorum, ara ara açıp izliyorum. neredeyse bir yüzyıl evvel teorik olarak genel görelilik kuramıyla kara deliği tanımlayan albert einstein gözümün önüne geliyor. bir laboratuvarı yok, bilgisayarı yok. araştırma ekibi yok, cern'i fermilab'ı yok. hesap makinesi bile yok üstelik. ensesinde faşizmin nefesi var, yoksulluk var, aile geçindirme derdi var. dedim ya haberi okuduğumdan hatta onu bırakalım kara deliğin var olduğunu gözlerimle gördüğümden beri anlam vermeye, anlam yüklemeye, 2012 yılının bilgi birikimiyle ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. albert einstein ise muhtemel işinden eve yürürken, toz çamur, açlık, parasızlık içine belki evinde önünde kağıdı ve kalemiyle ne olduğunu bugün benim gördüğümden çok daha net görmüş, bununla kalmayıp teorisini geliştirmiş. buradan benim gibi sıradanların çıkaracağı çok ders var elbet. sağlık yerinde yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda, en ufak sorunlarda kanaat önderdir, şeyhtir, yaşam koçudur, bilmem ne hocasıdır olmadık zibidinin peşinden ayrılmıyoruz. özgür bir beyine sahip olmanın değerini anlayamıyoruz. sözü ona bırakıyorum. einstein'ın kendisinin kütleçekimini anlama macerasına dair renkli betimlemesi;

    -"karanlıkta geçen o gerilimli arayış yılları, o yılların yoğun özlemi, güvenin yerini hayal kırıklığının, hayal kırıklığının yerini güvenin alması, nihayetinde ışığa çıkmak"
  • kara delikler'in ışıma yapması tüm evreni doldurduğuna inanılan parçacık-anti parçacık çiftleri ile açıklanır. durumu bilgimiz çerçevesinde izah etmeye çalışalım.

    belirsizlik ilkesi gereğince evren'de hiç bir parçacığın hem konumu hem de hızı tam olarak bilinemez. oysa, eğer tüm uzay boşluktan ibaret olsaydı, elektromanynetik ışımanın taşındığı alanların hem konumları hem de değerleri tam olarak bilinebilirdi. bu problemi aşabilmek için teorik fizikçiler boşluğun aynı uzay-zamanı işgal eden, birbirleri ile etkileşerek yok olan ve sonra tekrar oluşan parçacık-anti parçacık çifleri ile dolu olduğunu kabul ederler. gerçekten de direkt olarak tespit edilemeyen bu çiftlerin varlığı kimi deneylerle gösterilmiştir!

    eğer bu çiftlerden biri karadeliğin olay ufkunun ötesinde ise kara delik tarafından çekilir ve çiftin diğer üyesi yok olmaktan kurtularak uzaya yayılır. gerçekte büyük ihtimalle diğer parçacık da kara deliğin içine düşecektir ama %100 değil. eğer zor olan gerçekleşir de çiftin diğer üyesi uzaya yayılırsa, o artık ölçümlerle de algılanabilen gerçek bir parçacığa dönüşür. karadeliklerden yayılan ışımanın teorik açıklaması budur.
hesabın var mı? giriş yap