• fethiye yakinlarinda cumhuriyet sonrasi yer degistirme programlari yuzunden bosalmis bir kent. sakinleri olan rumlar yunanistana gitmis olup o gunku nufusunun 25 binin uzerinde oldugu tahmin edilmektedir.
  • gecmisi m.o.3000'li yillara uzanan kaya koyden gunumuze m.o. 4.yy'a ait lahit ve kaya mezarlari ulasabilmistir. osmanli imparatorlugu'nun son donemlerinde tekrar iskan edilen kentte rumlarin, bati trakya turkleri ile mubadele edilmesi sonucu bosalan yapilarin ahsap bolumleri ve ust ortuleri dogal etkenlerle tahrip oldugunudan bir hayalet sehir gorunumunu almistir.

    terk edilen kentte herbiri 50m2 den buyuk olmayan ve manzara ve isik acisindan birbirinin onunu kapatmayan, alt katlari kiler olarak kullanilan, ikiser katli, giriste catidaki yagmur sularinin toplandigi zemin alti sarniclarinin oldugu 350-400 konut bulunmaktadir.konutlarin arasina serpistirilmis cok sayida sapel, iki buyuk kilise, bir okul binasi ve bir gumruk binasi ile gorulmeye deger bir yerdir.
  • mimari yapisi, dar sokaklari, kiliseleri ve dogasiyla etkileyici bir atmosferi olan kayakoy, eski bir rum koyu. fethiye'den oludeniz'e giderken, hisaronu tatil beldesine geldiginizde karymlassos tabelasini izleyin. bes kilometrelik bir yolun sonunda, dik bir yamaci boydan boya kaplayan evlerin kalintilariyla karsilasacaksiniz. biri digerinin gunesini kesmeden, birbirine saygi duyarak siralanan bu tas yapilar, yorenin ilginc tarihsel dokusunu olusturuyor.
  • şapele çıkıp denize değil de kayaköye doğru oturduğumda büyük bir soru işareti indi küt diye kafama. halbuki daha önce düşündüğümü ve de yeterince ayıpladığımı düşünüyordum. hayır, yeterince düşünmemişim, sormamışım o soruyu. :
    mübadele neden olur?
    devletlerin acımasız, soğuk "karar"larını düşünüyorum. herkesin bir gün "yeterince yerli" olmamakla etiketlenip gönderilebileceğini sonra yaşadığı, doğup büyüdüğü coğrafyadan, avludan, üzüm bağından..
    bir zamanlar bu evlerin, avluların, üzüm bağlarının sahiplerinden, yani insanlardan, şimdi rumlar diye bahsediliyor bu köyde. insandan çok nesneye işaret ediyor varlıkları. içi boşaltılmış, yabancılaşılmış, tarihten, insanlıktan, canlılıktan uzaklaştırılmış ruhlarından arındırılmış sadece kabuktan ibaret bir isim gibi. rumlar aşağıya, rumlar yukarıya.. vicdanımızın üstüne basa basa..
    çok güzel ama çok ağır bir köy kayaköy...
  • kayakoy'deki ilk izler, antik likya uygarliginin karymlassos kentine ait. kayakoy, kimi kaynaklara gore 11. yuzyilda, kimilerine gore ise 14. yüzyilda bolgede yasayan rumlar tarafindan likya uygarliginin kalintilari uzerine kuruluyor. evliya celebi'nin "seyahatname"sinde de sozu gecen ve rumca ismi levissi olan kayakoy'ün, 20. yuzyilin basina kadar zengin bir kent olarak yasamini surdurdugu biliniyor. 1912 yılında 6500 kisilik nufusa ulastigi bilinen koy, kilise, eczane, hastane ve hekimleri, okullari, postanesi ve zanaat atolyeleri ile yorenin en buyuk sosyal ve ticaret merkezi konumundaydi. ayni zamanda bir basimevi de bulunan koyde, tum guney ege'nin en guclu gazetesi olan "karya" cikartiliyordu.
  • sit alanidir, batik kent'e cok yakindir, bu yuzden de varolan sayili evler de astronomik fiyattadir...
  • fethiye'ye 15, ölüdeniz'e 7 km uzaklıkta küçük bir yerleşim yeri olan kayaköy'de, rumlar ve türkler uzun yıllar bir arada yaşamışlar. osmanlılar döneminde de insandan uzak, küçük bir köymüş kayaköy, sadece ilkel tarım yapılmış, ama su probleminden dolayı onda da başarılı olunamamış. balıkçılık yapıldığına dair ise herhangi bir bilgi yok.

    kayaköy çukur ve yamaç arazide iki tip yerleşime sahipmiş. yamaçta rumlar oturup daha çok yerleşik düzene ait izler bırakmışlar. çukur arazide ise türkler oturur, daha çok tarımla uğraşırlarmış. bu nedenle de tepedeki rum evleri, geçmişin izlerini saklıyor.

    yüzyıllar boyu süren beraberlik bölgeye barış ve zenginlik katmış. evlerin savunmasızlığı, bitki çeşitliliği, tarım alanlarındaki düzenlilik, modernlik barışı çağrıştırıyor.
    yunanlıların batı anadolu'daki işgalinde bile araları bozulmamış "kaya"lıların. yunanlıların yenilgisini, bölgeyi terk edişinini; sirtakilerle, zeybeklerle kutlamışlar günlerce. savaşta bile ayrılmayan türk ve rumlar, 1923-1924'te mübadele ile ayrılmışlar. insanlar evlerini, topraklarını, komşularını bırakıp gitmişler yurt kabul ettikleri kayaköy'den. onların gitmesiyle boşalan kayaköy'e, yunanistan'dan gelen türk mübadiller yerleştirilmişse de çoğunluğu tarım yöntemlerinin farklılıklarından burayı terk edip orta anadolu'ya yerleşmişler.
    alıntı
  • tepeden aşağı doğru inen uzun caddeden yürürken arkadaşım, "olum bakkaldan ekmek alma olayında kesin kavga çıkıyodur. düşünsene tepede oturuyorsun ve bakkal en aşşağıda. büyük kardeşle küçük kardeş arasında ölümcül kavgalara sebep olabilir." dedi.

    hikayeler uydurtan, hayaller kurdurtan köydür..
  • ...birilerine peşkeş çekilmesine ses çıkarmazsanız sonu olimpos gibi olacak yerdir;

    --- spoiler ---
    daha önce dilim döndüğünce hikayesini anlatmaya çalıştığım sanat kamp’a da ev sahipliği yapan kayaköy yok edilmek isteniyor! evet, ne kadar “uzatacağımı” bilmediğim “bu yazının tek cümlelik özeti bu!”

    henüz duymamış olanlarınız için kayaköy’den kısaca bahsetmek gerekirse, kayaköy, geçmişi antik likya uygarlığına kadar uzanan (karymlassos) fethiye’ye 15 km, ölüdeniz’e 7 km mesafede konumlanmış, tarihi, küçük bir yerleşim birimi. sıcakkanlı insanı ve muhteşem doğası ile istisnasız yolu düşen herkese “eve dönüş hissi yaşatan” bu muhteşem yer, aslında insanlık adına ders alınması gerektiren oldukça hüzünlü bir hikayeye de ev sahipliği yapmakta… lozan kararlarına istinaden yunanistan ve türkiye arasında yapılan nüfus mübadelesi neticesinde, binlerce insanın evlerini terk ederek doğdukları topraklardan ayrılmak zorunda kaldığı kayaköy, aradan doksan küsür yıl geçmesine rağmen tüm dünyaya savaşların ne derece gereksiz olduğu ve sonuçlarının nelere sebep olabileceğini ispatlayan bir anıtmışçasına korunarak günümüze kadar gelmiştir,
    bulanık suda balık avlamayı marifet sayan, dini-imanı para olan, ve hemen her konuda tükürdüğünü yalama konusunda uzmanlaşmış ülkem bürokrasisi, yapmış gene yapacağını ve son açıklanan nazım imar planına göre kayaköy’ü imara açmaya karar vermiş!

    kültür ve turizm bakanlığı tarafından daha önce kentsel sit alanı ve ı. ve ııı. derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen kayaköy, imara açılarak ülke turizmine kazandırma bahanesiyle kim bilir kimlere “peşkeş çekilecek”!
    edep yahu, vicdan yahu…ayıp yahu!

    geçmişini satanın bir geleceği olamaz ve doğa kendisine yapılanı asla affetmez diyerek, aynı yeri ve göğü paylaştığımız tüm duyarlı insanları bu onurlu direnişe davet ediyorum.

    http://www.kayakoysavunmasi.org/…ye_destek_ver.html

    --- spoiler ---

    kaynak: egemen.org
  • antik değil de eski rumca adı levissi olan terk edilmiş köy. yunanistan'da yeni yerleştikleri yerin adını nea levissi koymuşlar. cumhuriyet başında olabilir, kayaköy'e levissi'den bozma olarak elviz köyü de denmiş.

    yerlisi, daha doğrusu yaylalılar kayaköy'e kayı/gayı derler ve fethiye'ye indiklerinde çoğunlukla dağlılar olarak paspatır kahvesi'nde eğleşirler(di). paspatır civarından kayaköy'e kestirme yürüme yolu vardı. kayaköy değiştiği gibi paspatır kahvesi'nin de batıl olduğunu söylediler, bilmem.

    kayaköy'e türkler kayı derler. ama kaya'nın (karmylassos) sahibi türkler değil rumlardır. dip kalıntılar likya olmakla birlikte. o yüzden rumlar gidince köy büyük oranda boş kaldı. türkler gittikleri yere kendi adlarını götürdüklerinden kayı dediler. bizim çukur çeylen yörükleri de inerdi ve kayı/gayı derlerdi. muhtemelen yayla ve fethiye evleri, yapıları araştırılsa rum veya ermeni karakterli çıkacaktır. tarım terimleri çokluk rumcadır. eşya ve meyve adları çokluk farsçadır.

    bölge bütünüyle çift kültürlü ve çift dinlidir. en güzel ifadesini ağır mübarek günler teriminde bulur: pratikte bunlar cuma ve pazardır yani müslüman ve hıristiyan günleri. ağır mübarek günlerin ikisinde de günnük konur. günnük koyan kendisi bilmese de şaman(ist). bizler aynı anda hem yenenlerin, şaman ve müslüman türklerin torunuyuz, hem de yenilenlerin, rumların ve ermenilerin torunuyuz. kendimizi hissettiğimiz gibi türk olmamızda bir sakınca yok. kökümüz, dalımız bir tane değil, tüm insanlıkla ve hayvanlıkla kardeşiz.

    (bkz: nea makri/@ibisile)
    (bkz: ayrılığın yurdu hüzün)
    (bkz: yeni bir yurt edinmek)
    (bkz: levissiani mou perdika)*
hesabın var mı? giriş yap