• bugun debe vasıtasıyla başlığa girdim. bir şey yazmayacaktım ama dayanamadım.

    debeyi okuyan sevgili arkadaşlar, bilimin ilerlemesiyle dini, tasavvufi yönleri bilime göre yontan, bu kanaldan ilerleyerek insanları etkilemeye çalışan, tabiri caizse uçmuş kişileri dinlemeyiniz. bu kafa, 'bunlar kutsal kitapta zaten yazıyor ya' diyenlerin bir tık daha üstüdür. okumuşlardır, asla cahil değildirler. ancak sapkın bir inanç sistemine mensuplardır.

    bu tarz akımlara kapılmanız, en hafif ve zararsız tabiriyle, kendinizi bir dergahta mürid, bir şeyhin ağzından çıkanları pür dikkat dinler halde bulmanıza sebebiyet verir. istediğiniz hayat bu mu dikkatli düşünün. benden söylemesi
  • bir ignliiz üvnsertsinede ypalin arsaitramya gröe, kleimleirn
    hrfalreiinn
    hnagi sridaa yzalidkilrai ömneli dgeliims. öenlmi oaln brinci ve
    snonucnu
    hrfain yrenide omlsaimyis. ardakai hfraliren srisai kriaisk
    oslada
    ouknyuorums. çnükü kleimlrei hraf hraf dgeil bri btüün oalark
    oykuorumusz.

    sizce haklı değiller mi.
  • günün kabusu.

    her yer bunlarla dolu. uyandığımda gittiğim resmi kurumda bir sürü kullandılar, hem yazılı hem sözlü. biraz korktuysam da, ofise gider bir kahve içerim geçer dedim. kahve içerken biraz rahatlamıştım ama, sözlüğe bakayım, biraz takılayım diye açtığım bilgisayar yüzünden daha da fenalaştım. tam karşımda duran koca kitaplığın içinin bunlarla dolu olması da ayrı bir tehdit. msn diye bir şey var oradan da kelime atıp duruyorlar, bazıları ağır oluyor hem de ''nasılsın'' falan diye. her kelimeyi ciddiye alıyor, hepsinden ayrı korkuyorum. şu anlık ölümcül düzeyde bir korku duymuyorum ki burada hala onları kullanabiliyorum. kulağıma en enstrümantal listeyi yapar yapmaz, deniz kabuğu toplamaya gidiyorum.
  • kelime, güzel bir kelimedir ki yerine sözcük demek hoş karşılanmaz benim oralarda. benim oralar, işte şuralar buralar hep benim oluyo biliyon mu? devekuşu kabare zamanında almış babam. geçenlerde öldü, miras kaldı. babam öldü demeden yazacak kelime bulamıyor insan. ondan bocaladım ben. yoksa kelimeden bol ne var. kuş sürüsü yaşıyor, kanatlarım da sağlam, ama itiraf ediyorum, piste inişim sert oldu. kimse demesin. ben derim zamanla geçer. insan duydukça sıkılıyor, zamanla geçenin zaman olduğunu hatırlıyor, asabiyet yapıyor. bi de ayıptır söylemesi zamanın alıp götürdüklerine karşı zamanla teselli bulmak biraz ahmakça geliyor. estağfurullah, o sizin ahmaklığınız. yazarken endişeye gark eden kelimeler arasında top beş'e girer bu estağfurullah, powertürk ölçü birimiyle. yıllardır kimse klip çekmiyor galiba, en son üç yıl önce falan izlemiştim, halen aynı klipler, skandal! en son ilkokulda bu kadar büyük bir skandal yaşamıştım, hayat bilgisi dersimiz boş geçmişti. veliler okula yürümüştü. öğretmenlere saldırmıştı, sıralar havalarda uçuşmuştu. boş derslerde çok başarılıydım halbuki. bizimkilerin neden bu kadar sinir yaptıklarını anlamamıştım. o boş dersler olmasaydı şimdi "benim yarışım kendimle" diye konuşan biri olsaydım daha mı iyiydi? he canım, koş yakala kendini. yo yoo ordan değil, az önce sola döndün gördüm ben, soldan git. orta yolcu seni. ah lambanın cini gerçek olaydı. bana üç dileğimi soraydı. birini harcamaz mıydım, serdar ortaç'ı uranüs'e göndermez miydim. ikincisini harcamaz mıydım, serdar ortaç hayranlarını uranüs'e göndermez miydim. harcamazdım. budala mıyım ben, gülşen ne olcak? dedem demişti, güfte kirliliği lambanın ciniyle temizlenmez. ben onu bunu bilmem, insan saçmaladığını bilecek. bilene saçmalamak serbest. yoksa bağırır durursun tanrım madem unutacaktın, beni neden yarattın diye. ki yalandan korkmam ibrahim tatlıses kliplerinden korktuğum kadar.

    olmuyor, kelimeler zorlamaya gelmiyor. içimi dökeyim diyorum, dökülmüyor. zaten hayatı çarpanlarına böldüm, sonuçta tanrı çıkmadı. rahat uyu.
  • "kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."

    "yazalım albayım, işte kalem işte ızdırap... yazalım albayım, başka çaremiz yok."

    hikmet benol
  • sihrine ve gücüne tutunmaktan vazgeçmediğim, açıl susam açıl’ları hayatımın.
  • kelime, senin taşımasını istediğin düşünceye, senin yüklediğin anlama bürünür. fakat bu düşünceyi, anlamı, dinleyene/okuyana taşıyamaz. kelimeye yüklediğin anlamın ne olduğunu ayrıca anlatmak gerekir, ki o zaman da başka kelimelere başka anlamlar yüklersin.

    karşıdaki kişi, o kelimelere, aynı anlamları ve aynı düşünceleri yükleyemeyeceğinden, kelimelerle anlaşılmak, anlaşmak mümkün değildir. en azından benim için; çünkü canlıdır derim kelimeler, ve, nasıl bir insanı "malatya'lı, bursa'lı, zenci, sarışın" diye damgalamak yanlışsa, bir kelimeyi de sadece sözlük anlamıyla kısıtlamak yanıltıdır.

    bazı kişilerse, kelimelerin içini boşaltırlar. ve böylece anlaşabilirler.
  • (bkz: sözcük)
  • cümleyi bir duvar kabul edersek, onu olusturan tuglalar.`
  • //1
    öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler...*

    bak şimdi, ben seni çok seviyorum "kelime". sen de beni sevsene. çok sev ama, hiçbir şeye gerek kalmasın.ben "kelime" diyeyim herkes her şeyi anlasın. yaşanmış ve yaşanabilecek tüm hikayelerin içine seni saklayayım. kimse bulamasın. önüm arkam sağım solum sobe olsun ama ben bile bulamayayım.sonra sen kalabalıktan sıkıl. 'götür beni' de elinden tutup seni güzel bi cümleye alayım. o cümle seni yorarsa çağır beni, bütün noktalamalarımı sana sunayım.

    bak kelime, sen iste ben seni maviye boyayayım. sen 'niye mavi?' deme kelime; çünkü ben de bilmiyorum. hayır, yok başka renk istiyosan söyle. insanlar gözlerimin içindeki parıltıları sorduğunda ben diyeyim "kelime", sonra sen gülümse. kar yağıyor kelime ama senin mevsimin yok tamam mı? bak kuralları ben koyuyorum bu oyunda. sen bahar yaz kış her şeysin. kelime dinle beni, kime söylüyorum. bana yetmek durumundasın çünkü böylesi sevilemezsin.

    kelime, sen bütün ihtilaler, fermanlar ol, ben kalbimde devrim yapayım. sen adını koy, bense nokta .

    ayça yaltı
hesabın var mı? giriş yap