• başlıkta birçok kişi ezbere yazmis sözde kırklareli çok göç almışta kesimoglu o yüzden kaybetmişmiş.

    2019 seçimlerinde chp tarafından muharrem inceye yakın olduğu için aday gösterilmeyen kesimoglu bagamsiz aday oluyor ve kırklareli halkının büyük teveccuhuyle seçim kazaniyor. daha sonra tekrar chpye dönüyor aradan geçen 5 yilda gecen dönemin ekmeğini yiyor ona büyük destek veren halkına hizmet etmeyi unutuyor. 2024 yerel seçimlerinde partisinin yaptığı onsecimi bile kılpayi kazanıyor halkın tepkisine rağmen aday gösteriliyor. ve halk bu dayatmaya dur deyip büyük bir demokrasi dersi verip sandıkta tokati vuruyor kesimogluna.

    bu göç aldı vs diye sacmalayanlar il genel meclisi sonuçlarına bakabilirler.

    kesimoglu : 40.71
    il genel meclisi chp : 50.48

    kazanan cumhur ittifakı mhp adayı : 41.5

    demokrasi dersi veren kırklareli halkını kutluyorum.

    *chp edirne recep gürkan'i aday gösterse edirneyide kaybedecekti.
  • göç möç traş muhabbetler. deprem konusu bir iki aya unutulacak zaten. bu kadar kıymetli ve bu kadar güzel bir coğrafyada ne profesyonel bir basket, futbol takımı çıkmış. ne bir havalimanı yapılmış. asfalt, kaldırım bile çok uzun yıllardır yapılmamış çok yeri vardır. trakya çok üzücü bir şekilde çok vergi ödeyip az hizmet alacak, hizmetler bayburtlulara, konyalılara gidecek. yirmi senedir iktidarı seçmemenin bedeli gene ödetilecek.
  • kirklareli ve edirne'ye depremden korunmak icin tasinmayi dusunen suserler:

    kesinlikle gelmeyin. asla tavsiye etmiyorum. nickime bakin, tavsiyemi dinleyin.

    birincisi; edirne ve kirklareli'nin havasi cok soguktur. o ilkokulda ogrendiginiz karasal iklimi kokune kadar yasarsiniz. kuru soguktan elleriniz ve dudaklariniz zimpara gibi olur.

    ikincisi; yeterince suyumuz yok. su andaki nufusa bile yetmiyor.

    ucuncusu; hicbir sosyal hayat yok. icki icmeyi seviyorsaniz muhabbet bol. ama, onun disinda birsey yok.

    dorduncusu; maaslar istanbul'a gore cok daha dusuk.

    besincisi; butun belediyeler yillardir chp'li oldugu icin hic bir yatirim almadi bu iller. bunu goz onune alin.

    illa gelmek istiyorsaniz, arabanizla istanbul'dan cikin e5'ten giderek trakya'ya dogru ilerleyin. corlu'ya vardiginizda, ortadan akan bir dere var. orada bir 5 dakika acik havada soluklanin. zaten daha ileriye gidecek mecaliniz kalmayacak. cunku zehir akiyor.
  • izmirli biri olarak söylemeliyim ki izmirlilerin parti konusundaki bağnaz tutumu asla trakya'da yoktur. genel seçimde ezip geçer belki chp trakya'da ama yerel seçimde daha pragmatik davranır bu şehirlerin insanı. edirne'de akp'nin çanakkale'de iyi parti'nin aldığı oy sayısı da bunu gösteriyor. göç denmiş başlıkta son 8 ayda mi göç etti bu insanlar. halka kızmak yerine belediye başkanı son 5 senedir ne yapmış ya da yapmamış ona bakmak gerekir
  • tüik verilerine göre 2022 yılı itibariyle nüfusu 369 bin 347 kişi olan, marmara bölgesinin bir kısmı yıldız bir kısmı da ergene bölümünde yer alan şehrimiz.

    2022 yılı verilerine göre merkez nüfusu 108 bin 550'dir.

    bundan sonrası biraz uzun olacak ancak bir uzman değil, kırklareli'nde yaşayan ve trakyalı bir ailenin ferdi olan şahsımın kişisel görüşünü içerir.

    yetkili kurumların hazırladığı deprem haritalarında deprem riski en az şehirlerimiz arasında bulunur.
    (bkz: 6 şubat 2023 kahramanmaraş depremi) 'nin ardından başta beklenen büyük istanbul depremi dolayısıyla istanbul'da yaşayanlar olmak üzere şu an türkiye'nin çeşitli şehirlerinden insanlara daha güvenli ve yaşanabilir gelen şehir yılda birkaç bin ile ifade edilen düzeyde göç alır ve verir, yani nüfusu dengelidir. peki olası bir göç dalgasına maruz kaldığı takdirde şehir buna nasıl tepki verecektir? bunu birkaç açıdan düşünmek gerekir.

    1. altyapı kısıtı: merkez nüfusu 100 bin bandında olan şehrin kanalizasyon, yol, elektrik, su, telefon, internet alt yapısı bu nüfusa göre planlanmıştır. olası bir göç dalgasında en temelinden kanalizasyon sisteminin tekrar ele alınması gerekir.

    2. yapı stoğu: son yıllarda merkezde eski yapılar yıkılarak yeni binalar inşa edildi. ancak özellikle son 1 yıldır hem civardaki yerel emlakçılardan, hem de online platformlardan takip ettiğim kadarıyla kiralık ve satılık konut sayısında arz/talep dengesizliği var, yani talep çok fakat arz kısıtlı.

    3. ekonomik koşullar: kamu personeli değilseniz, köyde yaşayıp tarım veya hayvancılık ile uğraşmayacaksanız, özellikle gıda, tekel, manav vb. gibi bir kolda esnaf değilseniz merkezde iş imkanları oldukça kısıtlıdır. şans eseri kasiyer, tezgahtar vb. bir işiniz oldu diyelim. asgari ücretle birkaç yıl önce geçinebilecekken şubat 2023 itibariyle min. 3.000 tl'den başlayan kira fiyatlarına hazır olun. hele şu ara yeni bina 2+1 daireler 5.500 tl'den başlıyor. istanbul'daki arkadaşlara düşük gelebilir, ancak unutmayın remote çalışan bir beyaz yaka veya yukarıda saydığım meslek gruplarından değilseniz asgari ücretin 5.500 tl'sini kiraya verince ayın yarıdan çoğunda açsınız demektir.

    4. sosyokültürel imkanlar: tiyatro, sinema, konser gibi etkinlikler kısıtlıdır. bağ bozumu, kakava gibi festivallerimiz var. ancak eğer “hızlı” istanbul gecelerini seviyorsanız gelmeyin.

    5. sağlık imkanları: merkezde 1 eğitim ve araştırma hastanesi dışında devlet hastanesi yok. lüleburgaz'da 1-2 özel hastane var. bunun dışında sağlık imkanları kısıtlı.

    6. toplu taşıma olanakları: merkezde ulaşım büyük ölçüde otobüsle sağlanıyor. taksiler var, lüleburgaz hariç merkezde dolmuş görmedim.

    7. tarım: bence en önemlisini sona bırakmak istedim. kırklareli başta ayçiçeği olmak üzere türkiye'nin hububat ve bakliyatta önemli bir merkezi. talebi karşılamak adına binalar dikilir, betona bulanır da plansız göçe maruz bırakılırsa yemeğinize ayçiçek yağı yerine nervürlü demir, hayvanınıza arpa yerine beton vermek zorunda kalırsınız. abartı bir yana ithal edip zaten günden güne dövizle satın almaya daha da bağımlı olduğumuz çoğu temel üründe bağımlılığımız şüphesiz artar.

    eğer potansiyel bir göç politikasında kırklareli öne çıkacaksa konu sadece şehri alıp şehrin dışına doğru genişletip yüksek katlı binalar dikmekle olmuyor. olsaydı bugün 11 şehrimiz bu halde olmazdı. yukarıdakiler sadece aklıma gelen birkaç şey. bir politika çerçevesinde şehir plancılarının ve daha aklıma gelmeyen diğer aktörlerin perspektifinden bakılırsa çok daha fazlası eklenebilir.

    unutmayın: göç almak demek şehri merkezden uzağa doğru genişletip binalar dikmek demek değildir.
  • 3 sene yaşayıp bi taraflarından sallamak suretiyle karalamaya çalışan medeniyet görmemişlere belli ki fazla gelmiş şehir.

    30 yıllık kırklareli'li olarak saçmalıklara cevap vereyim. çorlu'dan sonrasını vatan düşmanı terörist olarak görmezler, en batıda da vatan düşmanı olabilir en doğuda en vatansever insan olabilir, doğulu batılı diye ayrım yapılmaz. zararınız dokunmadıkça kimse size kötü gözle bakmaz. yabancıları da gayet hoş karşılarlar.

    slavlaşmamışlardır. 1 saatlik yunanistan geçmişi olan kendini yunan olarak tanıtmaz, 30 senede böyle birini hiç görmedim. çifte vatandaş yani muhacir olan -genellikle bulgar- kişiler bile tamamen türk olduklarını söyler. gidip sen türk değilsin derseniz %100 dayak yersiniz.

    dere kenarında alkol içmekten çok daha rafine zevkleri vardır, örneğin lüleburgazda belediyenin sanat ve spor akademileri vardır, sürekli organizasyonlar yapılır ve halk büyük ilgi gösterir. caz konserinde bile salonlar full çeker.

    eğitimlisi de eğitimsizi de tarımla uğraşır. çünkü tarımla uğraşmak bazı aptalların sandığının aksine aşağılık değil yüceltilmesi gereken bir şeydir. trakya'da topraklar sulak ve verimli olduğu için bol bol tarım yapılır. (bkz: köylü milletin efendisidir)
  • ensar ve tügva sevicilerin eline düşmemesini umduğum, her zaman atatürkçü olmuş ve öyle kalacak şehir.

    edit: çok üzgün ve sinirliyim. serdar türker bağımsız değil de chp'den girseydi, ankara'daki gibi tarihi bir fark söz konusu olabilirdi.

    ayrıca edirne ve tekirdağ'ı defalarca inceleyip kırklareli'nin adını bile söylemeyen fatih altaylı ve özlem gürses'e de yuh diyorum. kör göze parmak masmavi duruyor orda memleket.

    ahımız olsun, bu hikaye burada bitmez.
  • ucra bir köşesine taşındığım ufacık tefecik içi dolu turşucuk şehir.

    yıllarca büyük şehirde yaşadıktan sonra tatil köyü gibi geliyor, sabah güneş kremimi sürüp çoban köpeklerinin arasında (burası biraz korkutucu) yürüyüş yapıyorum. taşındığım bölge şehrin yeni yerleşim birimi olduğundan (toki bölgesi diye geçiyor) oturanların çoğu dışarıdan gelenler o yüzden içi ile dışı gerçekten çok farklı, hem demografik yapısı hem de kültürü olarak şehrin merkezi çook daha keyifli.

    insanların gece gündüz güvenle yürüyüş yapabildiği ve (türkiye şartlarında) birbirine saygısı olduğu, 34 plakalar hariç şöförlerin yayaya yol verdiği, taksicilerin bile iyi olduğu bir şehir. en son üniversite kampüsünde bu kadar iyi hissediyordum.

    yurtdışı planlarımdan ötürü ne kadar birlikte oluruz bilemiyorum ama en azından bir süre daha bu şehrin konuğu olacağım. çok sevdim, aşımı yapan sağlık çalışanı bile inanılmaz ilgiliydi. küçük yerde yaşayabilmek, yaşam kurabilmek gerçekten ayrıcalıkmış.

    her ne kadar menisküslü dizimle istediğim ritmi ve mesafeyi yürüyemesem de yürüyüş arkadaşı arayan varsa ilk tembelliği kırmalarına yardımcı olabilirim *

    edit: güzel dileklerde bulunan ve yardımcı olmaya çalışan bütün arkadaşlara teşekkür edeyim buradan tekrar. güzel insanlar iyi ki varlar.
  • köftesinin güzel olduğu çok yazılmış, ben de biraz coğrafya ve meteoroloji ile geldim*

    kırklareli merkez, türkiye'nin kış sıcaklıklarına göre en az kar yağışı alan şehridir.

    çanakkale'nin kış sıcaklık ortalaması 7 derece iken, burada 3 derece olmasına rağmen, kar örtülü gün sayısı 6 gün olmak üzere çanakkale'den sadece 1 gün fazladır. yıllık kar yağış miktarı ise çok daha azdır. maksimum tarihi kar kalınlığı sadece 30 cm'dir.

    sebebi ise, şehir 205 metre rakıma sahipken, şehrin hemen 10 km kuzeyinde bütün cepheler tarafından ortalama 700 metre rakıma sahip yıldız dağları tarafından "kuşatılmış" bir konumda olmasıdır.

    şehir bu sebeple kışın karadeniz üzerinden gelen kar yağışlarından yararlanamamaktadır. cephesel sistemlerde dahi bu durum çok kez gerçekleşmiştir. örneğin, 60 kilometre batısındaki edirne'nin 40 cm kar yağışı aldığı çoğu sistemde kırklareli'de kar örtüsü dahi oluşmamaktadır!

    yıldız dağları üzerinden geçerek bütün nem içeriğini tüketen hava, kırklareli'ye yaklaşırken hızlıca alçalarak fön etkisine yol açmakta ve kırklareli merkez-pınarhisar hattı boyunca yağmur gölgesi oluşturmaktadır.

    bu gölgenin oluştuğu alan, sisteme özgü basınç yerleşimlerine göre değişmektedir. rüzgar çok artarsa, lüleburgaz'a kadar olan kısım etkilenmektedir. kış aylarında kar sistemlerinde rüzgar fazla ve yönü kuzeyli (özellikle poyraz) olduğunda gerçekleşen bir olaydır.

    neyse ki, bölgedeki gerçekleşen yağmur sistemlerinde bu durum oluşmamaktadır. aksine, bölgede güneyli yağış kütleleri kırklareli'ye lodos ile güzel yağışlar bırakmaktadır. bu sayede, şehrin yıllık yağış ortalaması 585 mm ile 600 mm'lik trakya ortalamasına yakındır.
  • 1924 yılında kırkkilise vilayeti'ne bağlı mustafapaşa kazası'nın lağvı ile ilgili bir kanun teklifinin tartışılması sırasında zonguldak milletvekili tunalı hilmi bey, kanun maddesinde geçen kırkkilise ismindeki kilise tabirini eleştirir. bunun üzerine 13. dönem kırkkilise milletvekili dr. fuat bey, şehrin adının halk dilinde ve resmi olmayan kullanımda kırklareli ve ya kırklarili şeklinde geçtiğini anlatarak, kırkkilise isminin bu yönde değiştirilmesi için kanun teklifi yapar. 20 aralık 1924 tarihli kanun ile de kırkkilise, kırklareli adını alır.
hesabın var mı? giriş yap