• arka tekerlek durmakta çok ısrar edince ön tekerleğin bisikletten bağımsız bir şekilde siktir olup gitmesini sağlayabilen bir fren sistemi.

    şimdinin pc'cileri karşısında mac'ciler gibiydik biz kontracılar. azınlıktık, ama azınlık olmamıza aldırmadan bir havalara girerdik. pinokyocular ve bmxciler kalabalık bir grupken biz kontracılar, ayrıcalıklı bir masonik yapılanmanın üyeleri gibi birkaç kişi takılırdık. kontrada markadan önce bu özellik geliyordu zira; bmw de alsanız onun adı bmw değil kontraydı. bir fren yaptınız mıydı; toprak zeminse ortalığı tozutur (ki bu bir kavga sebebiydi), asfalt zeminse şanınız yürüsün kabilinde simsiyah bir leke bırakırdı. bir pinokyocu kıçını yırtsa o izi bırakamazdı. ezcümle; ucuza kaçılmış bir fren sistemi olan kontra, çocukların gözünde bir karizma meselesi olmuştu bir kere.

    kontra pedaldan nereye geçeceğim. şuraya geçeceğim;

    nesrin'ler uzak bir mahallede otururdu; ya da şöyle söyleyeyim annemin pazara giderken büyük bir kararlılıkla tarif ettiği sınırların dışına tekabül ediyordu onların evi. nesrin dediğim ilkokul aşkım. yani upuzun yaz tatilinde yüzünü görememek bana acayip koyacağından annemin çizdiği sınırlara uymama kararı aldıran bir hatun kişi.

    ve bir yaz akşamüstünde mahalleden kankalarım egemen ve fahrettin'i de nesrinlerin mahallesine gitme konusunda ikna etmeyi başaracaktım.

    plan şuydu; hızla nesrin'lerin mahallesine gidecektik. tam nesrin'lerin yanına gelince bisikletin kıçı kaydırmak suretiyle (elbette kontra pedal marifetiyle) nesrin'e olan aşkımı gösterecektim; ne de olsa bisiklet kontraydı ve buna fazlasıyla imkan tanıyordu. fahrettin ve egemen ise yaverlerim gibi iki yanımdan gidecek; "vay abi ne göt attırdın ama; kontra mı?" sorusunu soracaklardı. eğer bu işlem başarıyla atlatılırsa nesrin'in de bana aşık olma ihtimali yüksekti. kendimi inandırmıştım en azından.

    her neyse, gençler marka gazozlar hızla yudumlandı ve yola çıkıldı. (egemen'in gazoz parasını ben vermek durumunda kalmıştım. ama umrumda bile değildi; ne olursa olsun gidilecek ve nesrin'e klark çekilecekti) amacım tam nesrin'lerin ip atladıkları yerin yanına yaklaştığımızda bisiklete şimdiki adıyla spin attırmaktı. yaklaştım yaklaştım ve tam nesrin'in yanında frene bir asıldım ki.... sonrasında hatırladığım tek şey bisikletin ön tekerleğini egemen'in sokağın diğer başından getirmesi oldu. arka tekerlek öylesine büyük bir aşkla durmak istemişti ki, ön tekerlek işi inada bindirerek yolculuğuna devam etmişti. fahrettin beni yerden kaldırırken nesrin'in de diğer kızlar gibi güldüğünü gördüğümü hatırlıyorum. kalbim kırılmıştı bir kere, dizlerimin kanamasına bile aldırmadım. nesrin'in de diğer kızlardan farkı yoktu işte. onlar gibi kıkır kıkır gülüyordu. aşkımı içime attım, kontra pedalımı fahrettin yardımıyla bisikletçi metin'e doğru yola çıkardım. (ön tekerlek omzuma asılıydı) bir daha nesrin'lerin sokağına hiç gitmedim ve kontra pedalımı da eskisi kadar sevmedim. benim için o gün kontra pedal efsanesinin bittiği gündür.
  • geri geri bo$a pedal cevirme zevkinden mahrum birakan bisiklet ozelligi..
  • eskiden kimi bisikletlerde bööle bi sistem bulunurdu... pedallar düz çevirildiğinde "pisiklet" ilerler, geriye doğru çevirilmeye çalışıldığında fren yapardı. kontra pedal bisikleti olanlar camiada genelde hakir görülür ama en güzel ve artistik frenleri onnar yaparlardı. tam bi "italyan dönüş" havası yakalanır, kimi zaman kontra pedal'lı bisiklete binmiş olmak için bisikletler değişilirdi...
  • dik bi yokuştan aşşağı inerken zincir atarsa adamın başını belaya
    sokan bisiklet.
  • bi de kontra pedal'ı [freni] arka tekerleklerden söküp ön tekerleklere takan adamlar wardı ki; ilk fren denemelerinde, yıllar sonra sılaya dönmüş "almanyacı hacı" modelinde yere kapaklanırlar, ama yılmaz, tekrar denerlerdi...
  • bütün mahalle çocuklarının bmx e terfi ettiği yıllarda abisinden kalma beldesan pinokyo kullanmanın verdiği ezikliğimi bertaraf eden ve benim külüstürü mahallenin gözdesine çeviren modifikasyon aracı.

    bütün o mahallenin çocukları bir tur atıp da bisikletin arkasını iki sefer kaydırmak için can atarken ben bir köşede bana ısmarlanan kolaları içip panda dondurmaları yerdim. ceplerimin sulugöz ve turbo dolu olması da cabası.

    hey gidi kontra pedal, çok ekmeğini yedik çok...

    hee bir de beni çekemeyip, ama bu kontralı bisikletlerin arka lastiği çok çabuk eriyomuş diyen çocuk vardı, sahi ne oldu ona?
  • bisiklet sürmeyi ben bununla öğrenmiştim. yokuş aşağı binmeye korktuğumdan*, ilk önce yokuş yukarı sürmeyi öğrenmiştim unutmam. düz yolda niye binmedin derseniz, bizim mahalle yokuştu n'apalım. toprakta arka lastiği kaydırmaya bayılırdım. büyüyünce de araba kullanırken arka lastiği kaydırdık* götü başı dağıtıyorduk**.
  • bisikletlerde hiç de kullanışlı olmayan frendir. mesela yokuşta durduğunuzda kalkış için yüksek tork vermek gerekir. bunu sağlamak için pedalın en üst noktayı biraz geçmiş olması gerekir ki ayağınızla iyice asılasınız. şayet asılacağınız pedal aşağıya doğru bakıyorsa pedalı geriye alıp yükseltemezssiniz, arka tekeri kaldırmak gerekir. tadsız bir şeydir. ayrıca fren anında kızaklandığından dolayı tekerleklerin ömrünü çabuk tüketir.
  • en klasik hollanda bisikletlerinde halen olan ozellik.
    hatta (bkz: hollanda tipi bisiklet).
  • her şeyden önce karizmadır be kontra pedal. hem kullanırken, hem de dışarıdan izlerken bana baya artistik gelirdi o haller. kontra pedalla fren yapıp bisikletin arkasını kaydırarak durmak gibisi var mı, karizmaya +10 bonus işte.
    kontra pedalın tam tersi de bisikleti tekere terlikle basarak durdurmak olsa gerek ehasdh
    (bkz: bisikletin arka tekerine sürtmekten eriyen terlik)
hesabın var mı? giriş yap