• "bazen michael jordan o kadar güzel oynardı ki onu savunmaya calışmak yerine potayı güzel gören bi yerden jordan'ın yapacağı şeyi izlemeyi seçiyodum, çünkü ertesi gün herkes o hareketten bahsederken tam anlamıyla görememiş olmak beni çıldırtıyordu" demiş zamanın birinde.
  • kendisini izlemiş bir nesil 80'li yıllarda amerika'da yaşamışsa şayet gerçekten büyük bir ayrıcalığa sahip olmuştur. aksi halde kendisinin prime dönemini türkiye'den takip etmek imkansıza yakındır. 80'li yıllarda amerika'da bile her maç canlı olarak yayınlanmıyordu nba'e olan ilgisizlik ancak 90'lardan sonra globalleşmenin, 92 olimpiyatlarının ve jordan'ın etkisiyle aşılabildi. david stern bile 80'li yıllarda lige sponsor bulmanın ne derece zor olduğunu kendisi söylüyor.

    "eğer sponsor olma potansiyeli olan bir yönetici ya da yönetim kurulu ile 30 dakikalık toplantı ayarlayabilirsek, bu zamanın 20 dakikasını onları ligdeki tüm oyuncuların uyuşturucu bağımlısı olmadığına ikna etmekle harcıyorduk."

    uzun lafın kısası kendisini o yıllarda seyredebilmiş bir türk nesil olduğuna inanmıyorum çünkü böyle bir imkan yoktu. bi zahmet geçelim artık bu "bizim zamanımızda jordan vardı bilaer" tavırlarını.
  • the dream team belgeselinde larry bird'ün 92 olimpiyatlarında sırtındaki sakatlık nedeniyle oynayamaması söz konusuyken "you gotta play man you gotta play. this is last chance to be together" deyişindeki samimiyet, insanın yüzünde gülümseme bırakan güleç efsane. şartlara göre 1-5 arası tüm pozisyonlarda oynamışlığı vardır ki pivot pozisyonunda çıktığı maç ile şampiyonluk kazandırmış olması ne büyük bir yıldız olduğunu gösterir. canlı izleyemediğime pişmanlık duyduğum oyuncuların başındadır.
  • gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu. onu izlemek bir keyifti*.
    magic oynarken jordan'la kıyaslanırdı "hangisi büyük" diye. ama gel gör ki magic'in basketbolu bıraktığı gün jordan "gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu" ilan edildi. oysa aids olmakla basketbolcu olmak arasındaki ne tür bir bağlantı vardır?
  • aslında nba'in en güzel zamanlarına ve bir çok efsanesine tanık olduk, böyle "yıldız"lar çıkmıyor artık.

    80'li yıllarda los angeles lakers'ta kareem abdul jabbar ve james worty ile beraber tarih yazmış bi oyuncudur. gelmiş-geçmiş en iyi guarddır tartışmasız, onun verdiği her pas bi devrimdir, harlem oyuncuları gibi sürekli şov yapan ama, ciddiyetini kaybetmeyen, çaldığı toplarla bir çok takımı bitiren bi adamdır. o asistleri unutmak mümkün değil, sayamadım kaç kere mvp olmuştur bu abi...

    90'ların başında aids olduğunda yıkılmıştık, kimse onun oynadığı sahada olmak istemiyordu, küstü, bıraktı basketi. 96'da sanırım tekrar döndü ve yine kimse yaklaşmadı ona, "savunma yapmıyorlar" diye kahretti ve tamamen bıraktı basketbolu. izlemesi en keyifli oyunculardandır mutlak, jordan ile rekabetleri, karşılaştırılmaları da bayaa meşgul etmiştir piyasayı.
  • los angeles lakers ın sahasının tavanındaki 32 numaralı formanın sahibi, gerçek ismi earvin johnson olup magic lakabıyla özdeşleşmiştir. türkiye de abdi ipekçide yaptığı şovu unutamam. her pozisyonda oynayabilme gibi bir özelliği vardı, bununla ilgili hatırladığım bir hikaye ;
    80li yıllarda 76ers-lakers finalinde lakers 3-1 öndeyken kareem abdul jabbar sakatlanır ve otoriteler jabbarsız lakers ın 3-1 den seriyi kaybedeceğini söylerler. ancak o maçta magic, pivot mevkiine geçerek 40 küsür sayı ve 15 te ribaund alarak maçı lakers a getirir.
  • kendisi hakkında az bilinen, veyahut pek üzerinde durulmayan gerçeklerden biri de, 1996'da lakers'da basketbola döndüğünde 32 maç boyunca 1 numara değil, 4 numara oynamıştır. fizik elveriyordu tabii, ama profesyonel basketbolda bu kadar önemli bir pozisyon değişikliğinin ne kadar basketbol bilgisi gerektirdiği aşikar. bu denli büyük bir değişikliğe rağmen, 37 yaşında olmasına rağmen, son senesinde 14.6 sayı 5.7 ribaund 6.9 asist gibi oldukça sağlam istatistiklerle basketbolu bırakmıştır.
  • 2.04 boyla point guard oynayabilecek kadar topa hakim bir adam.
  • spor tarihinin lakabı kendisiyle en çok özdeşleşmiş, hatta bir çok insanın lakabını gerçek ismi sandığı, efsane pg. nba tarihinde çaylak sezonunda nba finals mvp olmayı başarmış tek basketbocu. şampiyonluk maçında kareem abdul-jabbar sakat olduğu için pivot oynamış, ve philadelphia 76ers'i 42 sayı 15 ribaunt 7 assistle tek başına dağıtmıştır.
  • türkiye'deki gösteri maçında çok şık smaçlar yapan pete williamsı sormuştu kendisine murat murathanoğlu, magic ise " ufak oyun kurucunuzu* çok beğendim, müthişti" cevabını vermişti.

    nba dripling yapabilen 4 numaraları daha yeni yeni üretmeye başladı, bu adam 2.06 boyu ve her pozisyonu kaldırabilecek kalınlığıyla 1 numara oynamaktaydı, zamanının 20 yıl öncesindeymiş yani. yaptığı asistleri arada bir izlediğimde ne kadar ulaşılamaz olduğu daha bir dank ediyor ne yalan söyleyeyim.
hesabın var mı? giriş yap