• samiler tarafından ırklarının en önemli temsilcilerinden biri olarak görülen, norveçli lapon müzisyen. tam adı mari boine persen olan, norveç'in en kuzeyinde büyüyen sanatçı, kendi kültürel kimliğini bulmakta zorlandığını ve başta okulda öğretilenlerin etkisiyle kendi ırkından utandığını, hatta nefret ettiğini söylemiştir. marie boine zaman zaman norveç başbakanı ile de polemiklere girmiş ve başbakandan kendi insanlarından özür dilemesini de istemiştir. 1994 yılındaki lillehammer’deki kış olimpiyatlarının açılış töreninde yer almayı da reddetmiştir. ondan bir alıntı ile bitirelim.
    "i think your voice is a mirror of your soul and how you feel inside. when i began i was singing pop songs and ballads and didn't sing from the heart. over the last ten years i've been fighting this feeling of being inferior to norwegian or western people and my voice got stronger as i decided i wouldn't let anyone oppress me and that i have a value as sami. western culture makes a distance between you and your body or heart. in sami culture you think of everything as a whole."
  • avrupanın kızılderilileri samilerin temsilcisidir. her parçası birbirinden ayrı güzelliktedir.ama bir tanesi var ki sami ırkının nasıl katledildiğini, laponların çilekeş yaşamlarını gösteren parçanın videosu.
    http://www.youtube.com/watch?v=umnenyxxfxe
    amerikalılar katlettikleri kızılderili kabilelerinin isimlerini günümüzde savaş ucaklarına veya savaş tatbikatlarinda ad olarak kullanırlar. baskı ve iskencelerle hristiyanlığa zorla gecirilen, toprakları elinden alınıp dar bir bölgede yasam savaşımı veren samilerin köyleri günümüzde turistik kayak merkezleri olarak para basar. lapon külturüne ait olan herşey günümüzde isveç ve norveç tarafından yağmalanarak değiştirilmiş,kullanılmıştır.mari boine norvecli olmasina ragmen norvec hukumetine kafa tutarak norvecli olmaktan utandigini söylemistir.
  • bu akşam babylonda gerçekleşmiş ve ağızlarımızda kekre bir tat bırakmış güzel konserin solisti. bu ablam kuzey norveçten kalkmış buralar gelmiş, kullandıkları lisanla türkçenin kardeş olduğunu idda etmesi hoş ve ilginç bir ambianstı örneklerde verdi mesela yaz'a jas, büyük'e boyjuk diyorlarmış gibi.
    dansları ve renkli fularları ile süslediği müziği gerçeten güzel, hafif kızılderili müziğini çağrıştırıyor ve newage diyebilirz sanırım.
  • herkese hitap etmeyen ama benim icin kulaklarimin duyup duyabilecegini en guzel ses ve yoruma sahip sahane sanatci.. cok sevdigim seyleri tanimlamakta zorlanirim, hani ancak kendimden bir sey buldum diyebilirim bendeki anlamini ifade edebilmek icin.. mari boine'de kendime dair cok seyler buluyorum buna eminim.. sesi alip goturuyor beni.. ayrica 2008 yilinda sterna paradisea adinda bir album cikarmistir.. digerleri gibi onu dinlemekten de ciddi keyif alinir.. vuoi vuoi mu kesinlikle en guzel sarkisidir ama yine de biraz daha yakindan tanimak icin sarkilarindan burda yazilmamis birkac ornek vereyim..

    ninni gibi iki sarki,
    http://www.youtube.com/watch?v=yettpvcclnc

    http://www.youtube.com/watch?v=9kmz5-3ozuo

    biraz daha hareketli bir sarki,
    http://www.youtube.com/watch?v=bhfiohlgm4w
  • gec kesfettigim, dinlemekten buyuk keyif aldigim mutlaka dinleyin dedigim guzel sesin sahibi.
    http://www.youtube.com/…ayevblutulc&feature=related
  • 1956 norveç doğumlu yoik vokal üstadı.

    1989 gula gula
    1993 goaskinviellja*
    1994 leahkastin*
    1996 radiant warmth
    1996 eallin
    1998 bálvvoslatjna*
    2001 gâvcci jahkejuogu*
    2006 iddjagiedas*
  • jan garbarekin de eslik ettigi ‘eight seasons-gåvcci jahkejuogu’ albumunden bir alinti:
    "in the earliest years of our christian era, wondrous rumours of a wild and barbaric people in the farthest north spread even as far as rome. so it was that in the year 98 a.d. tacitus chronicled what he had heard of them. far beyond the german tribes lived these fenni. who had no possessions and were completely wild. they had neither horses nor houses, they were clad in skins, they did not cultivate the land but ate only what what they could find growing wild, and their beds were the bare ground. their only protection against wild beasts and whether was a pitifully primitive hut made of twigs. they had no iron, and instead, tipped their arrows with bone. thus armed, they went hunting, and the women hunted with the man and took their share of the kill."
    ernst manker –‘people of eight seasons’

    son derece dinlenesi bir albumdur bu.
  • güne iyi başlatan şarkılar kategorisinde dinlenebilecek denli coşkulu, keyifli, kimi zaman dansa azmettiren, kimi zaman ağlatan, kimi zaman da dehşet duygulara sevk eden, caz ve yoik karışımı muhteşem müzikler icra eden norveç'ten sami sanatçı.

    ancak sınırları aşıp, sami sanatçı değil, sami dilinde şarkılar söyleyen sanatçı demektedir kendisi için.
  • dünya müziği piyasasında ırklarının en iyi temsilcisi olarak görülen mari boine özellikle avrupa’da oldukça fazla tanınır.
    sadece şarkıları ile değil, sami kültürünün yok olmaması için yaptığı mücadeleler dikkat çekicidir. kayıp bir kültürün acılığından söz eder şarkılarında. şamanizme övgüler vardır. ve sahnede adeta şaman ayini düzenler.
    samilerin 4000 yıl boyunca kaybettikleri çok şey olmalı. neyin kaybolduğunu aslında tam olarak bilemeyiz. ama bildiğimiz; sami şaman davullarının yakılmış olması ve hemen hemen bütün şamanların öldürüldüğü. yıllar boyunca onca engele karşın bir şekilde kuzeyde, samilerin arasında şamanizm yok edilememiştir.
    burada mari boine örneğinde olduğu gibi müzik ve sanat insanlarının gösterdiği çabayı özellikle görmemiz gerek, nesilden nesile adeta her nefesi, her fısıltıyı, o sihirli melodileri bir sonra gelene ulaştırmak ve yeni kulaklarda bir davranış, duyma ve beğenme alışkanlığı oluşturmak. işte bu çok zor.
    bunu başarmış olan sihirli insanların en önemlilerinden biride mari boine. o her fırsatta binlerce yıl önceden gelen sami köklerini özlediğini göstermekte ve o uzak sesleri bize duyurmak için halen çabalamakta...
hesabın var mı? giriş yap