• edebiyat dünyasında korkunun efendileri diyebileceğimiz clive barker, stephen king ve h.p. lovecraft gibi yazarların kısa öykülerinin; sinema dünyasında korkunun efendileri olan aşağıda bölümlere göre listesi verilmiş akla hayale sığmayan yönetmen ekibi tarafından televizyon dizisi formatında bir kez de görsel olarak tarihe geçeceği muhteşem proje.*

    s01e01 - incident on and off a mountain road - don coscarelli
    s01e02 - dreams in the witch house - stuart gordon
    s01e03 - dance of the dead - tobe hooper
    s01e04 - jenifer - dario argento
    s01e05 - chocolate - mick garris
    s01e06 - homecoming - joe dante
    s01e07 - deer woman - john landis
    s01e08 - cigarette burns - john carpenter
    s01e09 - the fair haired child - william malone
    s01e10 - pick me up - larry cohen
    s01e11 - haeckel s tale - john mcnaughton
    s01e12 - imprint - takashi miike
    s01e13 - sick girl - lucky mckee

    (bkz: cnbce nin yayinlamasi gereken diziler)
  • dario argento'nun yönettiği jenifer bölümüyle şaha kalkmış olan bir dizidir. tobe hooper'ın yönettiği bölüm de futuristik yapısıyla hayli dikkat çekiciydi. oyunculuklar özellikle inanılmaz. soundtrack'i de şahane.
  • birinci sezonun efsane bölümü olan büyük usta john carpenter'ın cigarette burns'ü bu serinin en başarılı parçasıdır kanımca. bir dizi süresinde film tadını tattırmıştır bu bölüm.
  • modern alacakaranlık kuşağı tadında olan, 1. sezonunun özellikle cigarette burns , jenifer ve imprint bölümleriyle tap yapmış ancak 2. sezonuyla düşüşe geçerek hayal kırıklığına yol açmış korku-gerilim sevenlerinin seyretmesini şiddetle tavsiye ettiğim dizi.
  • korku antoloji serisi çekmek kolay iş değil; çünkü bu alanda çoktan efsane olmuş ve yeri doldurulamayacak bir televizyon dizisi var. rod serling'in 1959-64 yılları arasında bizlere armağanı olan the twilight zone serisinden bahsediyorum. günümüzün korku, gerilim ve hatta bilim kurgu filmlerinin çoğuna referans olmuş zamanının çok ötesinde bir iş. bundan altmış yıl önce rod serling çıtayı bu kadar yükseğe çıkarınca onu aşabilmek de haliyle o kadar zor. hatta get out filmiyle korku janrına yeni bir soluk getirmiş jordan peele gibi birini ekran yüzü yaparak geçen sene the twilight zone efsanesini yeniden canlandırmaya kalkıştılar. fakat nightmare at 30.000 feet adlı bölüm dışında çok da başarılı bölümlere imza atamadılar.

    fakat elimizde 2005 ve 2007 yılları arasında showtime kanalı için yapılmış bir antoloji serisi bulunmakta. mutlaka göz atılması gereken bir korku dizisi. serinin gücü elbette ki bünyesinde barındırdığı yönetmenlerden kaynaklanıyor. kimler yok ki... büyük korku üstadı john carpenter, japonların dünyaya armağanı çılgın yönetmen takashi miike, korku komedide kült kabul edilen re-animator filminin yönetmeni stuart gordon, italyan korku sinemasının efsanesi dario argento, çocukluğumuzun filmi gremlins'in yönetmeni joe dante ve ünü korku severler tarafından kulaktan kulağa yayılan session 9 filminin yönetmeni brad anderson gibi pek çok usta yönetmeni bu seride bir araya getirmişler.

    antoloji serisi, toplamda 26 bölüm olmak üzere iki sezon sürüyor ve birbirinden ilginç işlere imza atıyor. bütün bölümlerinin iyi olduğunu söylemek zor. her bir bölüm yaklaşık bir saat uzunlukta ve bazı bölümler insanı fazlasıyla sıkabiliyor. ancak aralarında bazı bölümler var ki izlerken hiç bitmesin diyebiliyorsunuz. kendimce en beğendiklerimi aşağıya bırakıyorum. tüm seriyi izlemek zorunda değilsiniz ama birkaç bölüm var ki korku severim diyen kesinlikle kaçırmamalı.

    `sounds like` takıntılı bir adamın hikayesi. izlerken insanı rahatsız etme yönünden değişik bir tarzı var. korkudan ziyade filmi izlerken yaşadığınız rahatsızlıktan dolayı sürekli geriliyorsunuz. ilk defa bir filmi izlerken kendimi ana karakterin yerine bu denli çok koydum.

    `right to die` kaza sonucu eşini kaybeden bir adamın trajikomik hikayesi. bol twistli, korku ve komedinin iç içe geçtiği harika bir bölümdü. bölümün sonundaki adamın koyvermişliği insanı kahkahaya boğacak cinstendi.

    `deer woman` amerikan yerlilerinin inanışlarından beslenen fantastik bir korku denemesi. en merak uyandırıcı bölümlerden biriydi. içene yedirilen polisiye sosu da bölüme bambaşka bir hava katmış.

    `the screwfly solution` kadına şiddete yerinde bir bakış olmuş. unutmayın ki bir korku filminin ilk kurbanları genelde hep kadınlardır. bıçaklı katiller tarafından kovalanan bir kadın karakterin size anlatmak istediği aslında çok şey vardır.

    `family` kapı komşunuz bir canavar olabilir. özellikle de amerikan banliyölerinde hiç de öyle masum insanlar yaşamaz. en azından korku filmlerinden öğrendiğimiz kadarıyla bu böyledir.

    `pelts` fazlasıyla rahatsız edici bir bölüm. kanlı sahnelerden rahatsız olanlar izlememeli.

    `the fair haired child` klasik korku filmlerine en yakın bölümlerden biriydi. lanetli ev temasıyla birlikte nostaljik korku filmlerinin tadını yakalayabileceğiniz bir bölümdü.

    `jenifer` en seksi bölüme geldi sıra şimdi. hemen hemen tüm bölümlerde işlenen kadınlara hiçbir şekilde karşı koyamayan erkek modelinin en üst versiyonunu bu bölümde göreceksiniz. ve tahminim zavallılara hak da vereceksiniz.

    `imprint` bu bölümde izleyebileceğiniz en rahatsız edici işkence sahnelerine tanıklık edeceksiniz. hassas bünyeler için önerilmeyecek bir bölüm. fakat korku severler için bulunmaz bir nimet.

    `the black cat` dizinin en duygusal ve etkileyici bölümlerinden biriydi. bölümün merkezine edgar allan poe gibi bir dehayı alması bölümü daha da değerli kılıyor. mutlaka izlenmeli.

    `john carpenter's cigarette burns` ve geldik hem serinin hem de genel anlamda korku janrının en iyi işlerinden birine. john carpenter'a bir saatlik süre verdiğinizde de sizi bambaşka yerlere götürebileceğinin kanıtı. sürekli izleme isteği uyandıracak, heyecan dolu, muazzam bir korku filmi. sadece bu bölümü izleyerek bile seriye gereken saygıyı göstermiş olursunuz bence.
  • bazi bölümlerini izledikten sonra bildigim bütün dualari okumaya basladigim, muhtesem kaliteli cekimlere sahip, super konulu super dizi
  • uzun zamandır eksikliği his edilen tat alma duygusunu yeniden kazandıran 13 bölümlük görsel şölen...
  • imprint adlı bölümünde garip bir ayrıntının kafama takıldığı dizi...

    --- spoiler içerebilir ---
    şimdi arkadaş, bu kafasında ikiz kız kardeşini taşıyan kadın sırf kardeşi kafasını ısırmayı bıraksın diye babasını * öldürüyor. yüzük çalıyor ve de üstüne üstlük suçu da bir başkasına atarak onun da işkence görmesini sağlıyor * * . şimdi görüyoruz ki bu kızın kafasında el formunda yaşayan bu ikiz kardeşin sahip olduğu uzuvlar şöyle: beş parmak, bir aya * , iki göz, bir ağız, üç beş tane diş. e be kızım sen sırf kardeşin seni ısırmayı bıraksın diye onu bunu öldüreceğine, ona buna iftira atıp işkence çektireceğine al eline bir alet çek şu üç beş dişi ya... bu kadar basit. ne diye kastırıyorsun ki yok efendim her türlü zalimliğe katlanabilirmiş, katlanamadığı şey iyilikmiş bilmem ne... sen önce bunları akıl et...
    --- spoiler içerebilir ---
  • bol memeli gotlu ikinci sezonu ile takdirimi kazanmis dizi.
  • stuart gordon gibi lovecraft ve poe hayranı önemli bir yönetmeni hayatıma sokmuş tv serisi. o nasıl the black cat'tir öyle? bu kadar mı muhteşem uyarlanır, bu kadar mı güzel atmosfer yaratılıp oynanır.
    (bkz: jeffrey combs)
    ayrıca john carpenter's cigarette burns vardır ki, ders niteliğindedir; fantastikliğiyle bayıltıp ayıltır.
    serinin devamı gelmediği için çok üzmüştür.
hesabın var mı? giriş yap