• ölçüm ve ölçü manyaklığı.

    sanırım hiçbir mühendis "göz kararı" ve "tahminimce şu kadardır" tarzında bilgi almayı sevmez.

    mesela yemek tarifi izliyorsunuz. anlatan kadın diyor ki: "göz kararı yağ ekliyoruz."

    wtf?

    ben neden tarif açtım o zaman? detaylandırarak anlatın da uygulayalım değil mi?

    bana göz kararı, bir tutam falan deme canım ablacığım.

    el ayarımız, göz kararımız bir mi?

    tek kişi için yarım çay kaşığı oranımız var falan diyebilirsin.

    zaten biz de sizden hassas mutfak tartılı ölçüler istemiyoruz.

    edit : kimyacılar ve kimya mühendisleri bu kanalları izlerken kriz geçirip bayılıyormuş diyorlar :)

    -kimya laboratuvar derslerinde teorik verilen ölçüyü kaçırmaya başladığınız an deney hata yüzdeniz bir kuş misali uçaaar gider...

    bu durumlar sonucunda %900 gibi absürt ötesi hata oranları olabiliyordu...

    maalesef yaşandı :)
  • günlük hayatımda da sık sık çevreme “anlaşılmayan bir nokta var mı “ diye sormak .
  • bir şeyi anlatırken karşı taraf anlamamış olabilir diye farklı şekillerde de anlatmak, güncel örnekler vermek.

    yazım hatalarına delirmek.
  • bundan 14 sene önce logar kapağı üreten bir fabrikada dış ticaret müdürü olarak çalıştım. o günden beri gördüğüm her logar kapağının teknik özelliklerine (üzerindeki kodlara), rengine, desenine ve üreten firmaya bakarım. hatta bazen muhabbet olsun diye yanımdakilere "biliyor musun bu kapak ortalama şu kadar dolar ve 30 ton basınca dayanıklı" falan gibi gereksiz bilgiler veririm. hatta konu hakkında sohbet uzarsa google görsellerde "artistic manhole cover" yazıp, hindistan'daki falan kapakları gösteririm. değişik bir çok iş yaptım ama sanıyorum bu bok çukuru kapağı konusu en ilginç olanıydı.
  • insanlara konuşurken bile ismimi söylemek istemiyorum
    soy adımı hiç bir mecrada yayınlamıyorum
    çalıştığım firmanın websitesinde adım geçmiyor
    çalıştığım firmayı herhangibi sosyal medya hesabından takip etmiyorum
    düzenli olarak her ay bilgisayarımı formatlamaya çalışıyorum şifrelerimi değiştiriyorum
    vpn - proxy kullanmadan internete girmek istemiyorum
    herhangibi cafe - otel wifisine bağlanamıyorum
    telefonuma apk indirmiyorum antivirüs kullanıyorum
    fotoğraflarımı herhangibi bulut hesabında depolamıyorum
    tanımadığım uygulamaları bilgisayarıma kuramıyorum sunucumda ki sanal bilgisayara kuruyorum
    antivirüs programını hiç kapatamıyorum
    crackli program indirince iki gün networkü inceliyorum gereksiz bi çıkış var mı diye
    ve evet cep telefonu kameram bile bantlamak istiyorum ama yapamıyorum

    hala anlamadıysanız mesleğim (bkz: kasap)
  • algıda seçicilik, sürekli hastalık kontrolü. her yerde hasta insan, herkeste hastalık arazı görme takıntısı. nefret ediyorum bundan. ve de hijyen takıntısı. ayrıca evi devamlı şu görsel ve şu görsel dezenfektanlarla** yıkayıp yumak. hayat kalitemi düşürüyor, zorlaştırıyor.

    nereye baksam hastalık görüyorum. su aldığım büfecinin tırnaklarını ele geçirmiş onikomikoz, “ay ne tatlı” dediğim bebeğin göz akında sarılık, önümde yürüyen çocuğun öksürüğünün sesinde krup, simitçinin gözlerinde nistagmus, robot gibi işini yapan çöpçünün donuk bakışlarında ve mimiksiz yüzünde tahmin edebildiğim antipsikotik ilacının dozu, tezgahtarın yüzündeki cushing ifadeden ne kadar zamandır kullandığını tahmin ettiğim kortizon, tezgahtar kızın sakallı bıyıklı tombul yüzünden tedavi edilmemiş pcos vesaire vesaire...
  • "bu adam bu boruyu 1000 liraya takıyor, ben hastaya stent takıyorum 123 tl"
  • film, dizi vs izlerken çoğu zaman kendini kaptıramamak, dramatik yapı, kadraj, kamera hareketleri, montaj vs.ye takılmak, olacakları ve sonunu tahmin etmek ve genellikle de bilmek. nasıl çekildiğini falan düşünmek. reklamları falan hiç saymıyorum zaten. yeri gelmişken şunu da kusayım bizi, çevreyi, halkı düşünen, sevgi dolu, duyarlı banka ve petrol şirketlerinin samimiyetsiz reklamlarından nefret ediyorum. bir ünlünün çıkıp ürün dışında her şeyden bahseden, felsefe yapan reklamlara da "ay götüm!" diyorum ama bu çevrenin mına koyan petrolcülerin, insanların evini barkını haciz eden bankaların yanında çok sönük kalır.
  • herkese eldivenle dokunma isteği. olmuyor tabii ama normal karşılansa 7/24 eldivenle gezerim.
  • çocuklara yanaşan yabancı yetişkinlerin dokunmasına bile izin vermiyorum.
    not : çocuk istismarı görüşmeleri alıyorum.
hesabın var mı? giriş yap