• hakan şükür'ün (nedense) izlemesini çok arzu ettiğim filmdir.
  • sanılanın aksine demokrasiyi değil cumhuriyetçiliği savunan ve nasıl olması gerektiğini yani kurtuluşun ne olduğunu anlatan filmdir. tabi buradan demokrasiyle filmin hiç ilgisi yoktur sonucu da çıkmaz fakat mr. smith' in asıl simgelediği şey demokrasi değil cumhuriyetçiliktir.

    capra' nın gerçeküstü karakterlerinin filmlerine kattığı masalsı hava, insanın üzerinde seyri hoş bir okyanus manzarası etkisi bırakıyor:) sinemanın o büyüleyici dünyası; hayatın gerçeklerini anlatan başyapıtların haricinde, sinemayı bize sevdiren ve her insanın içinde bulunan o naifliği ortaya çıkaran bir yapı olması sebebiyle, önemli ve değerlidir. scorsese' ni hugo' su neden bu kadar ilgi gördü sanıyorsunuz. çünkü insanın hissettiği duyguları boş bir etkileyicilik arayışına girmeden(yani entellektüel birikimlere veya şovenist tavırlara dayandırmadan) doğrudan aktarmak sinemanın en büyük mucizesi olmuştur her zaman.

    filme tekrar dönecek olursak, capra' nın bu 74 yıllık filmi bugün çok daha taze duruyor. yozlaşmış politikacılar ve bunları yöneten güçler. çok acı ama insanlık devam ettikçe insanoğlu da yönetilmeyi isteyecektir. devletlerin de ötesinde yönetilmek de böyle mümkün oluyor zaten. film özelinde çıkar sağlama durumu da bunun bir sonucu. bugün ülkemizde bir tane milletvekili var mıdır ki pastadan payını almayan. seçilmek için harcadıkları onca paranın kat be kat fazlasını alırlar her zaman. aksi de düşünülemez zaten. arada mr. smith gibiler çıkar onlar da iftiralarla harcanır gider. keşke capra' nın o masalsı dünyasını gerçek hayata taşıyabilsek de, o çocuk ruhumuzu acı gerçeklerin ötesinde de var edebilsek.

    bunların haricende james stewart' ın olağanüstü oyunculuğuna da değinmezsek olmaz. saf ve erdemli genç senatör rolünde, laf cambazı politikacılara karşı savaşan bir adamı heyecanla ve bu rol için doğmuşçasına oynuyor.
  • film mr. smith'in karakteri üzerinden saflığı ve masumiyeti simgeleyen bir kara mizah örneği esasında.

    filmde reel politik hesaplarla hesap kitap bilmeyen entrikadan habersiz başroldeki mr. smith'in idealist dünyasının acımasız çıkarcı siyaset atmosferi içindeki çatışması oldukça güzel bir kurguyla ele alınmış.

    filmin en çarpıcı yanıysa 70 yıl geçmesine rağmen politik sinema sanatı içindeki duruşu, anlatmak istedikleri ve filmin eleştirel yapısı itibariyle günümüzde bile oldukça cesur, bağımsız ve eleştirel bir duruş özelliği göstermesidir.
  • köyden indim şehire tadında idealist bir oymakbaşı senatör olur. ilk iş, kutsal mabet ziyaret eder gibi us capitol'u, lincoln heykelini falan görmeye gider. lincoln heykelinin olduğu salonda büyük yazılı tabletler vardır. babasının elini tutmuş küçük bir çocuk bu yazıları okur. ordaki yaşlı bir adam duygulanır. mr smith adeta kendinden geçer. amerika'nın şanlı tarihini düşünüp, gurur ve hüzün ile titrer. senatoya gider. olaylar gelişmez.

    benim anlamadığım, amerika hangi kötü düşmanlara karşı bağımsızlığını koruyup da, memorial'lere yazılacak şanlı bir tarih öyküsü yaratmıştır. yıllar boyu kızılderilileri boğazlayarak mı? iç savaşta kuzeylileri yenerek mi?
  • james stewart'dan başka bir mükemmel film.

    filmde sırf sesi çıkmaz, söylenene uyar diye apar topar senator yapılan bir izci liderinin, idealleri için tüm senatoyu karşısına alması anlatılıyor. konunun derinliğine rağmen film ağır bir film değil hatta bolca mizah unsuru da bulunuyor.

    --- spoiler ---

    filmin daha vurucu olan ikinci kısmına smith'in sesinin yurt sathında duyulmaması için yapılanlar da fazla tanıdık geldi. gazetelere smith'in konuşmasının insanları aç ve işsiz bıraktığını, smith'in bir suçlu olduğunun yazılması konusunda emirler yağdırılırken, smith'in sözlerine yer veren gazete ve radyolar cezalarla yüzleşiyor. bunun üzerine alternatif yollarla halka bilgi aktarılınca, hem smith karşıtı hem de destekleyici hareketler başlıyor ancak polis, smith'i destekleyen insanlara su sıkarak dağıtırken, iktidar sahipleri salonlarda gövde gösterisi yapıyor. protesto edenler yaka paça götürülüyor. en son bilgi aktarmaya çalışan çocukları yaralamaya kadar gidiyor iş.
    --- spoiler ---

    1930'larda adamlar "ileri demokrasi" geliştirmiş işte biz geriden geliyoruz
  • "özgürlük, kitap sayfalarında bırakılmayacak kadar değerlidir. insanlar her gün ona bakıp şöyle demeliler: 'konuşmakta ve düşünmekte özgürüm.'"
  • politikanın ve ekonomik sömürgenin kişiler üzerinde nasıl etkili olduğunun göstergesi niteliğinde film. iyiliğin, doğruluğun siyasette asla yeri olmayacağının ışığı bana göre. saf bir insanın temiz duygularını kullanmaya çalışan maske takmış sürüyle insan var. ve ne olduğundan habersiz sadece başkalarının iyiliği, yaşadığı ülkenin idealleri adına hareket eden biri. aslında filmin iletmek istediği asıl mesaj ne kadar zor da kalırsanız kalın, inandığınız fikirler uğruna sonuna kadar savaşın oluyordu. çünkü sizi dinleyecek bir insan bile varsa, fikirlerinizde bir değer var demektir.

    james stewart ve jean arthur çok iyi bir ikili olmuşlar. bir adamın menfaatçi bir kadını da kendine nasıl bağladığını gördük ya başka birşey demiyorum.. ayrıca normalde film uzunken sona saklanan kısımlar silinmiş. final o yüzden biraz fazla yangından mal kaçırır gibi gözükmüş, kötü olmuş. ayrıca filmde sürekli patlayacak bir tempo bekliyoruz o gelmeyince de finaline kadar beklemek zorunda kalıyoruz. sahneleriyle sanki bir hediyeyi gösterip de vermezmiş gibi gözüküyor film..

    izlemeniz gereken bir yapım, özellikle oyuncular bazında. ha bu arada frank capra'nın yaptığı hatalardan biri de gereksiz abd propagandasını filmin başına işlemesi olmuş...
  • saf mr. smith'in, washington'da kurtlar sofrasında siyasetçiler arasında verdiği dürüstlük mücadelesini anlatan bir dram.
    amerikan parlamentosunda işlerin nasıl yürüdüğüne dair kafanızda fikir oluşturmaya yarayan güzel bir film. işin ilginç yanı ise 1939 yapımı olan bu filmde bahsedilen political machine kavramının günümüzde de hala geçerliliğini korumasıdır malesef!
    politikacılar mı siyaset yapıyor yoksa işadamları mı bu işlere yön veriyor acaba? diye üzerinde tekrar düşünmek gerekiyor filmi izledikten sonra.
  • resimli örneklerle amerikan politik sistemini öğreniyorum kitabı tadında capra'nın capra'lığını yaptığı, yine gerip gerip finalde coşturduğu bir başka güzel film. en son ne zaman bir filmin sonunda bu kadar coşkulanmıştım hatılamıyorum bile. belki olmadı ondan

    ayrıca casablanca'daki kaypak başkomser amca bunda kaypak senatörü oynuyor. peki bu bilgi gerçek hayatta ne işinize yarayacak?
  • mr. smith'in azminin clarissa'nın içtüzük bilgisinin birleşimiyle ortaya çıkan final sahnesi, hafiften kamer genç'in tbmm'de tek başına verdiği mücadeleyi de anımsatmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap