• --- spoiler ---

    (nükleer enerji üretimi sonrası atıklardan bahsediyor)

    - derdiniz atıklarsa afrika orada? veririz üç beş kuruşu oraya göndeririz.

    --- spoiler ---

    yani ne diyebilirim, ne dersem bu korku filmini tam olarak izah edebilir gerçekten bilmiyorum. benim kelime dağarcığımın bittiği bir nokta burası. kan donması nasıl oluyormuş bu lafın sonunda anladım...
  • senden ve yarı cahilliğinden yıllardır tiksindim.
    yazmadım bugüne kadar değmezsin diye.
    ama az önce celal şengör koordinasyon eksikliği vardı derken senin itiraz ettiğin nokta var ya... yatacak yerin yok
  • bugün deprem bölgesinde koordinasyon sorunu falan kalmadı, hepsi çözüldü dedi. insan canlı yayında ağlayan gökhan zan’dan utanır.
  • az once gokhan zan in programdaki haykirislarindan sonra, koordinasyon sorununun halledildigini soyleyen kisidir. aradan 10 dakika bile gecmemistir. tiksiniyorum. senin gibi aydini olan ulkeden ne beklenir ki.
    seni celal sengor ve fatih altayli cig cig yesin insallah bugun arsiz adam
  • 1919'da yaşasaydı ingilizlerin işgaline "gelsinler valla bayılırım onların aksanına" derdi.
  • büyük üstat.

    günümüz şairlerinden kimleri okursunuz?
    türkiye’de şair yoktur, son olarak attila ilhan vardı benim için.

    murathan mungan okumaz mısınız?
    ben size ne dedim. yüksek zevklerim var. bunu saklamam ve onları okumam.

    peki nâzım hikmet!
    bence çok büyük bir şair değildir, attila ilhan ondan daha üstündür. türkiye’de, doğu toplumlarında bir âdet vardır. mazlum olarak lanse edildiğin takdirde senin diğer yeteneklerin de yukarıya çıkarılır. nâzım öyledir. necip fazıllar’ı, hâşimler’i, akifler’i unutmayın.

    nâzım’ı siyasi görüşü yüzünden sevmiyor olabilir misiniz?
    hayır edebiyat açısından bakıyorum. çok güzel şiirleri ama dendiği gibi çok büyük şair değildir. “ne kadınlar sevdim zaten yoktular” gibi bir sözü yoktur.

    “türk ressamı” deyince kim gelir aklınıza?
    türk resmi yoktur. türkiye resim adı altında resim, galeri mafyası vardır. galeri sahiplerinin birbirlerine yolladıkları ihbar mektuplarını göstersem ağzın açık kalır. edirne’nin dışında para etmeyen şey evrensel olamaz. meselâ günseli kato klasiktir, onu ayrı tutuyorum.

    roman?
    roman da yok. 500 sene sonra belki.

    nobel aldı bir romancımız. olmayan romanımızın nesine verdiler ödülü?
    orhan pamuk’un bildiğim kadarıyla 2 romanı intihaldir. birini yayınladım daha önce, beyaz kale’yi. bir romanı daha vardır ama ismini şimdi vermeyeyim. o da çok önemli bir amerikalı yazardan çalıntı. nobel ödül komitesinin bu amerikalı yazarı bilmemesi imkânsız. dolayısıyla nobel tamamen siyasi bir ödüldür.
    “şu kadar ermeni’yi kürt’ü kestik” demeseydi alamazdı o ödülü.

    http://www.euractiv.com.tr/…bel-dl-siyasidir-023297
  • anladık, mustafa kemal i padişah ve sadrazam anadoluya gönderdi,kendi kendini 3. ordu müfettişi olarak atayıp gidecek hali yoktu zaten. ama git direnişte bulun, bizi tanıma, sana idam fermanı çıkarsak bile umursama, meclisi anadoluda topla, başına geç, düşmanı kov sonra da bizi mi kov dediler?belgelerde paşa anadoluda direnişi kurmaya gidecek diye hiç bir şey yok, devlet operasyonu varsa bunun için değil karadeniz bölgesinde karışıklıklar var, git durumu düzelt diye var. samsuna çıktıktan 1 ay sonra ingilizler ve hükümet paşanın eylemlerinden kıllanıp geri çağırdı zaten, ama o dinlemedi, bildiği yolda yürüdü. iyi ki de yürümüş.
  • tarihin arka odasında bazen çok iyi konular ele alınırdı. daha doğrusu ele alınmaya çalışılırdı. murat mail atanlarla kendi kendine sabaha kadar kavga ederdi. baba bir konuk yoksa konukların sürekli sözlerini kesip programın içine ederdi. 6 saatlik programda ele alınan konuyla ilgili 20 dakika konuşturmazdı insanları.

    ilber ortaylı gibi konuklar gelince kedi gibi siniyordu da bir iki güzel program izliyorduk.

    bilgisayara başını eğerek bakarken kafasını az bir şey çevirip gözlüklü kunduz gibi bakışı efsanedir. güzel edit yapılır aslında bu hareketine *

    edit: argo içerikli deyim biraz yumuşatıldı.

    ek: bakışına ve seyirciyle tartışmasına örnek
    aslında bilgisayardan yüzünü kameraya dönüp gözlüğünü düzelttiği anı paylaşacaktım ama bulamadım. şunu da ekleyeyim link verdiğim program güzelmiş yukarıda gömdüğüm gibi değil. dışarıdan x konusunun uzmanını çağırıp bugün sabaha kadar x'i konuşacağız dediği programlar facia oluyordu * son olarak bu programın sonunda artık sanal ortamda kolay kolay bulunmayan bulunsa da eksik olan meşhur mason ayinini paylaşmışlar. dünya üzerinde tek kayıtlı mason ayini hem de türkçe. yanlış hatırlamıyorsan ünlü dizi oyuncularımızdan birisinin babası bu ayine katılıyordu. sizin de babanız mason olup ruhunu satsa siz de 40 yaşında genç ve güzel olabilirsiniz *

    ayin

    edit: videoyu gizlemişler *
  • afganların türkiye'ye kontrolsüz göçünü sorgulayan fatih altaylı'ya karşı hiçbir argüman geliştirmeden direkt "sen hitler misin" diyen ünlü düşünür, felsefeci, dibimin kenarı. olm siz hayırdır ya ? resmen hepinize bir mülteci update'i geldi hepiniz "ama cebinde 10bin liralık telefon var" diyen dayılara dönüştünüz, her yerde aynı laflar, aynı dandik argümanlar.

    adam karşında diyor ki ülkenin demografik yapısı değişecek, eğitimsiz insanlar dolacak, suç artacak, ülke yolgeçen hanı olmuş sen de ters bir şey söylerim de arpamı keserler diye mantığın sınırlarını zorluyorsun. adam sana avrupa bunu engelliyor, türkiye'yi mülteci oteli yaptı diyor sen de dünyalığını yapmış yandaş rahatlığıyla saçmalıyorsun da saçmalıyorsun. ama suç sende değil, seni teke tek programına alanda.
  • fatih altaylı: ipini koparan afgan gelecek mi?
    murat bardakçı: gelecek. yapacak bir şey yok.
    fatih altaylı: ondan sonra bir kızı taciz edip hastanelik ediyorlar.
    murat bardakçı: her yerde var o.
    erhan afyoncu: büyük bir sınırınız var, durdurabildiğiniz var durduramadığınız var.
    murat bardakçı: türkiye doğu'daki ülkeler için bir umut ülkesidir. amerika neyse türkiye de odur.
    fatih altaylı: evinin altına afgan taşınsın görürüm seni.
    murat bardakçı: gelsinler valla bayılırım onların farsçasına.
    fatih altaylı: suriyelileri gönderiyor avrupa.
    murat bardakçı: savaş olan yere gönderemezsin.
    fatih altaylı: afganistan'da savaş mı var şu an?
    murat bardakçı: var.
    fatih altaylı: o zaman türkiye'nin ne işi var orada?
    murat bardakçı: ...
    fatih altaylı: hatay'da suriyeliler fazla. türkler azınlıkta.
    murat bardakçı: olabilir.
    fatih altaylı: referandum yapılsa suriye'ye verilirse?
    murat bardakçı: yok artık.

    biz hatay'ı nüfus politikası ile aldık. ne demek olabilir? rezillik...

    murat bardakçı: türkiye'de fena işler yapılıyor ama iyi işler daha fazla. kendi silahımızı yapıyoruz. şuradan buradan geldiler diye çok da şey yapmamak lazım.

    sözün bittiği yer...

    şunu da ekleyeyim. nagehan alçı'nın yazdığına göre murat bardakçı ve nagehan alçı komşu. çengelköy'de boğazı gören bir sitede, korunaklı villalarda oturuyorlar. murat bardakçı'nın gittiği muhitler, geçtiği yollar zaten sığınmacılardan arındırılmış yerler. o sığınmacılar murat bardakçı'ya değil bana tehlike yaratıyor. bıçaklanan, taciz edilen benim o değil. türklerden de zarar görüyoruz, her yerde oluyor da denemez çünkü bu insanlar tehlike riskini arttırıyor. o yüzden murat bardakçı'nın bu konuda söz söyleme hakkı yok ama benim var. halkın ezici kısmı da bu sığınmacıları istemiyor.

    konunun murat bardakçı'nın anlattığı kadar basit olmadığını, hatta çok ciddi olduğunu şuradaki bilgilerden anlayabilirsiniz.

    debe edit: gözden kaçsın istemediğim şu yazıya dikkatinizi çekmek isterim. daha çok kişiye ulaşırsa güzel olur. o yüzden buraya alıyorum... ve inananların bayramını tebrik ederim. iyi bayramlar.
hesabın var mı? giriş yap