• özet olarak neo liberalizm ekonomiyi bir din olarak kabul eder ve en klasik şekliyle ekonomi işlerinin devletten ayrılması ve piyasayı serbest ekonominin, daha ötesi özel teşebbüs ekonomisinin yönetmesi gerektiğini savunur. küreselleşmenin bir uzantısı olarak onu illaki desteklemesi, önermesi ve "yeni özgürlükçülük" gibi bir kılıfla pompalanmasının yanında aslen klasik kapitalist düşüncenin makyajlanmış bir reprodüksiyonudur.

    karşıtlarına göre dünyayı 2. dünya savaşı dönemindeki gibi ekonomik bir buhrana sürükleyecektir, yine diğer bazı kişilere göre de, tüm dünyaya egemen olacak olan sosyalizm/komünizm öncesinde yaşanması gerekli bir dönem olarak nitelendirilir. mna kodumun ütopya düşkünü hayalperestleri işte. nitelendirmişler yine.

    [ukte'ciye selamlar burdan. kusura balkma biraz küfürlü oldu.]
  • liberalizm, başka pek çok şeyin yanı sıra kamu kesiminin büyümesine karşıdır ve devletin, asgari ölçülerde jandarma ve tahsildar fonksiyonlarıyla sınırlı kalmasında ısrarlıdır, yani muhafazakârdır.

    oysa, neo-liberalizm, devletin özellikle batılı sanayileşmiş toplumlarda sosyal devlet niteliğini kazanmış olduğu ve dolayısıyla, ekonomik ve sosyal yaşamda ağırlıklı bir yer kazanmış bulunduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır ve doğası gereği bu yöndeki birikimlere ve kazanımlara karşı çıkması, taşıdığı misyonun öncelikli bir gereği olarak belirir. en neticesinde, bu anlamda muhafazakâr değil; karşı-devrimci bir nitelik sergiler. ona göre ideolojiler ölmüştür; ilahi dinlerin dünyevileşmiş karşılığı ekonomi artık asıl din olarak görülmelidir.

    (bkz: görünmeyen el), (bkz: adam smith), (bkz: özel teşebbüs), (bkz: bırakın beni)
  • aslinda 73lerde ortaya cikan ekonomik kriz(ler)in sonrasinda hukumetlerin sosyal devlet uygulamalarini tasiyamamasi sonucu bir nevi laissez faire'e donus sayilabilir neoliberalizm ancak bu siyasi gelisimi tabii politik ekonomide neoliberalizm derseniz ellerinizdeki ekonomi 101 kitablari neoliberalist birer manifesto sayilabilir.
  • gordun mu kacilacak ekonomik sistem. bu baglamda dunyada yasanacak bir yer kalmamistir.
  • neoliberalizm, 1945-1970 donemi arasinda kar marjini ve gucunu kaybetmis elit siniflarin, amerikan hegemonyasi altindaki baskaldirisidir... tamamen politik bir baskaldiris olsa da kendisini chicago okulu'nun altinda saf ekonomik bir dille ifade eder... ozellestirme, devletin kuculmesi, az regulasyon, serbest piyasa, serbest finans pazari ister... kendisini ekonomi maskesi altinda gosterse de tamamen politik bir karsi devrimdir...

    abd keynesci yeniden dagitim projesi icinde 1945'ten 1960larin sonlarina kadar dunyadaki ekonomik pozisyonunu sarsintiya sokar... soguk savas doneminde yapilan askeri harcamalar, vietnam savasi, 1973 opec krizi vs. derken artik hegemonya pozisyonunu japonya'ya, almanya'ya ya da sovyetlere kaptirabilme korkusunu tasir... ve kendisinin kurdugu bretton-woods sistemini dagitir... bunun dagilmasi imf (hatta kismen dunya bankasi) gibi orgutlerinde gorevinin bitmesi anlamina gelecektir... ama abd'nin daha uzun bir projesi vardir cunku neoliberal hegemonya'yi kurmak istemektedir...

    1970lerde sili'de allende'nin cia tarafindan oldurulmesi (11 eylul 1973) ve yerine pinochet'in gecirilmesi ile ilk neoliberal denemeler baslar... amerika'da reagan hukumeti, ingiltere'de thatcher hukumeti neoliberal hegemonyanin gelismis ulkelerdeki kanadini temsil ederler... ve 1980lerde, turkiye'de dahil bircok devlette gelen askeri darbelerle neoliberal sistemlere gecis saglanir... turkiye'de 12 eylul ve ardindan gelen ozal rejimi bunun en guzel orneklerindendir... bazi ulkelerde bu sok terapisi seklini alir... devlet kucultulur, ozellestirmeler yapilir, finans ve ticaret pazarlari serbestlestirilir ki, abd hegemonya pozisyonunu yeniden kazansin... pekiiii bu ulkeler niye bu neoliberal rejimlere gecerler: (1) bazilarin secme ve pazarlik sansi yoktur, (2) neoliberal karsi devrim sadece abd'ye degil, bu devletlerdeki elit sinifa da yeniden guc vermektedir...

    bu rejimlere gecisle beraber dunya ekonomik sistemi tekrar degisir, asagidaki sonuclar olur:
    (1) imf ve dunya bankasi gibi kurumlarin islevi degisir, artik bunlar banka degildir... ulkelerin ekonomilerini yapisal uyum (structural adjustment) programlariyla degistirmektedirler...neoliberal rejimleri bir bir uygulamaktadirlar.
    (2) 1960lara kadar yavas yavas kapanmaya baslayan dunyadaki uluslararasi gelir acikligi tekrar acilmaya baslar... abd tekrar hegemo sifatini kazanir...
    (3) keynesci-devletci rejimlerde 1960lara dogru kapanmaya baslayan ulke ici gelir ucurumu tekrar acilmaya baslar...
    (4) dunya'da 1980lerden baslayaraktan bir suru kriz gorulur... krizler bulasicidir... dunya tarihginde bu kadar kriz ilk defa ard arda gorulmektedir... tabi herkese bok atilir, neoliberal rejimlere gecemiyorsunuz, siz ozellestirme yapamadiniz, sizin demokrasiniz yok, sizin sosyal kapitaliniz yok diye...
    (5) neoliberal donemde, en cok ekonomik buyume saglamis ulkeler neoliberalizmin kurallarindan (yani washington uzlasmasindan) en cok sapan devletlerdir... guney kore, malezya, japonya vs... ama bunlar basbas bagirsalarda biz neoliberal politikalari uygulamiyoruz diye bunlar dunyaya neoliberalizmin zaferi diye tanitilirlar...
    (6) neoliberal rejimler kuresellesme maskesi altinda pazarlanir...
    (7) 1990'larda hemen hemen tum pazarlar teker teker krize girince, ve stiglitz, krugman, easterly, kanbur gibi adamlar bu sistemi elestirince neoliberalizm daha insani bir maske takmistir yuzune... sivil toplumdur, demokratiklesmedir, yonetisimdir gibi kavramlarla kendisini pazarlamaya devam etmistir...
    (8) ne zamanki bu neoliberal sistem de abd'yi koseye sikistirsin, abd bu projeyi bir kenara koyabilmistir... son 4 senedir bush kuresellesmeden ve neoliberalizmden bashetmemektedir... bu yeni ama gecici rejimin adi neo-conservatizm'dir...
  • (bkz: kapkac)
  • david harvey ve neil brenner gibi neo-marxist cografyacilarin dunyadaki mekansal degisimleri aciklamaya yonelik olarak yeniden kullanmaya basladiklari teorik cerceve. neil brenner ve nik theodore'un editorlugunu yaptigi spaces of neoliberalism: urban restructuring in north america and western europe (blackwell, 2002) kitabi bu bakis acisini derlitoplu bir sekilde aktarmaktadir.
  • gelir dağılımında, vergi yükünde ve ücretlerde adaletsizlik yaratıp sosyal güvensizliği pompalayan ekonomik sistemdir.devletin resmi rakamlarıyla incelendiğinde yıkımın büyüklüğü ortadadır.

    "900 bin insan aç; 20 milyona yakın insan yoksul,

    işsizlik oranı yüzde 10’ları aştı,

    7 milyona yakın insan kayıt-dışı çalışıyor,

    her bir çocuk 4500 dolar borçlu doğuyor,

    vergilerimizin yüzde 65’i ve bütçenin yüzde 40’ı faize gidiyor,

    en zengin yüzde 20’nin geliri, en yoksul yüzde 20’nin gelirinin 8.1 katı,

    toplam vergi gelirinin sadece yüzde 7’si holdinglerden, bankalardan alınırken; asgari ücretli yıllık gelirinin yüzde 40’ını vergi olarak ödüyor, 350 ytl ücret eline geçiyor,

    ekonomi son 25 yılda 3 kat büyürken; ücretler erimeye devam ediyor,

    yatırım harcamalarının bütçe payı 20 yıl önce yüzde 21.3 iken, bugün yüzde 6.5,

    çiftçinin geliri son 5 yılda yüzde 20’den fazla azalırken; esnaf ayakta kalamıyor, emeklilerin, gençlerin, kadınların çilesi büyüyor,

    özelleştirme ve kamu hizmetlerini ticarileştirme girişimleri sürüyor. "
  • hz. piyasa her seyi bilir, hz piyasa herseyi cozer.

    neoliberallesme surecine gecis 74 petrol krizinin ve endustrilesmis ulkelerin elinde bolca sermaye birikmesinin sayesinde mumkun oldu. bu iki etmen sermaye sikintisi icindeki 3. dunyaya borc verilmeye baslanmasi ve dis borc krizi yaratilmasiyla birlesince de imf gibi piyasa sopalari ile yapisal uyum programlari devreye girmis, 3. dunyanin borca batmis bir sekilde piyasa disiplini altina alinmasi kotarilmis oldu.

    rasyonellikten bolca dem vursa da her hangi bir akilciliginin bulunmamasi su ornekle dikkate getirilebilir:

    hiv/aids illetinin en sikca goruldugu ulkelerden uganda, saglik harcamalarinin 12 kati kadarini dis borc odemesine harciyor. imf ekonomi ve piyasa uzmanlari da ugandanin karantina altina alinmasi mi yoksa ugandanin saglik sorunun cozulmesi mi piyasa acisindan daha karli onu hesapliyordur sanirim.
hesabın var mı? giriş yap