• augustus ile başlayan roma imparatorluk tarihi i.s. 54 yılının 13 ekiminde henüz yeni toga virilis giymiş 17 yaşında bir gencin imperator oluşuna tanık oldu. bu genç iulius - claudius soyundan gelen imparatorların sonuncusu, nero idi.

    nero imparator olmasını annesi agrippina'ya borçluydu. claudius'un üçüncü eşi ve aynı zamanda yeğeni olan agrippina augusta, domitius ile yaptığı evlilikten olma oğlu nero'nun yükselmesi için elinden geleni yaptı. claudius tarafından evlat edinilmiş olan nero'nun imparatorluğun ilk beş yılında devlet işleri, kendisi henüz çocuk denecek yaşta olduğu için, agrippina, filozof seneca ve burrus tarafından yönetiliyordu. i.s. 55 yılı agrippina ile seneca ve burrus arasındaki çıkar çatışmalarına tanık oldu. oldukça çekişmeli ve hoş olmayan olaylar sonucunda agrippina devlet işlerinden uzaklaştırıldı: yönetim seneca ve burrus'un eline kaldı.

    yönetim işleriyle hemen hemen hiç ilgilenmeyip kendini at yarışlarına, şiir ve müziğe veren nero sonrada imparator olacak olan otho'nun eşi poppaea'ya olan aşkı uğruna i.s. 59 yılında annesini öldürttü. agrippina yaşadıkça nero ile evlenemeyeceğini bilen poppaea annesini öldürtmesi hususunda nero'ya baskı yapmıştı. ardından, eşi octavia'nın (imp. claudius 'un kızı) sürgüne gönderilmesi ve orada öldürülmesi, devlet dairelerinde çalışan pek çok azatlının görevlerinden alınıp bunların yerine, daha uysal olanların getirilmesi, nero'ya karşı çıkan filozofların ve senatorlerin öldürtülmesi türünden olaylar sekiz yıl sürecek ve roma için başıboş, gelişi güzel, karışıklıklarla dolu, sorumsuz bir yönetimden, çılgınca eğşencelerden, akıl almaz savurganlıklardan ibaret bir yaşantının başlangıcını oluşturdu.

    yönetimde etkili oldukları yıllarda seneca ve burrus ekonomik yaşamı iyileştirmeye çalışmışlar, bunun için de tarımı geliştirmek ve vergi sisteminde değişiklik yapmak yoluna gitmişlerdi. ahlaksız ve sapık davranışları sebebiyle princepsliği tiranlığa dönüştürmüş olan nero yitirdiği saygınlığı, sınırsız ve çılgınca harcamalarla kazanmaya çalışıyordu. sonuç olarak maliye ve ekonomik yaşam felce uğradı. üstelik bir ara askerlerin ücretleri ödenemez duruma gelindi. yönetimin iyi gittiği seneca ve burrus zamanında askeri alanda da bir takım başarılar elde edilmişti. armenia'ya saldıran parthlar püskürtülmüş, iberia (bugünkü gürcistan) ve öteki kafkasya kıyıları roma egemenliğine girmişti. i.s. 63' te pontus (kuzey anadolu), roma eyaleti olmuş, i.s. 60 yılında karadeniz'in bütün kıyıları roma'ya bağlanarak bu deniz neredeyse bir iç deniz durumuna getirilmişti.

    yönetimdeki ve ekonomideki bozulmanın etkileri başkentte olduğu gibi, eyaletlerde de kendini gösterdi. britannia eyaletindeki ayaklanmalar i.s. 58 'de, buraya gelen suetonius paulinus tarafından düzenlenen askeri harekatlarla bastırıldı. bu harekatlar britannialılar için olduğu kadar romalılar için de büyük hasara neden oldu. germania'da frisii kavminin ve angrivarii kavminin ayaklanmaları da i.s. 57-58 yıllarında geri püskürtüldü. i.s. 44 yılında claudius tarafından eyalet yapılmış olan judaea'da (bugünkü israil) i.s. 48 yılında başlayan karışıklıklar i.s. 66 yılına gelindiğinde, doruğa ulaşmıştı. bütün bu eyaletlerdeki ayaklanmaların ortak nedeni buralarda görev alan romalı memurların uyguladıkları baskı ve şiddet politikasıydı.

    circus maximus'ta gece yarısı çıkan yangın kentin yarısından çoğunu yok etti. nero'nun yangını duyunca, antium'dan roma'ya gelip şarkıcı giysileri içinde, maecenas'ın evinin kulesine çıkarak kendi ezgisi olan "troia nın yağması" nı söylediği rivayet edilir. yeni bir kent kurmak amacıyla roma'yı nero'nun yaktığı söylenirse de bu kesin değildir. çünkü yangın sırasında birçok önemli yapının kurtarılması için, yangından sonra da kentin yeniden kurulması için çaba göstermiş, kenti güzelleştirmek için yunanistan'a bir gezi düzenleyip buradan sanat eserleri getirmişti. kendisi için de bir domus aurea (altın ev) yaptırmıştı. roma yangını konusunda kendisine yöneltilen suçlamalardan kurtulmak için, yangın nedeniyle evsiz barksız kalanların resmi yapılarda barınmalarına, campus martius' ta çadırlar kurulmasına izin vermişti, ayrıca da yiyecek fiyatlarını düşürmüştü. yangının, o zamanlar sevilmeyen ve bir yangınla yakında dünyanın sonunun geleceği inancında olan hristiyanlar tarafından çıkarılmış olduğunu ileri süren nero, onları işkence ile öldürtüyor ve bu işkence gösterilerini de eğlenceli gösteriler olarak amphitheatrum 'da sergiliyordu.

    senatonun pekçok haklarının elinden alınışına ve nero'nun çılgınlıklarına roma yangını ve bu yangından sorumlu tutulan hristiyanlara yapılan işkenceler de eklenince, imparatora duyulan nefret daha da arttı. i.s. 65 yılında kendisine bir suikast planlanmıştı. planı bilen bir azatlı köle tarafından nero'ya haber gönderilmesi üzerine, başarılı olunamadı. suikaste ismi karışanlar arasında c. calpurnius piso, faenius rufus, seneca, plautus lateranus ve şair lucanus da vardı. bu başarısız suikast girişimi piso, lateranus ve lucanus'un öldürülmesine, seneca'nın intihar etmesine, petronius'un intihara zorlanmasına ve atlı sınıfından birçok kişinin ve senatorlardan pek çoğunun sürgüne gönderilmesine neden oldu. i.s. 66 'da bir suikast girişiminde daha bulunuldu, ama bunun ayrıntıları bilinmemektedir.

    nero i.ş. 66 yılında oldukça kalabalık bir refakatçı grubuyla yunanistan'a gitti. roma'yı, azatlı kölelerinden helius'a bıraktı. yunanistan'da pek çok yer dolaştı. korkyra'da halkın karşısında şarkı söyledi. aktium ve isthmos'ta düzenlenen oyunlara katıldı. i.s. 68 yılında kıtlık nedeniyle roma'da tedirginliğin baş göstermesi üzerine geri döndü. ancak roma'da huzursuz olduğu için, neapolis' te (bugünkü napoli) oturmaya karar verdi. öte yandan eyaletler nero'nun acımasızlığına karşı birbiri ardından ayaklanmaya başladılar. önce gallia lugdunensis (bugünkü portekiz ve batı ispanya) valisi otho ve baetica quaestor' u caecina izledi. nero durumun ne denli tehlikeli olduğunu kavrayınca kaçmayı denedi. azatlı kölelerinden phaon'un roma'dan biraz uzaktaki evine gizlendi; daha uzağa kaçamadı. burada iken, kendisinin senato tarafından vatan haini ilan edildiğini öğrenince intihar etti. iulius - claudius soyunun son kişisi olan bu sanat ve edebiyat düşkünü çılgın imparator'un ölürken son sözü "qualis artifex pereo" (ne kadar yetenekli bir sanatkar olarak ölüyorum) oldu. nero dönemini bu dönemi tanımlayan, tacitus'tan bir cümleyle noktalıyoruz : "... (agricola vi.) nero'nun yönetimi altındaki zamanı biliyordu, bu zamanda tembellik bilgelik yerine geçiyordu."
  • 17 yil sonra nero claudius caesar augustus germanicus adiyla roma imparatoru olacak olan lucius italya'nin porto d'anzio kentinde 37 yilinda (bir tuhaf sanki böyle iki haneli yillar, alismamisiz) dünyaya gözlerini acar. (bu satiri ben de dahil olmak üzere kac kisi 10 dakika sonra tekrar hatirlayacak bilmem, ama adettendir, gene de yazayim.)

    lucius'un aslinda hic de imparatorluk sürmek gibi bir gayesi yok iken, oglunun sonradan öldürtecegi annesi agrippina, onun imparator olmasi icin, cagdaslarini büyüleyen güzelligi basta olmak üzere tüm kozlarini ortaya koyarak, lucius'un babasinin ölümünden sonra, kendisinden 25 yas büyük olan olan roma imparatoru claudius ile evlenir. claudius'u lucius'u evlatlik almaya ikna ettigi yetmezmis gibi, claudius'un "benim kendi öz oglum dururken ne diye senin oglunu imparator yapayim be kadin" diye serzenisine kendi elcegiziyle yaptigi mantarli yemege zehir katarak yanit verir. ortada bir adet ölü imparator ve de bir adet canli lucius kalmistir. roma büyükleri toplanir. "claudius yigidine bunu yapan bize nice etmez sayin milletvekilleri" diyerek lucius'u yukarida andigim ve de bir daha yazmaya üsendigim isimle (bundan sonra senatonun izniyle sadece nero diyecegim) 54 senesinde romalilara yeni imparator ilan ederler.

    ancak bu isler olurken kimse lucius'a gidip de, "genc seni imparator yapacagiz kocum, ne dersin?" diye sormamistir. zaten, erk de imparatordan cok anne agrippina, stoaci filozof seneca ve baska bir sayin cevizkabugu burrus namli bir sahsiyetten olusan bir üclünün elindedir. bunlar, artik nero adiyla taninan lucius'u o yana da dönder sar beni, bu yana da dönder al beni tadinda evirip cevirip ülke yönetmektedirler ve hala hic bir allahin kulu sormamaktadir ki, "oglum nero, ne ayaksin sen?"

    oysa ki nero'nun icinde cok daha farkli bir ask coktan filizlenip kök salmistir. imparatorlugu falan iplemeyen bu gencimiz sanatci olmak istemektedir. deliler gibi tiyatro izlemekte, sarayda provalar yapmakta ve bu büyük yetenegini seyircilerle de paylasmak icin yanip tutusmaktadir. fakat tahmin edeceginiz üzere yukarida anilan üclü, "manyak misin oglum sen, otur oturdugun yerde pasa pasa. roma'ya imparator oldun leen tey, tey, tey" diye bagirip cagirmaktadirlar.

    icinde yanan bu sanat askinin sanat düsmani bu üclü tarafindan bastirilmasina cok icerleyen nero, hepsini tek tek bertaraf eder. ilk sirayi, onu zorla imparator kilan valide hazretleri agrippina alir. araya bir kiz meselesi de girmistir. nero, üvey kizkardesiyle mecburen evli olmasina ragmen, güzeller güzeli bir romali hatun olan poppaea sabina'ya (bu ne isimdir, bu ne karizmadir ya jupiter, breh, breh) vurulur. fakat zirt, pirt oglunun yasamina karismis ve karismakta olan agrippina "oglum ne yapacaksin o geckin kariyi, ben sana hamamda mis gibi bir kizoglan kiz begendim, augustusgillerden oy ki oy" deyince ipler kopar. nero, annesinin gemisini gizlice batirir, annesi yüzer, kiyiya cikar, kurtulur. bakar ki gizlice olmuyor, bizzat emir vererek öldürtür.

    bu cinayet, roma halkinin nero'ya olan nefretinin ilk tasini kor. her ne kadar roma'da günbegün örülen entrikalarla sürekli birileri zehirlenerek, emniyet binasinin ücüncü katindan kendini atip intihar ederek, veya fazla uzatmadan hemen oracikta öldürülse de anne katilligi tüm toplumlarda oldugu üzere roma'da da hic tasvip edilmeyen bir olgudur. ancak seneca'nin cenesi öyle kuvvetlidir ki, bir takim uydurma komplo teorileriyle bir sekilde bu eylemin hakliligini roma halkina kabul ettirir.

    ceviz kabugu burrus'a nero'nun bir sey yapmasina gerek kalmaz, ecel nero'dan vekalet alip burrus'u ilerleyen yasinda hakkin (hak da yokmus daha o zamanlar gerci ama) rahmetine (e, rahmet hic olmaz o zaman?!) kavusturur.

    kendisini sinirlayan bu üclünün son üyesinden de 65 yilinda seneca'ya kendisini öldürmesini rica ederek kurtulan nero'ya nihayet sahne isiklarinin yolu acilmistir: 65 yazinda roma'da tiyatro seyircilerinin önüne cikarak ne mi yapar? simdi düsünün ki, sayin cumhurbaskanimiz, (efendim gecmis kabotaj bayramlarini da bilahare kutluyorum buradan, severek izliyoruz ailecek, hani entry bir yerimize kacmasin diye yapilan bir yagcilik asla olamaz!) sahneye cikmis, sesini inceltmis, kadin elbiseleriyle kirita kirita bir kralin kizini oynuyor. evet, oldukca cesaret isteyen bir rol. nero'da aynen bunu yapmis efendim. ne mi olmus? aradan 2000 yil gecmis toplum hala hazir degil, 65 yilinda toplum buna nasil hazir olsun arkadasim? en hafif tabiriyle, nero tüm roma'ya maskara olmus, kendini rezil-i rüsva etmis, sevilmezliginin derecesini bir kat daha yükseltmis. soylular "rezil etti bizi pezevenk" diye küfürler etmisler (tabii ki iclerinden). avam takimi da "imparatorun kase de fena degilmis hani!" diye mirildanmis. sonrasi (mecburen) alkis, alkis, alkis...

    bu alkislarla iyice cosan nero ertesi sene yunanistan'a gidip ordaki geleneksel tiyatro yarismalarina sirayla katilarak hepsinden (yetenekten mi, imparator olmaktan midir bilinmez) birincilikle cikar. fakat bu arada roma kaynamaktadir. soylusu olsun, "soysuz"u olsun "yetmedi, bizi bir de yunanlara rezil ediyor pisekar kilikli herif" diye acik acik konusmaya baslamis, askerler arasinda isyanlar patlak vermistir. sanatsal üretiminin zirvesinde olan nero tüm bu olanlara aldiris etmeden, zafer kazanmis bir komutan edasinda roma'ya geri döner. ancak günleri sayilidir. senato, nero'yu eyledigi "rezillik"lerden ötürü tahttan indirir ve vatan haini ilan eder. bunun üzerine, 68 yilinda boynuna bir hancer saplayarak intihar eden nero'nun son sözleri "qualis artifex pereo" (nasil da bir sanatci ölüyor benimle) olmustur.

    yasarken taninmis bir sanatci olmanin sefasini sürememis bu bahtsiz ve zoraki imparator, ölümünden sonra üzerine en cok film cevirilen roma imparatoru olmasi, ve de agirlikli olarak müzik ve film dosyalarinin yazildigi bir bilgisayar yazilimina ismini vermesi yoluyla, biraz dolambacli bir bicimde de olsa, o cok özendigi apollon'un sanina kavusmus görünmektedir.

    dipnot 1: diyeceksiniz ki, nerede roma yangini? roma'da, 64 yilinin temmuz ayinda. ancak bunun nero'yla hic ilgisi yok. cünkü, imparator o sirada roma'nin 50 km disinda kücük bir kasabada bulunmaktaymis ve de yangindan kendi mülkleri de büyük zarar görmüs. büyük ihtimalle roma carsisindaki bir dikkatsizlik sonucu cikip tüm kente yayilan bu yangin, hic sevilmeyen bu imparatorun üstüne atilmis. o da, bakmis üzerine kalacak, hristiyanlarin üstüne atmis sucu gerci ya, neyse...

    dipnot 2: kissadan hisse: sanatcidan imparator, imparatordan sanatci olmaz.

    dipnot 3: poppaea sabina, bu ne isimdir, bu ne karizmadir ya apollon, breh, breh, breh...
  • (bkz: piroman)
  • roma imparatorlari portre heykelleri arasinda, hellenistik dönem portrelerine öykünen ve ensesini kaplayan hafif dalgali saclari ile ayirt edilebilir. kendisi hellenophil bir imparatordu.
  • birgün onun, yunanlı (oripides) e ait bir şiir okuduğunu ve sonra bu şiiri değiştirip tekrarladığını hatırlıyorlar;

    (oripides): ''ben ölünce isterse yeryüzünü alevler yalasın!''

    (neron): ''ben yaşarken yeryüzünü alevler yalasın!''

    kaynak: tarih boyunca büyük mazlumlar - necip fazıl
  • bir rivayete göre de (neron) yangın akşamı bir kuleye çıkmış, üstüne bir aktör elbisesi giymiş ve alevlere karşı, elinde sazı, bir şiirini okumuş...

    kaynak: tarih boyunca büyük mazlumlar - necip fazıl
  • "romayı kim yaktı?" sorusunun cevabı.
  • bir rivayete göre de kendisi ilk halifedir. (bkz: hababam sınıfı sınıfta kaldı)

    edit: aslında ilk halife "imparator neron"dur. başlık taşınmış, neron kalmıştır..
  • tam adı (bkz: nero claudius caesar augustus germanicus).

    poppaea sabina'dan bir kızı olmuştur; claudia augusta. başka çocuğu yoktur. kızı 4 aylıkken ölmüştür.
  • bu aralar istanbul'da meydana gelen araba kundaklama olaylarının ardından hukumetin ve destekcisi medyanin, ilgili suc orgutunu ortaya cikartmak ya da infial oldugunu aciklamak yerine, sanki tek kisinin marifetiymis, bu olaylari da bu kadar desmenin geregi yok gibi bir hava yaratarak, zanliya verdikleri ad.
hesabın var mı? giriş yap