• kendisinden çok önce aristarchus ve ondan birkaç yüzyıl sonra biruni (ve aradaki birçok kişi) copernicus'a atfedilen güneş merkezli "dünya" modelini dile getirmiştir, bu bilinen bir gerçek.

    fakat copernicus'u onlardan ayıran etmen, onun bu gözlemlerini bir eser haline getirip keşfettiği delilleriyle birlikte bir yayın haline getirmesidir. tıpkı, mikrobun (tek hücreli canlıların) varlığını eski yunan düşünürlerinin ve akşemseddin'in dile getirmesi gibi. fakat, mikrobun varlığını ve nasıl bir şey olduğunu şüpheye yer bırakmayacak biçimde açıklayan pasteur'dur. o halde, mikrobun kaşifine ilk çağ yunan bilginleri veyahut islam bilginleri diyemeyiz.

    bir olguyu dile getirmek farklıdır. bu bir öngörüdür. fakat bir öngörünün kabul edilmesi için onu "delilleri" ile birlikte açıklamanız gerekir. bugün ben, ısrarlı bir biçimde "eğer kütleçekimi kontrol altına alabilirsek" ışıktan hızlı yolculuk yapabiliriz diyorum. bunu benden önce son yüzyılda söyleyen bilim insanlarının sayısı da oldukça fazla.

    buna rağmen, bir gün biri kütleçekim alanlarını kontrol altına alıp ışık hızı üstü hızları mümkün kıldığında bunun mucidi ben mi sayılacağım? elbette hayır. bu olguyu keşfeden kişi, onun prensiplerini belirleyen, yapılabilirliğini bilimsel olarak kanıtlayan, hatta yapan kişidir.

    o halde; güneş merkezli (yani dünyanın evrenin merkezi olmadığı) olgusunu ilk keşfeden kişi copernicus'tur. bu olguyu elle tutulabilir, üzerine düşünülebilir ve bir şekilde kanıtlanabilir biçimde ortaya koyan ilk kişidir. hal böyleyken, zamanında o bunu demişti, öteki şöyle yapmıştı demenin anlamı yok. copernicus, öncüllerinden çok daha büyük bir dahidir.

    muallakta olan bir savı ele almış, onu elle tutulur hale getirmiş, "peşinden" gitmiş bir bilim insanıdır.
  • google'da görünce; günümüzde 61" olarak hesaplanan güneşin apojesini, 63" olarak hesaplayan, büyük ama hiç bilinmeyen talihsiz türk bilgini takiyüddin'i hatırladım bugün.

    bu değer, kopernik'in 24" ve tycho brahenin 45" değerleriyle karşılaştırılınca gerçeğe en yakın değer olarak görünmektedir.

    takiyüddin'in rasathanesi sadece 7 yıl açık kaldı ama, bu 7 yılda çok önemli çalışmalar gerçekleştirildi.

    bugün kopernik'i çocuklar bile bilir. takiyüddin ise tarihimizin unutulan ya da hiç bilinmeyen değerlerinden birisidir. dini taassub sonucu rasathanesi yıkılmasaydı, yanında çalışan 15 yardımcısıyla matematiğe ve astronomiye kimbilir daha nice katkılarda bulunurdu.

    ama bilime ve sanata arkasını dönen osmanlı bu parlak bilimadamını ve geleceğini yok etmiştir.

    (bkz: takiyüddin'in rasathanesi)
  • universitede leh tarih hocamin kendisini anlatmaya baslamadan once isme bi bakin lan, copernicus, nicolaus copernicus ne isim ama.. bide benimkine bakin doviak, ron doviak. ikimizde lehiz iste dedikten sonra tum sinifa vay anasini dedirtmisti.

    tarih guzel sey. bu arada hakkaten adamin adi garip bir haz veriyor soylerken. *
  • kopernik, güneş merkezli evren sistemini, bilim ve teoloji arasındaki çatırdamaların yeni yeni filizlendiği bir dönemde bulmuştur. kendi döneminin, incil merkezli dünya sistemine karşı geliştirdiği bu yeni evren sistemi, incil'le uyuşmuyordu. kopernik kendisine gelecek tepkileri göz önünde tutmuş olmalı ki kitabın önsüzünde, "dünyanın güneş çevresinde döndüğü savı yalnızca bir hipotez olarak ileri sürülmüş, doğruluğu söz konusu değildir." açıklamasını yapmıştır.

    kopernik'e gelen tepkiler mevcut kilise anlayışıyla hareket eden din adamlarıyla sınırlı kalmamıştır. dinde reform hareketlerinin öncülleri bile kopernik'i yaylım ateşine tutmuştur. kopernik'i "yeni yetme bir astrolog" olarak tanımlayan luther, halkın bu ne dediğini bilmeyen kişiye kulak vermesine tepki göstermiştir. luther, kopernik ve yeni evren sistemi ile ilgili, "bu budala tüm astronomi bilimini alt üst etme özentisine kendini kaptırmış. ama boşuna bir çaba; çünkü kutsal kitapta joshua'nın yer küresine değil, güneşin yerinde durmasını emretmiştir." sözleriyle tepkisini göstermiştir. calvin'de buna benzer tepkiler vermişti.

    sonuçta kopernik haklıydı ama tartışmalar ve bağnazlığın direnişi hiç bitmedi. bertrand russell bu durumla ilgili şunları yazmıştı:

    "kuramsal matematik dışında her bilim var olma savaşımı vererek işe koyulmak zorunda kalmıştır. astronomi galelio'nun, jeoloji buffon'nun kişiliğinde mahkum edilmişti. bilimsel hekimliğin uzun süre kilisenin ceset üzerinde teşrih çalışmalarına karşı durması yüzünden gelişme olanağı bulamadığını biliyoruz. darwin cezasız kaldıysa, sahneye çıkışının gecikmiş olmasındandır. ama bugün bile katolik kilisesiyle tennessee eyaletinin yasa koyucularının gözünde evrim tiksinti veren bir kavramdır. bilimin gelişmesinde her adım güçlükle atılmış, atılan her yeni adım, bugün bile geçmişteki yenilgilerden hiç ders almamış gibi, bağnazlığın direnişiyle karşılaşmaktadır."
  • günesin batısını seyretmenin kopernikçi bir yolu ;

    kopernik sayesinde , gunesin aslında batmadıgını biliyoruz ama alacakaranlıkta ufka baktıgımız zaman gunes sahiden de batıyormus gibi gorunur . dolayısıyla , bu kozmik dansı gorus seklinizde devrim yapmak icin , gunesi gokyuzune 'civilediginizi' hayal edin . gunes yuvarlagının yerinde sabit kalmasını saglarsanız o zaman ufkun ona dogru yukseldigini seyredebilirsiniz.
  • sanıldığı gibi dünyanın, güneşin etrafında döndüğünü söyleyen ilk kişi değildir. kendisinden bin yıl önce aristarchus, güneş merkezli modeller geliştirmiş ancak aristo'nun fikirlerinin etkisindeki yunanlılara bu fikirlerini destekletecek yeterince kanıt sunamamıştır. yine 11. yüzyılda biruni, güneş merkezli bir sistem üzerine teoriler üretmiş ancak eldeki kanıtların, hem güneş hem dünya merkezli sistem için de kullanılabielceğini söyleyerek net bir sonuca ulaşamamıştı. endülüs emevilerinin de bu konuda ciddi teoriler ürettiği bir gerçektir. kopernik de sıfırdan bir teori üretmemiş, yüzyıllardır sürekli savunulmasına rağmen kendisini kanıtlayacak hiçbir deneyin gerçekleştirlemediği yer merkezli teoriye alternatif olarak zaten hali hazırda mevcut olan güneş merkezli sistem teorisi üzerine odaklanmıştır. kendisi bu teoriyi savunsa bile ancak ölümünden birkaç yüzyıl sonra bu teori kabul görmeye başlamıştır.
  • gezegenlerin gunesin etrafinda dondugunu soyleyen ilk bilim adami. ama kucuk bir hatasi
    vardi. gezegenlerin yorungelerinin dairesel oldugunu soylemisti. bu gercegin etrafi fena halde karistiracagini bildigi icinde bunlari anlattigi kitabini yasaminin sonuna yaklasirken yayimladi. gerci pek ummudugu kadar karisiklik cikmadi cunku latince yazmisti
  • polonyalı bilgin.. günümüzden beş yüzyıl önce 1473 - 1543 yılları arasında yaşamıştır kendileri.

    inandıklarına bağlı, inançlarını önemseyen ve fakat onlara körü körüne bağlanmış bir din adamı olmadığı gibi, çok farklı bir yönden de bilime saygı duyan şahsiyet. hukuk ve tıpeğitimi almıştır. üstüne bir de astronomi ve gökbilim alanında da kendisini yetiştirmiştir.

    eğitiminin son döneminde kilise hukuku üzerine doktora yapmıştır. kendi isteği üzerine. ki bu sebep olmuş olsa gerek, din adamı kimliği ile yaşamını sürdürmüştür. tam kırk yıl boyunca.

    kendileri yaşadığı dönemde; kilisenin tavrına karşı olan düşüncelerini açıkça dile getirememiştir. dünyanın evrenin merkezinde olmadığını, dünyanın kendi ekseni etrafında kendi kendine döndüğünü keşfetmiş lakin sessizliğini uzun yıllar korumuştur. dönemin boş kafalarına, boş bakışlarına kulak asmamıştır. çalışmıştır.. çalışmıştır.. çalışmıştır..

    bir diğeri ise; (bkz: galileo galilei)
  • dünyanın evrenin merkezi olmadığını keşfeden ve aydınlanma devriminin öncüsü bir kasif..
  • [önce şunu okuyunuz: http://jimithekewl.blogspot.com/…copernicustan.html ]

    m. ilin ve e. segal'in yazmış oldukları "insan nasıl insan oldu" adlı eserden alıntıladığım bölümde çizilen "copernicus ve düşmanları"na dair resmin biraz abartılı olduğunu düşünüyorum. zira söz konusu yazıda vurgulanan kitap copernicus'un neredeyse olgunluk döneminin tamamını adadığı tek çalışması; ancak bu çalışmanın ünü yazıda da dendiği gibi daha yayınlanmadan büyük bir üne kavuşmuşsa da, sanıldığı gibi büyük bir düşman kitlesi yaratmamıştı yazarına karşı. bunu nereden mi çıkarıyorum? elbette ki copernicus'un bizzat eserine önsöz olarak eklenmiş olan iki yazıdan: 1. capua kardinali n. schonbergius bizzat copernicus'un yazdığı eserle ilgilenmiş, kendisine yollamasını ona yazdığı mektupta dile getirmişti. kardinal şöyle diyordu (kendi çevirimle aktarıyorum; söz konusu metin ilk defa bu topraklarda okuyucuya ulaşacağından da çok mutluyum!)

    "yıllar evvel insanların senin uzmanlığınla ilgili söylediklerini işittiğimden beri, seni daha büyük bir şevkle takip etmeye ve insanlarımız arasında elde etmiş olduğun büyük şöhreti kutlamaya başladım. öğrendiğim kadarıyla sadece eski matematikçilerin buluşları konusunda uzman olmakla kalmamış, ayrıca yeni bir kozmoloji formülleştirmişsin. buna göre dünyanın hareket ettiğini; güneş'in, dünyanın altında, merkez noktada sabit kaldığını, 8. katın daimi bir şekilde hareketsiz, öylece durduğunu öğretiyormuşsun. yine mars ile venüs'ün katları arasında konumlanan ay da, diğer göksel öğelerle birlikte dahil olduğu alanda, bir yıllık zaman süresince güneş'in etrafında dönüyormuş. yine bütün bu gökbilim sistemini açıkladığın bir yazı yazdığını ve gezegensel hareketleri hesaplayıp tablolara dökerek herkesin büyük ölçüde takdirini kazandığını da öğrendim. bu yüzden, ey pek bilgili üstadım, senin için bir yük teşkil etmeyeceksem, keşfini bilginlere ulaştırabilmem için olabilecek en kısa sürede tablolarıyla ve içinde olmasını uygun gördüğün konuyla alakalı diğer parçalarıyla birlikte ilmi çalışmalarını, rica ederim, bana yolla. hatta reden'li theodoricus'a bütün bunların masrafını kaydetmesi ve hesabı bana yönlendirmesi için talimat bile verdim. eğer bu hususta benim arzumu yerine getirirsen, senin şöhretin için uğraşan ve bir maharetin hak ettiği değeri ona verebilmek için didinen bir adamla irtibat halinde olduğunu da görmüş olacaksın."

    (cum mihi de virtute tua, constanti omnium sermone ante annos aliquot allatum esset, cœpi tum maiorem in modum te animo complecti, atque gratulari etiam nostris hominibus, apud quos tanta gloria floreres. intellexeram enim te non modo veterum mathematicorum inventa egregie callere, sed etiam novam mundi rationem constituisse. qua doceas terram moveri: solem imum mundi, adeoque medium locum obtinere: cœlum octavum immotum, atque fixum perpetuo manere: lunam se unà cum inclusis suæ sphæræ elementis, inter martis et veneris cœlum sitam, anniversario cursu circum solem convertere. atque de hac tota astronomiæ ratione commentarios à te confectos esse, ac erraticarum stellarum motus calculis subductos in tabulas te contulisse, maxima omnium cum admiratione. quamobrem vir doctissime, nisi tibi molestus sum, te etiam atque etiam oro vehementer, ut hoc tuum inventum studiosis communices, & tuas de mundi sphæra lucubrationes unà cum tabulis, & si quid habes præterea, quod ad eandem rem pertineat, primo quoque tempore ad me mittas. dedi autem negotium theodorico à reden ut istic meis sumptibus omnia describantur, atque ad me transferantur. quod si mihi morem in hac re gesseris, intelliges te cum homine nominis tui studioso, & tantæ virtuti satisfacere cupiente rem habuisse.)

    bu konuyla alakalı olan 2. husus da şu: yine copernicus'un eserinin başına önsöz olarak eklenmiş olan bir metin daha var; o da copernicus'un bizzat dönemin papa'sına (iii. paulus) yazdığı mektuptur. papa'dan korunma talebi istiyor copernicus; bu tutum elbette ki, copernicus'a daha eser basılmadan tepkilerin olduğunu gösterir ancak aynı yazıda dile getirdiği gibi, copernicus'un dostları arasında kendisi gibi katolik kilisesi'nin önde gelen adamlar da vardır. copernicus yaşamının neredeyse hiçbir bölümünde kilise'den ayrılmamıştı. babası o daha 10 yaşındayken vefat etmiş, annesinin kardeşi olan lucas w. onu korumaya almış ve kendisinin de okuduğu üniversiteye yollamıştı (detaylı bilgi için şöyle bir yazım var: http://jimithekewl.blogspot.com/…8/11/nicolaus.html ). ve genç yaştan itibaren, kilisedeki hiyerarşide kendine yüksek mertebede yer bulan dayısı tarafından kollanmıştı. en büyük copernicus araştırmacılarından olan üstat edward rosen da makalelerinde bu hususa değinir; copernicus'ta kilise veyahut din karşıtlığı hiçbir zaman olmamıştır; aksine hep hatırlı dostları vardır içeride. zaten ilgili önsözde geçen o ünlü "matematik matematikçiler için yazılır" (mathemeta mathematicis scribuntur) sözü de aslında din adına ahkam kesen serserileri, avamı eleştirmek için yazılmıştır. copernicus'un papa'ya yazdığı mektupta şöyle deniyor:

    "gerçekten de, aziz babamız, geleceğin nasıl şekilleneceğini tümüyle kestirebiliyorum; insanlar evrendeki kürelerin deveranıyla ilgili yazmış olduğum ve dünya küresine belirli devinimleri yakıştırdığım bu eserimi ellerine alır almaz, derhal düşüncelerimden vazgeçmem gerektiğini haykıracaklar. ben başkalarının görüşlerini önemsemeyecek kadar kendi görüşlerime saplanıp kalmış değilim. bir filozofun görüşlerinin sıradan insanların yargısına bırakılamayacağının da bilincindeyim; zira filozofunkisi, tanrı tarafından insan aklına izin verildiği ölçüde her şeydeki hakikati araştırmakla görevli bir çabadır. buna rağmen tümüyle kusurlu olan görüşlerden de uzak durulması kanaatindeyim. birçok yüzyılın ortak birikiminin de uygun gördüğü gibi dünyanın göğün ortasında, merkezinde öylece durduğunu düşünenlerin benim burada aktaracağım dünyanın aslında hareket ettiğine dair karşıt görüşümü bir delilik beyanı olarak değerlendireceğini sanıyordum. bu yüzden uzun süre boyunca, dünyanın hareketini kanıtlamaya çalıştığım bu kitabı yayınlasam mı, yoksa lysis'in hipparchus'a yazdığı mektubunda da anlatıldığı gibi felsefenin sırlarını yazmadan sadece sözlü olarak akrabalarına ve arkadaşlarına anlatan pythagorasçıları ve benzerlerini mi örnek alsam diye kendimle tartıştım durdum.onlar gerekeni yerine getirdiler, ben bazılarının düşündüğü gibi düşünmüyorum; zira onlar öğretilerinin etrafta yayılmaları konusunda biraz kıskançlardı. öyle ki bu yüzden, eğer belli bir kazançları yoksa, kendilerini istekli bir şekilde herhangi bir yazın alanına vermeye istekli olmayanların alayına maruz kalmaktansa kendilerini derin bir şekilde adayabilecek büyük adamların güzel düşüncelerini arıyorlardı; teşvikle veyahut başkalarını örnek alarak insanları gönülsüz felsefe çalışmalarına çekselerdi, bu sefer de o adamlardaki akıl donukluğundan ötürü, arıların arasındaki tembel erkek arılarının rolüne benzer bir şekilde filozoflar arasında da onlar aynı rolü oynamış olacaklardı. bütün bunları hor görülecek kişi olarak kendimle karşılaştırdığımda, düşüncemdeki yeniliğin ve uyumsuzluğun, neredeyse giriştiğim bu işten tümüyle vazgeçmeme ikna edecek kadar beni korkuttuğu aşikar. fakat dostlarım, uzun süre boyunca bocalayan, kararsız kalan beni yeniden harekete geçirdiler; içlerinde özellikle de ilmin her sahasında şöhrete haiz olan, capua kardinali nicolaus schonbergius ilk sırayı alır. onun ardından beni içtenlikle seven, edebiyatın tümünde olduğu gibi kutsal metinler konusunda da dikkatli bir öğrenci olan, chelmno piskoposu tidemannus gisius gelir. o da beni çoğu kere cesaretlendiriyor, hatta bazen kızarak sadece dokuz yıl değil de, bu sürenin çeyreği kadar bir zaman daha kendime saklamış olduğum bu kitabımı yayınlamayı, ışığa çıkarmayı düşünmem için üsteliyordu. benzer şekilde hiç de az kişiden oluşmayan, pek seçkin ve eğitimli bir kesim de, korkularımdan ötürü çalışmamı matematikle ilgilenenlerin ortak kullanımına sunmaktan vazgeçmemem için beni yüreklendirdi."

    çok açık değil mi? copernicus ölüm döşeğindeyken eserinin kitap olarak basıldığını görmüştür; belki de bu yüzden kilise adına kendisini bir hışımla mahvedecek bir kesimle de yüzleşmemiştir. belki de bana kalırsa copernicus'la ilgili yazılacak en harikulade kitabı yazmış olan thomas s. kuhn'un the copernican revolution'unda da ısrarla bildirdiği gibi (benim de bu aralar yüzleştiğim, deneyimlediğim, sağlamasını yaptığım gibi!) copernicus'un iki durak olması yani hem eski geleneğin ulaştığı en üst nokta hem de yeni geleneğin primitif değeridir. o ptolemaeus gibi yazmıştır! eserinin büyük bir kısmı matematik detaylarla doludur; layıkıyla anlaşılabilmesi için yüzyılların geçmesi gerekti; tuhaf olan şu ki, yüzyıllar sonra copernicus anlaşıldığında belki de iş işten geçmişti, zira yeryüzü brahe'yi, kepler'i ve galileo'yu tanımıştı, copernicus'un layıkıyla anlaşılması da gökler alemi ve dünya probleminde önemini yitirmişti.

    gerçi bu da çok pragmatist bir yaklaşım oldu; alim alimdir, ilim alimle göz yaşartıcı bir hakikat sunar, diyelim ve kapatalım entiriyi.
hesabın var mı? giriş yap